26.03.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
PINAR AKTAŞ - Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 11 ilçede yaralar sarılmaya çalışılırken Anadolu’da meydana gelen her depremin ardından olduğu gibi gözler yine İstanbul’a çevrildi. Olası büyük Marmara depremine ilişkin senaryolar masaya yatırılırken aslında durumun aciliyeti nedeniyle bir panik de yaşanmaya başladı. Milliyet olarak İstanbul’un bir bütün olarak ele alınmasından ziyade ilçe ilçe incelenmesi gerektiği bilinciyle ilçe belediye başkanlarıyla bir araya gelerek olası büyük bir deprem için hazırlıkları konuştuk, kentsel dönüşüm projelerini yerinde inceledik.
Her ilçenin derdi ayrı
Evet, İstanbul’da her ilçenin derdi ayrı. Bundaki etkenleri; ilçelerin faya yakınlığı, yapı stoğunun taşıyıcı sistem özelliklerinin yetersizliği, zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olması olarak sıralayabiliriz. İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün hazırladığı İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı’na (İRAP) göre; İstanbul’daki bina stoğunun önemli bir bölümü, kullanılan ve modern deprem yönetmelikleri sınıfında değerlendirilen 2007 ve 2018 deprem yönetmeliklerinin tanımladığı koşulları sağlamıyor. İstanbul genelinde mevcut 1 milyon 165 bin 526 binadan yaklaşık yüzde 70’i, 2000 yılı ve öncesinde inşa edilmiş. Bina stoğunun yaklaşık yüzde 23’ü, 1980 yılı ve öncesinde inşa edilen binalar. Olası büyük bir depremde özellikle Adalar, Avcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Maltepe, Tuzla, Üsküdar, Zeytinburnu ve Sultanbeyli ilçeleri ve yakın mahalleleri yoğun olarak etkilenecek. Büyükçekmece ve Beylikdüzü ilçelerinin heyelan bölgesinde bulunmaları sebebiyle çökmeler yaşanabilir. Esenyurt, yüksek ve yoğun yapılaşma, artan nüfus ve göçmen yoğunluğu ile depremden etkilenme riski yükselen bir ilçe.
Bağcılar, Bahçelievler, Esenler, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Ümraniye ve Üsküdar ilçeleri, kalabalık ve yoğun nüfuslu ilçeler olmaları ve kapanması muhtemel yollar nedeniyle müdahale sürecinde diğer ilçelere göre fazlaca zorluk yaşanabilecek ilçeler olarak değerlendiriliyor.
Ortak sorun direnç
İlçe belediye başkanlarının tabii ki depreme ilişkin yapılmış, devam eden ve hayata geçirilecek çalışmaları var. Her biri de kendi ilçesine ilişkin dezavantaj ve avantajları anlatıyor. Ancak tüm belediye başkanlarının birleştiği ortak bir nokta var. Kentsel dönüşüm çalışmaları sırasında vatandaşları ikna süreci. Bu öyle bir süreç ki, bir belediye başkanının görev süresi boyunca ikna edilemeyen insanlar var. Riskli yapıların yıktırılmasından sonra yapılacak işlemler konusunda maliklerin hisseleri oranında en az üçte iki çoğunluk ile karar alınması gerekiyor. Kanunda geçen üçte iki çoğunluk, malik sayısının üçte ikisi değil, sahip olunan hisseler oranında maliklerin üçte iki çoğunluğu. Hal böyle olunca itiraz edenler, dava yoluna gidenler, yıllar boyu süren mahkeme süreçleri dönüşümün önünü tıkıyor. Gezdiğimiz ilçelerdeki belediyelerin kentsel dönüşüm birimlerinin başındaki görevliler, kendilerine beddua seansı yapan yaşlı teyzelerden, belediye binasındaki odalarından çıkan muskalardan, 0,50 metrekare için birbirine giren aile üyelerinden söz ediyor. Yani bu iş çok zor! Haliyle belediye başkanları beş yılda tamamlayabildikleri kentsel dönüşüm projelerini, ki nadiren görülen bir durum, başarı sayıyorlar.
Ada modeli
Bitişik nizam yerleşimler konusunda belediye başkanlarının gönlünden geçen ise ada bazlı model. Çünkü “kentsel dönüşüm” olabilmesi için riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması yanında, yerleşim yerlerinin kongre ve kültür merkezleri, park ve eğlence alanları gibi modern ihtiyaçlarının karşılanmasını da içeriyor. Bu da ancak ada bazlı modelle sağlanabiliyor. Ancak eski yerleşim yerlerinde bir binanın bile zaman zaman kendi içinde zor anlaştığını anlatan bazı belediye başkanları, depreme dayanıklı olmayan binanın yıkılarak, bulunduğu arsanın mevcut imarında değişiklik yapılmadan, bunun yerine depreme dayanıklı bir bina inşa edilmesine de razı olduklarını anlatıyor.
Herkes deprem eğitimi almalı
Belediye başkanlarının buluştuğu ortak bir nokta daha var. O da deprem konusunda Türkiye’de kentsel dönüşümden önce zihinsel bir dönüşümün sağlanması. İlkokuldan itibaren herkesin deprem eğitimi alması, depremin bir doğa olayı olduğu ve önlenebilir sonuçları olduğu gerçeğiyle, iyi bir mühendislikle ve malzemeden çalmayarak sağlam binalar yapmak, bu binaları araç muayenesi gibi belli aralıklarla denetlemek...
Siyaset üstü olsun
Belediye başkanlarının ortak temennisi ise hangi siyasi partiden olursa olsun, deprem konuşulduğu zaman siyasetin devre dışı kalması. Ancak her konuştuğumuz belediye başkanı, “Bu iş siyaset üstü olsun” dedikten sonra rakip siyasi parti hakkında olumsuz görüşlerini sıralıyor. Hal böyle olunca soruyoruz: Bu iş nasıl olacak?
Milliyet sordu, onlar yanıtladı
Milliyet gazetesi Haber Araştırma Müdürü Pınar Aktaş, yerel yönetimler yazarı Eren Aka ve Haber Araştırma muhabirleri Gökhan Karakaş, Mert İnan, Çiğdem Yılmaz, Elif Altın ve Gülden Çoktan, kentsel dönüşüm ve depreme hazırlık çalışmalarını sordu, belediye başkanları anlattı. 1999 depreminde İstanbul’da en çok hasar alan Avcılar, yarın Milliyet’te...