YENİ YIL...

30 Aralık 2020

Belki de ilk kez bu sene, yeni yıldan yeni değil de eski huzur bekleniyor. Geçmişin nispeten daha sakin ve sağlıklı hayatı, insanların yegane dileği olarak dile getiriliyor. 2020 hepimizi biraz daha objektif ve sağduyulu kılarken, umudun ve beklentilerin ibresi tam ortada değil de biraz daha karamsarlık tarafına eğiliyor. Her olumsuzluk gibi bu durum da yeni öğretiler ve deneyimlerle geldi...

Mesela kötü şeylerin sıra beklemediğini, pandeminin üzerine depremin olabileceğini, bir felaketin bir başkasını ötelemediğini gördük. Vatanseverliğin bildik meslek ve enstrümanlar dışında steteskop, şırınga, derece vb. medikal aletlerle ve bunları kullanan sağlık uzmanlarıyla da ilişkisini öğrendik. Herkesin eğitim, mevki, makam, yaş ve deneyim bakılmaksızın saçmalayabileceğine tanık olduk. Az vaka, az kayıp derken mücadeleyi psikolojik olarak kazandık mı, kaybettik mi doğrusu hiç ilgilenmedik.

Sağlıklı olmanın her zaman lazım ve önemli olduğu, tabiatın sağlıksız olanı sevmediği, alışveriş yapmadan yaşanabileceği, sandığımızdan daha az ekmek tükettiğimiz ve eşyanın patron olmadığı gibi iyi dersler de oldu. Uzun

Yazının Devamı

‘PROFESYONEL MÜCADELE NET BİR İHTİYAÇ’

27 Aralık 2020

BP Klinik bünyesinde Onko-Psikoloji alanında çalışan Murat Koç, “Kanser hastalarının karşılaşabileceği sorunlar açısından şu konu gayet açık: Ortaya çıkan ruhsal sıkıntılar çok yaygın ve profesyonel mücadele net bir ihtiyaç”

Bu haftaki konuğum Psikolog Murat Koç. Farklı lisans eğitimleri, farklı kentler, iklimler ve ülkelerden deneyimleri var. Eskişehir’de tamamladığı orta öğreniminin ardından önce Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği, sonrasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde okudu. Koç, 1997 yılında mezuniyetinin hemen ardından Finlandiya’ya giderek, eğitimine Helsinki Teknoloji Üniversitesi’nde (Aalto University) devam etti.
2005’te yeniden İstanbul’a dönerek uzman psikolog olarak çalışmaya başlayan Koç, işini, herkesin kaliteli, formda ve stressiz bir yaşam sürdürebilmesi için gerçekleştirdiği, zihinsel bir yol arkadaşlığı olarak tanımlıyor. Murat Koç, BP Klinik bünyesinde Onko-Psikoloji alanında çalışıyor.

- Son yıllarda daha

Yazının Devamı

OZON TEDAVİSİ

23 Aralık 2020

Ozon tedavisi, ozon gazı kullanılan tıbbi uygulamaları ifade eder. Ozon, bir oksijen türüdür ve üç oksijen atomundan oluşan renksiz bir gazdır. Üst atmosferde ozon gazı tabakası Dünya’yı Güneş’in zararlı ışınlarından korur ancak zeminde ozon zararlı bir hava kirleticisidir. Solunduğunda da zararlıdır, üst solunum yollarını, akciğeri tahriş eder, yüksek dozları ise akciğer hasarı ile ölümcül olabilir. Ama üzülmeyelim bizim de ozona hatırı sayılır zararlarımız oluyor; gerek sera gazlarıyla gerekse heybetli sanayi bacalarımızla atmosferin üst katmanındaki koruyucumuza neler yaptığımız aşikar. Bu gergin tanımların ardından ozonun çok uzun yıllardır birçok tedavide kullanıldığını da ekleyelim.

Kullanıldığı hastalıklar

Bağışıklık sistemini aktive etmek,

HIV, SARS gibi viral enfeksiyonlara karşı,

Enfekte olmuş yaralar,

Kanser tedavisi,

İskemik kalp hastalıkları,

Eklem iltihapları.

Yazının Devamı

KRONİK İNFLAMASYON

20 Aralık 2020

İnflamasyon yani iltihaplanma kelimesi Covid-19 ile popüler biçimde hayatımıza girdi. İnflamasyon, bağışıklık sistemimizin mikro organizmalara ve yabancı maddelere karşı verdiği koruyucu yanıtın bir parçasıdır. Bir şeyler ters gittiğinde ve hücrelerimize zarar verdiğinde, vücut kimyasallar salgılamaya başlar ki bu kimyasallar bağışıklık sistemini aktive eder.
Böylece hem vücudumuzun mikroorganizmalara karşı savunması hem de yara ve zedelenmelerin iyileşmesine yardımcı olur. Ancak her aşırılıkta olduğu gibi bu durum da süreklilik kazandığında vücuda zarar vermeye başlar.
Hafif ama kronik yani uzun süreli inflamasyonun kalp, şeker, kanser başta olmak üzere her türlü kronik hastalığın temeli olduğunu artık biliyoruz.
Araştırmalar, her beş kişiden üçünün kronik inflamasyona bağlı hastalıklardan kaybedildiğini gösteriyor. Kanserlerin yüzde 20’si direkt olarak kronik inflamasyonla ilişkilendiriliyor.

Belirtileri

- Yorgunluk ve halsizlik,
- Ateş,

Yazının Devamı

UYUYUN, YARIN ÇOK GÜZEL OLACAK!

16 Aralık 2020

Süper bir formülüm var; çok sayıda sarımsağı, zerre kadar zarı kalmadan soyarak dörde bölmenizi, sonra kabuklarıyla sıkılmış 30 limonun içine atıp, üç ay boyunca her gün üç defa doldurduğunuz kavanozu çevirmenizi ve dördüncü ay içmeye başlamanızı istesem kim bilir ne kadar çok ciddiye alınırım. Çünkü zor, gizemli, teferruat, iksir, her şey var. Dilerseniz deneyin, yararı olur mu inanın bilmiyorum ama yararını bildiğim bir şey var lütfen yapın; uyuyun!

Kolay, umursamayacağımız kadar el altında, iksirli değil ve kendimizce pek bildik bir iş ama lütfen uyuyun. Bugünlerde bize çok lazım olan bağışıklık sistemimiz için, hasta olmamak, sağlıklı kalmak ve bedensel-zihinsel her açıdan güçlü hissetmek için her zamankinden daha çok ve sağlıklı biçimde uykuya ihtiyacımız var.

Faydaları nelerdir?

Önceden uyuyunca fiziksel ve zihinsel aktivitenin durduğunu düşünürdük. Bu hatalı düşünce, uykunun bölümlerini ve niteliğini gözden kaçırarak nasıl olursa

Yazının Devamı

BİR BAŞKA SELFIE!

13 Aralık 2020

İnsanın kendisiyle ilgili tutkusu ve merakı muhtemelen su ile başladı! Uygun ışığa sahip bir ortamda, suya ilk eğildiği ve yansımasıyla yüz yüze geldiği o ilk anda. Günümüzde Narsis için anlatılan o kendisiyle yüzleşme ve aşık olma hikayesini, yani o ilkel selfie anını, hepimizin atası tek tek yaşadı. O günün teknoloji ve görsel deneyim seviyesi o kadar azdı ki çok şaşırdı. Muhtemelen onun kendisi olduğunu bile düşünmedi. Bugünün görsel deneyimi o kadar fazla ki aynada kendimizle yüzleşmeye hiç şaşırmıyoruz. Ama ben yine de görsel deneyim kapasitenizin üzerinde bir yüzleşme ve “Bu ben miyim?” diyeceğiniz sürpriz bir karşılaşma önerebilirim; genetik test.
Zerrelerinize kadar şaşırmak isterseniz zerrelerinizle yüzleşebilirsiniz.
Kendiniz hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyeceğinize hiç kuşkum yok; hangi hastalıklara yatkınlığınız var, hangi besinler size iyi gelir, kesinlikle kullanmamanız gereken bir ilaç var mı? Ya da hangi spora daha yatkınsınız? Bunların hepsini, aynaya bakmak kadar olmasa da çok basit testlerle

Yazının Devamı

Çocuk kanserleri ve farkındalık ayı aralık

9 Aralık 2020

Her yıl dünyanın her köşesinden 40 binin üzerinde çocuk, kanser tanısı alıyor. Kanser hiçbir coğrafi, ekonomik, genetik ayrım yapmadan, binlerce çocuk vakasıyla karşımıza çıkıyor. Çocuklar, erişkinlerin daha küçük formları değil, bunu biliyoruz. Dolayısıyla kanserleri de erişkin kanserlerinden daha farklı seyrediyor; tedavi ve kür oranları, tedavilerine bağlı yan etkileri, yaşamsal açıdan etkilenmeleri tamamıyla farklı.

Bu farklılıklar sadece medikal süreçlerde değil, yaşadıkları psikolojik ve sosyal süreçlerde de kesin sınırlara sahipler. Onların tedavilerinde de sadece iyileştirme odaklı olmamak, oluşabilecek yan etkileri hassasiyetle hesaplamak ve olası yan etkilerle, ebeveynlerine göre göreceli açıdan uzun olan ömürlerinin nasıl etkileneceğini düşünmek gerek. Yetişkin kanserlerinde karşınıza çıkmayan birçok sorun, çocuk kanserlerinde listenize eklenebiliyor; anne-babanın ruh hali, hastalığı ve tedavi sürecini nasıl yönetecekleri, çoğunlukla ihmal edilen sağlıklı kardeşlerin psikolojisi ve olası

Yazının Devamı

GELDİM, GÖRDÜM, YENECEĞİZ!

6 Aralık 2020

Kanser hayatın içinde. Aynı obezite gibi veya kalp hastalığı ya da diğer kronik rahatsızlıklar gibi… Öncesi, yani çoğu zaman sebepleri, kaynakları var. Süreci var; gördüğümüz göreceğimiz tedaviler ve göstermemiz gereken direnç gibi. Sonrası var; yani yaşam konforu, geride bize bıraktıkları ve dikkat noktaları gibi...
Kanser multi uzmanlık gerektiriyor. Onkoloji, radyoloji, psikoloji, diyet, fizyoterapi, vs. vs… Kanseri çağıran kötü alışkanlıklar var; hepimiz biliyoruz. Uzak tutan iyi alışkanlıklar var, çoğumuz bilmiyoruz. Liste böyle uzayıp gidiyor, bunlar benim nasihatler listem…
Bunları niye yazıyorum? Çünkü birazdan anlatacağım her şeyin nedeni bunlar. Birazdan anlatacağım her şeyi yapmamın sebebi de sizlersiniz; yani yukarıda yazdıklarımı anlattığım az ya da çok okurlar…
Aylardır Milliyet Cadde ekindeki bu köşemde, siz sevgili okurlarıma bunları anlatıyorum. “Aman dikkat, aman süreç önemli. Aman sonuç yok, akış var ve sürdürülebilir dikkat var” diye her gün tekrarlıyorum. Sağ olun

Yazının Devamı