Sınavsız üniversite (2)

10 Aralık 1998

       DÜNKÜ yazımda, sınavsız üniversitesinin, bizim gibi hızlı nüfus artışının olduğu ülkelerde hayalden de öte bir fantezi olduğunu dile getirmiş, ama buna karşın yığılmanın azaltılabileceğine dikkati çekmiştim.
       Üniversite önündeki 1.5 milyonluk birikim, 10 yılda üçte bire iner mi, inmez mi? Görünürde olanaksız görünen bu durum, her yıl bir milyon 300 bine yakın çocuk doğmasına rağmen, ciddi anlamda atılacak adımlarla eritilebilir. Hem de çok daha fazla genci yükseköğretimden yararlandırarak. Bu önlemler neler olabilir? İsterseniz gelin birlikte sesli düşünelim:
       Öncelikle gençlerin neden yüksek öğretime yöneldiklerine ve yükseköğretimdeki okullaşma oranlarına bir göz atalım:
       Üniversite diploması her anne babanın daha çocuğu doğduğu andan itibaren en büyük hayali. Diploma, sosyal statünün, iş bulmanın, evlenmenin, askerliği er olarak yapmamanın en önemli göstergelerinden biri. Parasız olunabileceği, ama diplomasız onlunamayacağı kanısının giderek yaygınlaşması, zengin olunsa da yine bu eksikliğin hissedilmesinden kaynaklanıyor. Yani

Yazının Devamı

Sınavsız üniversite (1)

9 Aralık 1998

       KOMŞUMUZ Yunanistan'da yüzlerce lisede öğrenciler isyandaydı. Gerekçesi de üniversite giriş sisteminin değiştirilmesi. Öğrenci ve velilerin baskısı giderek yoğunlaşınca Milli Eğitim Bakanı Arsenis, sınavları kaldırma kararı aldı. Eğer yalan olmazsa, gelecek yıldan itibaren üniversiteye orta öğretim başarı puanına göre öğrenci alınacak. Olaylar şimdilik dinmiş gibi gözüküyor, ama yeni sitemin de çok büyük haksızlıklara neden olabileceği şimdiden yeni tartışmaların odağını oluşturuyor.
      Sınavsız üniversite gerçekten hayal. Yunanistan bunu başarabilcek mi? Evet demek gerçekten çok zor. Daha önce benzer yöntemi pek çok ülke denedi, ama altından kalkamadı. Kalkması da mümkün değil. Hele hele bizim gibi üniversite önünde milyonların yığıldığı ülkelerde sınavsız üniversite hayalden de öte bir fantezi.
       Ortaöğretim başarı puanın geçerli bir ölçüt olabilmesi için, ortaöğretimin standart bir yapıya sahip olması gerekir. Almanya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Kanada, Hollanda gibi çok az sayıda ülke dışında ilk ve orta öğretimde standart eğitimi yakalamış ülke sayısı çok az. Bizim

Yazının Devamı

Erhan Ağabey'in ardından

8 Aralık 1998

       ÖLÜM, meğer ne kadar kolaymış. Geçtiğimiz hafta Yüksek Tansiyon'da, Eğit - Sen'den Alaadin Dinçer'le birlikte Erhan Akyıldız'ın konuğuyduk. Öğretmenler Haftası nedeniyle öğretmenleri tartıştık. Program öncesi ve sonrasında uzun uzadıya sohbet imkanı oldu. 20 yıla yakındır hep ağabeyimizdi. Milliyet'ten ayrıldıktan sonra da kontaktımız hiç kopmadı. Babacan tavrı, dostluğu, hoşgörüsü ve dürüstlüğü hep arkadan gelen bizlere örnek oldu.
       Sağlığı yerindeydi. Böbreklerinden sorunu olan Dinçer'e uzun uzadıya "aman sağlığına dikkat et" türünden önerilerde bulundu. Keyifliydi. Söz çocuklardan açıldığında, bizimkilerin kronikleşen yaramazlıklarının geçici olduğunu bir kez daha hatırlattı ve oğluyla, kızıyla duyduğu gururu, gözleri ışıl ışıl bir kez daha anlattı.
       Eğitime olan ilgisi, sevgili eşinin öğretmen oluşunun da ötesinde hiç eksik olmadı. Eğitimi sık sık gündeme getirir ve kısır tartışmaların ötesine geçerek somut öneriler ortaya konmasına çalışırdı. Program bitiminde de 8 yıllık kesintisiz eğitimin bir yıllık değerlendirmesi için en kısa zamanda tekrar bir araya gelmeyi

Yazının Devamı

Solun tarihi fırsatı

5 Aralık 1998

      ECEVİT'e hükümeti kurma görevinin verilmesi, 20 yıl aradan sonra başbakanlık koltuğuna sol eğilimli bir liderin oturmasına olanak sağlayacak.
       Merkez sağ ve dinci kadroların elinde irticayı en büyük sorun noktasına getiren devlet, belki yeni kurulan hükümetle gerici kadrolaşmanın önünü kesebilir. Avrupa'da bir bir iktidara gelen sol partilerle diyaloğunu artırarak da dünyadaki yanlızlığımıza son verebilir.
      Ecevit'e, Başbakanlık yolunun açılması, hem Türkiye, hem merkez sağ partiler, hem de sol açısından, gerçek anlamda tarihi bir fırsattır. Eğer yıllardır yılan hikayesine dönen sol birleşme mümkün olursa, merkez sağ da birleşecek ve bugünkü çarpık siyasi tablo bir anlam kazanacaktır.
       Ancak yakalanan bu tarihi fırsat, Ecevit ve Baykal'ı fazla ilgilendirmişe benzemiyor. Ecevit, yeni hükümeti kurma çalışmalarına öncelikle ANAP ve DYP'den başlayacağını acıklayarak CHP'yi dikkate almayacağını ima ederken, Baykal da, Ecevit'in başbakanlığına sıcak bakmadığını her fırsatta dile getiriyor.
       O Baykal ve

Yazının Devamı

Müdürlük sınavı!

4 Aralık 1998

       EĞİTİMİN en temel sorunlarından birincisi öğretmen yetersizliği ise, ikincisi de yöneticilerin basiretsizliğidir. Nitekim son yapılan müdürlük sınavı da bunu açıkça ortaya koydu.
       8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra, ilkokul ve ortaokullar birleştiği için aynı okulda iki müdür oldu. Hangisi görevlendirilse, diğeri küseceği için bakanlık sınav yolunu seçti. Kim başarılı olursa, koltuğa otursun ilkesi kabul edildi ve aylarca ertelemeden sonra, sınav geçtiğimiz ay gerçekleşti.
       Sınavda müdürlere, 20'si Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 30'u Türkçe, 50'si de Kamu Yönetimi ve Mevzuatı'ndan olmak üzere toplam 100 soru soruldu.
       Okuyanların yüzünü kızartan sonuçlar da hafta başında açıklandı. Neresinden bakarsanız bakın savunalacak hiçbir tarafı yok.
      Yönetici Seçme Sınavı'na katılan 35 bin 751 müdür ve müdür adayından sadece ve sadece bin 551'i, yani yüzde 4.5'i barajı aşabildi.
       Yöneticilik atamalarında, bugüne kadar liyakattan çok, eş, dost, ahbap

Yazının Devamı

Öğrenci kulüpleri

3 Aralık 1998

       ÜNİVERSİTE öğrenciliği, eğer biraz renk katılmamışsa, çok monoton. Öğrencilerin yüzüne baktığınızda, 20'li yaşların cıvıl cıvıllığından çok, ileriki yaşların bıkkınlığını görüyorsunuz.
       Bu durum A üniversitesi için böyle de, B üniversitesi için farklı mı? Kesinlikle hayır. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, göreceğiniz yüzler, dinleyeceğiniz sorunlar hep aynı.
       Üniversiteye giremeyen de mutsuz, kazanan ve mezun olan da. Peki gençleri hayata böylesine küstüren ne? Bu sorunun samimi cevaplarını bulamadıkça, onları bu yaşlarda yaşamaları gereken coşkuya kavuşturmak çok zor.
       Önce gençlerin içerisinde bulundukları ortamın bir fotoğrafını çekmekte yarar var. Evleri ele alalım. Hangi evde yüzler tam anlamıyla gülüyor ki? Sorunlar yumağı, hemen hemen her evin baş köşe misafiri. Enflasyondan, işsizlikten, terörden, bozuk hukuk düzeninden, eğitimden, toplumsal ilişkilerden rahatsız olmayan aile var mı?..
       Öğretim kurumlarına, öğretmenlerin yüzüne, Türkiye'nin haline, televizyon ve gazete haberlerine bir

Yazının Devamı

Liderlik ve vizyon

2 Aralık 1998

       HACETTEPE Üniversitesi'nden Doç. Dr. Şule Erçetin'in şu günlerde Türkiye'nin gündemine çok uyan bir kitabı yayımlandı. Dili biraz akademik de olsa, siyasete, liderliğe ve duyarlı seçmenliğe soyunan hemen hemen herkesin okuması gereken doyurucu bir kitap.
      "Lider Sarmalında Vizyon" ismini taşıyan kitabı okuduktan sonra, siz siz olun bizim liderlerden hangisi bu kalıplara giriyor, diye sakın bir kıyaslamaya girmeyin. Çünkü moraliniz bozulur.
      Liderlik ve vizyon kavramlarına tarihsel bir derinlik katan Erçetin, bununla da yetinmemiş, bu konuda dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen araştırmaların sonuçlarını da değerlendirmeye almış. Sadece politikada değil, herhangi bir alanda vizyon sahibi bir liderliğe soyunduysanız, kitapta sizi sonuca ulaştıracak birbirinden ilginç reçeteler var.
       Doç. Erçetin'i böylesine güzel bir çalışması için kutladıktan sonra, şu soruyu sordum:
       Liderlik ve vizyon konusunda müthiş bir birikim elde etmişsiniz. Bu çerçeveden bakıldığında, mevcut liderlerimizden hangileri,

Yazının Devamı

KPDS bilmecesi

1 Aralık 1998

      KAMU Personeli Yabancı Dil Sınavı KPDS ile ilgili yakınmalar bitmek bilmiyor. Gün geçmiyor ki, KPDS mağdurları kervanına bir yenileri eklenmesin.
       ÖSYM tarafından gerçekleştirilen KPDS, şu anda, kamu kurumlarında yabancı dil bilirliğin tek ölçütü olarak kabul ediliyor. Memurlar, dil tazminatından ancak bu sınavda başarılı olduklarında yararlanabiliyorlar. Akademik kariyer yapanların önlerindeki en büyük engel de yine bu ünlü sınav. Öyle ki, ABD ve İngiltere'de en az on yıl yaşadıktan sonra mastır ve doktorasını orada yapanların bile KPDS engeline takıldıkları çok sık rastlanan bir durum.
       Geçtiğimiz aylarda yine bu konuyu ele aldığımda yurtiçi ve yurtdışından yüzlerce e - mail ve faks gelmişti. Mesajların yarısında önemli bir işlevi yerine getirdiği için sınava destek çıkılırken, diğer yarısında ise şiddetle eleştiriliyordu.
       Destekleyenler, özellikle akadamik kariyer yapanların, bir yabancı dili en iyi şekilde bilmeleri gerektiğini, KPDS'nin de bunu en iyi şekilde ölçtüğünü savundular. Karşı çıkanların en büyük şikayet konusu ise

Yazının Devamı