Ankara ve Şam normalleşme için diyalog sürecini yeniden başlatabilir mi? Sahadaki tablo buna imkân tanıyor mu? Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ‘‘Suriye-Türkiye ilişkilerine dair her türlü girişime açık olduğunu’’ söylerken, daha önce ortaya koyduğu ‘Türk askerinin çekilmesi’ şartından vaz mı geçti? Eğer öyleyse neden ve neden şimdi?
Esad’ın, topraklarındaki Rus ve ABD askerlerinin varlığı sürerken, İranlı milisler pek çok yerleşim yerinde kontrolü ele geçirmişken, kendi ülkesinde kontrolü dahi bulunmadığı açıkken buna gücü yeter mi?
Yoksa Rusya’nın baskısıyla mı bunu yapmak zorunda kalıyor? Şayet öyleyse Rusya Şam-Ankara normalleşmesini neden şimdi istiyor? Mevzubahis Suriye olunca soru çok; ama dönüp dolaşıp cevabını aradığımız soru bu oluyor.
Moskova’nın planı
Bu konuda uzun yıllardır Suriye sahası üzerine çalışan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Orsam’dan Dr. Oytun Orhan’ın söylediklerine kulak verelim. Oytun Orhan, Rusya’nın bugün Ankara-Şam
ABD’de Demokrat Parti delegelerinin ve Demokrat Parti seçmenlerinin perşembe gecesi itibariyle yaşadığı duygular bunlar olsa gerek. Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimleri öncesi mevcut Demokrat Başkan Joe Biden ile eski Cumhuriyetçi başkan Donald Trump arasında ilk münazara yapıldı. Tüm Amerika’nın ve tabii dünyanın canlı yayında izlediği bu münazaranın sonucu, Biden açısından bir felaketti.
Biden Kasım ayında 82 yaşını dolduracak. Uzun zamandır sağlık sorunları yaşıyor. Bu sebeple Biden’ın bu münazaradaki performansı zaten bir endişe kaynağıydı, ama sanırım hiç kimse bu kadar kötüsünü beklemiyordu. Enerjik görünmesi ve ‘4 yıl daha ülkeyi yönetebileceğine halkı ikna etmesi gereken’ Biden, Demokratlar’ın en güçlü olduğu “kürtaj” gibi başlıklarda bile etkili mesajlar veremedi. Trump’ın “ABD NATO bütçesinin yüzde 100’ünü karşılıyor, Avrupa ABD araçlarının ithalatını yasaklıyor” gibi doğru olmayan sözlerini yalanlamada bile atik davranamadı.
Bu hafta en dikkat çeken haberlerden biri Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) için Türkiye ve Yunanistan’ın ortak aday belirlemesiydi. Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu AGİT Genel Sekreterliği’ne, Yunan hukukçu ve diplomat Mania Telalian ise AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’nin Direktörlüğü’ne aday gösterildi.
İki ülke, seçimlerde birbirinin adaylarını destekleyecek. Bu, son dönemde Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşama adımlarına bir yenisinin eklenmesi anlamına geliyor. Sadece bu açıdan değil, bu iş birliği uzun süredir tıkanıklık yaşayan örgütün geleceği açısından da anlamlı ve değerli. Sürecin perde arkasında yaşananlara biraz daha yakından bakalım.…
Schmid sonrası için formül
Bu ortaklaşa adımı anlamak için öncelikle AGİT’in içinden geçtiği süreci anlamak gerekiyor. 1975’te kurulan teşkilat çevre, teknoloji, bilim gibi alanların yanı sıra ülkelerdeki insan hakları sorunlarının iyileştirilmesi gibi başlıklara eğilse de,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu hafta İspanya’daydı. Avrupa’da Filistin’i devlet olarak tanıma konusunda liderlik yapan Başbakan Pedro Sanchez’e ‘dirayetli duruşundan’ ötürü teşekkür etti. İspanya’nın Filistin’e desteğinin tarihi geçmişini anlamak için 1970’li yıllara dönmek ve General Francisco Franco dönemi sonrasına bakmak gerekiyor. 80’li yıllara doğru özellikle sol partiler ‘ezilenlerin yanında olma’ dürtüsüyle Filistin davasına hep sempati duydu. Bu desteğin halk nazarında da bir karşılığı oldu. İspanya bu sebeple İsrail-Filistin arasındaki savaşın bitirilmesi için 90’lı yıllardaki barış konferanslarına ev sahipliği de yaptı.
Tarihi geçmiş ve siyasi duruşun yanı sıra, mevcut Başbakan Pedro Sanchez’in kimliğine de bir parantez açmak gerekiyor. Sanchez, zor zamanlarda zor kararlar almayı başarabilen bir siyasetçi olarak biliniyor. Gazze’de yaşanan vahşete daha fazla sessiz kalmama kararı takdir ediliyor. Ancak Sanchez, ‘eşinin isminin karıştığı yolsuzluk iddialarıyla koltuğunun
Ağırlığını terör örgütü YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 11 Haziran’da yapmayı planladığı yasadışı seçimi bir kez daha ertelemek zorunda kaldı. SDG yeni tarihi 18 Ağustos diye duyurdu, dolayısıyla seçim bu haliyle iptal edilmiş değil ve bu konu kapanmadı.
Türkiye’nin uyguladığı baskının, bu sonuçta dolaylı bir etkisi olduğu açık. Washington’ın Ankara’dan gönderilen “Bu seçime izin vermeyin” mesajlarını aldığı da… Seçimi erteleme kararının alınmasından bir gün önce ABD’li yetkililerle yaptığım görüşmelere dair notları paylaşayım.
Öncelikle şunu söyleyelim: ‘Erteleme kararı’ bilgisi ABD tarafında vardı. Öyle ki, konuştuğum ABD’li yetkili “Seçimin erteleneceğine dair bir açıklama gelecek” ifadesini kullandı. Ne zaman olacağına dönük soruma, “Çok kısa bir süre içinde” dedi. “Kesin mi?” ısrarıma da verdiği yanıt şuydu:
“SDG’nin çok üst düzey isimlerinden
Geçen hafta bu köşede sahipsiz sokak hayvanları sorununu çözmek için üzerine çalışılan düzenlemeyi ve İngiltere’deki uygulamayı yazmıştım. Tartışma bu hafta da devam etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘uyutma’ ifadesini kullanmaması, bunun yerine dikkatli bir dil kullanarak sorunun çözümünde “Sahiplenme olursa, bir sonraki aşamaya gerek kalmaz” demesi dikkat çekti.
Kimilerine göre bu açıklama bir geri adım atılacağının sinyaliydi, kimilerine göreyse bu konuda geri adım yok ve Erdoğan’ın sözleri sahiplenmeye teşvik mesajıydı. Ortaya çıkacak nihai metinde “uyutma” olup olmayacağını göreceğiz ama sürecin ekonomik maliyet boyutuyla da düşünülmesi gerektiği açık. Üstelik “uyutma” formülü çok daha büyük bir mali yük getiriyor. Bu hafta verilerle bunu ortaya koymaya çalışacağım.
Toplam sayı ne?
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, başıboş sokak köpeklerinin sayısının 4 milyona yakın olduğunu söyledi. Tabii kesin
‘Sahipsiz sokak hayvanları uyutulacak mı?’ Bir süredir üzerinde çalışılan düzenlemeye bu ihtimalin de dahil edilmesi hayvan severleri ayaklandırdı. AK Parti yetkilileri dünyadaki örnekleri incelediklerini, Birleşik Krallık’taki yasada da ‘sahipsiz hayvanların uyutulması’ maddesi olduğunu söylüyor. Gelen tepkiler sonrası, ‘bu modelde ısrarcı değiliz’ denildi ama metnin nihai halini görmeden bu tartışma bitmeyecek. Peki, Birleşik Krallık ‘uyutma’ maddesini neden kanuna dahil etmiş?
Hayvan Refahı Yasası
Birleşik Krallık hayvanlarla ilgili bu düzenlemeyi 2006’da çıkardı. Konumuz sokak hayvanları ama önce yasanın geneline bakalım. Her kanunun bir gerekçesi ve ruhu olur. İngiltere’deki yasanın ruhunun ‘insanla’ ilgili olmadığını, ‘hayvanı’ önceleyen bir düzenleme olduğunu belirtelim. Yasa, ‘hayvanların acıdan, ıstıraptan, yaralanmalardan ve hastalıklardan korunması gerekir’ diyor.
İngiliz vatandaşları, hayvanın rahat etmesini sağlayacak şu ihtiyaçları yerine getirmek zorunda: Uygun
Bu hafta yakın coğrafyada hareketlilik yoğundu. Gözümüz bir taraftan Gürcistan’daki eylemlerde, bir taraftan Ermenistan-Azerbaycan arasında başlayan müzakerelerdeydi. Bu iki başlığı dikkatle takip ederken, Slovakya’dan Başbakan Robert Fico’ya suikast haberi geldi. Başbakan bu saldırıdan yaralı kurtuldu. Saldırının bir ‘siyasi motivasyonu’ olduğu açıklandı ama detay paylaşılmadı. Lâkin uluslararası basına demeç veren Slovakyalı uzmanlar ve Slovakya dengelerini yakından takip eden gazeteciler bu saldırıyı esasen beklediklerini anlattılar.
Başbakanı deviren suikast
Ukrayna’ya komşu Doğu Avrupa ülkesi Slovakya’da toplum, siyaset üzerinden çok uzun süredir kutuplaşmıştı. Biz önce ülkede kırılma yaratan bir olayı hatırlatalım. Şubat 2018’de hükümetle ilgili yolsuzluk iddialarını araştıran 27 yaşındaki gazeteci Jan Kuciak evinde nişanlısıyla birlikte kurşunlanmıştı. İlk kez bir gazeteci suikastının yaşanması Slovakya’yı ayağa kaldırmış, halk siyaset mafya bağlantılarının açığa çıkarılması için sokaklara