Nereden nereye. Sen Süper Lig’deki ilk yılında sezonu beşinci sırada tamamlayıp Avrupa kapısını çalacak, kimsenin şans tanımadığı bir kulvarda eleme maçlarını geçip gruplara kalacaksın. Hadi bunu başardın. Dördüncü torbadan girdiğin grupta rakiplerin seni çantada keklik görürken, sen Villarreal ve Steaua gibi deve dişi takımları peşine takıp, son maça lider çıkacak ve Zürih’i de devirip tarihe bir çentik daha atacaksın! Abarttın be Osmanlı!
Dün akşam Osmanlıspor ne oynadığı, nasıl oynadığından çok, kazanmak için neler yaptığından söz etmek daha doğru olur.
Bir; öncelikle beraberliğin bile gruptan çıkmak için yeterli olacağı skoru korumak için çok akıllıca oynadı. İlk yarıda Zürih’in kontrolü eline almasına izin verdi. Rakibi kendi sahasında karşılarken, ani ataklarla şansını denedi. Uzaktan şutlarla kaleyi yokladı.
İki; ciddi bir soğuk vardı ve zemin ilerleyen bölümlerde ayakta bile durmayı zorlaştıracak kadar kayganlaşmıştı. Topa daha çok sahip olmak yerine, Zürih’in çıkarken yapacağı hataları sabırla bekledi. Ağır savunmanın geri dönüşlerde hata yapması kaçınılmazdı. Bunu iyi değerlendirdi. İki-üç pasla rakip alana geçmeyi denedi ve nihayetinde 73. dakikada teknik direktörü Mustafa
Maç öncesi Trabzonspor’un durumu tam da Ersun Yanal’ın tarif etmeye çalıştığı gibiydi. Ne demişti deneyimli teknik direktör Kayserispor karşılaşmasıyla ilgili futbolcularına? “Girdaptan çıkmalıyız.”
Bu girdap öyle bir hale geldi ki bordo-mavili takım için, ya direnecek ve mücadele edip kurtulmaya çalışacak, ya da tükenip teslim olacaktı onu dibe çeken güce.
İlk 12 hafta oynanan futbola ve alınan sonuçlara bakınca, umut ışığı göremiyordu insanlar. Hatta son Gençlerbirliği beraberliğinden sonra soruyorlardı: “Bu takım kimi yenecek kardeşim?..”
Soru dün gece yanıtını buldu. O kurban Kayserispor oldu.
Net söyleyelim; maçın ilk yarısında istekli, top rakipte iken baskılı ve hırslı oynayan bir Trabzonspor izledik. On dakikalık bölümün ardından Kayserispor’u orta alanda durdurup, çok adamla hücuma çıkmayı becerince, etkili pozisyonlar üretmeye başladı. Ekici, Bero ve Yusuf’un biri direkten dönen iki etkili atağından sonra, beklenen vuruşu Slovak oyuncu Bero yaptı. Aslında sezon başından bu yana Yanal’ın istediği şey bu idi. Savunmanın arasına ve arkasına atılacak toplara gerek kanatlardan, gerek forvet arkasından gelecek sürpriz isimleri pozisyona sokup, gol vuruşu denemek. Bu arada ilk
Hadi yabancı futbolcuyu anlarız. Gidip adamların peşinde koşuyor, ikna edebilmek için dil döküyorsun.
Türkiye’ye geldiğinde elbette istediği rakamı alacak. Dilediği kontratı yapacak. İşini garantilemek için de, euro veya dolar üzerinden ücret talep edecek.
Ödemedin mi? FİFA kalkanı var. Faiziyle çatır çatır koparır hakedişini.
Avrupa’da yıldızı sönmüş, emeklilik dönemi için Türkiye’yi tercih etmiş yabancıların çoğu, bu paraları başka yerde göremezler. Buna ücretlerin kemiksiz sunulması da ekleyin. Cazibesi artıyor ligimizin!
Ya yerli oyuncular? Çoğunluğu dört büyük kulüpte, Türk lirası yerine euroda diretmeleri, bulunmaz Hint kumaşı olduklarından mıdır?
Öyle olsalar, Futbol Direktörü Fatih Terim ve ekibi ellerinde fenerler, milli takım için Avrupa’yı didik didik etmeye çalışır mıydı acaba?
Bu ekipten tam 23 teknik adam Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, Avusturya, Fransa, İngiltere, İrlanda, İskoçya, Galler ve İskandinav ülkelerinde, futbol eğitimini ve kültürünü doğru almış Türk asıllı gençlerin izini sürüyor.
Şaka gibi gelecek ama, öncelikle şunu söyleyelim; bu beraberlik, tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşayan Trabzonspor için Tanrı’nın bir lütfudur. Özgüvenini yitirmiş, sezon başından bu yana 3 ay geçmesine karşın hâlâ takım ruhunu arayan, gergin ve dokunsan kırılacak bir ekip görüntüsündeki Trabzonspor, rakip henüz 28. dakikada on kişi kalmasa, belki de ileride “çok işine yarayacak” o tek puanı bile rüyasında göremeyecekti. Yazık, hem de çok yazık!
Artık neresinden tutsanız elde kalacak bir takım görüntüsünde Trabzonspor... Sıkıntı sadece saha içinde değil. Dün alenen ortaya çıktı ki, futbolcu ve teknik direktör arasında da çok ciddi sorunlar var. Zeki ile Ersun Yanal’ın maç sırasında yaşadığı diyalog, uzatma dakikalarında ısınmadan çağrılan Suk’un kulübeye resti, galiba aysbergin sadece görünen yüzü. Bizim tespitimiz, Trabzonspor’da durum gerçekten vahim...
Hırs yok, istek yok, mücadele etmek yok, birbirine saygı yok. Yok da yok. Hâl böyle olunca, maçın dörtte üçünü eksik tamamlayan Gençlerbirliği karşısında, yenilgiden kurtulan tarafın bordo-mavili ekip olduğunu söylersek, izlemeyenler sakın şaşırmasın.
12 haftada, 12 puan. Bu anlayış ve gidişle, sezon 36 hafta olduğuna göre
Yeni dönem yayın ihalesinde ulaşılan miktarın, Türk futbolunun büyük bir kazanım elde ettiği söylemlerine inanacak kadar saf bir millet miyiz bilmiyoruz.
5 yıllık toplam geliri dikkate aldığımzda, ortaya çıkan 3 milyar dolar gibi bir rakamın büyüsüne kapılıp, Avrupa’ya dayılanmayı düşünenler var mıdır, onu da hakeza!
“Aman parayı dikkatli kullanın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın, bu son şansınız olabilir” gibi uyarıları yapmak, haddimiz değil.
Para kulüplerde, tokmak da davul da onların elinde. Artık nasıl çalar, hangi tarzda oynarlar, kendi tercihleri.
İhalenin yapıldığı güne dek, gerek milli takımlar, gerek kulüpler düzeyinde en azından kıta ülkelerine kafa tutacak, başarı kriterlerini yerine getirecek kapasitede olmadığımız aşikâr.
Dolayısıyla yayın gelirlerindeki artış yüzde 30 değil 80 de olsa, bu gerçeği para değil uzun vadeli reformlar, yönetim anlayışı ve bilinçli transfer politikaları değiştirebilir ancak.
Söz paradan açılmışken, özellikle yabancı oyuncu transferinde ülke servetinin nasıl heba edildiğini, hangi taahhütler altına düşüncesizce imzalar atıldığını anlayabilmek adına (geçmiş ihanet düzeyindeki örneklerle doludur), döviz kurlarındaki en ufak bir
Kolay değil. Gruba birinci torbadan katılan Villarreal’den biri deplasman galibiyeti, 4 puan çıkarmak. İkinci favori Steaua Bükreş’i Ankara’da yendikten sonra, Zürih kazası da olmasa, işi çoktan bitirmiş olacaktı Osmanlıspor.
Dün gece de Steaua karşısında iyi başladı temsilcimiz. Tempoyu istediği gibi ayarladı, basit ama etkili oynadı. Rakibin orta alanda top yapmasını engellerken, o çok iyi bildiği hızlı hücumlarla rakip kalede tehlikeli olmaya başladı. Nitekim böyle bir organizasyon 30. dakikada Ndiaye ile gole dönüştü. Maher bu yarıda iki net pozisyondan birini daha gole çevirebilse, Steaua’nun gardı daha o dakikada düşecekti.
İkinci yarıda önce rakibin baskısına karşılık vermek, sonra topa sahip olmak gerekiyordu. Lakin deneyim faktörü girdi devreye. 69. dakikada basit bir savunma hatası Steaua’yu maça geri döndürdü.
İşte bu bölümde yapılması gereken sakin kalabilmek ve direnmekti. Osmanlıspor orta alanda kontrolü rakibe kaptırınca baskı yemekten bunaldı. 86. dakikada ilk golün benzeri bir atak yine sağdan başladı ve tüm savunmacılarıyla kalemizi bunaltan Steaua, Tamaş ile tura tutundu.
Açık söyleyelim, bu yenilgiye karşın Osmanlıspor son maçta Zürih karşısında kendi göbeğini
Trabzonspor Kulübü Başkanı Muharrem Usta’nın iddia ettiği gibi ise eğer.. Şampiyonlukların yaşandığı, kupaların kaldırıldığı, sevinç gözyaşlarına tanıklık etmiş, hüzünleri kucaklamış Avni Aker stadındaki son lig maçında tribünde olmak ayrıcalıktır diye düşünüyor insan..
Böyle bir mekana vedanın, son koltuğuna kadar dolu tribünlere oynanması gerekirken, Trabzonspor ile bağı büyüklerinden dinledikleri başarı öykülerine kısıtlı kalan yeni neslin duyarsızlığına da, anlam veremiyor bu renklere gönül verenler..
Yeri gelmişken, biz de Avni Aker ile ilgili düşüncemizi söyleyelim. Modern statlar illa ki adres değişikliği gerektirmiyor. Keşke İnönü ve Saracoğlu’nda olduğu gibi Trabzonspor da, tarihe mâlolmuş mabedini baştan yaratma zahmetine katlanabilseydi. Unutmayalım, büyük camialar sadece başarıları ile anılmaz!
Yönetim takımı motive etmek için sürekli Akyazı’yı gündemde tutuyor da, bordo-mavili oyuncular olup bitenin farkında değil sanki. Antalyaspor karşısında erken yediği golle sersemleyen Trabzonspor’un maça geri dönüşü kolay olmadı. Rakip kaledeki ilk ciddi atağı 33. dakikada gelen ev sahibi takım, uzatma dakikalarında Okay ve N’doye ile kaçırdığı iki mutlak gole kafa yoracağına,
Trabzonspor’un sezona iyi başladığı söylenemez.
Camia mutsuz. Başkan ve yönetim sabır, teknik direktör zaman istiyor.
Ligin devre arasına kadar eldeki olanaklar kısıtlı olduğuna göre, hem takımı, hem Trabzonspor taraftarını motive edecek tek seçenek kalıyor geriye.
Nedir bu sihirli güç? Bordo-mavili ekibin yeni mabedi, Akyazı stadının açılışı.
Geri sayım başlasa da, tarih ve hangi maç olacağı düne kadar netleşmemişti.
Bir an önce yeni stadına taşınmak isteyen yönetim, taraftarın önüne 14. haftada Adanaspor karşılaşmasıyla çıkma kararı verdi.
Peki ya resmi açılış? O da kesinleşti. Ülke gündeminde çok ekstra bir gelişme olmaz ise, kurdele 18 Aralık’ta kesilecek.