Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aykut Kocaman kritik Sivas galibiyetinin ardından meslektaşlarımızın sorularını yanıtlarken iki gün öncesine göre daha rahat görünüyordu.
Basın toplantısındaki can alıcı soruya verdiği yanıttan da belliydi ruh hali.
“Bugün kazanamasa idiniz görevi bırakacak mıydınız?”
“Hiçbir yakınıma istifa edeceğime dair imada bulunmadım. Yapamayacağımı gördüğüm anda hiçbir kuvvet beni görevimin başında tutamaz. Hep böyle yaşadım”.
Maçtan önce puan kaybederse istifa edeceği yönünde çıkan haberler, belli ki genç teknik adamın canını sıkmıştı.
İstifa söylentileri (!) 28 saat boyunca kulüp internet sitesinden yalanlanmayınca iş başa düşmüş, Aykut hoca savunma pozisyonuna geçmişti.
Kilit cümle ise “Hiçbir yakınına istifa edeceğine dair imada bulunmadığı” idi.
Aykut hocanın “yakın” sözcüğünden ne algıladığını bilmiyorum.
Eğer iş ortamı, kulüpte diyalogda olduğu insanlar, uzaklardaki dostlar değilse, evet aile çevresine böyle bir imada bulunmamış olabilir.
Lakin hafızasını biraz zorlarsa “Başkanı daha fazla zor durumda bırakmam” ifadelerini nerede, kimlerle ve kaç defa paylaştığını anımsaması zor olmaz sanırım!
Onu bu noktaya getiren bir başka gerçek, sezon başında taraftarın önüne üç büyük hedef koyan bir teknik adam ile yönetimin aralık sonu itibarıyla bulunduğu konum kuşkusuz.

Yapma be Aykut hoca
Önce Şampiyonlar Ligi ve UEFA’ya atılan havlu, ardından Ziraat Türkiye Kupası’nda bir üst tura çıkma umutlarının yok denecek kadar azalması ve lig lideri ile dokuz puanlık fark.
Buna Sivasspor maçında alınacak bir beraberlik de eklenseydi, Kocaman 12 puan geriden gelip “Şampiyon olacağız” diyebilir miydi kolay kolay?
Eminim o akşam medyanın karşısına “Yapamayacağını anlamış ve gereğini yerine getirmeye hazır” bir teknik adam olarak çıkardı Aykut hoca.
Her ne kadar Fenerbahçe geleneklerine uymasa da, lige verilen arada yeni bir teknik direktör bulmak, ikinci yarının ilk iki haftası sonunda aynı çabaya girmekten çok daha kolay olurdu.
Bakınız İnter ve Rafael Benitez!
Başarısız olduğu gerçeğini bir başka takımın başarısını gölgelemeye kalkarak gündemden düşürmeye çalışan Kocaman’ın sıkıntılı durumunu anlayabiliyorum.
Anadolu takımlarında çalıştığı dönemlerde stresten uzak, sorumlulukları sınırlı bir teknik adam olarak rahat uyuduğu geceleri özlediğini de hakeza...
Ama burası Fenerbahçe.
Beklentileri, hedefleri, koşulları ve medyası ile zor bir camia.
Evlatlarını bile bir kalemde silecek kadar zor hem de.
Kendisi de çok iyi biliyor. Sezon sonuna kadar o görevlerde kalabilmesi iki şarta bağlı;
İlki, ligde Antalyaspor ve Trabzonspor sınavları kayıpsız atlatıp yarışın içinde kalmak.
Diğeri kupadaki iki maçını kazanıp Ankaragücü’nün kaybetmesini beklemek.
Olmazsa mı?
Bu konuda yakınlarına ne ima ettiğini bilmiyorum!
Bildiğim tek şey, son dönemlerde sergilediği tavır ve söylemlerle ona değer verenleri şaşırtmaya başladığı...

Haberin Devamı

Yapma be Aykut hoca
Beşiktaş’ın tapusunu aldı
Schuster, Guti, Quaresma derken, Simao ve Almeida’yı da kadrosuna katan Beşiktaş’ın merakla izlenecek takım sıralamasında liderliği kimseye bırakmayacağı kesin.
Sadece siyah-beyazlı taraftar değil, ülkede futbolu seven herkes ikinci yarıda Beşiktaş maçlarına farklı bir gözle bakacak.
Bu işten en büyük keyfi de kuşkusuz Başkan Yıldırım Demirören alacak.
Dünyaca ünlü yıldızları bir araya getiren başkan olarak Beşiktaş tarihine geçen Demirören, iddia ediyorum daha uzun yıllar bu kulübü bırakmaz. Daha doğrusu bırakamaz.
Demirören ailesinin cebinden verdiği para yüz milyonu geçti.
Başkan bugün gidiyorum dese ortada ne yıldız oyuncu kalır ne takım!
O zaman?
Yaşı da genç... Verdiği parayı hibe etmeyeceğine göre, İlhan Cavcav’ın başkanlık rekoru el değiştirebilir.
Gerçek şu; Yıldırım Demirören Beşiktaş’ın tapusunu almıştır. Hem de öyle bir almıştır ki, bundan böyle benim diyen babayiğit, o kadar borcun altına elini sokmaya cesaret edemez.
Camiaya hayırlı olsun!

Haberin Devamı

Uilenberg’i MHK başkanı yapın
Takdir etmek gerek, Türk hakemliği Avrupa’da altın çağını yaşıyor.
FIFA listesindeki isimlere bakın. Cüneyt Çakır birinci kategoride. Bülent Yıldırım hemen arkasında. Fırat Aydınus ve Hüseyin Göcek artık ikinci kategoride. Halis Özkahya ise üçüncü kademeye yükseldi.
Kokart takan 7 hakemden beşi müthiş aşama içinde.
Peki kim sağladı bu gelişimi?
MHK Başkanı Oğuz Sarvan ve ortağı Yüksel Okçuoğlu mu?
Yoksa Eskişehir’den ahkam kesip, sağa sola “Seni FIFA listesine sokacağım” diye kuru sıkı vaadlerde bulunan bir psikolog mu?
Vardır elbet hepsinin bir katkısı!
Hiçbir şey yapmasalar, Jaap Uilenberg gibi UEFA’da çok etkili bir eğitimciyi Türkiye’ye getirmeleri bile yeter.
Zaten listelerin sırrı bu değil mi?
Uilenberg’e düzenli olarak kaç para ödendiğini bilmiyorum.
Ama helal olsun. Aldığının karşılığını fazlasıyla verdiği ortada.
Yıllardır akıl edemeyen eski MHK yöneticileri utansın!
Buradan Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e bir önerim var.
A Milli Takımı, Hollandalı bir teknik adama emanet ettiniz.
Gelin MHK Başkanını da bir Hollandalı’dan seçin.
Gelmez, olmaz demeyin.
O.Y. biraderlere ödediğiniz paranın yarısını teklif etseniz, iddia ediyorum Uilenberg İstinye’den çıkmaz.
Bin kat da iyisini yapar.
Hem bakarsınız seneye Tolga Özkalfa’yı bile terfi ettirir!
Olur mu, olur...