Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       EĞİTİMİN en temel sorunlarından birincisi öğretmen yetersizliği ise, ikincisi de yöneticilerin basiretsizliğidir. Nitekim son yapılan müdürlük sınavı da bunu açıkça ortaya koydu.
8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra, ilkokul ve ortaokullar birleştiği için aynı okulda iki müdür oldu. Hangisi görevlendirilse, diğeri küseceği için bakanlık sınav yolunu seçti. Kim başarılı olursa, koltuğa otursun ilkesi kabul edildi ve aylarca ertelemeden sonra, sınav geçtiğimiz ay gerçekleşti.
Sınavda müdürlere, 20'si Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 30'u Türkçe, 50'si de Kamu Yönetimi ve Mevzuatı'ndan olmak üzere toplam 100 soru soruldu.
Okuyanların yüzünü kızartan sonuçlar da hafta başında açıklandı. Neresinden bakarsanız bakın savunalacak hiçbir tarafı yok.
Yönetici Seçme Sınavı'na katılan 35 bin 751 müdür ve müdür adayından sadece ve sadece bin 551'i, yani yüzde 4.5'i barajı aşabildi.
Yöneticilik atamalarında, bugüne kadar liyakattan çok, eş, dost, ahbap ilişkileri ve partizanlık söz konusu olduğu için sonuçlar beni fazla şaşırtmadı.
En azından mevcut çarpık durumun ortaya çıkmasına olanak sağladı. Umarız gereği yerine getirilir! Benzer bir sınav, 6, 7 yıl kadar önce öğretmenliğe yeni atanacaklar için de yapılmış ve sonuçlar tam anlamıyla bir felaket olduğu için apar topar kaldırılmıştı. Öylesine ilginç sonuçlar vardı ki, insanı şaşkına çeviriyordu. Branşında örneğin Fizik'te 100 üzerinden 5 alan öğretmenler vardı. Bu kişiler üniversiteden nasıl mezun olmuş diyenleriniz çıkabilir. Ama daha da ilginci, bu kişilerin daha sonra öğretmen olarak atamalarının yapılmasıydı. Muhtemeldir ki, müdürlük sınavında patır patır dökülenlerden önemli bir çoğunluk yine aynı isimlerdir. Nasıl ki bir yolunu bulup öğretmen oldularsa, yine bir yolunu bulup müdür olmuşlardır.
Müdür deyip geçmeyin, bir ülke için başbakan neyse, bir okul için de onlar o. Öğretmenlerin sicillerini onlar veriyor. Ders dağılımını, milyarlarla telaffuz edilen bütçeleri, ders kitaplarını, okul servislerini, kantinleri hep onlar denetliyorlar.
Görev aşkıyla yöneticiliği kendileri için bir eziyete dönüştüren sağduyulu müdürlerimiz bir yana, politikacıların peşinden müdürlük koltuğu kapmak için koşanların amacı daha iyi eğitim değil, yarattığı rant ortamıdır.
Milli Eğitim'in okulları böyle de, üniversiteler farklı mı? Kesinlikle hayır. Alın birini vurun diğerine. Rektör, dekan ve bölüm başkanları da görev alanlarıyla ilgili bir sınava alınsa, yüzde 90'ının geçer not alamayacaklarını tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok.
Yelpazeyi biraz daha genişletip diğer sektörlere, hatta ülkeyi yönetenlere yöneldiğinizde de durum değişmeyecektir. Yöneticilerin yüde 90'lara varan yetersizliği hemen her alanda karşınıza çıkacaktır.
Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Her alanda, her kademede gerçekleştirilecek yeterlilik ölçümleri, hem kaliteyi yükseltecektir, hem de kilit görevleri, emin ellere teslim edecektir.
Özetin özeti: Yeterlilik sınavlarına karşı daha ne kadar direnilecektir?..




Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr