Molde ayarında bir takıma iç sahada yenilmiş olmak hoş değil. Öte yandan futbolu tam da bu yüzden seviyoruz zaten. Favoriler her zaman kazanmıyor.
Futbol basit bir oyundur, basit oyna derler. Buna asla katılmam.
Futbol hiç bir zaman basit bir oyun olmamıştır. İçinde fizik, teknik, taktik, psikoloji, sosyoloji, zeka, yetenek, inanç, vb. pek çok değişkeni barındırır. Bunlardan bir veya birkaçında sorun yaşanması, başarının önünde engel olur.
Örneğin, dünyanın en büyük yıldızlarını da transfer etseniz, takım olamazsanız, kaybedersiniz. Takım olabilmenin arkasında, takım çalışması, koordinasyon, taktik disiplin, saygı, adanmışlık, sevgi gibi psikolojik faktörler ile hakim kültürün takım çalışmasına yatkınlığı gibi sosyolojik faktörler yer alır.
Futbol çok boyutlu bir oyundur. Temelinde oyundur ama basit bir oyun değildir.
Pereira Fenerbahçe' den bir takım oluşturmaya çalışıyor. Bir orkestra şefi gibi bu faktörleri düşünerek, gelişim planları yapıyor. Bazı yönler gelişirken, bazıları hiç gelişmiyor, bazıları da geriye gidiyor. Örneğin bloklar arası koordinasyon ve takım halinde savunma- hücum yapabilmekte Fenerbahçe sürekli geriye gidiyor. Blokları birbirine bağlayan Diego' nun sakatlığı da tuz biber oldu. Ancak ortada bir fizik sorunu olduğu da bir gerçek. Fenerbahçe futbolcusu hız, patlayıcı kuvvet, dayanıklılık ve çabukluk gibi parametrelerde iyi durumda değil. Bu halde, hem taktik, hem de fizik eksikler nedeni ile bloklar yakın duramıyor, maçın önemli anlarında kopmalar oluyor.
Ayrıca, futbolcular birbirlerini yeni tanıdıkları için henüz takım içi rol ve sorumluluklar ve güven de gelişmiş değil. Kim, kimin ne yapacağını kestiremiyor. Devamlı bir tedirginlik hali var. Ayrıca topu ayağına alan adam, yanında pas alternatifi bulamıyor. Bu sorun da hem fizik güçsüzlükle gelen hareketsizlikten, hem de futbolcuların birbirlerinin dilini konuşmamasından kaynaklanıyor. Bursaspor' da beraber oynamış olan dörtlü sahadayken bile koordinasyonda bir gelişme sağlanamıyor.
Bu sorunlar doğru teşhis, çok çalışma, takımdaşlığın artması ve güven ile kazanılır. Yani zamanla kazanılabilir.
Öte yandan bir başka özellik var ki, çok çalışarak kazanmak mümkün değil. Kişilerin kendisinde olacak, güçlü liderler bu potansiyeli ortaya çıkartacak ve bu özellik takım halinde sahaya yansıtılacak. Buna "ruh" diyoruz. Takım ruhu dediğimiz şey, takımın mücadele ruhu, takımın isyan ruhu, takımın başarısızlığı kabullenmemesi ve saha içi mücadele azminden oluşuyor. Bir takımda bunlar eksik ise, o zaman ateşleyici olarak en başta taraftarlar, sonra bu özelliklere sahip futbolcular (Emre, Tuncay, Appiah, Lugano, Alex) gibi veya teknik direktörün devreye girip takımına bu "ruhu" kazandırması gerekiyor.
Fenerbahçe için esas tehlike, fizik güç eksikliği veya taktik koordinasyonsuzluk değil. Bunlar kazanılır.
Esas tehlike ruhsuzluk. Ruh olmayınca, hiç bir şey olmuyor. Ruh, bir takımın çimentosu işlevini gösteriyor. O olmayınca, Molde maçındaki gibi sonuçlar almanız söz konusu oluyor.
Taraftarların 75. dakikadan itibaren oyunu terk etmeye başlamış olması, bu ruhun daha sezon başından kaybedilmesi riskini bize işaret ediyor.
Pereira ve futbolcular henüz bir takım olamadılar. Bunu eleştirelim. Ancak tehlike başka yerde.
Fenerbahçe' yi eleştirdiğimiz fizik güç ve taktik konularda haklıyız. Pereira burada gelişme sağlayamadı. Ancak esas gözüken tehlike ruhun kaybedilmesi, inancın kaybedilmesi.
Fenerbahçe son 15 dakikada Molde' ye 2 gol atabilecek bir takım. Tribünler tepki verince, takım da iyice ruhunu kaybediyor. Oysa tribünler 90. dakikada bile bu ruhu kazandırmak için sahaya enerjisini yollamalı. Bir maç kaybedilirken, 90. dakikada verilen destek, takıma o ruhu kazandırabilir. Belki de sonraki maçlarda o ruh ile sahada farklı manzaralar görülebilir.
Fenerbahçe taraftarı sezon başında olduğumuzu unutmasın. Avrupa Liginde daha 5 maç var. Ligde ise, 30 maç. Taraftar teknik, taktik, fizik konuları Pereira ve ekibine bıraksın. Takıma ruh kazandırmak için ne yapılabilir onu düşünsün.
Taraftar haklı olarak kötü futbolu ve sonucu protesto ediyor ancak tribünleri 75. dakikada terk etmek şüphesiz ki bu ruhu kazandırmaz.