Jaja’nın dönüşü

17 Ocak 2011

Konya Torku Şekerspor karşısındaki sıkıntılı doksan dakikadan sonra Şenol Güneş bu kez işi sıkı tutmuş, sahaya ideale yakın bir kadro sürmüştü. Öyle ya, bu sezon Trabzonspor’a ligdeki tek yenilgisini tattıran Manisaspor’a kaybedilecek puanlar, kupa şansını zora sokabilirdi.
Manisaspor’un ise yitirecek bir şeyi yoktu. Dolayısıyla iki takımın da pozitif futbol oynama isteği ortaya tempolu, keyifli ve bol pozisyonlu bir maç çıkardı.
Bu pozisyonların çoğu Manisaspor kalesinde yaşandı. 3. dakikada öne geçen konuk ekip, özellikle kanatlardan gelişen Trabzonspor ataklarında ciddi sıkıntılar yaşadı. Solda Cale, sağda Yattara ile etkili gelen bordo-mavili takımda, gecenin yıldızı ise Jaja idi. Kampa geç katıldığı için Güneş’in adaletinden nasibini alan ve formasına kavuştuğu ilk maçta olağanüstü bir performans gösteren Jaja’nın yanı sıra, orta alanı bir maestro gibi yöneten Selçuk ve Engin de takım oyunundaki önemli faktörlerdi.

Burak çok kaçırdıBu sezon golleriyle bordo-mavili ekibi sırtlayan Burak dün gecenin en bonkör futbolcusu seçilebilirdi. O kadar net fırsatlar yakalamasına karşın son vuruşlarda biraz aceleci, biraz da bencil davranınca Trabzonspor’un farkı yakalayıp rahatlaması

Yazının Devamı

Fenerbahçe’de utanan utanana!..

15 Ocak 2011

Aziz Yıldırım’ın ilk yarı sonunda hakemlerle ilgili söylemlerini okuyunca “Tanrı yardımcıları olsun. Bundan böyle Fenerbahçe maçına çıkacak hakemin eli ayağı titrer” diye düşünmüştüm.
Bu sözler en kibar tabirle gözdağı, “Ayağınızı denk alın” uyarısıydı.
İyi de, başarısızlık halinde taraftara açıkça hedef gösteren Başkan çok daha önemli bir şeyi göz ardı etmiyor muydu?
Yeni Malatyaspor ile oynanan kupa maçında bu faktörü milyonlarca kişi izledi ve gördü.
Yıldırım’ın göremediği, belki de görmek istemediği şey takımının kendini sabote ettiği idi.
Fenerbahçe’nin rakibi ne Trabzonspor, ne Bursaspor, ne de hakemler.

Yazının Devamı

Neler yoktu ki!

12 Ocak 2011

Şenol Güneş'in sahaya sürdüğü takımda Trabzonspor'u ligde liderliğe taşıyan kadrodan tam yedi kişi yoktu. Kimi sakattı, kimi kulübede. Bazıları da kampa geç katılmanın bedelini ödüyordu. Yeni transferler ise hazır değildi Güneş'e göre.
Deneyimli teknik adam kulübede oturmaktan ve forma şansı bulamamaktan şikayetçi oyuncuları tercih etmişti ağırlıklı olarak. Rakibin Konya Torku Şekerspor olması da böyle bir riski daha kolay almasına yol açmış olabilirdi.
Gelin görün ki, her daim takım olma gerekliliğine işaret eden, bireysel yeteneklerin ise oyunun tadı olduğunu savunan Şenol hoca beklentilerine yanıt bulamadı dünkü doksan dakikada. İlk yarıda savunmanın arkasına atılan iki topla iki gol bulan, girdiği benzer pozisyonları değerlendiremeyen Trabzonspor takımı, ikinci yarıda lider unvanına yakışmayan bir görüntü sergiledi.
Cafercan’ın sayısıyla umutlanan ev sahibi ekip, ilk yarının aksine daha özgüvenli ve istekliydi. Tehlikeyi sezen Şenol Güneş’in Serkan ve Ceyhun hamleleri de yeterli olmadı. Dakikalar ilerledikçe Gaziantep Belediyespor maçının akıbetini yaşama fikri tüm takımda paniğe neden oldu. Öyle ya, burada kaybedilecek puanlar henüz yolun başında kupa hedefine vurulacak

Yazının Devamı

Kaos fırsata dönüşebilir

8 Ocak 2011

Seksenli yılların ortalarıydı. Mesleğe yeni başlamış tıfıl bir gazeteci iken, mahkeme koridorlarında futbolun çivisini çıkaran hakim kararlarını takip edip, düşen takımların bir günde nasıl lige alındığının haberlerini yapardık.
Yürütmeyi durdurmalar, tedbir kararları, iptal başvuruları...
Belki pek çok insanın yüzünü güldürüyordu mahkemeler.
Lakin Türk futbolunun nasıl siyasallaştığını anlamak ve görmek zor değildi.
Çok sancılı bir süreçti.
Tıpkı özerkliği anlayıp, sindirmek ve uygulamak gibi.
Şenes Erzik o günleri çok iyi bilir. Siyasetin gölgesini futbolun üzerinden kaldırmak, Türk futbolunu Avrupa normlarına kavuşturmak kolay olmamıştı.

Yazının Devamı

Sporda şiddete hayır. Ya sokakta?..

1 Ocak 2011

Türk holiganlarının profiline bir bakın; Aralarında yüksek okul mezunu da var, zır cahili de.
Tanrıya inanını da var, ateisti de.
Alkol kullananı da var, adam dövmeden önce camiye gidip namaz kılanı da...
Fakat ortak yönleri tek;
Şiddet onların yaşam biçimi.
Peki nasıl önlenecek bu şiddet?
Kolayı var, eğitemediğin kafayı koparacaksın! Bizde böyle...

Yazının Devamı

Yapma be Aykut hoca!

25 Aralık 2010

Aykut Kocaman kritik Sivas galibiyetinin ardından meslektaşlarımızın sorularını yanıtlarken iki gün öncesine göre daha rahat görünüyordu.
Basın toplantısındaki can alıcı soruya verdiği yanıttan da belliydi ruh hali.
“Bugün kazanamasa idiniz görevi bırakacak mıydınız?”
“Hiçbir yakınıma istifa edeceğime dair imada bulunmadım. Yapamayacağımı gördüğüm anda hiçbir kuvvet beni görevimin başında tutamaz. Hep böyle yaşadım”.
Maçtan önce puan kaybederse istifa edeceği yönünde çıkan haberler, belli ki genç teknik adamın canını sıkmıştı.
İstifa söylentileri (!) 28 saat boyunca kulüp internet sitesinden yalanlanmayınca iş başa düşmüş, Aykut hoca savunma pozisyonuna geçmişti.
Kilit cümle ise “Hiçbir yakınına istifa edeceğine dair imada bulunmadığı” idi.

Yazının Devamı

On dakika bitti

18 Aralık 2010

Fazla sakatlık sorunu yaşamadığı için hemen her maçı ideal kadrosuna yakın bir takımla oynadı Trabzon. Karabük sınavı ligdeki hedefler kadar, kulübeden gelenlerin performansı açısından da önemliydi.
Cezalı Serkan ve Colman’ın yanı sıra firari Jaja’nın yokluğunu dolduracak, uzun şampiyonluk maratonunda eksikliklerini onların eksikliğini hissettirmeyecek kadar güçlü bir yedek kulübesinin olmadığı düşünülürdü bordo-mavililerin. Aslına bakarsanız biraz öyleydi. Ancak takım ruhu denen ve başarıya giden yoldaki en önemli faktör unutulmamalıydı.
Son ana dek mücadele eden ve kritik anlarda maçı çevirecek yetenekte
oyunculara sahip olmak da Şenol hocanın avantajıydı. Tıpkı kaleci Onur’un maçın ikinci bölümünde yaptığı müthiş kurtarışlar gibi. Dün akşam da bu rolü genç file bekçisi üstlendi. Tabii şans faktörü de yanındaydı Trabzon’un. Umutların tükenmeye başladığı süreç hızla geriye doğru çalışırken, Engin Aktürk’ün talihsiz kafa vuruşu olmasa, bordo-mavili takım belki maçı yine kazanabilir, ancak doksan dakika sonunda skor tabelası bu kadar zengin olmayabilirdi.
Karabük gibi futbolu çirkinleştirmeden, çağdaş ölçülerde oynamaya çalışan bir takım önünde Trabzon’un zorlanarak

Yazının Devamı

Üç puandan fazlası

13 Aralık 2010

Üç perdelik oyundu. İlki Trabzon’un maçın hemen başında bulduğu golle öne geçtiği ve Tum’un ayağından gelen beraberlik sayısına kadar olan bölüm. İkincisi; hakem Bülent Yıldırım’ın, Umut ile Serhat’ın ceza alanı içindeki hava topu mücadelesine çaldığı penaltı düdüğüne kadar geçen süre. Son perde; Burak’ın penaltıdan kaydettiği gol ve kalan süre.
Trabzon açısından en sıkıntılı dakikalar, rakibin sert oynamaya başladığı, orta alandaki pas hatalarının yoğunlaştığı ve bu tablo karşısında Abdullah Avcı’nın kazanmak için sahaya İbrahim Akın’ı sürdüğü bölüm idi. Avcı maçı çevirebileceğine o kadar inanmıştı ki, değişiklikte ağır davranan Zeki’yi azarlaması, ender rastlanan bir görüntüydü. Belediyespor’un tüm direncini kıran penaltı olmasa, ev sahibinin puan veya puanlar almasına kimse sürpriz diyemezdi.
50 bini aşkın taraftar önüne mutlak kazanma isteği ile çıkmak Trabzonlu futbolculara beklenen motivasyonu sağlayamadı. Oysa maçın başında öne geçmek, her takım için önemli avantajdı. Bordo-mavili futbolcular ikinci golü atıp, rahatlayacak pozisyona da girdiler. Colman, Selçuk ve Umut’dan biri bu golü yapabilse, maçın seyri değişebilirdi.
Bir kez daha gördük. Trabzonspor orta alanda top

Yazının Devamı