Maçın özeti bence başlıkta yazılı. Maça hakem hataları damgasını vurdu. Hakemlerin oyuna bu denli etki ettiği maçlarda teknik analiz yapmak ne derece mantıklı bilmiyorum. Yine de yapmaya çalışacağım.
Yorum yaparken hakem faktörünü en sona bırakmaya çalışacağım.
Fenerbahçe 70-75 dakika oyuna hükmettiği, 5 net pozisyon yakaladığı ve adeta rakibinin sahasına yerleştiği bir derbiyi savunma dörtlüsünün müthiş hataları ve Pereira' nın Diego' yu oyuna geç alması nedeni ile kaybetti. Beşiktaş ise oynadığı dikkatli ve kompakt oyun, hocası Şenol Güneş' in kritik Necip hamlesi ve duran toplardaki pozisyon becerileri ile kazandı diyebiliriz.
Maçta fark yaratan diğer konu iki takımın forvetleri oldu. Gomez ikide iki yaparken, Fernandao 3 net pozisyondan yararlanamadı. RvP' nin direkte patlayan kafası da önemli bir kader anıydı. Gomez ve Fernandao arasındaki klas farkı önemli bir ayrıntı. Gomez, Bayern Münih' te yıllarca bu sebeple oynadı. Fernandao ise bu sebeple Türkiye' den daha üst bir ligde oynayamaz.
Önce Fenerbahçe' den başlayalım.
Fenerbahçe ne kadar iyi transferler yapmış olursa olsun, ne kadar zengin bir kadroya sahip olursa olsun, bu defans ile sezon sonu ipi
Pereira Molde maçında yaptığı hatayı Bursaspor maçında yapmadı. Orta sahayı güçlü tuttu. Ozan, Meireles ve Mehmet Topal Fenerbahçe için doğru üçlü. İster 4-3-3, ister 4-2-3-1 tercih edilsin, orta üçlü kesinlikle bu üçlüden oluşmalı.
Pereira' nın ikinci doğrusu Molde maçının formsuz oyuncuları Caner; Volkan ve RvP' yi kenarda tutmasıydı. Hasan Ali bugün hem defansif, hem de ofansif yönden çok gayretliydi. Hasan Ali, senelerdir gösterdiği profesyonellik ile benim en çok takdirimi kazanan futbolcu. Pereira ne yapıp edip Hasan Ali' ye daha fazla forma vermeli. Caner için daha ofansif roller aranabilir. Defansif olarak da Caner' den daha faydalı, çünkü pozisyon bilgisi, kademesi ve sezgileri çok daha iyi. Markovic de hızı ile oldukça faydalı oldu. Çok top kaybı yapmış olsa da, Bursaspor beklerinin sürekli temkinli oynamasını sağladı.
RvP maç sonu açıklamalarda 90 dakika çıkartabileceğini söylemiş. Ben buna katılmıyorum. RvP henüz fizik olarak hazır değil. Maçların son 20- 30 dakikasında diri bir RvP çok daha faydalı olur. En azından önümüzdeki 2-3 maç bu şekilde maç dakikalarını artırarak, yedek kulübesinden gelerek forma almalı.
Pereira' nın bu iki doğrusu hem defansif,
Molde ayarında bir takıma iç sahada yenilmiş olmak hoş değil. Öte yandan futbolu tam da bu yüzden seviyoruz zaten. Favoriler her zaman kazanmıyor.
Futbol basit bir oyundur, basit oyna derler. Buna asla katılmam.
Futbol hiç bir zaman basit bir oyun olmamıştır. İçinde fizik, teknik, taktik, psikoloji, sosyoloji, zeka, yetenek, inanç, vb. pek çok değişkeni barındırır. Bunlardan bir veya birkaçında sorun yaşanması, başarının önünde engel olur.
Örneğin, dünyanın en büyük yıldızlarını da transfer etseniz, takım olamazsanız, kaybedersiniz. Takım olabilmenin arkasında, takım çalışması, koordinasyon, taktik disiplin, saygı, adanmışlık, sevgi gibi psikolojik faktörler ile hakim kültürün takım çalışmasına yatkınlığı gibi sosyolojik faktörler yer alır.
Futbol çok boyutlu bir oyundur. Temelinde oyundur ama basit bir oyun değildir.
Pereira Fenerbahçe' den bir takım oluşturmaya çalışıyor. Bir orkestra şefi gibi bu faktörleri düşünerek, gelişim planları yapıyor. Bazı yönler gelişirken, bazıları hiç gelişmiyor, bazıları da geriye gidiyor. Örneğin bloklar arası koordinasyon ve takım halinde savunma- hücum yapabilmekte Fenerbahçe sürekli geriye gidiyor. Blokları birbirine bağlayan
Fenerbahçe bence ligin en iyi 5-6 takımından bir tanesine karşı oynadı.
Kasımpaşa eskiden çok gol atan bir hücum takımıyken, şimdi Rıza Çalımbay yönetiminde az gol yiyen, pozisyon vermeyen, iyi savaşan bir takım olmuş. Kadrosunda Türkiye ligi için son derece iyi futbolcular var.
Sahada koşu mesafesi, top çalma, ikili mücadele ve saha paylaşımı işlerinde Kasımpaşa çok üstündü. Fizik olarak Fenerbahçe' den üstündü. Bunu çok net gördük.
Fenerbahçe, yakaladığı 2 pozisyondan bir tanesini gole çevirdi. Rakibine de ciddi pozisyon vermedi. Az pozisyonlu, az gollü, az kornerli bir maç oldu. Böyle olması da normaldi.
Castro- Donk- Hakan' a karşı, Meireles- Ozan- Souza üçlüsü 2. bölgede mücadele ederken, Şener- Caner ikilisine karşı, Veysel- Veigneau kanatlarda ciddi bir savaş verdi. Oyun ikili mücadeleler ve fauller ile kilitlendi.
Her iki takımda da ekstra işler yapacak oyuncular, bu orta saha savaşında etkisiz kaldılar. Fenerbahçe' de Nani ve RvP, Bursaspor' da ise Scarione etkisizdiler.
Pereira, Kadlec- Mehmet Topal tandeminde fazla güven duymadığından, rakibi orta sahada durdurmayı, oyunu ortada kilitlemeyi hedefledi. Aksi halde, maça Volkan Şen ile başlayabilirdi.
Letonya maçı ve sahadaki futbol ile ilgili yorum yapmayacağım.
Ancak söylemek istediğim şeyler var.
Türk futbolu iyiye gitmiyor. Ne Milli Takım ne de kulüpler seviyesinde. Belli ki bir yerlerde hata yapıyoruz.
Ülke olarak lider çıkartmakta zorlandığımız bir gerçek. Çıkan liderler de ölene kadar lider olmaya devam ediyor. Ülkemizde dünya ölçeğinde teknik direktör de yetişmiyor, futbolcu da. En pahalı kadroya sahip, en güçlü denen takımımız, Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Turunu dahi geçemiyor.
Milli Takımımız son 4-5 senedir büyük düşüş yaşıyor. Kendi sahamızda Letonya’ yı bile yenemez noktadayız. UEFA sıralamasında ülke puanı olarak 12. sıradayız.
Şampiyonlar Ligine doğrudan sadece 1 takımımız katılabiliyor. Böyle giderse, hiç bir takımımız ön elemesiz katılamayacak.
Belli ki birşeyleri yanlış yapıyoruz.
Kulüplerimizin neredeyse tamamı, en büyükleri bile finansal fair play tehdidi altında. Hatta özellikle onlar tehdit altında. Yakında ciddi transfer yasakları ve en sonunda Avrupa’ dan men cezaları alacaklar. Tehlikenin farkında bile değiliz. Hala isimler ile uğraşıyor, isimler üzerinden kavga ediyor, isimlere göre pozisyon alıyoruz.
Galatasaray' lı huzursuz.
02.09.2015 tarihi itibariyle Kevin Grosskreutz transferinin hüsranla sonuçlandığını öğrendik. Oyuncunun transfer edildiği Dortmund' da, FİFA' da, Galatasaray' da çeşitli açıklamalar yapıyor. Kim haklı, kim haksız bir önemi yok. Neticede takıma önemli katkı sağlayabilecek bir futbolcu, son dakikada transfer edilememiş oldu.
Sezonu 3 kupa ile kapatan bir takımın taraftarının daha mutlu, istekli, heyecanlı ve inanmış olmasını bekleriz. Ancak tam tersi bir görüntü hakim. Galatasaray taraftarının önemli bir kısmı olan bitenden memnun değil. Yeni sezondan umutlu değil.
Bunu twitter hashtaglerine yazılan yazılardan, haber sitelerinde spor haberlerin altına yapılan yorumlardan, anketlerden ve bizzat bana gelen maillerden gözlemleyebiliyorum.
Ezeli rakiplerin kadrolarını geçen sezonun belki 3 misli güçlendirmiş olmaları ve yeni hocaları ile yeni heyecanlar yakalamış olmaları bunda etkili olabilir.
Bunda Galatasaray' ın kadrosunu güçlendirmek bir yana Melo ve Telles gibi önemli silahlarını kaybetmiş olması da etkili olmuş olabilir. Transfer edilen futbolcuların üst düzey olmaması da hevesleri bir miktar kırmıştır. Fenerbahçe, Beşiktaş ve
Fenerbahçe Antalyaspor maçının analizini 3 kritik tespit üzerinden yapmaya çalışacağım.
Maçın ilk 30 dakikası istekli, coşkulu ancak üretken olmayan bir Fenerbahçe izledik. 30-45 arası ise rakibi boğan, pozisyonlar üreten bir Fenerbahçe vardı. İkinci yarıda ise Antalyaspor golüne kadar yine istekli ancak üretken olmayan bir Fenerbahçe, 70 'den sonra ise yine rakibi ablukaya alan ve pozisyonlar üreten bir Fenerbahçe izledik. Özellikle Alper ve Volkan' ın oyuna dahil olması ile rakip sahada daha iyi yerleşen, daha çabuk, daha akıllı bir oyun izledik.
Burada ilk kritik tespiti yapalım. Pereira' nın sistemi netleşmeye başladı.
Pereira, tek bir taktik sisteme bağlı kalmayı düşünmüyor. Elindeki kadroya, rakibe, futbolcuların form durumlarına, ceza ve sakatlık durumlarına ve forma adaletine dikkat ederek, farklı taktik dizilişleri tercih edecek gibi. Bu noktada kafasında iki baz sistem var, ancak oyun içinde bu sistemlerin de farklılaşması mümkün olabiliyor.
Pereira maçlara 4-2-2-2' ye benzer bir diziliş ile başlıyor. Nani ve Diego, serbest oyuncular olarak kanattan ziyade içe kat ettikleri, hatta çoğu zaman geriden top alıp oyun kurdukları için bunu net olarak
Aziz Yıldırım' ın Faik Çetiner' in programında yaptığı açıklamalar, Atromitos maçı, Pereira' nın basın toplantısında söyledikleri, Sow' un ayrılışı, yeni transfer açıklamaları...
Bu hafta Fenerbahçe açısından çok önemli gelişmelere sahne oldu.
Önce Aziz Yıldırım' ın açıklamalarından başlayalım.
En önemli açıklama Yandex ile yapılan anlaşma idi. Bilindiği üzere Yandex, dünya genelinde Google 'ın en ciddi rakibi.
Fenerbahçe 'nin Yandex ile yaptığı anlaşma gerçekten endüstriyel futbol çerçevesinde önemli bir hamle. Başkan Yıldırım ile bu sezona kadar sportif yapılanma açısından ayrı düşsek de, 17 yıldır endüstriyel futbol hamlelerinde fazlası ile hemfikiriz. Bu hamle de inanılmaz başarılı bir hamle. Kitlelerin gücünü, maddi kazanca dönüştüren bir proje. Messi' ler, Ronaldo' lar olmasa bile, Robben' ler, İbrahimovic' ler ile sonuçlanması muhtemel bir adım. Bu konuda emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Fenerbahçe artık çıtayı yükseltti. Bu saatten sonra çıta aşağı inemez. Bu ve benzeri projeleri bundan sonra, herhangi bir 3 Temmuz benzeri operasyon olmaz ve Fenerbahçe aşağı çekilmeye çalışılmaz ise sıklıkla duyacak, iştirak edeceğiz.
Bu tür projelerin diğer büyüklerimiz