İsrail, 11 aydır Gazze’de yürüttüğü savaşı genişletti ve saldırılarını Batı Şeria’ya da kaydırdı. Bu hafta Batı Şeria’nın kuzeyindeki Cenin, Tulkarim, Nablus ve Tubas kentleri hedefteydi. Tel Aviv, hem karadan hem de havadan yürüttüğü saldırıların gerekçesini şöyle açıkladı:
“İran, Ürdün sınırından Batı Şeria’ya silah sokarak bu şehirlerdeki kamplarda kapsamlı bir terör yapısı kurmaya çalışıyor.”
Bu saldırıların boyutu, kapsamı ve yoğunluğu henüz 2002’de İsrail Başbakanı Ariel Şaron komutasında olduğu gibi geniş değil ama Filistin tarafında İsrail’in daha ileri gideceği endişesi hâkim. Ortak yorum ise, İsrail’in adım adım Batı Şeria’yı da tıpkı Gazze’de yapmak istediği gibi “Filistinsizleştirmek” için bu saldırılara başladığı şeklinde.
Bunları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun siyasi ömrünü uzatma çabası olarak gören de var, Batı Şeria’daki yerleşimcileri güçlendirme adımı olarak yorumlayan da. Bazılarıysa bu adımları Yahudileştirme projesinin son
Demokrat Parti haftalarca süren fırtınalı süreci geride bırakıp nihayet Ulusal Kongresi’ni yaptı, Kamala Harris’in 2024 başkanlık yarışı için adaylığını resmileştirdi. Ulusal kongre için seçilen yer Illinois eyaletindeki Chicago şehriydi. Demokrat Parti, böylece adayını “kalesinde” ilan etti. Malûm, Cumhuriyetçi Parti, kongresini Wisconsin gibi “salıncak” bir eyalette yapmıştı. Yani, bir seçimde Demokratik Parti’ye bir diğer seçimde Cumhuriyetçi Parti’ye oy verebilen gezen oyların sonucu belirlediği bir eyaleti tercih etmişti.
2020’de bu eyaleti, 20 bin oy (yüzde 0,4) gibi az bir farkla kaybeden Cumhuriyetçiler, 2024 seçimlerinde belirleyici olacağı için burayı seçmişti. Demokrat Parti ise muhtemelen yeni tartışmalara kapı aralamamak için, kongreyi “kalesi” Chicago’da yapmak istedi. Ayrıca son birkaç haftadır yelkenini güçlü rüzgarlarla doldurarak ilerleyen, anketlerde öne geçen Kamala Harris için “Windy
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konuştu. O konuşmada hiç kuşkusuz en dikkat çeken manşet Gazze’ye gitme kararını açıklamasıydı. Şöyle dedi: “Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım, bunun bedeli hayatımız da olsa bunu yapacağım”.
Bu kararı duyunca, diğer Filistinli grupların Abbas’ın bu kararından haberi olup olmadığını merak ettim. Malûm, yakın zamanda Çin’in arabuluculuğunda bir toplantı yapılmış, iki büyük grup El Fetih ve Hamas haricinde 12 Filistinli grup ortak metne imza atmıştı. Onlardan biri de Filistin Ulusal İnisiyatifi Genel Sekreteri Mustafa Barguti’ydi. Barguti bu karardan haberi olmadığını söyledi ama ekledi: ‘Bilmiyordum ama iyi bir öneri’. Abbas, ‘Filistin liderliğindeki arkadaşlarım’ dedi, kuvvetle muhtemel kastı başbakan ve Ramallah’taki bazı diğer siyasetçilerdi. Yine de diğer Filistinli grupların vereceği destek önemli. Abbas’a destek
Yahya Sinvar, İsmail Haniye’nin Tahran’da öldürülmesinden sonra Hamas’ın yeni lideri oldu. Örgütün dört merkezinin (Gazze, Batı Şeria, diaspora yani ülke dışındaki Filistinliler ve İsrail cezaevleri) başındaki isimlerin uzlaştığı bir ismin liderlik koltuğuna oturacağı biliniyordu. Öyle de oldu. 2017 yılından bu yana Gazze Şeridi’nin lideri konumundaki Sinvar, Şura kararıyla Haniye’nin yerine geçti. Şimdi merak edilen bu yeni liderliğin Hamas’ın politikalarında bir değişikliğe gidip gitmeyeceği. Çünkü Sinvar’ın İsmail Haniye’ye göre daha ‘şahin’ bir isim olduğu biliniyor. Dahası Yahya Sinvar, İsrail’in büyük travması 7 Ekim saldırısının da mimarı. Sinvar’ın ‘bir sonraki savaş İsrail topraklarında olacak, Filistin topraklarında değil’ diyerek yıllardır bu saldırıya hazırlandığı da biliniyor. Bu tercih ile askeri ve siyasi kanadın birbirine daha da yaklaşacağını düşünenler az değil. Ancak Hamas’ı yakından takip eden isimler, politikalarda çok büyük değişiklikler olmayacağı
İsrail vitesi yükseltti, son dönemde hem sayı hem siyasi düzey bakımından Hamas ve Hizbullah örgütlerinin liderliğine dönük sistematik bir saldırı stratejisi yürütüyor. Esasen İsrail hemen her dönemde bu örgütlerin üst düzey isimlerini hedef alıyordu ama şu açık ki, son iki üç haftadır Hamas ve Hizbullah’ın en kritik isimlerine doğrudan öldürücü operasyonlar düzenliyor.
Bunlara bakınca yeni bir evreye geçildiği anlaşılıyor. Dünya -henüz Tel Aviv yönetimi üstlenmese de- Hamas lideri İsmail Haniye’ye dönük suikastın arkasında İsrail’in olduğu konusunda hemfikir. Hamas, örgütün başa geçecek yeni ismi belirleme arifesindeyken, ihtimaller arasında adı geçen Muhammed Deif’in de 13 Temmuz’da İsrail saldırısında öldürüldüğü haberi geldi. Bu haber bu yazının yazıldığı saate kadar Hamas tarafından doğrulanmış değildi.
Tahran’da öldürülen İsmail Haniye’nin halefi olabilecek isimlerden biri de Hamas’ın Gazze içindeki
Beklendiği gibi oldu, ABD Başkanı Joe Biden sonunda pes etti ve 5 Kasım seçimlerine 4 ay kala adaylıktan çekildiğini duyurdu. Olağanüstü bir gelişme olmazsa, yardımcısı Kamala Harris, Demokrat Parti’nin 19 Ağustos’ta başlayacak Ulusal Kurultayı’nda resmen aday ilan edilecek.
Bu tablo, tüm seçim kampanyasını 82 yaşındaki Joe Biden’ın yaşlılığı ve sağlık sorunları üzerine kuran Cumhuriyetçi Parti’yi de stratejisini değiştirmeye zorluyor. Esasen, bu dönüşümde çok da zorlanmayacaklarını düşünüyorum zira hem Donald Trump hem de partililerin Biden’ın sağlık durumu dışında, doğrudan Harris’in ismiyle irtibatlandırdıkları iki hayati konuda da kuvvetli mesafe aldıklarını biliyoruz: Sınır güvenliği ve göçmen sorunu.
Cumhuriyetçiler, Biden yönetiminde 11,5 milyon göçmenin yasadışı yollardan ülkeye girdiğini, bu kişilerin en önemlisi güvenlik ve işsizlik olmak üzere pek çok ekonomik ve sosyal sorun yarattığını’ söylüyor. Sorunların müsebbibi olarak da daha çok Harris’i
ABD’de Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi bu hafta Milwakee’de yapıldı. Donald J. Trump, 2 bin 400’den fazla delegenin katıldığı kongrede 2 bin 387 oyla resmen partinin başkan adayı ilan edildi.
4 gün süren kongreye 50 binin üzerinde davetli katıldı. Geçen hafta sonu Trump’a yapılan suikast girişiminden sadece iki gün sonra başlayan kongrede çok büyük coşku vardı. 4 gün boyunca Cumhuriyetçi senatörlerden valilere, senatör adaylarından Donald Trump’ın ailesine kadar kamuoyunun yakından bildiği isimler tek tek sahneye çıkıp, “neden onu desteklediklerini” anlatan konuşmalar yaptı. Trump ve başkan yardımcılığı için adayı J.D Vance başta olmak üzere, kongrenin Ted Cruz (Teksas senatörü), Nikki Halley (Eski BM Temsilcisi) gibi ağır toplarının konuşmalarının pek çoğu basına yansıdı, bunları tekrarlamayacağım.
Ben bugün kongrenin duyulmayan seslerini aktaracağım. Zira bu kişiler sıradan ABD’lilerdi. Ev hanımından, küçük işletme sahiplerine, Afganistan’da evlatlarını kaybetmiş
ABD Başkanı Joe Biden’ın üzerinde yoğun bir “adaylıktan çekil” baskısı var. Bunu isteyenler, eşi Jill Biden ve seçim kampanyasında çalışan danışmanların üzerinde de şu baskıyı kuruyor: Biden’ı çekilmeye ikna edin...
Görünen o ki, Biden ve yakın çevresi, bu baskılara sonuna kadar direnecek. Joe Biden’ın NATO zirvesinin kapanışında, ABD basının yaşı, sağlık durumu ve adaylığına dönük ısrarlı ve hatta hırpalayan sorularına karşı verdiği “Başkanlığa aday olabilecek en nitelikli kişi benim!” cevabı bunun en somut kanıtıydı. Kasım ayında 82 yaşında olacak Biden “Trump’ı bir kere yendim, bir daha yenebilirim” görüşünde ısrarlı.
‘Zamanı yenemezsin’
27 Haziran’da Donald Trump ile yapılan münazara sonrası dip dalgası şeklinde başlayan “bırak çağrıları”, bu hafta tsunamiye dönüştü. Son olarak Hollywood yıldızı George Clooney Biden’a “Zamanı yenemeyiz, bize yeni aday lazım” sözleriyle “adaylıktan çekilmesi’ yönünde çağrılim