ASRIN SKANDALI!

17 Mart 2019

Bu hafta Amerika’yı sallayan skandal, dünya gündemini meşgul etti. Yale, Stanford ve Georgetown gibi dünyanın en ünlü kabullerde yapılan sahtekârlık bir yandan, çocuklarını bu okullarına rüşvetle sokabilmek için servet harcayan ünlüler öte yandan... Bizde çok acayip bulunmuyor bu tür yolsuzluklar. Hatta, “Ne var bunda? Adamın parası varmış, çocuğunu faydalandırmış” diye bakanlar, “Benim de imkanım olsa, ben de yapardım” diye içinden geçirip, bunu bir ahlaksızlık olarak görmeyenlerimiz çoktur.
Amerika’da bu olayı FBI takip ediyormuş. Hollywood yıldızlarından sporculara, dev şirketlerin CEO’larından ünlü avukatlara, çocuklarını iyi okullara sokmak için sahtekârlığa başvuran anne-babalarla ilgili çok sayıda tutuklama kararı çıktı. Sadece ilk dalgada 50 kişi suçlandı. Oscar adaylığı da bulunan, Altın Küre, Emmy ve SAG gibi pek çok prestijli ödülün sahibi, ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinin yıldızı Felicity Huffman ve yine hem Oscar adaylığı hem de birçok ödülü bulunan, ‘Shameless’ dizisiyle hatırlayacağınız eşi William H. Macy, fena halde zor durumda şu anda. İlk etapta 250 bin dolar kefalet ödediler. Kızları Sofia, Yale ya da Stanford gibi bir okula girebilsin diye yaptıkları bir dizi

Yazının Devamı

KABUSTU, GERÇEK OLDU!

14 Mart 2019

“Ben size demiştim!” Evet, biliyorum sürekli haklı çıkan annelerimizi hatırlattığından, bunu söylemek de duymak da sinir bozucu... Yapacak bir şey yok, acı gerçekler kapıda. Yazılarımı okuyanlar bilir, sürekli değişen sağlıklı beslenme meselesini yakından takip ediyor ve paylaşıyorum. Kimse kızmasın ama artık moda gibi sürekli renk değiştiren beslenme uzmanlarına, bu konuda iki yılda bir kendi fikrini çürüten doktorlara, pek itimadım kalmadı. Teknoloji geliştikçe, yeni veriler ışığında beslenme sisteminin de değiştiğine dair bir sürü savunma gelir elbette uzmanlardan ama bu kadar çok yanılıp, yanıltan bir alana da bizim mesafeli yaklaşma isteğimizi doğal karşılamak lazım.
100 yılda değil, son 10 yılda defalarca bir gün “Ak” dediğine öbür gün “Kara” diyen bir alanın, bilimden doğru faydalandığına bile emin değilim doğrusu. Hele son zamanlarda, beslenmeyle ilgili uzmanlaşma yolunu seçenler, mürid-mürşit ilişkisi gibi gruplaşarak, bir yönteme kayıtsız şartsız inanarak, hastalara da kabul ettirme yolunu seçmeye başladılar. Disiplinlerarası hareket edip, kişiye göre metodlar önermek yerine, inandıkları ve biat ettikleri o tek yöntemi dayatma modası var şu ara çoğunlukla. Tamam, bazı

Yazının Devamı

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ ANTAKYA

10 Mart 2019

‘Kadim’ kelimesinin karşılığı olan bir tek yer seçilse dünya üzerinde, yakışanı Antakya olurdu. Dünya tarihine iz bırakmış neredeyse tüm medeniyetler, Antakya’da hüküm sürmüş. İnsan, Antakya’ya adımını attığı an, bambaşka bir enerjiyle sarmalanıyor. Binlerce yıldır, bu topraklara egemen olmak için yapılan savaşları anlamak zor değil. Bugün de üzerinde oynanan oyunlar, itibarsızlaştırma, yok sayma, karalama, kardeşi kardeşe düşürme çabaları, tüm dünya için ne çok kıymetli olduğunun kanıtı. Atatürk sayesinde elimizde tutabildiğimiz bu olağanüstü hazinenin hakettiği değeri veriyor muyuz Antakya’ya? Şöyle bir düşündüm de yeryüzünde, katman katman onlarca medeniyeti vakurla taşıyan, tarihi ve kültürü bunca zengin, tüm semavi dinlerin iç içe yeşerip serpildiği başka bir yer gelmedi aklıma. İçiniz rahat olsun, daha dün döndüm, şimdi gidemediğim çevre zenginliğini keşfetmek için önümüzdeki ay ailemle yine gideceğim; altını çizerek belirteyim Hatay’da savaş filan yok. Huzurlu, neşeli, keyifli ve lezzetli Antakya, Dünya Tarihi için kutsal bir vaha...

Tarihi...
Sadece üzerinde yaşayan medeniyetlerin adını yazsam bu sayfa yetmez. Boşuna ‘Medeniyetlerin Beşiği’ dememişler... Antakya ve

Yazının Devamı

TÜRK DİZİLERİNİN BÜYÜK İMTİHANI...

7 Mart 2019

“Nerede o eski reytingler!” diye bir hayıflanmadır gidiyor sektörde... Elbette rekabet artıkça, pasta daha küçük parçalara bölünecekti, bu kaçınılmazdı. Ama yine de üst üste giren yeni diziler içinde şöyle ‘bomba’ bir iş çıkmamış olması da artık dikkat çekmeye başladı. Elbette kendi aralarında ‘daha çok’, ‘en çok’ izlenen diye sıralanıyorlar ama şu bir gerçek ki, birinci olanlanın izlenme oranı da öyle çok ahım şahım değil.
Üstelik kimsenin yeri de garanti değil. Bugün “Tuttu” denilen, yarın bir bakıyorsunuz yayında kalma mücadelesi veriyor. Daha düne kadar, seyircinin “Benim dizim” diye sahiplendiği ve gününü kendine ayırdığı, her sohbete kattığı yapımlar vardı. Bugün durum çok farklı. Sırf dizi izleme alışkanlığını yerine getirmek için idareten seyredilen, en kısa zamanda biraz daha ilgi çekicisi bulunduğu anda terkedilmeye mahkum çoğu yapım.
Para harcanıyor, en ilgi çekici oyuncular bir araya getiriliyor, yine de orta karar olmaktan öteye geçilemiyor. Dış pazarda güzel bir ivme yakalamış olmanın sorhoşluğuyla, “Nasılsa burada tutmasa da dışarı satarız” rahatlığı mı, günümüz insanının meselelerini yakalayamamak mı, hep bildik sularda dolaşmak sonun başlangıcını hazırlar mı?

Yazının Devamı

AZRA KOHEN İLE ‘GÖR BENİ’ DİYEN SOKAKLARDA...

3 Mart 2019

Azra Kohen’in yeni kitabı ‘Gör Beni’, harika bir yolculuğa davet ediyor insanı... Hem tarihsel hem de İstanbul sokaklarında bir yolculuk bu. Tam da bahar kapıda, insanın kendini yollara vurası var bu günlerde. İşte okurlukla, gezginliği bir potada eritebileceğiniz çok keyifli bir hafta sonu fikri size... Hemen belirteyim, bu fikir bana ait değil. Birkaç gün önce sevgili Azra Kohen ve Saffet Emre Tonguç’la ‘Gör Beni’ kitabının geçtiği sokaklarda, kitap ve tarih eşliğinde bir geziye çıktık. Roman kahramanlarımız Ülkü, Dudu ve İlmiye’nin ayak izlerinde, Moda-Kadıköy ekseninde kaybolup, kendimizi hikayenin başrolündeki Valprade Apartmanı’nda bulduk.

Duymasını bilenlere...
Tarihten bugüne ayakta kalan, İstanbul’un ilk apartmanlarından ‘Valprade’, kim bilir ne hikayeler fısıldıyor önünden gelip geçenlere, duymasını bilenlere... Kitabı alıp okuyun, okurken hem satır aralarında hem de İstanbul’un aslında tarihi olarak en zengin ve renkli muhitlerinden Kadıköy-Moda sokaklarında kaybolun. Turistik olarak en az keşfedilmiş yerdir Kadıköy, oysa tarihi yarımada gibi zengin, üstelik turistik olmayan bir yaşam sürdüğü için de çok daha zengindir. Çarşısı, antikacı sokakları, sanat galerileri,

Yazının Devamı

OSCAR VE ÖTESİ

28 Şubat 2019

Öncesi, gecesi derken artık Oscar’ın ötesine geçtik. Bir sanat etkinliğinden çok, magazinin ,ticaretin, siyasetin ve lobileşmenin doruklarında bir ödül gecesini daha geride bıraktık. ‘En İyiler’in değil; en güçlülerin ve güce en çok destek verenlerin ödüllendirildiği Oscarlar, tam da tahmin ettiğim gibi epey silik bir törenle bu seneyi ardında bıraktı. Ben, Oscar günü yaptığım tahminlerle 12’den vurarak, iddialı bir rekora imza attım. Ana dallarda 16 kategoriden 14’ü tuttu. Sadece film müziği (şarkıyı doğru tahmin ettim) ve kostümde yanıldım. Altı yıldır sürekli bu kadar isabetli tahminler yapmam elbette tek başına filmleri değerlendirmekle ilgili değil; Amerikan sinema endüstrisindeki siyasi havayı ve anın ruhunu koklamakla da ilgili. “Oscar’a inanma Oscar’sız kalma” diyerek başladığım yazılarıma “Oscar, sadece Oscar değildir” diyerek bu senelik noktayı koyuyorum.
Tören bize Amerika’ya dair neler söyledi?
Amerika’nın hâlâ en büyük sınavı Afro-Amerikan halkla ilgili... 400 yıllık acının yaraları kolay sarılacağa benzemiyor. Kaldı ki, bu konunun hâlâ gündemdeki en büyük yeri işgal etmesinden ve Afro-Amerikalılar’a yapılan ayrımcılığın sürekli altının çizilip hamasete varılacak

Yazının Devamı

OSCAR GECESİ

24 Şubat 2019

Bademleri, fındıkları alıp, kahveyi de bolca stokladıysanız, bu geceye hazırsınız demektir. Açıkçası sinemaseverler için bu sene vasat geçti. Oscar adaylarına baktığımızda da bu sönük yansımayı görüyoruz. Bu yılın en muhteşem filmleri kesinlikle yabancı dilde olanlar ve sinema tarihinde şimdiden sağlam bir yer edinen, yegane film ‘Roma’ydı bana göre... Bir Netflix yapımı ve yabancı dilde olmasının dezavantajını yaşayacak mı, hep birlikte izleyip, göreceğiz. Ama yapım, zaten
şimdiden Oscar’ın çok üzerinde bir değer kazandı seyircinin kalbinde... Eğer izlemediyseniz, törene kadar izlemenizi öneririm.
Bu geceki törenin sunucusu da olmayacak malum. Kevin Hart, homofobik söylemleri ortaya çıkınca, tepki almış ve sunuculuktan ayrılmıştı. Yerine biri de konmadı. İlk gelen bilgilere göre, Daniel Craig, Chris Evans, Tina Fey, Whoopi Goldberg, Brie Larson, Jennifer Lopez ve Charlize Theron diye uzayan bir yıldızlar listesiyle, ortak sunumla gerçekleşecek tören... Hep yinelediğim gibi, “Oscar’a inanma Oscar’sız kalma” diyor ve en azından elbiselerin filmlerden daha heyecan verici olmasını umut ederek, bu seneki tahminlerime geçiyorum. Aslında nokta atışı tahmin yapmayı severim ama bu

Yazının Devamı

OSCAR İÇİN SON HAFTA

17 Şubat 2019

Aslında rutinimde şu ana kadar, bu sene ki adaylarla ilgili üç tane yazı yazmış olurdum... Nedense bu yıl pek havaya giremedim. Hatta bu sene Akademi’nin bile havaya girebildiğine emin değilim. Baksanıza, 30 yıl sonra ilk defa tören sunucusuz gerçekleşecek. Bildiğiniz gibi sunucu, organizasyonun en önemli, en heyecan verici ve belirleyici unsuru... Bu yıl Kevin Hart sunacaktı ancak homofobik tweet’leri sebebiyle tepki alınca, ayrıldı. Sonunda, törenin sunucusuz gerçekleşeceği açıklandı. Dedikodulara göre, geceyi renklendirmek için nisan ayında yeni filmi vizyona girecek ‘Avangers’ ekibi, sahne alacakmış. Elbette yine ‘En İyi Şarkı’ adayları da performanslarıyla ses getirecek şovlar hazırlamışlardır. Muhakkak, yine ilgi çekici bir tören hazırlanıyordur ama sanki eski heyecanlı bekleyiş, yerini rutin bir algıya bıraktı... Oscar’ın mı artık tadı kaçmaya başladı, benimle ilgili bir bıkkınlık mı, bilmiyorum ama her sene olduğu gibi yine mottomu tekrar ediyorum; Oscar’a inanma, Oscar’sız kalma...
Son 5-6 senedir köşemde paylaştığım Oscar tahminlerime bakınca, pek de mütevazı olmak zorunda hissetmiyorum kendimi... Açıkçası, bu konuda iddialı olduğumu bile söyleyebilirim. Eğer siz de

Yazının Devamı