Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TÜRK DİZİLERİNİN BÜYÜK İMTİHANI...
“Nerede o eski reytingler!” diye bir hayıflanmadır gidiyor sektörde... Elbette rekabet artıkça, pasta daha küçük parçalara bölünecekti, bu kaçınılmazdı. Ama yine de üst üste giren yeni diziler içinde şöyle ‘bomba’ bir iş çıkmamış olması da artık dikkat çekmeye başladı. Elbette kendi aralarında ‘daha çok’, ‘en çok’ izlenen diye sıralanıyorlar ama şu bir gerçek ki, birinci olanlanın izlenme oranı da öyle çok ahım şahım değil.
Üstelik kimsenin yeri de garanti değil. Bugün “Tuttu” denilen, yarın bir bakıyorsunuz yayında kalma mücadelesi veriyor. Daha düne kadar, seyircinin “Benim dizim” diye sahiplendiği ve gününü kendine ayırdığı, her sohbete kattığı yapımlar vardı. Bugün durum çok farklı. Sırf dizi izleme alışkanlığını yerine getirmek için idareten seyredilen, en kısa zamanda biraz daha ilgi çekicisi bulunduğu anda terkedilmeye mahkum çoğu yapım.
Para harcanıyor, en ilgi çekici oyuncular bir araya getiriliyor, yine de orta karar olmaktan öteye geçilemiyor. Dış pazarda güzel bir ivme yakalamış olmanın sorhoşluğuyla, “Nasılsa burada tutmasa da dışarı satarız” rahatlığı mı, günümüz insanının meselelerini yakalayamamak mı, hep bildik sularda dolaşmak sonun başlangıcını hazırlar mı? Bu geçici bir buhran mı? Yoksa malumun ilanı yakında mı?
Peki ama sorun nerede?
Çağ dışı reyting sistemi
n Kabul etmeliyiz ki artık internet çağındayız ve seyircinin seçme şansı çok fazla... Üstelik izleme zamanını herkesin kendi belirlediği bir dönemden bahsediyoruz, Oscar’lar dahil tüm ödüllerde kriz yaratan bir Netflix gerçeğini yaşıyoruz. Kartlar yeniden dağılıyor ve tanımlar değişiyor. Ayakta kalmak için bu yeni rekabet düzenine ayak uydurabilmek gerekiyor. Reyting ölçümlemesine girmiyor diye internet dizileriyle rekabet zorunluluğunu göz ardı etmek, doğrusu büyük hata olur. Seyircinin artık dizi-filmden anladığı da aradığı da farklı... Çıta çok yükseldi, beklentiler arttı. Yerli dizilerin, ezberini bozmasının tam zamanı!
n Bu sistemle ölçülen dizi reytinglerine bakarak karar vermek büyük hata! Mesela kendimden örnek vereyim, tek izlediğim dizi var o da ‘İstanbullu Gelin’. Ama hiçbir zaman, cuma akşamları yayın akışı içinde izlemiyorum. Cuma günleri ya tiyatro sahnesinde oluyorum ya da arkadaşlarımızla, ailece program yapmış oluyoruz. Evde olup dinlenmek istediğim bir gün, açıyorum internetten seyrediyorum.
Benim gibi izleyiciler reytinglere yansımıyor, bir anlamda her dizi kendinin rakibi durumuna düşüyor. Özellikle gelir düzeyi yüksek kesimin tercihlerinin reytingle ölçülmesi mümkün değildi. Çağ dışı kalmış ve bugün aslında doğruluk içermeyen bir listeye göre dizilerin yayın hayatı belirleniyor.
Temcit pilavı gibi...
Sosyal medya çıktı, inandırıcılık şapkası düştü, kel göründü. O kadar inandırıcılıktan uzak bir dünya yaratılıyor ki özellikle de zengin insanları konu alan dizilerde... Nasılsa seyircinin büyük çoğunluğu holding sahibi insanlar nasıl yaşar, ne giyer, ne yer bilmiyor mantığıyla, zenginlerin dünyasına ait aslında hiç olmayan bir algı yaratılmıştı dizilerde.
Gelin görün ki, sosyal medya sayesinde artık herkes dünyanın her yerindeki, her kesimden insanı takip ediyor ve günlük yaşamın kodlarını yakından görüyor. Ve bugün artık yerli dizilerdeki ‘zengin kadınlar evin içinde de her an ince topukluyla dolaşırlar’ gibi sahte imajlar seyirciyi kaçırıyor.
Geçenlerde, ülkemizin tanınmış zengin ailelerinden birine mensup bir kadın, dergi için çekilmiş çok şık ve ince topuklu ayakkabılı fotosunun altına “Bir gün yine evde yemek yiyoruz” yazarak, paylaştı. Ve ardından da dizilerde zengin kadınların hep böyle gösterildiği ama gerçekle ilgisi olmadığına dair esprili ve çok da yerinde bir eleştiri yaptı. Haklıydı.
Kraliyetin varisleri bile günlük yaşamlarını sosyal medyada paylaşıyor. Artık herkes ulaşılabilir ve özel yaşamlar ortada... Bir sürü yeşillik, renkli ıvır zıvır doldurunca ‘zengin sofrası’ olmuyor. Seyirci de bunu yutmuyor. Masa örtüsünden peçeteye, servis sunumuna kadar tüm detaylara artık herkes dikkat ediyor ve ne yazık ki bizim ‘lüküs hayat’ dizileri fena halde sınıfta kalıyor.
TÜRK DİZİLERİNİN BÜYÜK İMTİHANI...
Hele tecrübeli oyuncuların, takma kirpiklerle yatağa girmesine filan hiç girmeyelim! Biz artık bunlar 60’ların salon filmlerinde kaldı sanıyorduk değil mi? “Bizim seyirci böyle istiyor” özrünü yavaşça yere bırakalım şimdi, dikkat, seyirci artık istediği her tür dizinin alâsını bir ‘tık’la buluyor. Hiç ‘Crown’, ‘Game of Thrones’, ‘Peaky Blinders’ ya da ‘La Casa de Papel’ izleyenle izlemeyen bir olur mu?
Seyircinin gözü açıldı bir kere, önüne temcit pilavı koymak olur mu?