Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hafta Amerika’yı sallayan skandal, dünya gündemini meşgul etti. Yale, Stanford ve Georgetown gibi dünyanın en ünlü kabullerde yapılan sahtekârlık bir yandan, çocuklarını bu okullarına rüşvetle sokabilmek için servet harcayan ünlüler öte yandan... Bizde çok acayip bulunmuyor bu tür yolsuzluklar. Hatta, “Ne var bunda? Adamın parası varmış, çocuğunu faydalandırmış” diye bakanlar, “Benim de imkanım olsa, ben de yapardım” diye içinden geçirip, bunu bir ahlaksızlık olarak görmeyenlerimiz çoktur.

ASRIN SKANDALI
Amerika’da bu olayı FBI takip ediyormuş. Hollywood yıldızlarından sporculara, dev şirketlerin CEO’larından ünlü avukatlara, çocuklarını iyi okullara sokmak için sahtekârlığa başvuran anne-babalarla ilgili çok sayıda tutuklama kararı çıktı. Sadece ilk dalgada 50 kişi suçlandı. Oscar adaylığı da bulunan, Altın Küre, Emmy ve SAG gibi pek çok prestijli ödülün sahibi, ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dizisinin yıldızı Felicity Huffman ve yine hem Oscar adaylığı hem de birçok ödülü bulunan, ‘Shameless’ dizisiyle hatırlayacağınız eşi William H. Macy, fena halde zor durumda şu anda. İlk etapta 250 bin dolar kefalet ödediler. Kızları Sofia, Yale ya da Stanford gibi bir okula girebilsin diye yaptıkları bir dizi yolsuzlukla yargılanıyorlar şimdi...

ASRIN SKANDALI
Ünlü olmayan yok
‘Full House’ dizisinin yıldız oyuncusu Lori Loughlin de iki kızı için benzer usulsüzlükler yapmış ve şimdi tutuksuz yargılanabilmek için 1 milyon dolar kefalet ödedi. Bu arada, Instagram fenomeni kızının paylaşımlarını görseniz, zaten sınavdan yüksek puan almasının mümkün olmadığını, FBI takibi olmadan da anlarsınız. Tabii bu isimler, filmlerden ve dizilerden tanıdığımız yıldızlar olduğu için ön plana çıktı ama 50 kişilik listede kendi alanında ünlü olmayan kimse yok zaten...
Aklıma gelmişken, geçtiğimiz yıllarda defalarca üniversite sınavlarının sorularının çalındığı, sınava giren birçok öğrenciye soru-cevapların dağıtıldığı, bugün artık bir sır değil... Peki hiç doğrudan bu konuyla ilgili bir dava, yargılama veya ceza duydunuz mu ülkemizde? “Çok ayıp” dendi ve bitti gitti! Bırakın soruları çalıp satanları, ne şekilde olursa olsun o soruları ele geçiren ve bu sayede çocukları üniversiteye yerleşen aileleri de hapse atıyor dünya! Biz fırsatını ele geçirince hak yemeyi ‘normal’ sayarız, hatta imkanı varken böyle sahtekârlıklara sırt çevirip alın teriyle gayret edenleri ‘enayi’ yerine koyarız! Suç ve suçlu her ülkede var da yolsuzluğun cezası her yerde yok işte! Kıyafeti düzgün olsun da... Küçük ahlak farkı burada!

Adım adım...
Stanford ve Yale gibi dünyanın en ünlü üniversitelerine kabullerde yaşanan büyük sahtekârlıkta adım adım;
- Her şey ‘The Key’ isimli danışmanlık şirketiyle başlıyor. Başında da William Rock Singer isimli bir adam var. Hem öğrencilere çift süre verdirip o da yetmeyince, SAT sınav kağıtlarıyla oynayıp puan yükseltiyorlar hem de bazı önemli okulların koçlarıyla iş birliği yapıp, kabul dosyalarına koymak üzere sahte spor sertifikaları düzenliyorlar. Her zaman saçma bulmuş olsam da gerçek şu ki mühendisliğe başvurmuş olsanız da, Amerikan okullarına kabullerde bu gibi spor başarıları çok etkili oluyor. Fotoşopla kürek takımında gösterilip, düzmece hazırlanmış sertifikalar mı ararsınız, her yola başvurulmuş. Organize bir suç şebekesi olarak çalışılmış.
- Zengin ve ünlü 50 aile ki bunun ‘şu an sadece buz dağının görünen yüzü’ olduğu söyleniyor, yüz binlerce dolar harcayıp, bu sahtekârlığa başvurmuş. Günün sonunda FBI’ın takibine yakalanınca, suyun başındaki danışmanlık şirketinin yöneticisi, -bu yolla yedi yılda 25 milyon dolar’dan fazla para toplamış ailelerden- cezası düşürülsün diye FBI’la iş birliği yapmış ve aileler yakalanmış. Şu an hepsiyle ilgili tutuklama kararı var.
- Türkiye’den yurt dışı üniversitelere başvuran birçok zengin ailenin, çocukları için uydurma sertifikalar hatta çizim gerektiren bölümler için başkalarına yaptırılmış portfolyolar hazırlattıklarını yıllardır duyuyorduk. Hatta bu sebeple yurt dışında itibarımız epey düştü ve ülkemizden başvuran öğrenciler artık olası bir sahtekârlığa karşı iki kere inceleniyor. Ama doğrusu SAT puanıyla da oynanabileceği kimsenin aklına gelmezdi sanırım.
Peki ama asıl soru şu, çocuklarına parayla başarı ve prestij satın almaya çalışan bu aileler, evladına ne büyük bir kötülük yaptıklarının farkında mı? Sahtekârlıkla mutluluk satın almaya kalkanlar, çocuklarında ne büyük bir travma yarattıklarını biliyorlar mı? Bir insanın, hak etmediğini kendi içinde bildiği bir başarıyı taşımanın yükü ne kadar ağır, tartıyorlar mı? Peki ya küçük de olsa emeğinle kazanmanın keyfinden bir insanı mahrum bırakmak ne büyük bir ceza, düşünüyorlar mı? İnsan çocuğuna miras olarak sahtekârlık bırakır mı? Sonra, “Her şeyi vardı, neden uyuşturucuya yapıştı?” ve “Neden intihar etti?” diye sorarlar, örnekleri az mı?