Alkışlar Gabriç’e

19 Eylül 2009

Gabriç takımın en çalışkan ve üretken ismiydi. Sol kanadı mükemmel kullandı. Hemen her atakta onun katkısı vardı


Belediyespor maçında ilk 20 dakika işi bitirmişti Trabzonspor. Egemen’in birbirinin kopyası iki golü rakibi bozmuş, bordo-mavili ekip beklediğinden kolay bir galibiyet elde etmişti.
Dün akşam Avni Aker’de istekli, hırslı, bir an önce skora değiştirmek isteyen bir takım beklerken çok farklı bir Trabzonspor izledik. İlk yarı boyunca fazla pozisyonu yoktu Karadeniz ekibinin. Colman’ın uzaktan kaleyi yoklayan şutu, Tayfun’un altı pastan dışarı attığı top. Bunların dışında ne etkili bir atağı, ne de organize bir pozisyonu vardı. Egemen gibi bir çilingire ihtiyaç duyulurken, Umut çıktı sahneye. Uzatma dakikaları sonlanırken Selçuk’un uzun pasını takip eden genç golcü kalecinin üzerinden aşırtma bir vuruşma hem arkadaşlarını hem tribünleri rahatlattı.
İkinci yarıda oyuna giren Ceyhun takıma dinamizm getirdi. Bu futbolcu orta alanın yükünü üstlenince Colman rahatladı. Trabzonspor’un hücum gücü arttı. Maçın yıldızı Gabriç ile girdiği verkaçtaki son vuruşu Colman’a yakışır güzellikte idi. Gabriç’ten söz açılmışken, Hırvat oyuncu takımın en çalışkan ve üretken ismiydi. Sol

Yazının Devamı

Egemen çok ileri gitti!

14 Eylül 2009

Egemen sanırım ilk kez bir maçta üç gol birden atarken, duran toplarda, özellikle köşe atışlarında, arkadaşları rakip savunmanın dengesini bozdu. Maçın asist kralı Colman’ın adrese teslim toplarını geri çevirmedi


Dört maçta dört gol atan bir takımın daha fazlasını doksan dakikaya sığdırmasını nasıl izah edersiniz?
Bir; milli maç nedeniyle lige verilen arayı çok iyi değerlendirmiş, iyi motive olmuş, hırslanmış ve kazanmaya inanmıştır.
İki; rakibin eksik ve sakatı çoktur, dolayısıyla gerçek futbolunu sahaya yansıtamamış, kötü değil, berbat oynamıştır.
Aslına bakarsanız Trabzonspor’un farklı kazanmasının temel nedeni, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un sezon başından bu yana en kötü performansını sergilemesiydi. Savunmada yaptığı hatalar affedilmez ve acemiceydi. Yediği her golden sonra biraz daha oyun disiplininden koptu. Ve daha ilk yarı tamamlanmadan teslim bayrağını çekti. Yoksa haftalardır galibiyet yüzü göremeyen ve bu karşılaşmaya da stresli çıkan bordo-mavili ekibin işi bu kadar kolay olamazdı.

Yazının Devamı

Terim ne derse “o” olur!

12 Eylül 2009



“Fatih Terim, Milli Takım’daki görevine devam etmeli.”
“Afrika’ya gitme şansımız binde bir de olsa, bu olasılığı son dakikaya kadar kovalamalı.”
“2012 Avrupa Şampiyonası grup elemeleri öncesi yardımcıları dahil maaşı artırılmalı, teknik heyete olan güven tazelenmeli.”
Bu düşüncelere sahip bir futbolseverseniz ve dost sohbetlerinde bunları yüksek sesle dile getirebiliyorsanız, en iyi olasılıkla ya deli derler size, ya da Fatih Terim fanatiği.
Bugün bir anket yaparak sorsanız, acaba nasıl bir sonuç çıkardı ortaya?

Yazının Devamı

Alana da satana da hayırlı olsun!..

5 Eylül 2009

Ne diyor İbrahim Kızıl? “Tabata’yı satmam dedim sattım. Olabilir. Satarım derim satmam, satmam derim satarım. Bu benim bileceğim iş.”
Eğer “ben” merkezli cümleler kurmaya başlıyorsanız, tehlikeli bir süreç başlamış demektir.
Kimdir İbrahim Kızıl?
Gaziantepspor Kulübü Başkanı.
Kimleri temsil eder?
Önemli bir kenti, kırmızı-siyahlı renklere gönül vermiş milyonlarca insanı.
İş yaşamınızda kendi şirketiniz ile ilgili karar alırken bol bol “ben” egonuzu tatmin edebilirsiniz.

Yazının Devamı

Sorun sistemde

31 Ağustos 2009

Trabzonspor’un iki büyük sorunu var. Orta alanda inisiyatif alıp, topu kullanacak bir beyni yok. Takımda bu görevi kimin üstleneceği ligin dördüncü haftasında hâlâ belli değil. Colman mı, Ceyhun mu, yoksa Selçuk mu? Yoksa kızağa çekilen Tjzikuzu mu?
Bursaspor karşısında biraz Colman soyundu bu role, karşılığını hem kendi aldı, hem de Trabzonspor. Attığı golü hazırlayan Arjantinli oyuncunun sürekliliği olmayınca, bordo-mavili takımın ilk yarıdaki ateşi saman alevi gibi söndü. Bu sıkıntı hızlı hücum şansını ortadan kaldırdığı gibi, rakibin savunmada yerleşmesine fırsat veriyor.
İkinci ve en önemli dert forvette. Trabzon’un bu sezon attığı 5 golün dördü orta saha, biri savunma oyuncusundan gelmiş. Forvetin siftahı yok. Demek ki, sistemde sorgulanması gereken yanlışlar var. Geçen sezon bu takımın skor yükünü taşıyan Gökhan ve Umut’u ayıran Broos’un tercihinde haklı çıkması için, tek forveti destekleyecek özellikte oyuncular olması gerek. Ancak bu görev paylaşımını görebilmiş değiliz.
Geçen hafta yadırgamıştık sol kanat için alınan Gabriç’in ters kulvarda oynatılmasına. Belçikalı teknik adam fantezi mi yapıyor bilmiyoruz ama, Trabzonspor’un neredeyse bir eksik oynamasına

Yazının Devamı

Colin Kazım aklandı mı?

29 Ağustos 2009



Hafta içinde bir Colin Kazım komedisi yaşandı.
Bazı gazetelerde Diyarbakırspor maçından önce taraftara edep yerini gösterdiği gerekçesiyle Kazım’a ceza verileceği yazıldı.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler.
Peki nereden çıktı bu ceza işi?
Maçın iki temsilcisinden.

Yazının Devamı

Trabzonspor bu olamaz

24 Ağustos 2009

Dakikalar 75’i gösteriyor. İstatistiğe göre Trabzonspor’un topa sahip olma oranı yüzde 62. Böyle bir istatistikten ne anlarsınız? Demek ki bordo-mavili ekip oyunun mutlak hakimi. Rakibi kalesine yaklaştırmıyor, orta alanı iyi kullanıyor. Kanat bindirmeleriyle forvetine pozisyon yaratıyor.
Peki skor ne? Manisaspor’in tek gollü üstünlüğü var. Ne garip bir durum değil mi?
Geçen haftaki Diyarbakırspor yenilgisinin bir kaza olduğunu kanıtlamak için sahaya varını yoğunu koyacak bir Trabzonspor beklerken, giderek sıradanlaşan, silik, ne yaptığı bilmeyen bir takım izledik Manisa’da.
Hangisinden başlasak bilmiyorum. Tjikuzu takımın oyun kurucusu. Bu görevi üstlenen bir futbolcu kullandığı elli topun sadece ikisini ileriye oynar mı? Sanki oyun kurucu değil, el freni.
Aylarca peşinden koşulan Gabric. Hani sol kanada derman, teknik direktör Broos’a kurtarıcı olacak Gabric. Adam on dakika yerinde oynadı, sonra hocası sağ kanada aldı. Hırvat futbolcu topu düzeltip, sol ayağına alacağım diye yengeç yürüyüşünü öğrendi daha ilk maçında.
Bu takımın forveti var mı yok mu, artık ilgili ve yetkili birileri çıkıp söylemeli. Umut maç boyunca tek bir pas alabildi, onu da topu kalecinin kucağına

Yazının Devamı

Aurelio Fener’de oynar mı?

22 Ağustos 2009

Fenerbahçe’nin, Aurelio davasındaki prestij kazanımı sadece birkaç ay sürdü.
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun, 5 milyon 250 bin dolar tazminat ödemeye mahkum ettiği Brezilya asıllı oyuncu, önceki gün Tahkim Kurulu’ndan özgürlük sertifikasını aldı.
Aurelio’nun haklılığını kanıtlayan belge sadece Türkiye’de geçerli olsa ve onun bir Süper Lig takımında forma giymesinin yolunu açsa da, konu FIFA veya CAS’a taşınsaydı, sonuç büyük olasılıkla değişmeyecekti.
Zaten sarı-lacivertli kulübün itirazı UÇK’ya yapmış olması, ülke sınırları dışında davayı kazanamayacağını biliyor olmasından kaynaklanıyordu.
Yoksa haklılığını her platformda savunabilecek bir kulüp, daha sağlam yolları daha baştan deneyebilirdi.
“Efendim Aurelio Türk vatandaşı. O yüzden UÇK’ya gittik” savunması mı?
Böyle bir yaklaşım komik olurdu.

Yazının Devamı