KIŞIN SIVI ALMAYI UNUTMAYIN

12 Şubat 2017

Sıcak havalarda kaybedilen sıvıyla birlikte susama hissi daha çok hissediliyor, su tüketmek daha kolay oluyor. Kış aylarında ise sıvı alımı ihmal edilebiliyor. Terlemesek bile; her gün vücudumuzdan deri, solunum, idrar ve dışkıyla sıvı kaybediyoruz. Kaybedilen sıvının yerine konması, metabolizmanın daha iyi çalışması için çok önemlidir.

Susamayı beklemeyin

Kış aylarında susamasanız bile, yeterli sıvı almayı ihmal etmeyin. Sıvı tüketiminin azalması yorgunluk, halsizlik, dikkatsizlik ve baş ağrılarına sebep olabiliyor. Yeterli sıvı alımı, hem vücudunuzdaki ödemi atmaya yardım ediyor hem de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlıyor. Her gün en az iki litre su ve 1-2 şişe maden suyu tüketmeye özen gösterin.

Dilerseniz su veya maden suyunuzu taze meyvelerle renklendirebilir, içine kan şekerini dengelemek için biraz tarçın ve ödem atmayı kolaylaştırmak için zencefil ekleyebilirsiniz.

Doğal maden suyunu sevmek için 5 neden

1.Zengin mineralli doğal maden suyu; kalsiyum, bikarbonat, klor, magnezyum, sodyum ve otasyum gibi vücut için önemli birçok mineral içerir. Sodyum-potasyum dengesinin korunmasına yardımcı olur. Bu dengenin bozulması, tansiyon düşmesi, fenalık hissi, baş ağrısı, yorgunluk

Yazının Devamı

KILOYU KORUMAK NEDEN ZOR?

8 Şubat 2017

Kilo verenlerin ve ideal kilosuna ulaşanların en büyük sorunlarından biridir verdikleri kiloyu korumak. Bir diyetten sonra kiloyu korumak kolay iş değildir. Birçok insan kaybettiği kiloları er ya da geç geri alma durumuyla karşılaşabiliyor. Hatta hepsini, hem de fazlasıyla geri alanlar bile var. Nedeni irade ya da çaba eksikliğiyle ilgili olduğu kadar biyolojik de… Kilo kaybını devam ettirmek için, aslında kaybedilen kiloları geri almaya çalışan bir sistemle savaşıyorsunuz.

Kilo kaybının biyolojisi ve kiloyu korumak oldukça karışık bir işlem. Ancak kilo vermenin ardından meydana gelen değişiklikleri basitleştirilmiş bir şekilde inceleyerek kilo vermeyi çok kolay hale getirebilirsiniz. Kilo verdiğinizde enerji birikimi veya yağ depoları azalır. Yağ hücrelerinin kendisi tarafından üretilen ve tokluk hissi yaratan leptin de dahil olmak üzere vücudunuzdaki hormonlar, beyninize yağ depolarınızın kritik bir seviyeye düştüğünü bildirir. Beyniniz de vücudunuzdaki kiloları geri almayı amaçlayan çeşitli tepkileri harekete geçirir.

Bu tepkilerden biri kas dokularına daha etkili hale gelmeleri için sinyal vermek. Yani kaslarımız daha az kalori yakma eğilimine girer. Sonuç olarak sadece kilonuza

Yazının Devamı

KİLO KAYBINA ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIM

5 Şubat 2017

Geçtiğimiz çarşamba sizlere kilo kaybına çözüm odaklı yaklaşımdan bahsetmiştim. Hedefe ulaşmanın her zaman kolay olmayacağını ama değişik sonuçlar istiyorsanız, farklı şeyler düşünmeniz ve yapmanız gerektiğini anlatmıştım.

Problemler yerine çözümlere odaklanmanızı sağlayacak olan tekniklerden ilk ikisinden bahsetmiştim; “İşinizi Kolaylaştıran Özel Durumu Keşfedin” ve “Kötü’ davranışın arkasındaki ‘iyi’ niyeti bulun’’. Bugün de diğer iki maddeden bahsedeceğim;

3. Mucize soru ile hayal gücünüzü harekete geçirin

Mucize soru, çözümlere odaklanmak için mükemmel bir yoldur. Bu gece uyuduğunuz sırada boğuştuğunuz bir sorunu hemen ve tamamen çözecek bir mucize olacağını hayal edin. Uyandığınızda bir mucize olduğunu ve sorunun çözüldüğünü nereden anlarsınız? Önünüzdeki günlerde neler değişik olacak? Bu sorular şimdiden sizin değişik düşünmenize ve hissetmenize yardımcı oluyor mu? Birazcık da olsa? Bunu daha sık nasıl gerçekleştirebilirsiniz?

4. Başarı yolunu öngörün

Kötü alışkanlıklar çoğunlukla kendini gerçekleştiren kehanetlerin ürünüdür. Bir sorunu sadece bir kere deneyimleyeceğinize inanarak o yanlış davranışı yaparsınız. Ama sonra bir daha, bir daha. Bu döngüyü ancak kendi davranışlarınızı

Yazının Devamı

KiLO KAYBINA ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIM

1 Şubat 2017

Hedefe ulaşmak her zaman kolay olmayabilir. Peki siz hedefinize ulaşamadığınızda ne yaparsınız? Aldığınız kalorileri kısmaya mı veya egzersizi artırarak yürüme bandında daha fazla zaman geçirmeye mi karar verirsiniz?

Eğer kilo vermek için normalde yapmanız gerekenlerden azını yapıyorsanız, bu fikirler elbette işe yarayabilir. Ancak kısa vadede çözüm üretir ve gerçek sorunu çözme şansı düşüktür.

Beslenme ve egzersiz programınıza uymakta daha şimdiden zorluk çekiyorsanız, bu hedefleri gerçekleştirmek ve yönetmek daha da zor olacaktır.

Einstein’ın da dediği gibi, “Aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak ve değişik sonuçlar beklemek deliliktir.” Farklı sonuçlar istiyorsanız, farklı şeyler düşünmeniz ve değişik şeyler yapmanız gerekir.

Ancak, farklı ne yapmalısınız?
Bu sadece bir tahmin etme oyunu mu yoksa sizin için gerçekten çalışacak hızla bulabileceğiniz ve odaklanabileceğiniz bir yol var mı?

Aslında doğru çözümleri bulabileceğiniz bir yol var ve bu yol kendinize doğru soruları sormakla başlıyor. Tahmin etmeyi bırakıp problemler yerine çözümlere odaklanmanızı sağlayacak olan dört basit teknik var ve ilk ikisini bugün sizlerle paylaşacağım:

1. İşi kolaylaştıran durumu keşfedin

Yazının Devamı

TAM TANE TAHIL

29 Ocak 2017

Son yıllarda tam tane tahıllara olan ilgi ve farkındalık arttı. Unlarda, ekmeklerde, yulaf ezmelerinde hatta bisküvilerde bile bu terimi görür olduk. Araştırmalar da tam tahıllı besinlerin diyabet, kanser ve kalp hastalıkları riskini azalttığını gösteriyor. Ancak, bazen neyin tam tahıllı olduğuna dair karışıklık yaşanabiliyor.

Ben de bugün sizlere, tam tane tahıl nedir, bir kez daha hatırlatmak istedim.

Genellikle tahıllar, tüketime hazır hale getirilirken çeşitli işlemlerden geçer. Tahılların işlenmesi, onları esmerden beyaza çevirir ancak besin değerlerini de azaltır. Tam tahıllılar birçok vitamin, lif ve antioksidan içerir. Rafine edilmiş tahıllarda ise buğday veya çavdar tanesinin kabuğu ve çekirdek katmanları soyulmuştur. Tahılların işlenmesi; vitamin, mineral, lif ve sağlığa faydalı fitokimyasallarda yüksek oranlarda kayıplar oluşmasına yol açar.

Örneğin; beyaz un üretimi sırasında kepek ve ruşeym bölümlerinin uzaklaştırılması, unun raf ömrünü ve ekmek yapım kalitesini geliştirirken; bu bölümlerin protein, lif, vitamin ve mineral bakımından zengin olması nedeniyle besin değeri düşer.

Tam tahıl unları, besin değeri bakımından beyaz undan zengin olduğu için bu unlarla yapılan

Yazının Devamı

HAMİLELİK DÖNEMİNDE BESLENME

25 Ocak 2017

Hamilelik, her kadının hayatında başına gelebilecek sayılı dönemlerdendir ve hem annenin hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Bebeğinizin olacağı haberini aldığınız ilk andan itibaren anneliğe adım atmış sayılırsınız. Çünkü artık her şeyi iki kişilik düşünmeye başlarsınız. Ama lütfen dikkat! Hamilelik, ‘iki kişilik yemek yeme’ dönemi gibi geçerse ve kilo kazanımı normal aralıkların üzerine çıkarsa, bu ileride anne ve bebeğin sağlığını tehdit edebilir.

Normal ağırlık kazanımı nedir?

Bebeğinizin karnınızda günden güne büyüdüğü bu dönemde elbette siz de kilo alacaksınız. Normal şartlarda olan ağırlık kazanımı sizi korkutmasın.

Gebeliğe normal kiloda başladıysanız bu döneminde 9-12 kg. ağırlık kazanımı normaldir. Ancak gebeliğe fazla kiloyla başladıysanız 7-8 kg. ile gebeliği tamamlamak da mümkün.

İkiz bebek bekliyorsanız ortalama 17-22 kg ağırlık kazanımı normal
kabul edilebilir.

İlk üç ay (I. Trimester)

Gebeliğe fazla kiloyla başladıysanız, ilk üç ay aldığınız kaloriyi çok fazla artırmaya gerek yok. Bu dönemde kilo almamak sorun yaratmaz. Ancak ağırlık kaybına neden olabilecek davranışlarda bulunmak veya ağırlık kazanımını katı bir şekilde sınırlandırmak da gebelikte için uygun bir

Yazının Devamı

BEBEK LiDERLiĞiNDE BESLENME

22 Ocak 2017

Hamilelik ve emzirme dönemi merak edilen ve sosyal medyada en çok soru gelen konulardan. Bunun kadar annelerin merak ettiği ve özen gösterdiği bir dönem daha var ki; o da bebeklerinin ek besine geçtikleri günler.

Ek gıdaya geçiş dönemi genellikle annenin liderliğinde bebeklere püre haline getirilmiş sebze-meyveler verilerek geçiştirilir ve bebekler kaşıkla beslenir. Beslenmenin ne zaman başlayacağına ve ne kadar süreceğine anne karar verir.

BLW yöntemi (Baby Led Weaning) bunun tem tersi, yani bebek liderliğinde beslenme demektir. Ek gıdaya geçiş sürecini bebeğin liderliğinde sürdüren bir yöntemdir. Bebek hazır olduğunda, ona püre, meyve suyu ya da muhallebi vermek yerine aynı masada oturarak aynı yiyecekleri onların en uygun formuyla yemelerini hedefler. Örneğin, patates ve havuç püre olarak değil de, elle tutulabilecek ve ağızda kolayca dağılabilecek kıvamda pişirilebilir. Bebeğin önüne bu şekliyle koyup, onun bir besin olduğunu keşfetmesi, ağzına götürmesi ve çiğnemesi gerektiğini kendisinin anlamasını sağlar. Yani klasik beslenmede bebek ağzına aldığı yiyeceğin tadına varmadan veya yiyeceğiçiğnemeden yutma davranışı sergilerken,BLW yönteminde bütün bu süreci kendisiyönetir.

Bebekle

Yazının Devamı

GRİP SAVAŞÇISI SARIMSAK

18 Ocak 2017

Sarımsak, yüzyıllardır hem yemeklerimizi lezzetlendirmek hem de şifa için kullanılıyor. Hepimiz duymuşuzdur, yerine kullanılan ‘doğal antibiyotik’ kelimesini. Sarımsak; içindeki antioksidanlar ve besin bileşenleri sayesinde sağlığımıza çeşitli faydalar sağlıyor. Bunların içinde kalp hastalıkları riskini azaltması, ruh sağlığını ve bağışıklık sistemini güçlendirmesini sayabiliriz.

Bugün sarımsak ve grip ilişkisi üzerinde duracağım. Son günlerde etrafınızdaki birçok kişi, hatta siz bile griple başa çıkmaya çalışıyor olabilirsiniz. Çalışmalar, sarımsağın hasta olma riskini azaltması kadar, hastalığın süresini kısalttığını da gösteriyor. Sarımsağın özellikle yaygın soğuk algınlığı ve gribe karşı nasıl koruma sağladığını açıklayacağım.

Çiğ tüketin

Bağışıklık sisteminin kompleks bir yapıya sahip olduğunu ve onu güçlendirmek için tek bir mucizevi besin bulunmadığını artık hepimiz biliyoruz. Ama bazı besinlerin içindeki faydalı bileşenlerle bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olduğu da bir gerçek. Sarımsakta da bağışıklık sisteminin mikroplarla savaşmasına yardım eden bazı bileşikler var. Dövüldüğünde veya kıyıldığında, ana etken maddesi olan sülfürlü bileşikler ortaya çıkıyor. Bu

Yazının Devamı