Puşkin ile teselli bulmak

22 Mart 2020

Rus edebiyatının önemli isimlerinden Puşkin, bize o kadar uzak değil. Eve kapanmak zorunda kaldığımız ilkbahar günlerinde, bu eşsiz şairin eserlerini okuyarak, ruhumuza işleyen sözleriyle duvarları aşıp teselli bulur belki yüreğimiz.

Şiirde gerçeklik akımının kurucusu sayabileceğimiz Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 1799 yılında Moskova’da dünyaya gelir. 1828-1829 Osmanlı Rus savaşı sırasında Rus ordusunda gözlemci sıfatıyla katılan Puşkin’in bu yolculuğu Gümrü, Kars, Erzurum güzergâhında gerçekleştirir. “Erzurum Yolculuğu” adlı eserinde Kars ve Erzurum hakkında izlenimlerini aktarır.   
 “Maça Kızı”, “Veba Sırasında Ziyafet”, “Eugene Onegin“, “Don Juan” adlı eserlerinin yanı sıra yüzlerce şiir kaleme alan Puşkin’in romantizmden ne kadar uzak olduğunu gerçekçiliğe olan yakınlığından anlayabiliriz. Ancak delicesine âşık olduğu eşine olan romantizmi ölümüne sebep olacak kadar yakıcıydı... 27 Ocak 1837’de St. Petersburg yakınlarında eşine sarkıntılık eden bir subay ile

Yazının Devamı

Ana tanrıça toprak ana

15 Mart 2020

Yeryüzünde, Toprak Ana modeline uygun tek kadın profili Anadolu’dadır. Anadolu kadını cömerttir, cesurdur, özverilidir ve savaşçıdır. Adı ile bütünleştiği Anadolu için canını seve seve verir

Yaklaşık 10 bin yıl önce Anadolu’da yaşayan hemşehrilerimiz “anaerkil” yapıdaki bir inanç sistemine sahiplerdi. Bu dönem Anadolu’sunun en önemli yerleşim merkezi ise kuşkusuz Çatalhöyük’tü. Bugün Konya ilinin 50 kilometre güneydoğusunda bulunan Çumra ilçesi sınırlarındaki Çatalhöyük için, Anadolu’nun ilk başkentidir denilebilir. Çatalhöyük ile beraber Burdur Hacılar Höyüğü de önemli bir yerleşim merkezi olarak öne çıkar. Ancak Çatalhöyük, o dönem Anadolu’sunun ve dünyanın en önemli kültür merkezi olarak görülebilir. Parlak Çatalhöyük uygarlığının inanç sistemini ise “Tanrıça” düşüncesi oluşturur.

Çatalhöyük ve o dönem insanının inanç

Yazının Devamı

Nevruz resmî bayram olsa

8 Mart 2020

Nevruz adı verilen bahar bayramının kadim Türk milletinin nezdinde çok büyük bir önemi ve saygınlığı vardır

Nevruz’un Türk millî bayramı olması Ergenekon Destanı’nın içeriği ile yakından ilintilidir. Abu-l Gazi’nin (Ebülgazi Bahadır Han) Türk Şeceresi’nde (Şecerei Terâkime) bu bayramın kaynağı özetle şöyle verilir: Göktürkler bir savaş neticesinde tamamen yok edilirler. Sadece İl-Han oğlu Kıyan ile yeğeni Tukuş kurtulur. Bu iki çocuk çok zor ve çetin bir yolculuktan sonra dar bir boğazı geçip geniş bir vadiye inerler ve bolluğundan, bereketinden dolayı buraya “Ergenekon” adını verirler. 400 yıl Ergenekon’da kalırlar. Burada çoğaldıktan sonra ovaya sığmaz olurlar ve çıkmak isterler. Ergenekon’a girdikleri dar boğazdan bu kalabalıkla çıkmak mümkün olmadığından çareler ararlar. Ve Ergenekon’un demirle yüklü dağını ateşler yakarak eritip Ergenekon’dan çıkarlar. Ergenekon’dan çıktıkları tarih 14 Mart’tır ve Türkler buradan demiri eriterek

Yazının Devamı

Orta Asya ve Anadolu’da Nevruz kültü

1 Mart 2020

Şaman din adamları kamlara göre, “Türklerin atasının yaratıldığı gün” olan nevruz, 12 hayvanlı Türk takviminde yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilirÖncelikle Orta Asya’da geçmişi binlerce yıl gerilere giden Türk devletlerine baktığımızda nevruz ve nevruz kutlamalarıyla ilgili detaylı bilgi veren çok önemli insanlar karşımıza çıkar. “Dîvânu Lugâti’t-Türk” isimli eserin yazarı Kaşgarlı Mahmut ve “Kutatgu Bilig” adlı eserin müellifi Yusuf Has Hacip, nevruz ile ilgili çok önemli bilgiler verirler.
Öte yandan, şair ve düşünür Ömer Hayyam, düzenlediği takvim için yeni yılın başlangıcını 21 Mart olarak gösterir. Ve Akkoyunlu Türk hükümdarı Uzun Hasan’ın Nevruz Bayramı’nı coşkuyla kutladıklarını kaynaklar göstermektedir.

Orta Asya Türkleri için yüzyıllar boyu bir din niteliğinde olmuş Şamanizm’de din adamı kamlara göre nevruz, “Türklerin atasının yaratıldığı gündür.” Mani dinini kabul eden Uygur Türklerinde nevruz

Yazının Devamı

Galata Köprüsü’nün uzun öyküsü

23 Şubat 2020

İlki Bizans döneminde, ikincisi İstanbul’un fethi sırasında yapılan Haliç köprülerinin en ünlüsü, şiirlere konu olan Galata Köprüsü, 16 Mayıs 1995’te yanarak, arkasında bıraktığı anılarla sonsuz bir sükûnete çekilmiştir

Köprülerin en ilkel örnekleri, düz atkı ya da asma köprü olarak inşa edilmiştir. Sivil amaçlı olarak yaya ve taşıtların bir akarsuyu veya bir engeli geçmeleri için yapılmış olmalarının yanı sıra askerî amaçlar için inşa edilen köprüler de en az ilki kadar sanat değeri taşır. Haliç üzerindeki ilk köprünün Justinianus devrinde (VI. yüzyıl) yapıldığı ve adının “Aghios Khalinikos Köprüsü” olduğu biliniyor. Taş bir yapı olan Aghios Khalinikos Köprüsü muhtemelen Eyüp-Sütlüce arasındaydı.

Fatih’in İstanbul’u fethi sırasında yüzlerce duba ile yaptırdığı köprü ise Haliç’in ikinci köprüsü olarak bilinir.

Haliç üzerindeki üçüncü

Yazının Devamı

Aşkın sarhoşluğu

16 Şubat 2020

Âşığın sarhoş olurken içtiği vuslat şarabıysa, mezeleri de insanı insan yapmaya yarayan her türden ahlaki ögelerdir

 

ATEŞ-İ IŞKEST KENDER NEY FÜTAD

CUŞİŞ-İ IŞKEST KENDER MEY FÜDAT

(Aşk ateşidir ki neyin içine düşmüştür,

Aşk coşkunluğudur ki şarabın içine düşmüştür.) 

Dinle cancağızım! Neyden dinlediğin bu sohbetler, seni benlik dairesinden bir süreliğine de olsa alıkoyuyorsa bu dinlediklerin aşkın eseridir, söyleyen de aşkın peygamberidir.

Değerli okurlar, kimileri bu ifadelerle Hz. Mevlânâ’ya “aşkın peygamberi” lakabını takarlar ki bunu ne maksatla söylediklerini anladığımız için hoşgörürüz. Lakin sözü tercüme edenden dinleyenler ya anlayışları oranında şiddetle bu ifadeyi reddederler ya da bu ifadeyi kabul ederek Hz. Mevlânâ’yı peygamberlik mertebesine çıkarırlar. Böyle bir kıyastan en çok Hz. Mevlânâ rahatsızlık duyar; zaten, “Benim söylemediğim bir sözü ben söylemişim gibi söylerseniz sözden de söyleyenden de şikâyetç

Yazının Devamı

Ben ve biz diye diye

9 Şubat 2020

Ben ve biz diyerek, doğadan koparak nasıl doğayı ve dünyayı yok ettiler. Teferruatta kalırsanız, maddi varlığın kul ve kölesi olursanız, tüketirsiniz ve yok edersiniz

 

ATEŞEST İN BANG-İ NAY Ü NİST BAD

HERKİ İN ATEŞ NEDANED NİST BAD

(Bu ney’in sesi ateşti, hava değil;

kimde bu ateş yoksa yok olsun) 

Bu işittiğin ney’in sesi ateştir; sakın hava ile içinin doldurulduğunu bu saatten sonra düşünme. Zahiren havadır ama aslı aşk ateşidir. Sıradan ateş yakar. Aşk ateşi ise hem yakar hem arındırır. Ateşe yaklaşmasını bil yeter. Bilgisizce gelirsen ateş seni yakar, aşkını yitirirsin; bilgece gelirsen seni arındırır, tazeler.

Ney’in sesi gönül yakan bir aşk hikayesidir. Bu hikâyenin bütün senaryosu hayy’dan gelip hu’ya dönüş üzerinedir. Hikayeyi okutan ise cananın en kıymetli canıdır. Biz sadece zahiren söyler görüneniz.

Yazının Devamı

Aşkın yeri

2 Şubat 2020

Can ve ten uyum içinde ise buradan elbet aşk doğar. Aşkın yeri can içerisindedir ve can âşıkların sakiliğini canan yapar. Canlar sofrasında hayret ve dert vardır

TEN Zİ CAN Ü Zİ TEN MESTUR NİST
LİK KES RA DİD-İ CAN DESTUR NİST
(Ten candan can da tenden gizli değildir.
Lakin canı görmek için izin yok)

Görmek için elbette geniş bakabilmek, işitmek için de bu defa aşk bilgesi olmak gerek. Bilge ancak verilen sırlara mana verebilir. Aksi halde bilgisi nispetinde gerçeği ya reddeder ya da kabullenir. Ney, aynı delikten farklı sesler çıkarılmasına imkan verir. Pes ve tiz sesler insanı türlü türlü etkiler. Hz. Mevlana bu beyitte sözlerine daha da derinlik katar; adeta neyzenin yüksek şiddette üflemesi gibi. Söyleyen söylerken dinleyen de dinlerken hayretlere bürünür ve bu hayrette ne endişe kokusu vardır ne de başka bir şey. Dinleyen şimdiye kadar dinlediği kişinin Hz. Mevlana olduğunu sanıyordu. Oysa söyleyen Hz. Muhammed’dir.

Yazının Devamı