Bursaspor, Şampiyonlar Ligi hüsranından sonra lige daha sıkı sarılmak ve öncelikli hedefinden uzaklaşmamak zorundaydı. Dört günlük bir aradan sonra galibiyete motive olmak ve Karabükspor karşısında yitirilen puanları telafi etmek kolay olmayabilirdi.
Üstelik rakip, Galatasaray galibiyetiyle moral bulan ve yakaladığı çıkışı sürdürmek isteyen Ankaragücü idi. Türk futbolunun müzmin hastalığı, kendini olduğundan farklı görmek zaafiyeti olmasa tabii!
Ankaragücü işte bu yanılgıya düştü dün. Öne geçmesine karşın savunmada yaptığı inanılmaz hataların bedelini çok daha ağır bir skorla ödeyebilirdi. Bursaspor ikinci yarıda "el frenini" çekince tarihi bir hezimet de önlenmiş oldu!
Ertuğrul Sağlam'ın takımı kısa sürede toparlanıp golleri sıralarken, sarı-lacivertli ekibe rakibi seyretmek düştü. Solda Volkan Şen, sağda Turgay, orta alanda Batalla’nın sürüklediği ataklar karşısında Muhammet ve Klukowski son derece etkisiz kaldı. Göbekte Theo ve Sapara geri dönüşlerde ağır kalınca, Bursaspor adına bu bölgeyi kontrol etmek güç olmadı. Buna karşın ilk iki gol duran top organizasyonundan geldi. Formasına tekrar kavuşan İbrahim ve her geçen gün üzerine bir fazlasını koyarak formunu yükselten
Gençlerbirliği o müthiş direncini ikinci yarının ilk on dakikasında da sürdürebilse, Avni Aker’de ikinci Manisaspor faciasının yaşanması kaçınılmazdı.
Çünkü sahada geçen haftaki farklı galibiyetin aşırı özgüveni ile ayakları yere basmayan, nasıl olsa kazanırım düşüncesinde, bordo-mavili bir futbolcu topluluğu vardı. Eksik kadrosuna ve yaşadığı sıkıntılı sürece inat, haddini bilerek oynayan, rakibini nerede ve nasıl durduracağını iyi tespit eden başkent ekibi, böyle bir ruh hali içinde yakaladığı Trabzonspor’un üzerine ilk bölümde daha cesaretle gidebilse belki farkı bulan taraf olacaktı.
Şenol Güneş, Manisaspor şoku sonrası “Kazanan takım bozulmaz” düşüncesini dile getirmişti. Lakin kazanan o takım 6 gün sonra aynı hırs ve istekle ter dökmüyor, ne oynadığı anlaşılmıyorsa, kulübeden müdahale de kaçınılmaz oluyor. Güneş’in ikinci yarıya Ceyhun’un yerine Engin’i alarak başlaması fitili ateşleyen hamleydi. Deneyimli teknik adamın devre arasında futbolcularına söylediği ve tahmin edilmesi zor olmayan sözler de hakeza!
O uyuşuk, kaderine teslim olmuş takım ikinci yarıya müthiş bir tempo koyarak başlayınca Gençlerbirliği’nin direncinin kırılması da uzun sürmedi.
Engin’in soldan,
Hikmet Karamanlı Manisaspor Beşiktaş’ı sallamasa, Ankaragücü Teknik Direktörü Ümit Özat meslektaşı Rijkaard’ın biletinin kesilmesine vesile olmasa, bu kadar duyarsız kalabilir miydik Azerbaycan faciasının artçı sarsıntılarına?
Hâlâ Guus Hiddink’in maaşını, Oğuz Çetin’in oyuncu tercihlerini, A Milli Takımın sistemini konuşuyor olacaktık.
Arada bir de MHK ve sonuca etki eden bariz hakem hataları!..
Ne yalan söyleyeyim, ben taktım bu Hiddink’in maaşına.
Peki nereden öğreneceğiz Hollandalı teknik adamın gerçek ücretini?
Futbol Federasyonu’na sorsan, kapı duvar.
Hiddink desen, adam aldığı ücretin açıklanmasını kesinlikle istemiyor.
Ertuğrul Sağlam, maçtan bir gün önceki basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı; “Rakibin gücü ve üstün yanlarına karşın, aradaki dengesizliği kendi yeteneklerimizi ortaya koyarak eşitleyeceğiz.”
Ne demekti bu?
Manchester United’in zengin kadrosu ve yerleşmiş oyun anlayışı varsa, Bursaspor bilinen özelliklerinin ötesinde yapabileceği ekstra işler, ortaya sürpriz bir sonuç çıkabilir.
Sağlam’ı bu kadar umutlandıran ve cesaretlendiren bir başka faktör ise, son Glasgow sınavında yeşil-beyazlı takımın sergilediği performans idi sanırım.
Peki, Bursa’nın Old Trafford gibi bir futbol mabedinde, 70 bini aşkın taraftarın yarattığı o müthiş atmosferden etkilenmemesi ve Sağlam’ın dediği gibi “ekstra” işler yapması olası mıydı? Doğru tercihler ve stratejiler ile bu mümkün olabilirdi.
Öte tarafta Ferguson’un rakibini pek önemsemediği maç kadrosundan belli oldu. Kaleyi Kuszczak’a vermesi, savunmaya çok az şans tanıdığı Smalling ve Ji-Sung’i yerleştirmesi, yedek oturttuğu Carrick, Macheda, Rafael ile başlayıp, Berbatov ve Hernandez gibi önemli silahlarını kulübeye çekmesinin başka ne anlam olabilir miydi?
Sağlam’ın böyle bir lüksü ve alternatifi yoktu elbette. Öncelikle savaşacak
Maçı tribünden ya da evinizde televizyondan seyretmedi iseniz, skora bakıp Trabzonspor’un elde ettiği farklı galibiyetin müthiş bir oyunun karşılığı olduğunu düşünebilirsiniz.
Farka evet, “müthiş” sözcüğünü kullanmak ise tamamen abartı olur. Çünkü bu Kasımpaşaspor karşısında, biraz aklını kullanan, gol için en basit formülün kanat ortaları ve geriden savunmanın arasına atılacak toplar olduğunu çözen her takım Trabzonspor’un yaptığını yapabilirdi.
Galibiyetin mimarları her ne kadar tabelacıya fazla mesai yaptıran Burak, Umut, Jaja ve Alanzinho gibi görünse de, asist kralı Serkan ve deneyimi ile her geçen gün sahada büyüyen Selçuk aslan payını hak eden gizli kahramanlar idi. Golcülere üç alkış ise, onlara beş alkış! Tabii bay Hiddink ile yardımcısı Bay Oğuz Çetin’e de bir mesaj; Serkan gibi en verimli çağını yaşayan bir savunmacıyı fark etmeleri için bu çocuğun başka ne yapması gerek bilmiyorum. Ağzıyla kuş tutmak ise bir onu yapamaz söyleyelim.
Trabzonspor zor günler geçiren Kasımpaşaspor karşısında bu kadar rahat kazanacağını düşünmemişti elbette. Şenol Güneş’in hafta içerisinde antrenmanları bile kapatıp oyuncularına özel seanslar düzenlemesi, maça verdiği önemin
Öncelikle şunu söyleyelim. Özellikle ikinci yarıda oyununu değerlendirince, beraberlik Bursaspor için kayıp değil. Aksine bir puanı hanesine yazdırması yenilgiden iyi. Çünkü hem mücadele, hem taktiksel anlamda ligin en iyi futbolunu oynayan Karabükspor karşısında iki farklı Bursaspor takımı vardı sahada. İlk yarıdaki coşkusu ve isteği, maçı bu bölümde koparabilmesi için yeterdi. Üstelik karşılaşmanın hemen başında karambolden de olsa Turgay ile bulduğu gol bu düşüncenin sinyalini vermişti.
Ne var ki hakem Bünyamin Gezer’in golden üç dakika sonra verdiği tartışılacak penaltı ev sahibinin hızını kesti. Gezer’in kararının skoru etkilemediğini söylemek mümkün değil. Ve Bursasporlu oyuncuların itiraz dozu kimseyi yanıltmasın.
Yeşil- beyazlılarda İnsua ile Batalla’nın doğrudan kaleye yönelik hamleleri, genç İsmail’in sağ kanattaki performansı, Bursaspor’u tekrar ateşledi. Kaleci Tomic’in kısa düşen topu, Turgay-Batalla işbirliği ile sonuç getirdi. Sonrasında Turgay’ın kafa vuruşu, İbrahim’in üst direği bulan topu Karabükspor adına şanslı anlardı.
Bursa’nın unuttuğu isim!
Konuk takımın en etkili silahı Emenike’yi Ömer ve İbrahim ile durdurmayı amaçlayan Bursaspor’un unuttuğu bir başka
Guus Hiddink, salı günü bavulunu toplayıp, geri dönmemek üzere ülkesine gitti.
Milli Takım’ın aldığı iki yenilgiden sonra Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ise görev süresinin bitmesini beklemeden istifa etti.
Federasyon üç ay içinde olağanüstü genel kurula gidecek. Seçim büyük olasılıkla ligin devre arasında yapılacak.
Başkan adayları çalışmaya başladı. Eski genel müdürlerden Mehmet Atalay çok hevesli. Başbakan’a yakınlığı ile bilinen Atalay yıllardır içinde uhde kalan koltuğu bu kez ciddi biçimde istiyor.
Kulislerde konuşulan bir diğer isim Göksel Gümüşdağ. “Gümüşdağ” diyenlerin başında Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım geliyor. Süper Lig kulüplerinin önemli bir bölümü de genç yöneticinin adaylığına sıcak bakıyor.
Federasyon yönetiminden Levent Kızıl ve Lutfi Arıboğan’ın adı gündemde.
2008 yılının son günleriydi. Eski Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy İstanbul’da bir yemek vermiş, o yemeğe eski MHK Başkanı Sabri Çelik, eski FİFA kokartlı hakemler Muhittin Boşat ve Ali Aydın da katılmıştı.
Sonrası malum.
Adı Ulusoy ile anılan herkes gibi, onlar da yemeğin faturasını ödemek zorunda kalmıştı.
Futbol Federasyonu ve MHK’nin altın makası çalışmış, Çelik ile Boşat UEFA gözlemciliği kadrosundan çıkarılmıştı.
Ali Aydın ise aile fotoğrafında artık yoktu!
Federasyonu yönetenlerin buyruğu çok açıktı;
Haluk Ulusoy dönemine ait tüm izler silinecek, onunla görüşen herkes muhalif ilan edilecek.