Hugo Bross’un son hazırlık maçını biri taktiksel zorunluluktan, üç oyuncu değişikliği ile tamamlaması, takımın iskeletinin oluştuğu şeklinde yorumlanabilir.
Görüntü şu; Kale Silva’ya, savunmanın sağı Serkan’a emanet. Belçikalı teknik adamın stoper tercihleri Egemen- Giray ikilisi. Song aradaki açığı kapattığı vakit onları zorlayabilir. Solda Cale ile Ferhat arasındaki forma savaşını deneyim kazanacak. Orta alanda Tjikuzu dünkü performansıyla yerini garantilemiş gibi. Keza Selçuk ve Colman da öyle. Forvette ise herhangi bir sakatlık yaşanmaz ise Bross’un gönlü Gökhan’dan yana.
Kamp döneminde ısrarla son öne oyuncu isteyen Bross, bu transfer gerçekleşmezse mevcut kadro içinde formül üretmek zorunda kalacak. Zafer Yelen, Alanzinho ve Engin’in bu görevi üstlenme şansları eşit. Engin dün akşamki Bochum maçında ne kadar istekli olduğunu gösterdi. Barış topla fazla oynamaktan vazgeçerse alternetifler arasında yer alabilir. Tecrübe kazandıkça hocasının aklını karıştıracağı kesin.
Diyadin
Yanlışları eleştirmek kadar, doğruları takdir etmek de görevimiz. Hepsi işimizin doğasında var.
Bu yüzden bardağın hep dolu tarafından bakılmasını isteyen dostlarımızla zaman zaman fikir ayrılığı yaşıyoruz.
Bugün Futbol Federasyonu’nun son üç icraatından söz etmek istiyorum.
İlki futbolumuzun kanayan yarası, teşvik primi konusu.
Federasyon teşviki suç kapsamına aldı, ağır yaptırımlar öngördü. Üstelik herhangi bir talep ve kamuoyu baskısı yaşanmadan.
Ancak kararın uygulanabilirliği önemli.
Ne zaman konuşulur bu iddialar?
Trabzonspor’un son iki hazırlık maçını ciddi rakiplerle oynaması, eksiklerin görülmesi ve Broos’un oyuncularını tanıması açısından isabetli bir tercihti. Hollanda kupası şampiyonu Heerenven karşısında bordo-mavili ekibin en sıkıntılı bölgesi savunmasıydı. İlk iki gol uyum sürecindeki Ferhat’ın bölgesinden geldi. Egemen-Giray ikilisinin kademe hataları da dikkat çekiciydi.
Zafer Yelen’in kumaşı iyi, takıma yararlı olacağı kesin. Alanzinho topla gereksiz oynama alışkanlığından vazgeçmeli. Dün ilk on birde forma giyen Barış çalışkan ancak tam hazır değildi. Ceyhun Gürselam görev bölgesine alışıyor. Bu sezon tek forvet oynaması kesin görünen takımda, Gökhan’ın yükü ve sorumluluğu ağır. Buna rağmen takımın en hazır oyuncusu. Ancak orta alandan destek gelmezse gol bölgesinde sıkıntı yaşanabilir. Selçuk ve Serkan’ın yerleri garanti gibi. Yenilerden Engin ile genç Mustafa’nın zamana ihtiyacı var.
İkinci yarıdaki oyuncu değişiklikleri her ne kadar oyunun temposunu düşürse de Trabzonspor’da forma şansı bulan
Koruduğu MHK başkanlığı unvanı ile hafta içinde medyanın karşısına çıkan Oğuz Sarvan’ın zaman zaman gerilen yüz ifadesi dikkat çekiciydi.
Haklılığını anlatmaya çalışırken agresifti.
Bu, belki “Çok uğraştınız ama buradayım” isyanının yansıması, belki de öz güvenle ilgili bir sorundu.
Sarvan’ın hep iyi şeyler yaptığı, herşeyin kontrol altında olduğunu gösterme çabası ise ilginçti.
Daha ilginci şu sözleriydi;
İnsanlar acımasızca katlettikleri doğanın bir öfkesi olan küresel ısınmaya önlem almaya çalışırken, tüm ülkeler gibi Türkiye de üzerine düşen faturayı ödüyor.
Artan hava sıcaklığı, günlük yaşam kadar sporcu sağlığını da olumsuz etkiliyor.
A Milli Takım’ın Dünya Kupası şansı kağıt üzerinde devam ettiği için bu sene ligimiz erken başlayacak. Yani Ağustos sıcağında kâbus!
Peki Futbol Federasyonu, bu dönemde ne gibi önlemler alıyor? Kulüpleri, futbolcuları bilinçlendirmek için hangi çalışmaları yapıyor?
Söyleyelim: Hiçbir şey!
İki hafta önce astronomik ücretlerle transfer yapan futbolcuların vergilerini kimlerin ödeyeceğini sormuştuk.
Hedefi yoktu.
Aynı gün akçeli konulardaki duyarlılığını bildiğimiz Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım aradı;
“Yaptığımız transferlerin vergisinde en ufak bir usulsüzlük olmaz”.
“Eminim. Örneğin Mehmet Topuz. Diyelim ki, üç kuruş aldı. Vergisini kendisi mi ödeyecek, siz mi?”.
Bu kavga er geç başlayacaktı. Ancak tahminimizden biraz erken oldu.
Fenerbahçe’nin yeni sezonda Futbol Federasyonu’na karşı sert bir tutum içinde olacağını biliyorduk.
Başkan Aziz Yıldırım’ın savaş baltalarını toprağın altından çıkardığını da.
Ateşi hangi kıvılcımın yakacağını kestirmeye çalışırken, PAF ligi bombası düştü gündeme.
Antalyaspor PAF ligini ilk sırada bitirdi, Fenerbahçe ise averajla ikinci oldu.
Sarı-lacivertli kulüp Antalyaspor’un cezalı oyuncu oynattığını ileri sürerek hükmen yenik ilan edilmesini, dolayısıyla şampiyonluğun Fenerbahçe’ye verilmesini istedi.
İlk raunt başladı
Malum Futbol Federasyonu mali kongresi yapıldıktan sonra gözler Merkez Hakem Kurulu ve Temsilciler Kurulu’na çevrildi. Statü gereği federasyon yönetiminin kurulları yeniden ataması gerekiyor. Son günlerde herkes hummalı bir çalışma içinde. İçeridekiler yerlerini koruyabilmek, dışarıdakiler içeri girebilmek için çalmadık kapı bırakmıyor. Araya kimleri koymuyorlar ki? Kulüp başkanları, önemli işadamları, iktidar partisi yöneticileri, milletvekilleri, hatta bakanlar bile devrede! “Yahu ne önemli bir makammış bu MHK?” dedirtecek cinsten, sıkı bir savaş yaşanıyor şu aralar. Kurul dışı kalacağı konuşulan üyeler federasyon başkanının ağzına bakıyor. Mesela Osman Avcı. Avcı hafta içinde İstanbul’da genç hakemlere hem dert yanıyor, hem de birilerine gözdağı vermeye çalışıyormuş. İddialı laflarla da yerinin ne kadar sağlam olduğunu anlatıyormuş. “Osman Avcı’nın kılçıkları uzun olur. Öyle kolay kolay yiyemezler. Adamın boğazına takılırım” diyormuş değerli MHK üyesi. Yüksel Okçuoğlu da işi garantiye almak