Mutfakta rengârenk, çeşit çeşit tabaklar yaratmaya özen gösteriyor musunuz? Yapılan araştırmalar çeşitli sebze meyve tüketiminin hastalıklara karşı koruyucu olabileceğini belirtiyor. Yeterli sebze meyve tüketiminiz olmadığında aslında lif, antioksidan veya güçlü fitokimyasalar gibi birçok yararlı bileşenlerinden faydalanmamış oluyorsunuz. Ben de tabağınızı neden daha fazla renklendirmeniz gerektiğinden ve bu konu ile ilgili yapılmış 3 yeni araştırmadan bahsetmek istiyorum.
Düşük kalp riski
Journal of the American Heart Association’da bu ay yayınlanan araştırmaya göre, daha besleyici, bitki bazlı gıdalar açısından zengin bir beslenme planı her yaşta kalp sağlığı için önemli bir rol oynuyor. 25-50 yaş aralığında 4946 yetişkinin incelendiği çalışmada, daha fazla bitkisel gıda ve daha az hayvansal gıda tüketen bireylerde kardiyovasküler hastalık gelişme olasılığı yüzde 61 daha az olarak bulunmuş. Amerikan Kalp Derneği, farklı meyve ve sebzeler, tam tahıllar, az yağlı süt ürünleri, kümes hayvanları ve balıklar, yağlı tohumlar , baklagiller ve bitkisel yağların ön planda olduğu genel bir sağlıklı beslenme düzeni öneriyor. Ayrıca doymuş yağ, trans yağ, sodyum, kırmızı et, tatlılar ve şekerli içeceklerin sınırlı tüketimi de kalp hastalığı riskini azaltmada etkili diyebiliriz. Aslında burada önemini hep vurguladığım Akdeniz tipi beslenme bir kez daha ön plana çıkıyor.
Bilişsel sağlık için etkili
Flavonoidler, bitkilerde bulunan doğal olarak oluşan bileşiklerdir ve güçlü antioksidanlar olarak kabul edilirler. Flavonoidler ve özellikle flavonlar ve antosiyaninler açısından zengin, renkli bir beslenme planı uzun vadeli beyin sağlığı için iyi bir yol olabilir. Öyle ki yeni bir araştırma, günde en az yarım porsiyon çilek, portakal, biber, elma gibi flavanoid içeren gıdaları tüketen bireylerin bilişsel gerileme riskinin %20 daha düşük olabileceğini belirtiyor.
Geçen ay Amerikan Nöroloji Akademisi Neurology dergisinde yayınlanan araştırmanın ilgi çekici bir sonucunu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Bazı baharatlarda ve sarı / turuncu meyve ve sebzelerde bulunan flavonlar en güçlü koruyucu niteliklere sahip olarak bulunmuş ve bilişsel gerileme riskinde %38’lik bir azalma ile ilişkilendirmiş ve bu da üç ile dört yaş daha genç olmaya eşdeğer olarak yorumlanmış.
İşlenmiş gıda tüketimini azaltın
İşlenmiş gıdaların sağlığınız üzerine oluşturduğu riskler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar giderek artıyor, ben de bu konuda yapılan güncel çalışmaları yakından Mtakip ediyorum.
Paketlenmiş unlu mamuller ve atıştırmalıklar, gazlı içecekler, şekerli tahıllar, gıda katkı maddeleri içeren hazır yemekler işlenmiş gıdalar olarak karşımıza çıkıyor. Bu gıdalar genellikle yüksek düzeyde şeker, yağ ve tuz içerir, ancak vitamin ve lif içeriği ise yok denecek kadar azdır. Hazır soslar, meyveli yoğurtlar, işlenmiş etler (salam, sosis, sucuk gibi), hazır pizza ve hamur işleri gibi birçok gıdayı bu gruba örnek olarak gösterebiliriz.
BMJ tarafından bu ay yayınlanan bir araştırma, işlenmiş gıdaların tüketimi ile ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi inflamatuar bağırsak hastalıkları (IBD) arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Örneğin, günde beş veya daha fazla porsiyonda ultra işlenmiş gıda tüketenlerde günde 1 porsiyondan daha az tüketenlere oranla, inflamatuar bağırsak hastalığı geçirme riski yüzde 82 daha yüksek bulunmuş. Günde 1-4 porsiyon arasında işlenmiş gıda tüketiyorsanız da riskiniz yüzde 67 daha fazla.
Özetle beslenme planınızda çeşitlilik yaratarak ve porsiyon kontrolü sağlayarak hastalıklara karşı önlem almanız mümkün. Hiçbir zaman kusursuz bir beslenme planını hedeflemeyin, yeterli ve dengeli beslendiğiniz sağlıklı bir beslenme planını her zaman asıl hedefiniz olsun.