Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       DÜNKÜ yazımda, sınavsız üniversitesinin, bizim gibi hızlı nüfus artışının olduğu ülkelerde hayalden de öte bir fantezi olduğunu dile getirmiş, ama buna karşın yığılmanın azaltılabileceğine dikkati çekmiştim.
Üniversite önündeki 1.5 milyonluk birikim, 10 yılda üçte bire iner mi, inmez mi? Görünürde olanaksız görünen bu durum, her yıl bir milyon 300 bine yakın çocuk doğmasına rağmen, ciddi anlamda atılacak adımlarla eritilebilir. Hem de çok daha fazla genci yükseköğretimden yararlandırarak. Bu önlemler neler olabilir? İsterseniz gelin birlikte sesli düşünelim:
Öncelikle gençlerin neden yüksek öğretime yöneldiklerine ve yükseköğretimdeki okullaşma oranlarına bir göz atalım:
Üniversite diploması her anne babanın daha çocuğu doğduğu andan itibaren en büyük hayali. Diploma, sosyal statünün, iş bulmanın, evlenmenin, askerliği er olarak yapmamanın en önemli göstergelerinden biri. Parasız olunabileceği, ama diplomasız onlunamayacağı kanısının giderek yaygınlaşması, zengin olunsa da yine bu eksikliğin hissedilmesinden kaynaklanıyor. Yani kısa sürede diplomaya olan talebin azalması söz konusu değil.
Yükseköğretimdeki okullaşma oranlarına bakıldığında ise durumumuz pek parlak değil. Açıköğretim hariç yüzde 18'lerde. Oysa Avrupa'da ortalama yüzde 40'larda, ABD, Kanadada, Japonya gibi ülkelerde ise yüzde 70'lerde.
Bu durumda, yükseköğretim politikalarının sil baştan yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Eğitimin diğer alanları için sık sık Milli Eğitim şuraları toplanıp politikalar geliştirilirken, yükseköğretimde neden böyle tıkanma noktasına geliniyor onu da anlamak mümkün değil.
Peki neler yapılabilir?
* Örneğin merkezi lise bitirme sınavı getirilerek, hem liselerin ortak bir standarta kavuşmaları sağlanabilir, hem de liseyi bitirenler Açık Öğretim fakültelerine sınavsız alınabilirler. Böylece girmesi kolay ama çıkması zor olan Açık Öğretim için üniversite önünde boş yere yığılma olmaz.
* Özellikle erkek öğrencilerin 4 yıllık fakültelere yönelmelerinin en önemli nedeni askerlik. Eğer iki yıllık meslek yüksekokul mezunları da yedek subaylık sınavına alınırsa, bu sorun önemli ölçüde çözülebilir.
* Dershanelere aktarılan kaynaklar, akılcı politikalarla özel üniversitelere aktarılarak şu anda yüzde 1.7 dolayında olan pay, yüzde 10'lara yükseltilebilir.
* Özel vakıf üniversitelerinin yanı sıra kent vakıf üniversiteleri oluşturulabilir. Pek çok il bu duruma şimdiden hazır gözüküyor.
* Liseden ve meslek liselerinden mezun olanların da, yeterlilik sınavlarını verdiklerinde en üst görevlere ve maaşlara yükselebilmelerine olanak sağlanabilir.
Özetin özeti: Bir yükseköğretim ve istihdam şurası düzenlense, ileriye yönelik pek çok ciddi program ortaya çıkabilir. Bir de onları uygulayacak politikacıları seçti mi, hiç olmazsa 10 yıl sonra da aynı sorunları tartışıyor olmayız.





Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr