Anadolu hep genç

23 Mayıs 2020

Hey koca yurt Anadolu; tüm görkemiyle günümüzde de genç! Her geçen gün daha genç olacak ve yüzyıllar boyunca gençleşe gençleşe varlığını devam ettirecek.

Anadolu bir yurttur, bu kadim coğrafyaya ister doğudan ister batıdan gelsin, her kavim, yarım yamalak sahip oldukları kültürel birikim ve teknik bilgileriyle karşılarında görkemli bir birikim bulmuşlardır. Her kim neye sahipse o sahip oldukları nitelikten, nicelikten, değerler yekûnundan ne kadar az nasiplenmişse o şeylerin tamamı yaşlıdır. Anadolu kendi kültür tarihi boyunca (ki bu tarih dünya kültür tarihinden çok daha önceye dayanır) bilimsel çalışma, felsefi düşünce, sanat eseri, kültürel değer, müzikal enstrüman ve edebi ürünler ortaya koyabildiği için çok gençtir. Eş deyişle takvimsel tarih olarak geçmişi ve birikimi, dünyanın her bölgesinden öncelere dayanmakla birlikte dünya kültür mirasına sağladığı katkılarla orantılı olarak gençtir, genç kalabilmiştir. Anadolu, altıncı kıta

Yazının Devamı

Nevbahar mevsiminde İstanbul

17 Mayıs 2020

Erişti yeniden nevbahar mevsimi açıldı güller renk renk, çerağan vaktinde şehirlerin prensesi İstanbul’da bir kez daha!

İki imparatorluğa başkentlik eden İstanbul hem coğrafi konumuyla eşsiz bir güzelliğe sahiptir hem de kültürel mirasıyla hiç şüphesiz yeryüzünün en güzel, en özel şehridir. Napolyon, “Şayet dünya tek bir devlet olsaydı, başkenti kesinlikle İstanbul olurdu” diyerek şehrin önemini vurgular.

Paris, Londra, Viyana, New York gibi şehirler, planlanarak dizayn edilmişler; ancak İstanbul kendi dinamikleri üzerine doğal bir planlama geliştirmiştir. Boğaz’ın her iki yakasındaki tepelerin her biri seyir terasıdır, yine her iki yakadaki koylar ışınsal planlı gelişen köylerle süslenmiştir. Sultanahmet başta olmak üzere birçok merkezi alan, şehre serpilmiş motif motif halılara benzer.

Yılın her mevsimi şehrin bir kimliği vardır, gecesi ve gündüzünün dinamikleri şehirde yaşayan insanları uykusuz bırakır. Sanat, kültür, edebiyat, müzik ve doğanın tüm mevsimlerdeki heyecanıyla elbette; lale, gül,

Yazının Devamı

Anadolu’da ramazan

10 Mayıs 2020

Ramazan boyunca birçok kadim şehrimizde bazı gelenekler özenle devam ettirilmeye çalışılıyor; toplumları sosyalleştiren en önemli kaynak da işte bu dini, doğa kaynaklı ve millî gelenek ve bayramlardır.

Kültür her şeyin varlık nedenidir ve din tüm kültürlerin ana kaynağıdır. Dünyanın en ücra yerlerindeki kavimlerde dahi inançsız hiçbir kabileye rastlanılmaz. İnançların tarihsel süreç içerisindeki temel ibadet gelenek ve pratikleri, kimi zaman din görevlilerinin yeni yorumlarına veya kişisel akli yorumlamalarına göre değiştirilmiş; hafifletilmiş veya daha sıkılaştırılmıştır. Eskimsi yeni ve yenimsi eski gibi bir karmaşıklık hem dinsel gelenekler hem de kültürel sanatsal motifler; kimileri tarafından eskiye özlem duygusu oluştururken, kimilerince geçmişten gelen her şeye karşı bir küçümseme, reddiyecilik tepkisi yaratmıştır. Kültür tahlilini yapamamış her toplumda bu sorun görülmektedir.

Anadolu’nun birçok kadim şehrinde ramazan ayı boyunca birçok gelenek bilinmektedir. Bazıları,

Yazının Devamı

Toprakla suyun buluşması

3 Mayıs 2020

Hıdırellez, insan aklının her zaman tabiat olaylarını, doğadaki değişiklikleri kolay anlayabilmek için kendi doğasına indirgeyerek kişileştirme çabasının ürünüdür.

Hıdırellez, Orta Asya, Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında yaşayan (çoğunlukla ekonomileri tarım ve hayvancılığa dayanan) halk arasında sıkıntı içerisinde bulunanlara yardımcı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin efendisi olduğuna inanılan İlyas’ın buluştukları gün olarak bilinir. Bu sembol kişilikler, aslında toprak ile suyun en coşkulu mevsimsel buluşmasının ürünleridir.

Takvim insanoğlunun ihtiyaçlarına göre; tarihsel, inançsal ve tabiatsal olarak temelde üç gruba ayrılır. Hıdırellez (6 Mayıs) günü, tabiat takviminin 21 Mart, 21 Aralık gibi geleneksel tüm ritüellerini günümüze kadar büyük ölçüde koruyabilmiştir. Takvim, bir dönem, mevsimsel anlamda yaz ve kış olarak iki ana gruba ayrılmıştı. 6 Mayıs-4 Kasım arası yaz mevsimi; 8 Kasım-5 Mayıs aralığı ise kış mevsimi olarak bilinirdi. 5 Mayıs akşamının, kış mevsiminin bitip yaz mevsiminin

Yazının Devamı

Eski Ramazanlar

26 Nisan 2020

Kur’an-ı Kerim Arapça kavurucu sıcak anlamına gelen Ramazan ayında indirildiğinden, Müslümanlar için ayrı bir önem taşır. Her toplum gelenekleri doğrultusunda Ramazan ibadetlerini süslemiştir

Toplum hayatının ürettiği değerlerle din kendisini gösterir. Mimari yapılar, estetik ve plastik sanat eserleri, adet ve gelenekler her inanç sisteminin ‘gösteren’leridir. Din Yaradan’ın ahlakı ile ahlaklanmaktır. Temel yükümlülükler ve pratikler, kul olan insanoğlunun O’nu hatırlayarak O’na yaklaşması için birer vesiledir.

İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim Arapça kavurucu sıcak anlamına gelen Ramazan ayında indirildiğinden, Müslümanlar için ayrı bir önemi haizdir. Büyük bir heyecanla her yıl beklenen bu kutsal ay içerisinde yüzyıllardan itibaren her toplum kendi gelenekleri doğrultusunda Ramazan ayının ibadetlerini süslemiştir. Oruç eda etmek, bu ayın en temel ibadetidir ve toplumların geliştirdiği gelenekler de oruç ibadeti ekseninde şekillendirilmiştir.

Oruç öncelikle sahurla

Yazının Devamı

Sükûnet cevheri ve düalizm

12 Nisan 2020

Organik büyümeyi başarmış insan ve toplumlar, idealarını gerçekleştirme beceri ve kabiliyetlerini geliştirdiklerinden dolayı siyasi ve ekonomik sert iniş çıkışlar yaşamazlar

Düalizm, varlıkta daima iki prensibin varlığını kabul eden bir sistemdir. Bilgi kuramında subje-obje, ontolojide ruh-madde, Aristo’da form-madde olarak ikicileştirilir. Descartes varlığı hem madde hem de idea olarak kabul eder; bir anlamda idealizmle materyalizmi sentezlemeyi tasarlar. Descartes’a göre varlığın özünde bir değil iki cevher bulunur. Tasavvufi bakış açısına göre ise varlık tektir; zıtlıklar, ikilikler tek olan varlığın kolayca görünmesi, anlaşılması için birer izahlardır.

İdeal; Yaradan’ın ahlakıyla ahlaklanmak olarak tanımlanmalıdır. Ve her dönemin ihtiyaçlarına, keşkelerine, endişelerine cevap verecek bir ahlaki kurallar belirlenmiştir. Dinî, hukuki, sosyal, ticari ve ailevi koşul ve kurumlar, kendi ihtiyaçları etrafında koydukları kuralların temelinin adı ahlaktır. Materyal olan tüm kazanım ve birikimlerimiz de ahlaki bir çalışmanın, bakışın ürünleri olduğu

Yazının Devamı

Kim bu Sarı Çizmeli Mehmet Ağa?

5 Nisan 2020

Günlerimiz evde geçerken, bildiklerimizi tazelemek; hep duyduğumuz ama neden böyle denildiğini bilmediğimiz deyimlerin kökenini öğrenmek keyifli olabilir: Mesela Sarı Çizmeli Mehmet Ağa…

Anadolu kültür tarihinin yatay ve dikey alanda bütün seyrinden beslenen tarihsel ve aktüel yaratımlarını halen günlük hayata sık sık deyim olarak taşımaktayız. Çoğunlukla sözlü bazen de yazılı ürünlerde duygu ve düşüncelerimizi dikkati çekecek biçimde anlatan isim, sıfat, zarf, basit ve birleşik fiil görünüşlü dilbilgisi unsurları olarak tanımlayacağımız deyimler ve deyimlerin çözümlemelerinden birkaç örneği sizlerle paylaşarak evde kaldığımız bugünlerde bir nebze olsun keyifli hafta sonu geçirmenize katkı sağlamak isterim.

“Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” deyimini, ayakkabının tarihi üzerinden ele almalıyız. Anadolu’da ilk ayakkabı örneklerini Hititlerde (Etiler) görmekteyiz. Kalkık burunlu tahta ayakkabı kullanan Hititlerin bu tip ayakkabıları, yakın zamana kadar Anadolu’da

Yazının Devamı

Dünya nefes almalı

29 Mart 2020

Dünyanın gücü kalmadı; dünya kan ağlıyor, yaşlılar ölüm korkusu yaşıyor, çocuklar yarınlardan endişe duyuyor; tüm bunların sebebi ben ve biz demenin ne olduğunu bilmeyen insanlar.

Covid-19 adlı bir virüs! Malum bilinmeyen her şey insanı korkutur. Yapısını bilemediğimizden dolayı ölümcül sonuçları her birimizi hem üzüyor hem de büyük endişe duymamıza sebep oluyor. İnsanlık, tarih boyunca veba, sıtma, kolera olmak üzere birçok salgın hastalıkla karşı karşıya kaldı. Covid-19 da bunlardan biri ve önceki pandemiler gibi nihayetinde aşısı, ilacı bulunacak elbette. Bu ve benzeri virüsler gelecekte yeniden ortaya çıkacak ne yazık ki! Sadece Covid-19 ile neredeyse darmadağın olan tüm ülkelerin sağlık kurumları, ekonomileri, insanların psikolojileri yarınlarda kalıcı hasarlar bırakacak. Neden bu böyle oldu demeden önce, vardır bir sebebi diyen insanlar olmak zorundayız!

Doğaya verdiğimiz zarar

İnsanoğlu doğayı çok hızlı bir şekilde yok ediyor ve bunun ne yazık ki hiç farkına varmayacak şekilde bencil olduğu için de yok etmeyi

Yazının Devamı