Kamil Abitoğlu, Beşiktaş- Karabük maçında kötü bir yönetim gösterdi, ortalık karıştı.
Rivayet o ki, Abitoğlu bu maçtan birkaç gün önce Türkiye- Belarus A2 özel karşılaşması için görevlendirilmiş, ancak açıklama yapılmamıştı.
Lakin işler ters gitti.
Ya MHK Başkanı Oğuz Sarvan ne yaptı?
Hakemini arayıp, “Hata yaptın. Biraz kafanı dinle. Biz arkandayız” diye gönül mü aldı?
Gönül almak ve Sarvan. Hele böyle durumlarda!..
İşler kötü gitmeye görsün. Ne moral kalıyor, ne özgüven. Bir bakmışsın şampiyonluğun en güçlü adayı iken tepetakla olmuşsun. Aradaki puan farkı üç haftada kapanmış, liderlik unvanı averaja kalmış!
Kim derdi ligin ilk yarısını açık ara önde bitiren, rakiplerine parmak ısırtan Trabzonspor üç haftada böylesi bir çöküş yaşayacak. Aslına bakarsanız Perşembe’nin gelişi Ankaragücü maçından belliydi. Ardından önemsenmeyen kupa sınavı ve bordo-mavili takımın ruhuna aykırı Fenerbahçe yenilgisi.
Görünen o ki, Şenol Güneş’in öğrencileri şampiyonluk stresini, beklentileri ve sorumluluğu kaldıracak kapasiteye henüz ulaşmamış. Giderek artan bir telaş ve puan yitirme korkusunun en açık kanıtı, dünkü Antalyaspor maçı oldu.
İlk 45 dakikada kaçan onca pozisyon, o vuruşları yapan oyuncuların beceriksizliğinden değil üzerlerine kabus gibi çöken “ya kazanamazsak” endişesinden kaynaklanıyordu. Öyle ya, bu takımın skor yükünü çeken Umut ve Burak gibi futbolcular benzer pozisyonlarda defalarca gol sevinci yaşamış isimler idi. Ama olmadı. Top o çerçeveyi geçmedi. Özellikle sağ kulvarda Serkan ve duran toplarda Selçuk’un adrese teslim paslarında Antalyaspor kalecisi Ömer’i aşacak vuruş gelmedi.
İkinci
Önce Antalya’daki TSYD seminerinde gündeme getirdi niyetini. Dili sürçmüştür, vermek istediği mesaj farklı anlaşılmıştır diye düşünmüştüm, yanılmışım.
Şenol Güneş hafta içinde Tam Saha dergisinde yayınlanan röportajda daha net bir şekilde seslendirdi aklından geçenleri;
“Şampiyonluğu kazanırsam misyonum biter.”
Hangi ruh hali içinde söyledi, gerçek niyeti Trabzonspor’u şampiyon yapıp bırakmak mı, bilemiyorum.
Bildiğim, Türk futbolu geç bulduğu Şenol Güneş’i bu kadar kolay kaybedemez.
Dahası Şenol hocanın böyle bir hakkı olamaz.
Geriye dönüp şöyle bir baksın.
İki kulvarda birden mücadele etmenin asıl hedefi olumsuz etkileyeceğini düşünen Şenol Güneş’in ne kadar haklı olduğunun anlaşılması açısından büyük önem taşıyordu Fenerbahçe sınavı.
Öyle ya, hafta içinde kupayı riske ederek elenmesi, önemli oyuncularını bu maça saklaması, taraftardan dilenen özrün çok daha ötesinde bir sorumluluk demekti.
Güneş şampiyonluk yolundaki en önemli engellerden birine işte bu kadar motive olmuştu. Peki öğrencileri? Trabzonspor takımı?
Deneyimli teknik adam etkili silahlarını sürdü dün akşam sahaya. Serkan, Selçuk, Egemen, Cale, Colman, Engin, Burak, Jaja ve Umut “taze kuvvet” olarak sahadaydı!
Lakin maçın başlamasıyla birlikte görüldü ki işler Güneş’in istediği gibi gitmeyecekti. Fenerbahçe’nin coşkulu, istekli ve baskılı oyununa karşın Trabzonspor sindi. Özellikle orta alanda Selçuk, Emre ve Mehmet Topuz’un etkili presi karşısında top göremeyen bordo-mavililer, kanatları kontrol etmekte de zorlandı. Sağda Gökhan Gönül, solda Dia’nın bindirmeleri, geliyorum diyen golün sinyallerini verdi. Fenerbahçe’nin bu savaşçı görüntüsü doğal olarak sertliği de beraberinde getirdi. Bu tarz rakipler karşısında zorlanan Trabzonspor’da Colman, Selçuk ve Jaja
İngiltere’de başlayan kadın hakem tartışması Türkiye’ye yansıyınca, ortalıklarda görünmeyi pek sevmeyen MHK Başkanı Oğuz Sarvan, her ne hikmetse açıklama yapma gereği duydu.
Hakem haklarının savunulması gereken zamanlarda susan, kendisine hakaret eden bir kulüp başkanı ile aynı masada oturmayı içine sindirebilen aynı Sarvan, kadın hakemlerle ilgili Milliyet’te yer alan habere saçma sapan bir yanıt verdi.
Hızını alamadı, NTV’de Banu Güven’in hazırladığı programa telefonla bağlandı.
Bağlanmaz olaydı!
FIFA eski hakemi Lale Orta ve Banu Güven’in arasında kalınca her zamanki gibi çuvalladı koskoca MHK Başkanı.
Önce Lale Orta’yı niçin UEFA gözlemciliğinden çıkardıkları soruldu.
Hık mık etti, “Bizim dönemimizde çıkarılmadı” dedi.
Bilgisine, deneyimine ve iş ahlakına hayran olduğum Şenol Güneş’in bu kadar çılgın olabileceğini kimse tahmin edemezdi. Ligi sürükleyen takımın neredeyse dörte üçünü değiştirip kupada risk almak, gerçekten çılgınlık gerektiren düşünceydi.
Evet, öncelikleriniz farklı olabilir, bu anlamda hedefiniz kupa değil, ligdir. Oyuncu tercihleriniz de hakeza. Saygı duyarım. Ama Şenol hocanın, Beşiktaş gibi bir rakip karşısında sahaya sürdüğü takıma baktığınızda endişe etmemek mümkün değildi.
Hani turu garantilemiş olsanız tamam. Lakin kupada yola devam edebilmek için mutlak puan almanız gereken bir maçta böyle bir riske girmek, gerçekten anlaşılmazdı. Güneş çok büyük bir kumar oynadı ve kaybetti. Tabii bedeli de ağır oldu.
İlk yarıda görüntüye baktığınızda facia geliyorum demişti zaten. Rakibe teslim olmuş ve çaresiz bir Trabzonspor vardı. Beşiktaş’ın yıldızları şov yaparken, Trabzonspor kendi yarı alanından bile çıkamıyor, rakip kaleye ilk ve tek şutunu ancak 44. dakikada atabiliyordu. Orta alan iflas etmiş, savunma paniklemiş, birbiriyle ilk kez oynayanlar tedirgindi. Bordo-mavililer belki de yıllardır ilk kez böyle aciz duruma düşüyordu. Tablo gerçekten korkunçtu.
İzleyenleri hayrete
Bazen bu tip uyarıların erken gelmesinde fayda var. Tıpkı Trabzonspor’a dün akşam verilen ders gibi. Aslına bakarsanız beraberlik bile iyi sonuç lider için. Çünkü karşılarında doğru dürüst bir hücum organizasyonu yapabilen bir başka takım olsa, Ankaragücü gibi tek puanla yetinmez, daha fazlasını söker alırdı Avni Aker’den.
Trabzonspor’un dün özellikle ikinci yarıdaki görüntüsü açık söyleyelim ligin ikinci devresi için büyük tehlike demektir. Savunmanın göbeğini iyi kapatan takımlar karşısında oyunu kanatlara yıkıp şansını denemek her zaman sonuç vermeyebilir. Buna Selçuk, Colman ve Jaja gibi skora her an etki edebilecek oyuncuların beklenenin çok altında performans göstermesi de eklenince işiniz iyice zorlaşır.
Oyuna iyi başlayan ve özellikle sağ kanadı Yattara-Serkan ikilisi ile mükemmel kullanan Trabzonspor, Ankaragücü hocası Ümit Özat’ın bu bölgeye aldığı önlemlerden sonra adeta tıkandı. Colman ile Selçuk’un çok geride kalması ve pas trafiğinin aksaması, kupa maçının yıldızı Jaja’nın inanılmaz top kayıpları, Cale’nin bulunduğu sol kanadın hemen hiç kullanılmaması, bordo-mavili ekibin alışılmış ritmini bozdu. Bunda Ankaragücü’nün orta sahada çok adamla topa basması ve boş alan
Söz veriyorsanız arkasında duracaksınız. Ya da, arkasında duramayacağınız sözler vermeyeceksiniz.
Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’nun sezon başında kamuoyuna “devrim“ diye sunduğu, ancak hâlâ alt yapısını oluşturamadığı profesyonel hakemlik konusu tam bir muamma haline geldi.
Son olarak hukukçuların hazırladığı profesyonellik sözleşmesi, Antalya’daki seminer sırasında Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus’un önüne kondu.
Sözleşme koşullarının FIFA kokartlı iki hakemin beklentilerini karşılamadığı gelen duyumlar arasında.
Bu yüzden Çakır ve Aydınus düşünmek için süre istemiş.
Oysa asıl düşünmesi gerekenler, UEFA Birinci Başkanvekili Şenes Erzik’in, haziran ayındaki mali genel kurulda yaptığı uyarıyı dikkate almayanlar olmalı.