PAŞA DA BİZİ GÖRECEK

8 Aralık 2022

Beyaz örtülü bir masa, kızarmış ekmek kokusu, birkaç meze! Yanında aslan sütü, yareni şalgam suyu! Pencereden sızan loş ışık, ışığın yansıdığı efkarlı yüzler! Evet bence de bir şey eksik burada; ‘İsmi Mesut, göbek adı Bahtiyar’ – ondan gelsin tüm şarkılar!

Gözlerimi buğulandıran, uzak ufuklara daldıran, kesif bir hasret kokusuyla anılan, yaşanmış-yaşanamamış, tüm duyguları notalarla anlatan, en kalbi duyguların tercümanı, sanatın paşası Zeki Müren! Soğuk ve yağmurlu bir aralık akşamında, kağıt kesiklerinden keşke’ler ve içimizde kopan fırtınalara sebep ‘Tüh be!’ ler ile onu anıyoruz doğum gününde!

Ülkenin gelmiş geçmiş en iyi sanat müziği şarkıcısı! Sanatın, cinsiyetinin, dilinin, dininin, şekil şemalinin olmadığının en büyük kanıtı! Ve bence sanat dünyasının sadece güneşi değil en büyük devrimcisi!

Filmleri, resimleri, şiirleri ve getirdiği yenilikleri ile ölümsüzlüğe ulaşmış özel kişi!

Alışılagelmiş siyah smokinli kostümden bordo renkli cekete ardından ceket yakalarına payetler

Yazının Devamı

KIYAMET YAKLAŞIYOR

2 Aralık 2022

Başım uğulduyor, gözlerim kararıyor! Ben değil yazarken düşünürken dahi utanıyorum ama bunu yapanlar utanmıyor, üzülmüyor! Şu kelimeleri yazmak dahi bana ağır geliyor, vahşeti yaşatanların kılı kıpırdamıyor. Oysa benim canım yanıyor, aklım- mantığım almıyor!

Konya Büyükşehir Belediyesi Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi'nde bir görevlinin elindeki kürekle bir köpeğe vurarak ölümüne neden olduğu iddia edilen görüntüler, hem gündeme hem yüreklere damgasını vurdu! Tüm ülke, hayvanseverler, kendilerini insan zannedenlere, bu kansız kişilere karşı ayağa kalktı!

Ya keşke yer yarılsa da girsek hepimiz içine. Hak etmediğimiz bu dünya, o güzel hayvanlara kalsa! Kafasına kürekle vurulurken ‘artık yeter’ der gibi son kez başını kaldıran güzel can! Diri diri poşetlere konulup çöpe atılan kediler! Açlıktan birbirini yiyen köpekler!

Çok özür dileriz! Halinizi görmediğimiz, bu vahşeti önceden fark etmediğimiz için! O insan müsveddelerini orada tuttuğumuz, yetkililerini hala

Yazının Devamı

Öğret-menim! Sayende benim!

24 Kasım 2022

Yaş 6:

İlkokula başladığım yılın 17 eylül sabahıydı; Ödü kopan ama hiç çaktırmayan pozumla sınıfta sırama geçmiş oturuyordum. Kara tahtanın önünde, tüm heybetiyle dikilen iri yarı adamdan gözümü alamıyordum. Biraz merak biraz da korkuyla inceliyordum öğretmenimi, Yahya Yardım’ ı!

Gözlerini herkesin üzerinde gezdirdi teker teker ve öğütler vermeye başladı hayata dair. Yanımdaki arkadaşıma adını sordu ve; ‘Ayşenur, sana öğüdüm; Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sakın başkasına yapma, düsturun bu olsun hayatta!” dedi. Sıra bana geldiğinde ise gülümsedi ve ömrüm boyunca uygulamaktan vazgeçmeyeceğim, en zor anlarımda hatırladıkça yola devam edeceğim şu cümleyi söyledi; “Hayat bir bisiklete binmek gibidir; Pedalı çevirmeye devam ettiğin sürece düşmezsin!”

Yaş 10:

Anadolu Liseleri ve Kolejlere Giriş Sınavı hazırlıkları son hızla sürüyordu. Dershaneler, özel dersler ve küçücük çocukların omuzlarına bindirilen ders kisvesi altındaki

Yazının Devamı

Ya İstiklal ya ölüm

16 Kasım 2022

Başım uğulduyor, gözlerim doluyor. Etraf kan kokuyor, insanlar ağlıyor, ateş sadece düştüğü yeri değil her yüreği yakıyor. Güzel bir pazar günü, kimi yürüyüşe kimi alışverişe kimi de gezmek için Taksim’e gidiyor. İstanbul’un kalbinde, en turistik yerinde İstiklal Caddesi’nde büyük bir patlamayla onlarca hayat, onlarca hayal yok oluyor. Düşünsenize şehrin göbeğinde, güpegündüz bir saatte eş- dost- ahbabınızın, çoluk çocuğunuzun ölüm haberi geliyor. Tek suçları, o dakika oradan geçiyor olmaları onların! İnsanlık nereye gitti, nerede saklanıyor!

O değil de merak ediyorum bu katliamı planlayanlar, zaferlerini kutlamışlar mıdır? Nasıl yaşıyorlar acaba, nasıl nefes alıp başlarını yastığa nasıl koyabiliyorlar? Sevdikleri insanlar var mıdır hayatlarında, annelerini, babalarını, evlatlarını, eşlerini koyabilmişler midir bir an için dahi ölenlerin yerine? Gözleri dolmuş mudur hiç acaba, hüzünlenmişler midir, bir zamanda, bir yerde? Hangi iktidar arzusu, güç olgusu altı yaşında bir

Yazının Devamı

SENSİZ EKSİĞİZ !

9 Kasım 2022

‘Aylardan kasım ama ben hep yazım!’ diye dolanır dururum hep ama bu, kasım ayını tüm kasvetiyle yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor elbet!

Tamam hava soğuk, güneş bir triplerde göstermiyor yüzünü, ay ile atıp tutuluyorlar birbirlerine. Gökyüzü, grinin elli tonunda bulutlarla cilveleşmekte. Yani depresyona girmek için zemin hayli müsait de vakit bulamıyoruz işte!

Kasım ayını sevmememin sebebi, ulu önder Atatürk’ün bizi bırakıp gittiği ay olması bence. Her 10 Kasımda, Atatürk büstlerine bırakılan kasımpatılar, bu acı gerçeği hatırlatıyor her sene. Yeri doldurulmayacak bir liderin, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir mücadeleye imza atan büyük bir askerin, vizyonu, zekası, dehası, başarısı ve insanlığıyla aradan geçen onca yıldan sonra da hala aynı  sevgi ve saygı ile alınan zat-ı şahanenin özlemini hissettiriyor her seferinde.

Atatürk ile ilgili onlarca hikaye dinlemişimdir bugüne kadar herhalde. Ama bir tanesi var ki gözlerimi doldurdu, o yası hissettim iliğimden kemiğime. Hikaye düğme ile ilgili. Evet evet

Yazının Devamı

TOGG – FAZLA SÖZE GEREK YOK !

2 Kasım 2022

Bir hayalin gerçeğe dönüşme serüveninden bahsetmek istiyorum size;

Bundan yaklaşık 10 yıl önce bir TÜSİAD toplantısında dile dökülen hayal, bu hafta gerçekleşti işte!

Türkiye’nin ilk yerli otomobilinin tanıtımının ardından bu otomobili üreten fabrika da resmen açıldı!

Ülkemizin otomotiv endüstrisi ile tanışması, neredeyse bir asır önceye 1929 yılına uzanıyor! Tophane'de kurulan Ford otomobil montajı fabrikasıyla sektöre giriş yapan Türkiye, geçen yıllar boyunca yabancı marka otomobiller için cennet haline geldi. En yeni markalar, henüz yeni çıkan arabalar, hızla ülkemize geliyor, ciddi bir alıcı kitlesi oluşturuyor. Yerli otomobil üretebileceğimize ilişkin hayalini her fırsatta dile getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazara tamamen yerli bir otomobilin yakışacağını belirterek; "Yarım asırdan fazla süredir faaliyette bulunduğumuz bu sektörde artık kendimize bir model oluşturmanın vakti gelmiştir. Bu işe girecek bir babayiğit vardır!” diyerek bu hayalin gerçeğe dönüşmesine öncülük etmiştir.

Kend

Yazının Devamı

BU İŞTE BİR YALNIZLIK VAR !

26 Ekim 2022

Valla sizi bilmem de kış demek kestane, boza, sinema demek benim için! Soğuk kış günlerinde, öncesinde arkadaşlarla yenen keyifli bir yemek, sonra bilet gişesinde sıraya girmek ve iki saat boyunca film dışında başka şey düşünmemek! Ah bir de arada patlamış mısır ile buz gibi çikolata yemek, sinema deyince tabi bunu da unutmamak gerek!

Cuma akşamı tam da bu niyetle sinemaya gittik. Gittik ve şaşkınlıktan kalıverdik çünkü cuma akşamı olmasına rağmen bomboştu salon. Günlerce önceden bilet telaşına düştüğümüz, uzun kuyruklarda sıra beklediğimiz filmlere ne olmuştu böyle, ağzına kadar dolu salonlar nereye kaybolmuştu?

Koronavirüs nedeniyle bir kapanıp bir açılan sinema salonlarını, önce pandemi bıçakladı tam kalbinden. Tam yara kapanıyor, hasta salonlar iyileşiyor derken son tokadı, ekonomik kriz vurdu sektörün yüzüne. Fahiş bilet fiyatları, her tür gelirliye hitap eden sinemayı, gözden de düşürdü, yürekten de!

Bunun yanında elbet sinema olarak çekilen kaliteli yapımların olmayışı da önemli bir etken. Hollywood kala

Yazının Devamı

GÜNEŞE ULAŞMAK İÇİN KARANLIK KAZIYANLAR

20 Ekim 2022

Şöyle sarılı mavili, biraz alacalı biraz pembeli buram buram ümit, mis gibi mutluluk kokan bir yazı yazayım diye oturdum klavyenin başına ama ne mümkün! Yürekler yangın yeri, sözcükler kömür karası!

Evet Bartın’daki maden ocağı patlamasından söz ediyorum. Soma faciasının acısı geçmemişken bir tırnak daha atıldı kabuk bağlayan gönül yaramıza. Grizu patlaması deniyor, uyarılar yapılmıştı deniyor, mukadderat deniyor ama göçüp giden 41 can maalesef geri gelmiyor.

Ne zor iştir madencilik, gerçi hangi iş kolay ki! Ama madencilik daha bir zor ya! Gün yüzü görmeden, zehirli gazların salındığı, yerin metrelerce altında ‘kara elmas’ı çıkarmak için canını dişine çıkarmak, evine üç kuruş götürebilmek için canını hiçe saymak! Başkaca iş alanı olmadığı, olanlar da kısıtlı ve sayılı olduğu için çaresizlikle kazanılacak ekmek parası için ölümle Rus ruleti oynamayı göze almak!

Birkaç yıl evvel gitmiştim Amasra’ya! Ilık bir bahar günüydü, rüzgar

Yazının Devamı