Michelin töreni sonrası kutlamadan ayrılırken kulaklarımda İzmir marşının bu sözleri çınlıyordu. Bu güzel sözleri hayata geçiren ise tartışmasız Urla oldu. Michelin listesinde Yeşil Yıldız alan yerler Urla ile çoğaldı, gastronomi turizmi kadar sürdürülebilirlik konusunda da geleceğe dair umut verdi
Od Urla’da Osman Sezener üç yıldır Fransız uzman Pascal Garbe ile yenilebilir çiçekler üzerine çalışıyor, tabaklarını 100’ün üzerinde farklı çiçek ve aromatik ot çeşidiyle hem süslüyor hem de çeşnilendiriyor.
Sınırları doğru tanımlamak
Merakla beklenen Michelin rehberi sonuçları 9 Kasım’da törenle açıklandı. Bu kez listenin kapsama alanı genişletilerek İzmir, Urla, Alaçatı ve Bodrum da listeye dahil edildi. Turizm Geliştirme Ajansı TGA tarafından desteklenen Michelin Türkiye Rehberi Ege bölgesini dünya gastronomi haritasına koymak için önemli bir adım.
Michelin Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendhal Poullennec adeta bir söz cambazı, soru ne olursa olsun aynı
Turizm açısından ölü bir bölgeyi canlandırmak için ne yapılır? Çok basit! Sofralar kurulur ve herkes çağrılır. İşte turizm açısından ebediyen gölgede kalmaya mahkûm Friuli-Venezia Giulia bölgesindeki kentler birliği bunu yapmış.
İtalya’nın kuzey doğu köşesinde yer alan bölge Slovenya ve Avusturya ile komşu, aynı zamanda da İtalya’nın kuşkusuz en çok ziyaret edilen kenti Venedik’in hemen arkasında yer alıyor. Kısmi özerkliği olan bölgenin merkezi liman kenti Trieste zamanında Osmanlı ile de sıkı bir ticaret ilişkisi olan zengin bir kent. Biraz daha içeride yer alan Udine kenti ise yer yer Almanca da duyabileceğiniz bir yerleşim. Aradaki Gorizia ise kendinizi Slovenya’da sanacağınız kadar Slovenya havasında. Venedik’in bu kadar yakınında olmasına rağmen epey farklı olan bu bölge her zaman biraz Venedik’in gölgesinde kalmış. Nasıl olmasın ki, rüyalar şehri Venedik’le baş etmek hiçbir şekilde mümkün değil. O her zaman gölgesinde kalmaya mahkûm olduğunuz yıldız.
Ne görkemli anıtlarıyla ne masalsı
100 yıllık Cumhuriyet’in ilk yıllarında başkent Ankara’da çağdaş lokantalar açılıyor; Beyaz Ruslar, Fransız ve Rus mutfağını sunuyorlardı. 50 yıl sonra ise göçler, büyük şehirlerde kebap ve lahmacun mekânlarının açılmasına yol açacaktı.
Ankara’nın başkent olmasını takip eden ilk yıllarda kente büyük bir hareketlilik gelmişti. Türkiye’nin dört bir yanından gelen mebuslar ve aileleri dışında yabancı diplomatlar da kente gelmeye başlamışlardı. Birbiri ardına kurulan bakanlıklar ve devlet dairelerinin yanı sıra yavaş yavaş yeni kurumlar ve üniversiteler de kuruluyordu. Bu da beraberinde büyük bir nüfus hareketliliği demekti. Yeni mekânların açılmasıyla sosyal hayat renkleniyor, Cumhuriyet’in ilk yıllarında restoran dünyası o zamanın moda ifadesiyle “asri” lezzetlerle şekilleniyordu.
Eski başkent İstanbul’da özellikle Mütareke döneminde gelişmiş olan Batı lezzetleri, özellikle Bolşevik ihtilalinden kaçan Beyaz Ruslarla gelen Fransız-Rus mutfağı etkisi Ankara mekânlarına da hemen yansımıştı.
Antalya’daki 7 Mehmet restoran, Londra’daki The Counter restoranı iki günlüğüne teslim aldı. Gourmand kitap ödüllerinde En İyi Restoran kitabı seçilen 7 Mehmet’in kitabındaki tariflerden oluşan bir seçkiyle Antalya lezzetleri tadıldı.
Antalya’nın köklü mekânı 7 Mehmet restoranın hikâyesi ve tarifleri bir süre önce lokantanın 3. nesil şefi Mehmet Akdağ ve Sinan Hamamsarılar tarafından “7 Mehmet-Hikâyeler, Ürünler, Tarifler” başlığıyla kitaplaştırılmıştı. Kitap bu yıl Gourmand kitap ödüllerinde En İyi Restoran kitabı seçildi. Ödül töreni, kasım ayı sonunda Riyad’da yapılacak. İngilizcesi de yayımlanan kitap, Amazon’da uluslararası satışa sunuldu. Japonya’yı kapı komşusu yapan, yıl içinde birkaç kere gurme turlar düzenleyen Sinan Hamamsarılar’ın girişimleri sayesinde Japonya’nın önde gelen kitapçılarından Daikanyama Tsutaya’nın Tokyo şubesinde de bulunabiliyor. Bu arada kitabın İngilizcesinin ilk yurt dışı tanıtımı Londra’da yapıldı. Kitapta yer alan
İspanya’nın Bask bölgesinde Atlantik kıyısındaki San Sebastian kenti tam çeyrek asırdır gastronominin adresi oluyor. Bu yıl 25. yılını kutlayan Gastronomika Konferansı sadece İspanya’dan değil, dünyadan şeflerin de ilgiyle izlediği, birbirinden yaratıcı sunumların yapıldığı bir ortam.
San Sebastian’a hava yoluyla gitmenin yolu Bilbao Havalimanı’ndan geçiyor. Uçak alçalırken Bilbao Havalimanı binası size kentte karşılaşacağınız yeniliklerin işaretini veriyor. Özellikle köprü yapılarıyla tanınan ünlü İspanyol mimar Santiago Calatrava imzalı bina, bir bakışta kalkmaya hazırlanan bir uçak ya da uçan bir kuş etkisi yaratıyor. Bina Bask bölgesinin iki önemli kenti Bilbao ve San Sebastian’da karşılaşacağınız çığır açıcı pek çok modern mimarlık yapısının da habercisi gibi. Bilbao’daki en ünlü yapı kuşkusuz Frank Gehry’nin Guggenheim binası. Öyle ki Paris’teki Eyfel Kulesi ve Sidney’deki opera binasından sonraki en güçlü etkiyi yaratan ve kentin kaderini değiştiren ikonik yapılara örnek
İtalya’da kurulan Slow Food hareketi iki yılda bir büyük bir peynir etkinliği düzenliyor. Slow-Cheese 2023’te Türkiye’den şef Zeynep Hande Kılıç peynirli Kemalpaşa tatlısı ile tatlı bir sunuş yaptı ve Türk mutfağının peynirli lezzetleri hakkında konuştu.
Slow Food Cheese iki yılda bir İtalya’nın kuzeyindeki Bra kentinde düzenleniyor ve sadece İtalya değil bütün dünyadan peynir meraklılarını bir araya getiriyor. Etkinlikte İtalya’nın tüm yöresel peynirlerini görmek ve tatmak mümkün ama aynı zamanda dünyanın dört bir yanından gelen peynir üreticilerini tanıma fırsatı da var. Üreticiler sadece birbirlerinin alışılmadık peynirlerini tatmakla kalmıyor, ayrıca birbirlerine deneyimlerini aktarıyor, yapılan oturumlarda deneyimlerini ve sektördeki sorunları da paylaşıyorlar. Korunması gereken kültürel miras niteliğinde olan yöntemlerden yeni tekniklere, gıda endüstrisindeki son inovasyonlara kadar uzanan geniş bir yelpazede peynir üretimi ile ilgili her şeyi burada bulmak mümkün. Etkinlikte, sürdürülebilir ve
Bugün Dünya Kahve Günü. Kahve denilince eşlikçisi her zaman tatlı oluyor. Kahvenin acımsı tadını dengeleyen tatlı, tatlının insanın içini baymamasını sağlayan da kahve oluyor. 7 Eylül’de Paris’te dünyanın en tatmaya değer tatlı ve pasta lezzetleri için La Liste dünya ödülleri verildi. Doğrusu tatlı peşinde yollara düşmeye değer bir listeydi.
Çoğu insan tatlıya çok düşkündür. Kızım tatlılar için her zaman ikinci bir midesi olduğunu söyler. Benimse hayatımda hiç tatlı olmasa da olur! Ama anne-kız baş başa seyahatlerimizin en tatlı anıları tattığımız tatlı lezzetleri etrafında şekillenir. 7 Eylül’de Paris’te açıklanan La Liste Pastacılık Özel Ödülleri, böyle tatlı anılar yaratabilmek için dünya çapında bir liste sunuyor.
Onur ödülü Pierre Hermé’nin
Bu yıl ikincisi verilen ödüllerde 11 ayrı kategoride 15 ülkeden 25 pasta şefi ödülleri paylaştı. En büyük özel onur ödülü “Award of Honor” meslek hayatında
Slovenya’da küçük bir dağ köyü olan Kobarid’deki Hisa Franko adlı restoranı dünya gastronomi haritasına âdeta çivileyen Ana Ros, 3 Michelin ve 1 yeşil Michelin aldı. Ünlü şefi tanıyınca bu başarı öyküsünün öncelikle aşk ve tutku olduğunu anlıyorsunuz.
Ana Ros, Slovenya’yı dünya gastronomi haritasına koymayı neredeyse tek başına başardı. Ana’nın hikâyesi gerçekten bir aşkla başlıyor. Şarap uzmanı Valter Kramar ile tanışınca kaderi değişiyor. Âşık olup evlendiği kocasının ailesinin lokantasına gelen gelin olarak kendini önce garson, sonra mutfakta buluyor. Parlak bir diplomasi kariyeri olacakken ve iddialı bir kayak yarışçısıyken, üstelik modern bale eğitimi almışken, ufak bir dağ köyünde çoluk çocuk yetiştirmek ve lokantada kepçe sallamak, hayallerine aykırı gibi olsa da Ana Ros değişen kaderiyle birlikte eşinin ailesinin lokantası Hisa Franko’nun ve lokantanın bulunduğu dağ başındaki küçük kasaba Kobarid’in kaderini değiştiriyor. Üstelik hiçbir şeflik eğitimi ve