Futbolcunun, teknik adamın parasını alamadığı için hukuki yollara başvurduğunu görmüştük de, iş başındaki bir yönetimin kulübe verdiği paralar için haciz koydurduğuna pek tanıklık etmemiştik.
Sağ olsun Ankaragücü sayesinde bunu da yaşadık!
Tam 33.7 milyon liralık komedi.
Peki kimler ne vermiş de geri istemiş kulüpten?
En dikkat çekenleri şöyle:
Başkanvekili Nuri Elibol 7.9, Genel Sekreter Levent Çamur 3, Genel Sayman Ayhan Atalay 3.1, yönetici Mustafa Akan 9.7, yönetici Mehmet Nükte 2.2 milyon liralık haciz talep etmiş.
Daha ilginci var. İdari Menajer Ender Yurtgüven de mahkemeye 1.7 milyon liralık alacağı olduğunu beyan etmiş.
Sanki maç 6. dakikada gelen golden sonra bitmişti Trabzonspor için. Belki de ligin alt sıralarına demir atan Bucaspor karşısında farklı kazanacakları yanılgısına düşmüştü bordo-mavili futbolcular.
Oysa benzer ruh hali içine girdiği ve puan kaybettiği maçlarda çok canı yanmıştı Trabzonspor takımının. Öne geçtikten sonra orta alandaki pas trafiğini gereksiz yere yoğunlaştırması, beraberinde top kayıplarını da getirdi. Selçuk, Jaja, Colman ve Alanzinho gibi isimlerin öne oynamayı tercih etmemesi ilginçti. Oysa maça iyi başlayan Yattara ve Serkan’ın kullandığı sağ kanattan yapılan bindirmeler hep sonuç veriyordu. İlk çeyrek saatte Yattara eski günlerini anımsatan bir görüntü çizerken ilerleyen bölümlerde o da arkadaşlarına ayak uydurunca Trabzon’un hücum gücü önemli oranda azaldı. Umut bir türlü istediği pasları alamadı. Alanzinho-Jaja ikilisinin şova dönük hareketleri tribünleri memnun etse de, bu tablodan Şenol Güneş’in rahatsız olduğu belliydi. Güneş takımı silkeler ve hareket getirir umuduyla ikinci yarıda Alanzinho’nun yerine Engin’i sahaya sürdü. İkinci hamlesi de doğruydu. Henüz 90 dakikalık performansa ulaşmayan Yattara’yı alıp Ceyhun ile orta alandaki boşlukları kapatmayı
Bazı söylemleri anlamlandırmak, nereden bakıp ne görmek istediğinize bağlı.
Tıpkı Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat’ın hafta içinde Lig TV’ye yaptığı açıklamalara medyamızın farklı yaklaşması gibi.
Polat’ın Adnan Sezgin ile ilgili düşüncelerini hepimiz biliyoruz.
Başkan, adaşına sonsuz güven duyuyor.
Sezgin’in bilgisi, deneyimi ve dürüstlüğü Galatasaray başkanının bazı yönetim kurulu üyelerini karşısına almasına değecek kadar önemli.
Bir soru üzerine şöyle diyor Polat, “Adnan Sezgin’in Galatasaray’a zarar verdiğini görsem, yarın kapının önüne koyarım.”
Bazı gazetelerimiz onca mesajın arasından Polat’ın bu sözlerini manşete çıkarıp “Sezgin’e gözdağı” olarak nitelendiriyor.
Trabzonspor kazanarak zirvedeki yerini korumuş, Fenerbahçe ise Belediyespor galibiyetiyle yarışın içinde kalmıştı. Hal böyle olunca liderin takipçileri arasındaki mücadelenin de önemi fazlasıyla artmıştı.
Mevcut konumlarını korumak açısından Bursaspor ve Kayserispor açısından en azından kaybedilmemesi gereken bir maçtı. Bu düşüncenin ürünü olarak iki takımın teknik direktörü de ilk yarıda kontrollü oyunu tercih etti.
Ertuğrul Sağlam'ın bu haftaki revizyon listesi bir hayli ilginçti. Ömer, Sercan, Ergiç ve Hüseyin'i kulübeye çeken genç hoca belli ki, "İstediklerimi yapmayan, kendini oyuna vermeyen ilk 11'de formayı unutsun" mesajı vermek istemişti.
Ligin en az gol yiyen takımı Kayserispor cephesinde teknik direktör Şota'nın böyle zorlu bir deplasmanda beraberliğe hayır demeyeceği belliydi. Gürcü hocanın planı ilk yarıda işlese de, oyunun ikinci bölümünde çok daha istekli ve gol için yüklenen rakip karşısında etkisiz kaldı. Bursaspor'un tek kale oynadığı bu yarıda, Kayserispor'un verdiği sayısız gol pozisyonu, savunmasıyla övünen bir takım adına şaşırtıcıydı. Defalarca ceza alanı dışından attığı şutlarla kaleyi yoklayan İnsua'ya önlem almaması, Volkan Şen'in sağdan yaptığı
Trabzonspor’un deplasman maçlarında gösterdiği performans, kuşkusuz niçin ligin zirvesinde yer aldığı sorusunun en anlaşılabilir yanıtı. Bordo-mavili takım yedi dış saha maçının beşini kazanırken, iki beraberliği Antalyaspor ve Kayserispor gibi iddialı takımlardan aldı. Bu istatistik, katı savunma yapmayan ve hücumu düşünen rakipler önünde Trabzonspor’un daha kolay sonuca gittiğini gösteriyor.
Karadeniz ekibi dün de maçın hemen başında geriye düşmesine rağmen, kırılmayan direnci ve kazanma isteği ile üç puanı koparmayı bildi. Savunmada peşisıra yapılan iki hataya, Egemen’in şanssız vuruşu eklenince, maç Şenol Güneş’in çekindiği kadar sıkıntılı mı geçecek sorusu akıllara geldi.
Bir deplasman takımı için en zor başlangıç bu tür skorlardı kuşkusuz. Ancak Trabzon golün şokunu çabuk atlattı. İlk anlarda kanatları kullanmak yerine, Gaziantep savunmasını ortadan delmeye çalışmak beyhude bir çaba gibi görünse de, Selçuk, Colman ve Jaja’nın yerden ve araya attığı toplar, skora denge geleceğinin düşüncesini güçlendirdi. Nitekim, birkaç denemeden sonra Selçuk-Jaja-Burak işbirliği golü getirdi.
İkinci yarı rölantideİlginçtir, Gaziantep’in oyunun ilk dakikalarında olduğu gibi rakip kaleye
Eylül ayı başında iki büyük kulüp başkanının teknik direktörlerine sahip çıkarken medyayı hedef alarak yaptığı açıklamalar hafızalardan silinmedi.
Kısaca anımsayalım;
Aziz Yıldırım: Olumsuz her sonucun ardından sayın Aykut Kocaman ile aramızda sorun varmış ve kendisiyle yollarımızı ayırmayı planlıyormuş gibi göstermeye çalışan spor basını içi boş haberlerden vazgeçmelidir. O, büyük Fenerbahçe ailesinin önemli bir üyesidir ve bizimle birlikte hizmet etmeye devam edecektir. (1 Ağustos 2010)
Adnan Polat: Medya tam tersini yazıyor ama Rijkaard sezon sonuna kadar bizimle. Ne olursa olsun sözleşme uzatacağız. Mayıs ayında kendisine uzatma teklifinde bulunacağız. (2 Ağustos 2010)
Şampiyonlar ligi kurası çekildiği gün şöyle demişti Ertuğrul Sağlam; “Zor gruptan çıkmamız imkansız değil. Çünkü inançlı bir ekiple mücadele edeceğiz”
Beş maçın sonunda görüldü ki, devler liginde yol almak için inançlı olmak yetmiyor. Oradaki realite belli. Türkiye’de bu kadro ile başarılı olabilirsiniz, lakin Avrupalı rakipleriniz ile bu denli güç farkı yaratırsanız, sonunuz hüsran olur. Bursaspor yanlışı bu noktada yaptı. Yabancı transferleri fiyasko çıktı. Mevcutların ise Şampiyonlar Ligi’nde ne kapasite, ne de mentalite olarak iş yapması mümkündü. Tablo ortada...
Valencia ile açılan perde yine bir Valencia maçıyla kapandı. Üstelik lige de yansıyacak bir tahribat yaratarak. Bu kadar kolay gol kaçırır, acemice bir penaltı ile geriye düştükten sonra teslim bayrağını çekerseniz, “inançla” çıktığınız macerada puan hanenize kocaman bir sıfır yazılır. O lige ait olmadığınızı düşünürseniz, kulvarın dışına itilirsiniz. Ben futbolcuları suçlamıyorum. Yapabilecekleri bundan fazla değildi.
Düş kırıklığının hesabını vermesi gerekenler, büyük düşünemeyen Bursaspor yönetimi ve transfer yanlışlarına ortak olan Ertuğrul Sağlam’dır
Alex kahin mi? Elbette hayır. Üç gün önce Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansını değerlendirirken “Trabzonspor da puanlar kaybedecek” diyen Brezilyalı sadece yılların deneyimi ile konuşmuştu. Bu yarışta, her türlü sürprizin yaşanabileceğini biliyordu Alex.
Nitekim Trabzonspor takımı adeta beraberliğe sevinecek durumlara düştü dün Eskişehirspor karşısında. Uzatmanın son dakikalarında kaleci Onur önce Pele’nin sonra Serdar’ın gol vuruşlarında o iki inanılmaz hamleyi yapmasa, ikinci Manisaspor faciasının yaşanması kaçınılmaz olacaktı Avni Aker’de.
Bordo-mavili takım Manisaspor’a yenildiği maçta bile bu kadar kötü değildi.
Düşünebiliyor musunuz, rakip kaleye ilk attığı şut 30. dakikada, yarattığı ilk gol tehlikesi ise 40. dakikada idi.
Kapanan ve çok adamla savunma yapan takımlar karşısında Trabzonspor’un sıkıntı çektiği kesin. Buna bir de stres eklenince, ortaya şampiyonluk kovalayan bir takıma yakışmayan görüntüler çıkıyor. Buna karşın Eskişehirspor savunmada işini iyi yaparken oyunu çirkinleştirmeden hücum etmeyi de düşündü. İlk yarıda Trabzonspor’dan daha çok pozisyon üretti. Erkan, Serdar ve Alper ile yakaladığı fırsatlar oyunun kaderini etkileyecek cinstendi. Bu pozisyonlar ev