Deniz Kilislioğlu

Deniz Kilislioğlu

deniz.kilislioglu@ntv.com.tr

Tüm Yazıları

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konuştu. O konuşmada hiç kuşkusuz en dikkat çeken manşet Gazze’ye gitme kararını açıklamasıydı. Şöyle dedi: “Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım, bunun bedeli hayatımız da olsa bunu yapacağım”.

Bu kararı duyunca, diğer Filistinli grupların Abbas’ın bu kararından haberi olup olmadığını merak ettim. Malûm, yakın zamanda Çin’in arabuluculuğunda bir toplantı yapılmış, iki büyük grup El Fetih ve Hamas haricinde 12 Filistinli grup ortak metne imza atmıştı. Onlardan biri de Filistin Ulusal İnisiyatifi Genel Sekreteri Mustafa Barguti’ydi. Barguti bu karardan haberi olmadığını söyledi ama ekledi: ‘Bilmiyordum ama iyi bir öneri’. Abbas, ‘Filistin liderliğindeki arkadaşlarım’ dedi, kuvvetle muhtemel kastı başbakan ve Ramallah’taki bazı diğer siyasetçilerdi. Yine de diğer Filistinli grupların vereceği destek önemli. Abbas’a destek verecek başka Filistinli grup olacak mı, göreceğiz.

Haberin Devamı

Hangi kapı?

Öneri iyi, fakat uygulanabilir mi? Zira bugün Gazze’ye girebilmek de Gazze’den çıkabilmek de mümkün değil. Gazze’ye açılan -ama bugün kapalı olan- yedi kapı var. Altısı İsrail, biri Mısır sınırında. İsrail zaten çok uzun süredir El-Avde, Karare, Mintar, Succaciye’i kapalı tutuyordu. Güneydeki Kerm Ebu Salim kapısı ve kuzeydeki Beyt Hanun kapısı da sınırlı şekilde açıktı, savaştan sonra bunlar da kapandı. İsrail’in Abbas’ın kendi sınır kapılarından girmesine izin vermesi pek mümkün değil. Bu yüzden Abbas’a tek bir yol kalıyor, o da Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı. Ama kapının diğer tarafının da İsrail tarafından kontrol edildiği düşünülürse, insani yardımların geçişi konusunda Mısır’ın İsrail ile kapalı kapılar ardında nasıl bir mücadele yürüttüğü hatırlanırsa, burada da İsrail’in oluruna ihtiyaç var. Abbas’ın ‘bedeli ne olursa olsun’ demesinin sebebi de bu. Abbas’ın İsrail’e rağmen kapıları zorlayıp zorlamayacağını göreceğiz. Tabi o ziyarete kadar diplomasi çabaları da sürecektir. Zira İsrail’i ikna etmek için sadece Mısır’ın çabası yeterli olamayabilir. Doha’da ateşkes müzakeresi için -Hamas’ın olmadığı- bir masa kurulmuşken, Abbas’ın Gazze’ye girebilmesi için İsrail’e baskı yapması ABD’den talep edilebilir.

Haberin Devamı

Gazze ziyareti yetmez

Mahmud Abbas, TBMM’deki konuşmasında Filistinliler arası uzlaşının önemini kuvvetle vurguladı. Abbas, “Kendi aramızda ulusal uzlaşıyı ne kadar hızlı şekilde sonuçlandırırsak, zafere o kadar hızlı ulaşabiliriz” dedi; ancak konuşmasının bir bölümünde kullandığı şu ifadeler de dikkat çekiciydi: “Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs, bağımsız Filistin devletini oluşturan tek bir meşru hükümet tarafından yürütülen coğrafi bütünlüğün adıdır. Uluslararası meşruiyet tarafından belirlenen budur”. Söylediği teorik olarak doğru, zira Oslo Antlaşmaları ile uluslararası hukukun tanıdığı yapı Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ). Ancak FKÖ’nün de bir parçası olan Filistinli grupların en büyük itirazı da bu noktada başlıyor. Mustafa Barguti’yle geçmişte yaptığımız röportajlarda, “FKÖ bugün Filistin yönetimi tarafından rehin alınmış durumda, demokratik bir süreç yürütülmüyor. Başkanlık demokratik şekilde seçilmeli” eleştirisini yöneltiyordu. Bugün Hamas da aynı noktada duruyor. 2006’dan bu yana Filistin’de bir seçim yapılmadığı düşünülürse, Abbas’ın üzerine düşen sorumluluk sadece Gazze’ye gidip bir ‘görüntü’ vermek değil, Filistin Devlet Başkanı olarak ‘ulusal uzlaşıyı’ sonuçlandırabilmek. Bunu yapabilecek bir liderliği var mı? Elbette Gazze halkının yanında olduğunu göstermek, bu süreçte bir kırılma yaratabilir ama uzlaşı konusunda bugüne kadar ki duruşunun, bundan sonrası için umut verdiği de söylenemez.