Trabzonspor’un sezona iyi başladığı söylenemez.
Camia mutsuz. Başkan ve yönetim sabır, teknik direktör zaman istiyor.
Ligin devre arasına kadar eldeki olanaklar kısıtlı olduğuna göre, hem takımı, hem Trabzonspor taraftarını motive edecek tek seçenek kalıyor geriye.
Nedir bu sihirli güç? Bordo-mavili ekibin yeni mabedi, Akyazı stadının açılışı.
Geri sayım başlasa da, tarih ve hangi maç olacağı düne kadar netleşmemişti.
Bir an önce yeni stadına taşınmak isteyen yönetim, taraftarın önüne 14. haftada Adanaspor karşılaşmasıyla çıkma kararı verdi.
Peki ya resmi açılış? O da kesinleşti. Ülke gündeminde çok ekstra bir gelişme olmaz ise, kurdele 18 Aralık’ta kesilecek.
Bize gelen bilgileri, dün İsviçre’de bulunan başkan yardımcısı Önder Bülbüloğlu da teyit etti.
Zaten tarihi belirleyen, Cumhurbaşkanlığı külliyesi.
Bu özel günde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, bir de sürpriz konuğu olacak Trabzonspor kulübünün.
Katar emiri, Şeyh Tamim bin Hamad es-Sani...
Nereden çıktı diye düşünenler olabilir. Biliyorsunuz, ekonomik anlamda kritik bir süreçten geçen Trabzonspor kulübünün sezon başında forma sponsorluğunu QNB (Katar Ulusal Bankası) üstlendi. 3 yıl için 7.5 milyon dolarlık bir anlaşma imzalandı.
Duyumlarımız, taraflar arasındaki ilişkilerin önümüzdeki dönem daha da geliştirileceği yolunda...
Hâl böyle olunca, açılışın VİP konukları arasında Katar Şeyh’inin bulunması yadırganamaz!
Usta çağrı yapmalı
Asıl şölen ise 26 Aralık’ta. Trabzonspor, yeni stadında ilk büyük maçını son hafta, 41 bin kişi önünde, Fenerbahçe ile oynayacak.
İki kulüp arasında 3 Temmuz süreciyle başlayan gerilimde, tansiyonun düşürülmesi için iyi bir fırsat olabilir bu sınav.
Tahmin edebiliyoruz, İl Güvenlik Kurulu’nun yıllar sonra rakip takım taraftarının da maçı izlemesi yolunda bir karar alması, çok düşük bir ihtimal.
Lakin Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta’nın, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve yöneticilerini bu karşılaşmaya davet etmesi, sportif barışın yeniden tahsisi adına, özlenen adım olabilir.
Ezeli rekabette ezeli düşmanlık sonsuza dek sürmeyeceğine göre, böyle bir hamlenin Trabzonspor’dan gelmesi, camianın büyüklüğü ile de örtüşen bir “duruş” olur.
Naçizane önerimize karşı çıkanlara saygı duyarız.
Tepki gösteren olursa şunu hatırlatırız: İki takım taraftarı, önce Taksim’de sonra 15 Temmuz kalkışmasında yan yana, aynı meydanlarda idi!
Korsan maç, korsan hakem!
Gariplikler ülkesiyiz vesselâm.
Yasalar, kurallar, talimatlar sanki Patagonya için konmuş.
Bir Türk büyüğü “Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz” demişti ya...
Koca kitap delinebildiğine göre, gerisini hak getire!
Zaten o günden bugüne durumlar malum...
Memleket böyle iken, futbolumuz nasibini almaz mı?
Alır, hem de nasıl alır!
Salı günü Futbol Federasyonu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu bir dizi karar açıkladı.
Dikkat çeken yedi dosya vardı. Hepsinin gerekçesi aynı: “TFF’den izin alınmadan özel müsabakaya katılmak.”
Sıkı durun, asıl sonrası ilginç!
Bir; söz konusu hazırlık karşılaşmalarına ev sahipliği yapan takımlar, talimatlara göre Futbol Federasyonu’ndan izin alınması gerektiğinden bihaberdi. Kafalarına göre rakip bulup, oynamışlardı.
İki; bu maçları yöneten hakemler ve bazı gözlemciler de öyle, hakeza!
En ilginç olanı; dosyaların üçü 2015’in yaz aylarına, diğerleri bu sezon öncesine ait! Rakiplerin dördü ise yabancı!
Üzerinden neredeyse 1 seneyi aşkın vakit geçmiş, ama karar yeni verilmişti.
Araştırdık, meğer gelen ihbarlar üzerine soruşturma başlatılmış ve işlem yapılmıştı.
İhbar yeni mi yapıldı, ne tür bir ihbardı, bilmiyoruz. Altında başka çapanoğlu mu var, onu da!
Bildiğimiz, garabete konu olan takımlar arasında şu an Süper Lig ve TFF 1. Lig’de oynayan ekipler olması.
TFF, kulüplerden sonra şimdi de bu maçları yöneten hakemler ve gözlemcileri sorgu odasına almaya başlamış.
Hakemlerden biri savunmasında şöyle demiş: “Vallahi suç olduğunu bilmiyordum. Rica ettiler, eşofmanla yönettim.”
Federasyonun özellikle hazırlık dönemlerinde oynanan izinsiz maçlara tolerans göstermediği aşikâr. Ancak bunca titizliğe ve uyarıya rağmen, en basit talimat gereğini bilmeyen, ya da işine gelmeyen kulüp, hakem ve gözlemciler var!
Bu kadar korsanın bir arada olduğu yerde, yasa dışı bahis endişesi geliyor, akla ister istemez.
Umarız, delinen sadece talimat olmuştur!
MHK’ye yıldızlı pekiyi!
Zaman zaman bu köşeden Merkez Hakem Kurulu ve hakemleri eleştiriyoruz.
Kurulun uygulamalarını, üst düzey hakemlerin beklenmeyen hatalarını gündeme getiriyoruz.
Yazdıklarımıza alınanlar olduğunu da biliyoruz.
Bu demek değil ki, doğru yapılan işleri takdir etmeyelim.
İşte güzel bir örnek: Futbol Federasyonu 2009 yılından bu yana UEFA Hakem Konvansiyonu’na üye. Üyelik, Türk hakemliğinin Avrupa standartlarına ulaşması yolunda ciddi katkılar sağladı. Bu gerçek göz ardı edilemez.
Sadece üye olmak yetmiyor. Üyeliğin gereklerini yerine getiriyor muyuz, asıl bu önemli.
MHK, hafta içinde sıkı bir denetimden geçti. UEFA Hakem İşleri Direktörü Christopher Wild ve Türkiye Hakem Konvansiyon Sorumlusu Jorn Larsen, iğneden ipliğe didip didik etti bizimkileri.
Başkan, eğitimden sorumlu kurul üyesi, hakem işleri müdürü, iki Süper Lig hakemi ve bir Süper Lig gözlemcisi çapraz sorgulaya alındılar. Yüzlerce soru yanıtladılar.
Sonuç; sistem yıllardır doğru işlediği ve oturduğu için, rutin yapılan her iş geçer not aldı UEFA’dan.
MHK’nin yalancısı değiliz, bizzat teşekkür mektubu gönderen Christopher Wild’in mesajı bu.
Unutmayalım, geçmiş kurulların bu konudaki çabası ve özverisi de bugünlere ışık tuttu. Onların da haklarını verelim.
Darısı, hakem performanslarının başına...