Art Basel dönüşünde Türkiye’nin ilk çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul’un kurucusu Ali Güreli ile biraraya geliyoruz.
Konumuz belli, Art Basel’de bu yıl neden Türkiye’den yeterince katılım olmadığı...
Ana fuarda Türkiye’den tek bir galeri bile yoktu.
Oysa daha önce Galerist’in fuarda estiği bir dönem de oldu. Umut vaadeden genç galeriler arasında ise Türkiye’den sadece tek bir galeri; Rodeo, vardı.
ÇAĞDAŞ SANAT İÇİN KAYIP BİR YIL
“Art Basel, Türkiye çağdaş sanatı için bu yıl da kayıp bir yıl oldu” dedi Ali Güreli. Haklıydı, gerçekten de dünyanın en önemli fuarında Türkiye’deki galerilerden en azından birkaçı yer almalıydı.
Art Basel’in kriterlerinden konuştuk önce, fuara kabul edilmek için galerinin belirli bir geçmişi olması gerekiyor. Yeni açılan bir galeriyi parayı bastırsa da hemen ana fuara almıyorlar. Sürekliliği olacağına ikna olmaları gerekiyor.
Daha sonra da sanatçılarını ve kat ettikleri gelişimi tek tek inceliyorlar. Bu aşamayı atlatınca da ciddi bir maddi bedel çıkıyor ortaya.
Fuarda metrekare fiyatları uçmuş durumda.
Ali Güreli’yle yaptığımız basit bir hesap sonucu, bir galerinin Art Basel’e katılabilmesi için aşağı yukarı 100 bin Euro’yu gözden çıkarması gerektiği sonucuna vardık. Tabii, bunun için de yaklaşık 400 bin Euroluk bir satış gerçekleştirmeyi hedeflemek gerekiyor. Bu da, yerli sanatçıların işlerini Basel’de satarak elde edilecek kolay bir rakam değil.
VİZYON VE PARA GEREKLİ
Ali Güreli’yi dinlerken düşünüyorum...
Bu rakamların altından kalkabilecek sanat galerilerimiz de var ama nedense yeterince büyük düşünmüyorlar.
Vizyonu olanın maddi imkanı yok, maddi imkanı olanın vizyonu yok. Bu yüzden Art Basel’i Türkiye yeterince önemsemiyor gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.
Oysa sanat piyasasında var olabilmek için Art Basel’de var olmak çok önemli.
“Bu yıl Türkiye’den fuara gelen koleksiyoner sayısı da çok az” diyor Ali Güreli. “8-9 kişiyi geçmiyordu. Daha bir bu kadar büyük koleksiyoner var”
diye ekliyor.
SANATTA DEVLET TEşVİĞİ OLMALI
“Peki ama Art Basel’de olmamamızın en büyük nedeni ne?” diye soruyorum Güreli’ye.
“Tekstilden turizme birçok sektörde olduğu gibi, sanatta da devlet teşviği olmalı” diye cevap veriyor. “Nasıl tekstil fuarlarına moda tasarımcıları ya da firmaları devlet desteğiyle katılıyorsa, sanat fuarlarında da benzer bir desteğin olması Türkiye sanatının dünyaya tanıtılmasında çok önemli bir katkı sağlar” diyor.
YÜZDE 18 KDV ÇOK YÜKSEK
Sadece devlet teşviği olmamasından değil, sanatta vergilerin yüksekliğinden de şikayetçi Ali Güreli.
“Yüzde 18 KDV, sanat için çok yüksek” diyor.
“Avrupa’da, İngiltere hariç, sanatta vergi yüzde 6-8 civarında. Dubai’de ise vergi yok. Brezilya, iki sanat fuarı haftasında vergi oranını yüzde 10’a düşürüyor. Bunlar da satışı ve tabii piyasayı olumlu etkiliyor” diye devam ediyor.
Ayrıca kurumsal koleksiyonerliğe de destek olunması gerektiğini düşünüyor: “Bu, sanatçılar ve galeriler için daha büyük bir pazar yaratılması için önemli.”
İSTANBUL ÇOK GERİDE KALIYOR
Ali Güreli somut örneklerle devam ediyor:
“İstanbul çok beğensek de, artık geride kalmaya başladı. Doha ve Abu Dabi yeni yapılan müzeleriyle, müzelerinin hem içeriği hem de mimarisiyle önemli kültür merkezleri olma yolunda ilerliyor.
Abu Dabi’de Frank Gehry imzalı Guggenheim müzesi yapılıyor. Bakü’de Zaha Hadid’e çağdaş sanat müzesi yaptırılıyor. Sanata yatırım yapmak gerektiğinin farkındalar. Biz ise hala sanata yeterince yatırım yapmıyoruz.”
O günleri de görecek miyiz acaba?