Lif açısından zengin besleniyor olsanız da fermente gıdaları sofranıza eklemelisiniz. Yoğurt, kefir, turşu, kimchi ve diğer fermente gıdaları tüketerek mikrobiyal çeşitliliği artırabilirsiniz
Bağırsakların ikinci beynimiz olarak tanımlandığını artık çok iyi biliyoruz; peki bağırsak sağlığına dost bakterileri ne kadar iyi besliyorsunuz? Mikrobiyatamızı aslında içimizde yaşayan canlı mikroorganizmalar olarak tanımlamak mümkün. Bu alandaki çalışmalar da gösteriyor ki beslenme alışkanlıklarının mikrobiyatımız üzerinde doğrudan bir etkisi var. Mikrobiyatamız ne kadar çeşitliyse o kadar sağlıklı demektir ve yoğurt, kefir, turşu, kimchi ve diğer fermente gıdaları tüketmek, bağırsak mikrobiyal çeşitliliğinde bir artışa sebep olur.
Sadece lif tüketimi yeterli değil
Bağırsak sağlığıyla ilgili yapılan yeni bir araştırmada, 36 sağlıklı yetişkin rastgele 2 gruba ayrılmış. Bireylere fermente gıdalar veya yüksek lifli gıdaları içeren 10 haftalık bir diyet uygulanmış. Çalışmanın sonucunda iki diyet de bağırsak mikrobiyomu ve bağışıklık üzerinde farklı etkiler göstermiş. Fermente gıdaları
Mutfakta rengârenk, çeşit çeşit tabaklar yaratmaya özen gösteriyor musunuz? Yapılan araştırmalar çeşitli sebze meyve tüketiminin hastalıklara karşı koruyucu olabileceğini belirtiyor. Yeterli sebze meyve tüketiminiz olmadığında aslında lif, antioksidan veya güçlü fitokimyasalar gibi birçok yararlı bileşenlerinden faydalanmamış oluyorsunuz. Ben de tabağınızı neden daha fazla renklendirmeniz gerektiğinden ve bu konu ile ilgili yapılmış 3 yeni araştırmadan bahsetmek istiyorum.
Düşük kalp riski
Journal of the American Heart Association’da bu ay yayınlanan araştırmaya göre, daha besleyici, bitki bazlı gıdalar açısından zengin bir beslenme planı her yaşta kalp sağlığı için önemli bir rol oynuyor. 25-50 yaş aralığında 4946 yetişkinin incelendiği çalışmada, daha fazla bitkisel gıda ve daha az hayvansal gıda tüketen bireylerde kardiyovasküler hastalık gelişme olasılığı yüzde 61 daha az olarak bulunmuş. Amerikan Kalp Derneği, farklı meyve ve sebzeler, tam tahıllar, az yağlı süt ürünleri, kümes hayvanları ve balıklar, yağlı tohumlar ,
Doğayı incitmeden, bozmadan, gezegendeki sayısız canlıyla uyum içinde yaşamak mümkün diyorsak buna uygun hareket etmemiz gerekiyor. Peki, biz bu bilinçle mi hareket ediyoruz?
Ülkemizin dört bir yanında ortaya çıkan yangınların üzüntüsü devam ediyor. Canımız yanıyor. Hayvanlarımız, ağaçlarımız, geleceğimiz yanıyor. Yüreğinde insan, hayvan doğa sevgisi olan herkesin yandığı bir gerçek. Doğanın yardım çağrısına kulak vermek için geç kalmış olmaktan endişe duyuyorum; son 5 yıldır bağırıyoruz “iklim krizi kapıda” diye; ama daha fazla ne yapabilirdik diye kendimi sorgulamaktan da alıkoyamıyorum. Doğal kaynaklarımız azalıyor, kirleniyor ve zarar görüyor. Ormanlar oksijen, yani yaşam kaynağımız... Peki, aldığımız nefesi, soluduğumuz havayı doğaya borçluyken bu bilinçle mi hareket ediyoruz?
Su krizi kapıda
Yüksek sıcaklıklar su krizini de tetikliyor. Sıcaklıkla doğru orantılı olarak su ve elektrik tüketimi de artıyor. Aşırı sıcak, klima kullanımından kaynaklı rekor elektrik seviyeleri pek çok şehirde elektrik kesintisi gibi sorunlara yol
Ülke olarak zor günler geçiriyoruz, yaklaşık bir haftadır orman yangınlarından dolayı vatanımız yanıyor, evlerimiz, hayvanlarımız, ekinlerimiz, tarlamız, arılarımız, geleceğimiz yanıyor, yüreğimiz sıkışıyor. Antalya, Muğla, Adana, Mersin, Marmaris, Manavgat… Bütün canlarla beraber, yüreğinde insan, hayvan doğa sevgisi olan hepimiz yanıyoruz… En acısı da bu yangınların insan eliyle çıkmış olma ihtimalinin varlığı…
Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) raporuna göre her 6 saniyede Dünya’da bir futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor. Aslında sadece orman değil, tüm ekosistemin yok olduğunu göz önünde bulunduralım… Hep söylediğim gibi toprak hasta, hava hasta, su hasta. Doğayı beslemek, ona iyi bakmak zorundayız. Çünkü bütün bunları iyileştirmeden bir bireyin sağlıklı beslenmesi neredeyse imkânsız.
Tüm ülke fidan bağışı için seferber iken yanan bölgelerin korunması ve imara açılması konusunda da genel bir endişe var. Ormanlık alandaki tesisler yangın riskini arttırıyor.
Kalp hastalığı ve depresyon riskini artıran stresi beslenmeyle yönetmek mümkün mü? İşte size bu konuda yardımcı olabilecek 5 ipucu
Yaz mevsiminin son ayı, ağustosun ilk gününde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Bazı zamanlar stresli hissedebilir, bir rahatlama yolu arayabilirsiniz. Böyle durumlarda kimisine müzik dinlemek, dans etmek, meditasyon yapmak iyi gelirken, bazıları ise çözümü normalden fazla uyuyarak veya beslenme tarzını değiştirerek arıyor. Hayatın günlük problemlerine ek olarak, Kovid-19 salgını stres seviyelerini artırmış olabilir. Öyle ki bu konuda 7 bin kişiyle yapılmış bir çalışmada katılımcıların yüzde 38’i, Kovid-19 nedeniyle stres altında olduğunu belirtiyor. Yaşanan bu stresli dönemlerden kaçınmak zor olsa da, kronik stresin fiziksel ve duygusal sağlığınıza ciddi zararlar verebileceğini unutmamak gerekiyor. Stres kalp hastalığı ve depresyon riskini artırmada doğrudan rol oynuyor. Kısacası stres yönetimi, sağlığınız için güçlü bir araç demek mümkün. Peki, bu stresi beslenmeyle yönetmek mümkün
Kolesterol seviyelerinize en son ne zaman baktırdınız? Konu kolesterol ve beslenme olduğunda bazı soru işaretleri oluşabiliyor. Ben de bu kafa karışıklığını gidermek için Kurban Bayramı ertesinde, et tüketimi artmış iken kolesterol ve beslenme ilişkisinden bir kez daha bahsedelim istedim. Kolesterol yağa benzeyen fakat tamamen yağ olmayan bir madde, bazı hormonların ve tüm hücrelerin yapısında bulunuyor. Ayrıca yağların emilimini sağlayan safranın bileşiminde yer alıyor. Kanda kolesterol düzeyinin artmasının kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Farklı kolesterol türlerinin olduğunu duymuşsunuzdur. ‘İyi’ kolesterol olarak bilinen HDL kolesterol sağlığınız için faydalı olabilirken, ‘kötü’ kolesterol olarak bilinen yüksek düzeyde LDL kolesterol kalp hastalığı, kalp krizi ve felç riskinin artmasıyla bağlantılıdır. Bunun nedeni ise, oksitlenmiş LDL kolesterolün atardamarlarınızın duvarlarına yapışması ve bu kan damarlarını tıkayan plaklar oluşturması olarak açıklanabilir. Peki, beslenme alışkanlıklarınızla kolesterol seviyelerinize olumlu etkide bulunabilir
Bayramda kilo aldığınızı düşünüyorsunuz ve sıcak hava yüzünden ödem sorunu yaşıyorsunuz değil mi? Bu nedenle bayram sonrası sebze, meyve ve tahıl ürünleri tüketiminizi artırmaya özen gösterin
Dört günlük bayramı da kapsayan dokuz günlük tatil sona erdi; kimileri tatile gitti kimileri ise aile büyüklerini ziyaret etti. Her bayram sonrası olduğu gibi yemeği fazla kaçıranlar, aldığı 1-2 kiloyu nasıl vereceğini düşünenler olabilir. Buna bir de artan hava sıcaklıkları eklendiğinde bu artışa bağlı olarak ödem problemleri de kendini gösterir. Tüm bunları ele alarak sıcak havalarda nasıl beslenilmesi gerektiğinden bahsetmek istiyorum.
Vücudun en önemli ihtiyacının su olduğunu unutmayın. Terlemediğinizi düşünseniz de hava sıcaklığı ve nemle deri, solunum, idrar ve dışkı yoluyla vücut normalden fazla su kaybeder. Bu kayıp yüzünden halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı gibi problemler yaşayabilirsiniz. Susama hissi geliştiğinde yüzde 1’lik su kaybedilmiş ve bu durum beyne iletilmiştir. Yeterli su alıp almadığınızı idrar rengini
Dünya üzerindeki birçok insan gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme problemi ile karşı karşıya. Peki bu durumun önüne geçmek için ne yapabiliriz? Açlığın üstesinden gelmek aslında sorunun sadece bir parçası. Dünyanın bir bölümü açlık çekerken, diğer tarafta fazla kilolu ve obez bireylerin sayısının artıyor, saniyeler içinde tonlarca gıdanın israfı varken bireysel sağlık ve iyileşmenin mümkün olamayacağını hep söylüyorum.
Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, 2019 yılında dünya nüfusunun dörtte birinin güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya erişemiyor. Yaklaşık 690 milyon insan açlıkla mücadele ediyor ve bu şekilde artarsa, 2030’da bu sayının 840 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.
Bu ay yayınlanan yeni rapor ise durumun çok daha ciddi olduğunun habercisi. Dünya nüfusun yaklaşık onda birinin yani yaklaşık 811 milyon kişinin yetersiz beslendiği tahmin ediliyor. Bu sayı 2030 yılına kadar açlığı sona erdirme taahhüdünü yerine getirmek için çok büyük bir