ART BASEL’DE NEDEN YOKTUK?

25 Haziran 2014

Art Basel dönüşünde Türkiye’nin ilk çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul’un kurucusu Ali Güreli ile biraraya geliyoruz.
Konumuz belli, Art Basel’de bu yıl neden Türkiye’den yeterince katılım olmadığı...
Ana fuarda Türkiye’den tek bir galeri bile yoktu.
Oysa daha önce Galerist’in fuarda estiği bir dönem de oldu. Umut vaadeden genç galeriler arasında ise Türkiye’den sadece tek bir galeri; Rodeo, vardı.

ÇAĞDAŞ SANAT İÇİN KAYIP BİR YIL
“Art Basel, Türkiye çağdaş sanatı için bu yıl da kayıp bir yıl oldu” dedi Ali Güreli. Haklıydı, gerçekten de dünyanın en önemli fuarında Türkiye’deki galerilerden en azından birkaçı yer almalıydı.

Yazının Devamı

9 LAHMACUNA 393 LiRA VERMEK

24 Haziran 2014

Plajlarda selülit ve lahmacun haberleri başladı mı, yaz sezonu resmen açıldı demek. Bodrum’da her yaz ‘Maça Kızı’nda 50 liralık lahmacun’ haberlerini okumaya alıştık artık...
Evet, Bodrum’da fiyatlar gerçekten uçmuş durumda. Gerçi kabul etmeliyiz, 9 lahmacuna 393 lira haberinden gördüğümüz kadarıyla; geçen yıldan bu yıla Maça Kızı’nda lahmacuna zam gelmemiş!
Haberde gördüğümüz fiş, tekneye servis edilen 9 lahmacuna ait. Önce sipariş verilmiş, sonra lahmacunlar hüpletilmiş, sonra da fiş sosyal medyada paylaşılmış.
Bunun üzerine yine bir yaz klasiği olarak uzmanlara danışılmış.
Araştırmalar sonucu öğreniyoruz; İstanbul’da lahmacunun fiyatı 3 lira ile 6 lira arasında değişiyor.
İstanbul Lokantacılar Odası Başkanı Sait Karabağlı, “İnsanlar neden 39 liraya lahmacun yer anlamıyorum” diye bir de açıklama yapmış.
Buraya kadarını anladık ama önemli bir ayrıntıyı unutuyoruz...

Yazının Devamı

ÇAĞLAYAN VE HADiD iŞBiRLiĞi

23 Haziran 2014

Bir günlük Londra seyahatinde Hüseyin Çağlayan ile bir araya gelme fırsatım oldu. Çağlayan, Istancool için geldiği İstanbul’dan yeni dönmüştü.
Vionnet için yaptığı demi-couture koleksiyonundan, 2015 İlkbahar-Yaz sezonunda çıkacak kapsül erkek koleksiyonunda kendisini heyecanlandıran pek çok şey vardı. Ama en çok da İstanbul öncesi yaptığı Los Angeles seyahatini anlattı.
Los Angeles’a gitmesinin nedeni, Walt Disney Concert Hall’da gerçekleşen Los Angeles Filarmoni Orkestrası’nın Mozart ve Da Ponte Projesi’ydi. Bu proje kapsamında sahnelenen bir operanın kostümlerini tasarlamış.
Malum Walt Disney Concert Hall, Frank Gehry imzalı başlı başına bir mimari eser. Önümüzdeki günlerde bu müthiş binayı Türkiye’den başka bir sanatçı, Refik Anadol, kıyafetlerle değil ama ışık enstalasyonuyla giydirecek.

TASARIMCI İMZALI OPERA
Walt Disney Concert Hall’da sahnelenen operalarda son üç yıldır mimar ve moda tasarımcısı işbirlikleri yapılıyor.

Yazının Devamı

Art Basel’de öne çıkanlar

22 Haziran 2014

Türkiye’nin önde gelen sanat koleksiyonerlerinden Murat Ülker ile birlikte dünyanın en önemli sanat fuarı Art Basel’e günübirlik bir çıkarma yaptık. İşte bu yıl Art Basel’de en çok konuşulanlar ve dikkat çeken bölümler...

Aralarında ünlü oyuncu Brad Pitt’in de olduğu önemli koleksiyonerler Art Basel’i kaçırmıyor.

Art Basel için 300 özel uçak geliyor İsviçre’nin küçük şehri Basel’e. Brad Pitt’ten Dasha Zhukova’ya önemli koleksiyonerler bu fuarı kaçırmıyor. Üstelik özel uçaklara önceden uyarı yapılıyor, planlanan saatinizi kaçırırsanız bu havalimanına inmeyi unutun çünkü başka saat bulma ihtimaliniz yok diye.
Satışların önemli bir bölümü kapalı kapılar arkasında, VIP gününde ilk iki saat içinde yapılıyor. Biz rakam severiz,
en pahalı eseri ve kimin aldığını merak ederiz ama burada rakamların çoğunu açıklamıyorlar. Hatta özel müşteriler için VIP bölümünün de üzerinde özel odalarda satış yapılıyor. Oradaki rakamları kimse telaffuz bile edemiyor. Rakamların böyle olması normal çünkü burada bir galerinin standını gezmek bir müzeyi gezmekten farklı değil. Yan yana o kadar değerli eserler görüyorsunuz ki ağzınız açık kalıyor. Yine de fiyatların
bu yıl tavan yaptığı

Yazının Devamı

BİR AY SONRAYA YER BULUNUYOR

21 Haziran 2014

Şimdi arayıp da rezervasyon yaptırmak isterseniz ancak bir ay sonraya yer buluyorsunuz. O da şanslıysanız.
Londra’nın son zamanlarda en çok ses getiren restoranı Chiltern Fire House.
Kapısında paparazziler saatlerce bekliyor. Neden mi? Bill Clinton’dan Kate Moss’a kadar, her gece burada bir ünlü isimle çarpışmak mümkün.
Restorandan çıkıp da bara geçmek için bile adınızın listede olması gerekiyor. Bara geçebilmek için yemek rezervasyonunuzu olması yetmiyor.
Chiltern Fire House, adından da anlaşıldığı gibi eski bir itfaiye binası.
Marylebone’da, Monocle’ın ve tabii kurucusu Tyler Brule’nin fethettiği bir sokakta. Burası aslında Chateau Marmont gibi efsane otellerin Amerikalı sahibi Andre Balazs tarafından 22 odalık bir otele dönüştürülmüş.
Balazs’ın Londra’daki ilk büyük projesi, 22 odalık otele tam 42 milyon sterlin yatırım yapılmış.

Yazının Devamı

HER KADIN ÇAKMA ÇANTA TADACAKTIR

18 Haziran 2014

Her canlı nasıl bir gün ölümü tadacaksa, her kadın da bir gün çakma çanta tadacaktır!
Ne kadar ünlü olursa olsun, dünyanın bütün çantalarını alabilecek servete de sahip olsa, yine de bir gün çakma çantalarla bir sınav verecektir.
Tasarıma, orijinale, marka değerine ne kadar saygımız sonsuz olsa da; her kadının içinde bir canavar var ve o canavar bir arzu nesnesini daha ucuza kapatmanın verdiği uyanıklık hissiyle besleniyor.
“Asla çakma çanta kullanmam” diyenden korkun asıl! Bu kadar net reddediyorsa, mutlaka vardır evde, kenarda köşede kalmış bir çakma koleksiyonu.
Bir de göğsünü gere gere bununla övünenler var. Bkz. Kate Moss.
Moss, sık sık Bodrum’a LifeCo’ya detoksa geliyor, Türkbükü’nde kalırken İpekçe’den bol bol alışveriş yapıyor. Zaten alışveriş de olmasa, o kadar saat aç biilaç nasıl geçer?
Birkaç ay önce Milliyet’te Kate Moss’un barlar sokağında bir çakma çantacıda çekilmiş fotoğrafı vardı. Bodrum barlar sokağından çanta, deri ceket ve kilim alışverişi yaptığı yazıyordu. Daha fazla detaya girilmemişti. Oysa fotoğrafa biraz dikkatli bakınca, arkadaki sıra sıra çantayı fark etmemek mümkün değildi.

Yazının Devamı

“BAŞIMA GELEN EN iYi ŞEY...”

17 Haziran 2014

Bu hafta sonu New York Eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg İstanbul’daydı. Kendisi 33 milyar dolarlık servetiyle dünyanın 16’ncı en zengini.
Bloomberg, Koç Üniversitesi’nde fahri doktora alırken, mezuniyet töreninde bir de konuşma yaptı. Konuşmanın en can alıcı noktası; kovulmakla ilgiliydi.
“Ben de 50 yıl önce, bu aylarda sizlerin yerindeydim. 1964 yılında elektrik mühendisliği diplomamı aldım ama mühendis olarak hiç çalışmadım. Bir gayrimenkul işini nasıl yöneteceğimi düşünerek, üstüne bir de işletme okudum. Bunun yerine, kendimi hiçbir şey bilmediğim başlangıç seviyesinde bir işte buldum. Bu işi de kovulduğum güne kadar yaptım. Kovulmak, başıma gelen en iyi şeylerden biri oldu. Kovulmasaydım kendi teknoloji şirketimi kuramayacaktım, New York Belediye Başkanlığı’na aday olamayacaktım, kendimi hayırseverliğe adayamayacaktım, bu mezuniyet konuşması için buraya davet edilmeyecektim.
Üniversiteden mezun olduğunuz gün, bütün kariyerinizi planlayamazsınız; kariyeriniz dümdüz ilerlemez, böyle olacağını düşünürseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.”
İlham verici bir konuşmaydı, her kapanan kapının yeni bir kapı açacağını müjdeliyordu. Tabii bahsetmediği tek bir nokta

Yazının Devamı

ISTANCOOL NEDEN SÖNÜK GEÇTi?

16 Haziran 2014

Istancool, uluslararası bir kültür-sanat festivali olma iddiasında ama aslında iki günlük bir paneller dizisi. Bu yıl konuşmacıların ve moderatörlerin çoğu Türkiye’den. Sık sık dinlediğimiz isimler olduğu için panellere katılım yine azdı.
Doğrusu yabancı konuklar da çok heyecan verici değildi. Belki benim için değildi, öğrenciler için daha cazip olabilirdi.

YERİ DAHA MERKEZİ OLMALI
Zaten bu panellerin hedef kitlesi öğrenciler olmalı ama bu pek mümkün değil çünkü Nakkaştepe’deki Vakko Moda Merkezi’ne ulaşım pek kolay değil. Paneller daha merkezi bir yerde yapılsa belki daha çok izleyici olur. Pera Müzesi iyi bir başlangıç...
Istancool’un panellerini izleyenler de; cuma akşamı Çırağan Sarayı’nda, cumartesi akşamı Esma Sultan Yalısı’nda davetlerine katılanlar da, aşağı yukarı aynı isimlerdi.
Aynı Venedik Mimarlık Bienali’nde olduğu gibi yine, “Ne mutlu, uluslararası bir proje yapılıyor” deyip, kendi kendimize eğlendik. Yabancıları saymaya kalkmadık bile, çünkü parmakla sayılacak kadar az sayıdaydı.

Yazının Devamı