Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

Rus edebiyatının önemli isimlerinden Puşkin, bize o kadar uzak değil. Eve kapanmak zorunda kaldığımız ilkbahar günlerinde, bu eşsiz şairin eserlerini okuyarak, ruhumuza işleyen sözleriyle duvarları aşıp teselli bulur belki yüreğimiz.

Şiirde gerçeklik akımının kurucusu sayabileceğimiz Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 1799 yılında Moskova’da dünyaya gelir. 1828-1829 Osmanlı Rus savaşı sırasında Rus ordusunda gözlemci sıfatıyla katılan Puşkin’in bu yolculuğu Gümrü, Kars, Erzurum güzergâhında gerçekleştirir. “Erzurum Yolculuğu” adlı eserinde Kars ve Erzurum hakkında izlenimlerini aktarır.   
 “Maça Kızı”, “Veba Sırasında Ziyafet”, “Eugene Onegin“, “Don Juan” adlı eserlerinin yanı sıra yüzlerce şiir kaleme alan Puşkin’in romantizmden ne kadar uzak olduğunu gerçekçiliğe olan yakınlığından anlayabiliriz. Ancak delicesine âşık olduğu eşine olan romantizmi ölümüne sebep olacak kadar yakıcıydı... 27 Ocak 1837’de St. Petersburg yakınlarında eşine sarkıntılık eden bir subay ile girdiği düelloda ağır yaralanarak hayatını kaybeder. Yakın dostu Gogol’a “Ölü Canlar” adlı eserini yazmasına sebep olmakla birlikte Dostoyevski, Rus edebiyatının en görkemli şairi olan Puşkin’i, “Gelecekten haber veren biridir” diye över.

İlkbahar mevsiminin bu ilk aylarında Puşkin’den birkaç şiir ile iyi pazarlar dilerim.

Haberin Devamı

Kuş
Gurbette saygıyla izliyorum
Geleneğini eski zamanların;
Bir kuşu özgürlüğe salıyorum
Parlak şöleninde ilkbaharın.

Artık avuntusuz değilim,
Ve küsmüyorum yazgıma,
Mademki özgür kılabildim
Tek bir varlığı da olsa!

 Kuran’a Öykünmeler
Çift ve tek üzerine ant içerim
Kılıç ve haklı savaş üzerine ant içerim,
Sabah yeli üzerine ant içerim,
Akşam duası üzerine ant içerim;

Hayır, seni terk etmedim ben.
Ya kimdi başını okşayarak
O korunaklı yere götürdüğüm,
Amansız takipten saklayarak?

Ben değil miydim çölün sularıyla
Susuzluğunu dindiren?
Ben değil miydim diline senin
Akıllar üstünde erk veren?

Sıkı dur öyleyse, yalanı hor gör,
Yürü gerçeğin yolunda inançla,
Sev öksüzleri ve Kuran’ımı,
Öğüt ver titreyen yaratığa.

Yeniden Doğuş
Barbar sanatçı, dâhinin tablosunu
Karalıyor özensiz bir elle
Ve kendi ilkesiz resmini
Çizikliyor onun üzerine.
 
Fakat yabancı boyalar zamanla,
Köhneyip düşüyor kabuklar gibi;
Ve önceki güzelliğiyle.
Çıkıyor ortaya dâhinin eseri

Haberin Devamı

Tıpkı bunun gibi yanılgılar da
Kayboluyor benim acılı ruhumda.
Ve başlangıçtaki temiz günlerin
Görüntüleri doğuyor onda.

Tutsak
Zindandayım nemli bir karanlıkta.
Beslediğim genç kartal, avluda,
Altında parmaklıkların çırpıyor kanatlarını
Gagalarken kanlı bir yiyecek parçasını.

Gagalıyor ve fırlatıyor gözlerini pencerede
Sanki aynı arzuyu taşıyor benimle.
Bakışı ve çığlığıyla diyor ki tutsaklık yoldaşım 
“Vakit geldi artık, uçalım dostum uçalım!

Bizler özgür kuşlarız, hadi davran!
O beyaz dağa doğru, daha öteye bulutlardan,
Denizin gökyüzüyle buluştuğu maviliklere,
Sadece rüzgârın ve benim gidebildiğimiz o
yerlere...”