Rize' de kaybedilen 2 puan önemli değil.
Ama alınması gereken dersler var.
İlk yarıda kötü bir Fenerbahçe, ikinci yarıda, ilk yarıya göre daha iyi olmakla birlikte yine kötü bir Fenerbahçe izledik.
Fenerbahçe, ilk yarıda 4-4-2 niyetli, 4-2-2-2 ile oynadı. Yine kanatlar çalışmadı. Bu maçın ilk yarısında, daha önceki maçlardan farklı olarak, orta sahada pas yapma kabiliyeti de yoktu. Diego, Mehmet ve Souza üçlüsü topla buluşmada, topa ve oyuna yön vermede çok kötüydüler. Fenerbahçe ilk yarıda bir tek Nani' nin çabası ile oyuna tutundu. İleride RvP ve Fernandao, müthiş uyumsuz bir ikili olarak dikkat çektiler. RvP' nin golü tamamen klasından kaynaklandı. Fernandao, 45 dakika boyunca sadece hava toplarına çıktı. Ne boş alanlara hareketlendi, ne de pas alış verişlerinde rol üstlendi. Hareketsiz ve gayretsizdi. Zaten Pereira da bunu görerek ikinci yarıda doğru bir karar ile onu kenara aldı.
İkinci yarıda, 4-2-3-1' e dönmüş bir Fenerbahçe izledik. Souza ve Mehmet Topal ön liberoda geride kontrollü kalırlarken, ileride Diego, Nani, Alper ve RvP ile hücumda etkinlik sağlanmaya çalışıldı. Alper' in girişi ile orta saha daha dirençli hale geldi. İkinci değişiklik Sow- RvP idi.
Fenerbahçe, hazırlık maçları ve Shakhtar maçları da dahil, belki de en dağınık maçını oynadı. Kenarda Pereira' da olmayınca takımın motivasyon ve konsantrasyonu iyi değildi.
Atromitos, Fenerbahçe' nin geçen hafta ligde oynadığı Eskişehirspor' dan güçlü bir ekip değil. Belki de Eskişehirspor' dan daha zayıf bir takım. Böyle bir takım karşısında, daha çok pozisyon bulmak ve turu burada garantilemek gerekirdi. Neden derseniz, futbolda hiç bir rakip hafife alınmaz. İşin İstanbul' a kalması iyi olmadı. Ancak şunu da belirtmek gerek ki, Atromitos' un tur atlaması için bir mucize gerek. İki takımın kadro kaliteleri arasında uçurum var.
Maç geneline baktığımızda, çok etkisiz bir Fenerbahçe izledik. Rakip çok zayıf olduğundan, Fenerbahçe' nin topun hakimi gözükmesi aldatıcı olmasın. Fenerbahçe' li futbolcular, bal yapmayan, yaşlı ve bezgin arılar gibiydi. Beklerin performansı hariç, Shakhtar ve Eskişehirspor maçlarından daha kötü bir Fenerbahçe izlediğimi söyleybilirim. Belki de zayıf bir rakiple oynamanın getirdiği konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanmış olabilir.
Hele Atromitos sürpriz bir gol bulsa, tur zora girebilirdi. Maç beraber bitmiş olsa, İstanbul' da taraftar
Sivas’ ta kaybedilen 2 puanın faturası Hamza Hocaya çıktı. Sebep, Burak Yılmaz’ ı ilk 11’ de başlatmamış olması. Tüm spor yazarları ve yorumcular ağız birliği yapmışçasına hocayı suçladılar.
Bu suçlamalar aklıma Pereira’ nın yeni transferler Ozan ve Volkan için yaptığı açıklamayı getirdi. Pereira, “her mevkide en az 2 alternatifimiz olmalı ki, kaderimiz futbolculara bağlı olmasın” dedi. Örnek olarak da RvP’ yi veren Pereira, Rvp’ ye dayalı bir sistemimiz olur ise, o sakatlandığında sistem çökebilir, ne yapacağız diye düşünmek zorunda kalabiliriz” diye ekledi.
Futbolcuya dayalı sistem sorununu üç büyükler geçmişte çok yaşadılar. Sistemi alternatifsizliğe mahkum olan tüm hocalar, bu sorundan dolayı sıkıntı çektiler.
Hamza Hoca da Pereira’ da aynı şeyin peşinde. Sistemin futbolcuya hakim olacağı düzen.
Kuşkusuz Pereira’ nın bu konuda eli çok güçlü. Her mevkide 2’ şer alternatifi var.
Hamza Hamzaoğlu ise, iyi bir kadroya sahip, ancak özellikle orta saha ve forvet hattında eli güçlü değil. Galatasaray, Terim döneminden bu yana, Melo-Selçuk-Burak’ a bağlı bir sistem ile oynuyor. Bu üçlü alternatifsiz. Bu sene Selçuk’ a alternatif olarak Bilal alındı. Podolski’ nin de
Fenerbahçe' de ilerleme var.
Fenerbahçe, maç boyu takım olarak ileri doğru gitmeye çalıştı. Yan ve geri pas sayısı geçen sezonlara kıyasla oldukça düşüktü. Bireysel olarak Diego, Meireles, Nani, Fernandao ve hatta stoperler Alves ve Ba dahi dikine oynamayı düşündüler. Bu Fenerbahçe' nin ilerleme kaydettiğini gösteren bir gösterge.
Diego' nun liderliğinde Fenerbahçe orta sahası Meireles ve Souza ile çok iyi pas yaptı. Az ama isabetli paslar ile topu Nani, Fernandao ve Sow ile buluşturmaya çalıştılar. Başardılar. Souza daha defansif bir rol üstlenirken, Meireles ve Diego takımın tüm pas trafiğinde kilit rol oynadılar. Diego maç boyunca geriye de yardıma geldi. Rakipten 10-11 tane top çaldı. Rakip takımın presinde sorumluluk aldı ve top dağıtımını gerçekleştirdi. Bugün çıkana kadar sahanın en iyisi idi. Pereira, Avrupa Ligi' ni düşünerek onu oyundan erken aldı.
Fenerbahçe bu karşılaşmada ilk 65-70 dakikada daha kompakt oynadı. Bloklar birbirine yakındı. Bu sebeple, Ba ve Alves' de fazla sırıtmadılar. Rakibin kazandığı toplara hızlı müdahaleler yapıldı. Orta saha presi daha odaklı ve verimliydi. Rakibe oyun imkanı vermediler. Eskişehirspor kaliteli futbolculara sahip bir
Genelde futbolun teknik yönü ile ilgili ve uzun yazarım.
Bu sefer kısa tutacağım.
Önce, 3 Temmuz' daki büyük kuşatma, sonra Rize' de takım otobüsüne yapılan "katliam amaçlı saldırı" ve sonra da Mehmet Topal ve ve Uygar' a yapılan saldırı.
Bunların üçü de bir şeyi hedefliyor. Yükselen bir güç olan Fenerbahçe fenomenini durdurmak.
3 Temmuz süreci yaşanmasa idi, Fenerbahçe açısından sonraki yıllarda sportif ve mali açıdan ne kazanımlar elde edilebileceğini sizlerin takdirine, hayal gücüne bırakıyorum.
Ancak şunu ifade etmek gerek ki 3 Temmuz ve geçen sezon takım otobüsüne yapılan saldırının Fenerbahçe' ye verdiği maddi zarar toplamda rahatlıkla 100 milyon Euro' yu aşmıştır. Manevi zarar ise senelerce telafi edilemez. Başkan Yıldırım' ın süreçte gördüğü zararı ifade etmeye kelimeler yetmez.
Bu saldırı ve kuşatmaları perde arkasından yöneten, yönlendiren odakların tek bir beklentisi var: Fenerbahçe' yi güçsüzleştirmek, güç kazanmasını önlemek, bir sivil toplum örgütü olarak cazibe merkezi olmasına engel olmak.
Neden?
Fenerbahçe UEFA Avrupa Liginde, Yunan takımı Atromitos ile eşleşti.
Futbolda oynanmadan kazanmak yok elbet, ancak herkesin bildiği üzere Fenerbahçe mutlak favori. Yunan ekibinin Fenerbahçe’ ye bir sürpriz yapmasını beklemiyorum.
Fenerbahçe, Shakhtar’ a elenince, bir kısmı da eski futbolcu olan spor medyamızın önde gelen bazı yorumcuları hep bir ağızdan hedefi UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu olarak belirledi!
Fenerbahçe kadrosunun, bu kupayı kaldırmak için yeterli olduğunu iddia eden bu değerli dostlarımızı iki sebepten eleştiriyorum.
1- UEFA Avrupa Liginde mücadele edecek bazı önemli takımların ve Şampiyonlar Liginden grup 3.sü olarak elenip gelecek olan takımların gücünü göz ardı ederek, onları adeta hiçe sayarak, taraftara hoş görünmek adına umut tacirliği yapmaları.
2- Fenerbahçe’ nin mevcut kadrosunu bir yıldızlar topluluğu olduğunu iddia etmeleri ve takımı olduğundan güçlü gösterme çabaları.
UEFA Avrupa Liginde final oynayabilecek 2 tür takım var.
Bazı tespitler ile başlayalım.
Kral çıplak demek yine bize düştü!
Öncelikle, Fenerbahçe, medyanın sürekli gaz verdiği üzere bir yıldızlar topluluğu değil. Dünya çapında üst düzey kabul edilebilecek 2 futbolcusu var, Nani ve RvP. Geri kalanı 2. torba oyuncuları, yani dünya genelinde ikinci sınıf futbolcu. Hiç bir tanesi, Avrupa' nın en önemli 5 liginde, ilk 3 sıralardaki takımlarda forma giyemez. Mehmet Topal' da dahil. Önce bir Avrupa futboluna bakalım. Sonra kendimize bakalım. Gerçekçi olalım. Doğruları konuşalım.
Bu sebeple bu takıma bir yıldızlar karması muamelesi yapılmamalı.
Fenerbahçe yıldızlar karması olmadığı gibi, takım olabilmeyi başarmış bir takım değil. Ancak bu noktada zamana ihtiyaç olduğunu bende kabul ediyorum. Zamanla daha iyi bir takım olabilir Fenerbahçe, ancak hiç bir zaman bir yıldızlar topluluğu olmayacak. Buna kendimizi alıştırsak iyi olur. Yıldızlar topluluğu dediğimiz zaman, aklımıza Avrupa 'nın en önemli 5 liginin, en üstteki 2' şer takımı gelmeli. Fenerbahçe bu seviyelerde bir takım asla değil.
İkincisi, Fenerbahçe' de transferde gelenlerden veya takımda kalanlardan bazıları gidenlerden daha iyi değil. Örneğin, Souza. Asla bir Emre değil.
Hangisi daha iyi? Hangisi takımına daha çok katkı sağlayacak?
Hemen her futbolseverin kafasında bu soru var.
Şimdiden söyleyelim, üçü de çok iyi transfer. Üçü de futbol hayatlarının en olgun döneminde Türkiye' deler. Takımlarına katacakları çok şey olacak.
Peki bu üçlüyü karşılaştırırsak ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?
Robin Van Persie, 1.86 m' lik bir santrafor. Forvet arkası ya da sol açıkta oynayabiliyor. Feyeenord, Arsenal, ve Manchester United geçmişi var. Kariyeri boyunca kulüp takımlarında, lig ve Avrupa kupaları dahil, 458 maçta, 212 gol ve 88 asisti var. Hollanda A Milli takımında ise, 98 maçta 49 gol atmış, 19 asist yapmış.
Lukas Podolski, 1.82 m boyunda ve esas mevkii sol kanat- sol açık. Ancak forvet arkası ve santrafor oynayabiliyor. Köln, Bayern Münih, Köln, Arsenal ve İnter geçmişi var. Kariyeri boyunca kulüp takımlarında, lig ve Avrupa kupaları dahil, 399 maçta, 152 gol ve 86 asisti var. Almanya A Milli Takımında ise, 125 maçta, 48 gol ve 31 asist ile oynamış.
Mario Gomez, 1.89 m boyunda ve santrafor oynuyor. Kariyeri boyunca bu pozisyonda oynadı. Farklı bir pozisyon tecrübesi bulunmuyor. Stuttgart, Bayern Münih ve Fiorentina geçmişi var. Çift