7’den 70’e uyuyamıyoruz. Özellikle de pandemi dönemi bebekleri... Stresi artan ebeveynler, duygu düzenlemedeki zorluklar, azalan hareket gibi birçok nedenle terapistlerin kapısı uykusuzluk sorunları nedeniyle aşınıyor.
Kim şöyle güzel bir uyku çekmek istemez ki… Uyku en temel ihtiyaçlarımızdan biri, sağlığımız üzerindeki etkisi hakkında her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Bugün artık öyle bir noktada ki uyku sadece uyku olmaktan çıktı bir sektör haline geldi. Bebeklere verilen uyku eğitimleri ile başlayan bu furya, sporcular ve oyuncular için uyku koçları, danışmanları, araç gereçleri, aplikasyonları, iş yerlerinde uyku odaları, uyku zirveleri gibi pek çok alanda devam ediyor. Peki uyku konusu son yıllarda neden bu kadar popüler? Çünkü uyuyamıyoruz. Uzmanlar, tam anlamıyla bir sosyal jet lag yaşadığımızı söylüyor. Hafta sonları uyku düzeni değiştiğinde, geç yatıp geç kalkıldığında vücudun doğal dengesi de bozulmuş oluyor.
Özellikle pandemi sonrası ‘uyuyamayan bebekler
Girişimci zihin yapısına sahip çocuklar hem sosyal hem de iş hayatlarında bir adım önde oluyor. Peki bunun için onlara nasıl destek vermeliyiz? Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi ile konuştuk.
Günümüz çocukları teknolojiyi iyi kullanıyor, görünür olmayı seviyor, çok yorulmadan başarı elde etmenin yollarını arıyor; YouTube’da kanal açıp popüler olma hayalleri kuranlar da var. Bizim nesilse yetiştiriliş tarzı gereği, daha güvenli sularda yüzmeyi, mümkünse risk almamayı tercih ediyor. Ancak hızla değişen, rekabetçi ve zorlu hayat şartlarında, mutlu ve başarılı gençler yetiştirmek için, merak eden, sorgulayan, farklı bakan, pes etmeyen, risk alan, alternatif çözümler bulma becerisine ve girişimci ruha sahip çocuklar başarı yolunda adımları daha kolay atabilir. Peki, bunun için ne yapmalı? İlkokuldan liseye öğrencileri girişimci zihin yapısıyla yetiştirmeyi hedefleyen Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi ile
Çocuklarımızla dinlenmek ve keyifli zaman geçirmek için sömestir iyi bir fırsat. Bu ara tatili birlikte en verimli nasıl geçirebiliriz? Sizler için araştırdık
Okullar açıldı mı açılacak mı derken bir de baktık ki ara tatildeyiz. Hem kendimiz hem çocuklarımız için nefes alabildiğimiz, keyifli bir ara tatil hayal ediyoruz. Maske, mesafe ve hijyen koşullarına dikkat ederek yapabileceğimiz programlardan bazılarını sizler için derledik. Şimdiden sağlıklı, keyifli, bol oyunlu bir tatil dilerim.
İzmir Uzay Kampı
İzmir’de bulunan ve ülkenin her köşesinden çocukların büyük ilgisini çeken Uzay Kampı’nda bilim dolu bir sömestir programı var. 9-15 yaş aralığındaki çocuklar için tasarlanan Uzay Yolcuları Programı’nda bilimin temelleri uygulamalı etkinliklerle öğretiliyor. Kış bilim kampına katılan çocuklar 21’inci yüzyılın gerektirdiği öğrenme becerilerini kavrayacakları, eleştirel düşünme ve problem çözme gibi yetkinlikleri gerektiren Discovery Sanal Uzay Uçuşu görevinde birlikte
Ev Okulu Derneği Başkanı Mehmet Hilmi Eren’e pandemiyle birlikte evde daha çok vakit geçiren çocuklarımızı nasıl destekleyebiliriz diye sorduk.
Biz de ailece son günlerde artış gösteren yeni varyanttan nasibini alanlardanız. Kızımın sınıfında da aynı durumda olan arkadaşları var. Bu dönemde okuldan uzakta kalan çocuklarımızı nasıl destekleyebiliriz? Psikolojik Danışman ve Ev Okulu Derneği Başkanı Mehmet Hilmi Eren “Yükseköğretimde ‘e-öğrenme’ ve ‘uzaktan eğitim’in daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum. Hologram eğitimler yaygınlaşacak” diyor.
“Ev okulu” ne anlama geliyor?
Şu anda dünyada da yaygın olan homeschooling, yani “ev okulu” sistemlerinin Türkiye’deki ilk oluşumu Ev Okulu Derneği’ni kurarken söylemimiz şu oldu: 3 şey var ki bir başkasına tamamıyla devredilemez. Birincisi sağlık. Doktor, hastane var diye sağlığınızı ihmal edemezsiniz. İkincisi güvenlik. Polis, emniyet var diye güvenliğinizi ihmal edemezsiniz. Üçüncüsü eğitim. Öğretmen, okul var diye evde eğitimi ihmal
Sanal harçlıkların olduğu bir dünyada dijitalleşme çocukların para tasarrufu, harçlık idare etme ve matematik becerilerini köreltiyor mu? Konunun uzmanları ile konuştuk.
Tüm alışkanlıklarımızı değiştiren teknoloji, parayla olan ilişkimizi de etkiledi. Çocuklarımız artık çok erken yaşlarda, dijital oyunlar üzerinden satın aldıkları ile para kavramıyla tanışıyor. Sanal paralardan konuşuyorlar. Kâğıt parayla alışveriş yerine, kredi kartları ile temassız alışveriş yapıyorlar. Dijitalleşme çocukların para tasarrufu, harçlık idare etme, tutumlu olma, matematik bilme gibi becerilerini köreltiyor mu? Ebeveynler olarak onları nasıl destekleyebiliriz? Finansal Okuryazarlık Girişimcisi Özlem Denizmen ve Anne Çocuk Markaları Stratejisti Esra Baykal ile konuştuk.
Esra Baykal
“9 yaşında gelir gider defteri var”
Cambridge Üniversitesi araştırmasına göre, çocukların para harcama alışkanlıkları 7 yaşında şekilleniyor ama parayla ilişkileri neredeyse 3 yaşında başlıyor. Bir kültür olarak bayramlarda, özel günlerde çocuklara erken yaştan itibaren para bir
Tüm ebeveynler bu yıl çok zorlandı. Yeni bir yıla adım atarken, ebeveynliğimizle ilgili farkındalıklarımız ne olmalı? Ben kendi adıma notlar aldım
En az 2020 kadar zorlayıcı bir yılı geride bıraktık. Dünyayı saran kitlesel salgın tüm hızıyla devam etti. Bazen yakın bazen uzak çevremizde kayıplar yaşadık. Her anlamda kaygı ve endişelerimiz katlanarak devam etti. Çocuklar hastalık endişesinin gölgesinde okula başladı; ara uzun olunca çoğu okula adaptasyonda zorlandı. Ekran bağımlılıkları arttı. Gençlerde depresyon oranları yükseldi. Belirsizliğin yine ensemizde dolandığı bir yıldı. Tüm bu zorluklar içinde, çocuklarımızla ilişkimizde de dalgalanmalar yaşandı haliyle. Kurallar, rutinler tepetaklak oldu. Bildiklerimizi unuttuk. Doğruyu, yanlışı karıştırdık. Sağlıklı sınırlar çizemedik. Belki “dünyanın en kötü anne/babası” olduğumuzu düşündük sıklıkla. Ama tüm bu duygu karmaşalarını hepimiz yaşadık. Uzman, öğretmen, doktor, ev kadını, terapist fark etmez; tüm ebeveynler bu yıl çok zorlandı. Yeni bir yıla adım atarken, ebeveynliğimizle
Yıl boyunca en çok iklim krizi, sürdürülebilirlik, tasarruf, kaynakların doğru kullanımı konuşuldu. Bugünlerde hepimizi hediye telaşı sarmışken satın almak yerine çocuklarınızla birlikte hediyelerinizi kendiniz yapmaya ne dersiniz?
Sevdiğimiz birinin ellerinden çıkan, zamanını ve emeğini ortaya koyarak verdiği hediye, her zaman, satın alınan, pahalı ve hazır hediyelerden daha kıymetlidir. Geçenlerde iş nedeniyle yurt dışına yerleşen bir arkadaşım, yaşadığı yerde doğum günü, yılbaşı gibi özel günlerde, maddi durumu ne olursa olsun herkesin bir şeyler ürettiğini, organizasyonların imece usulü herkesin bir ucundan tutarak yapıldığını anlattı. Bu aslında hiç yabancısı olmadığımız bir kültür. Ancak özellikle büyük şehirlerde bu kültürü iyice unuttuk. Bir telefonla evimizi süsletiyor, yemekleri sipariş ediyor, hediyeleri ise hazır alıyoruz. Hatta mağazaya da gitmeyip, internetten bir tuşa basarak seçim yapıyoruz. Bu hazıra alışma hali hem psikolojimizi hem cebimizi etkiliyor.
Bu yılbaşında, çocuklarımızla kendi hediyelerinizi yapmaya ne dersiniz?
Çok kitaplı evlerdeki çocukların uzun vadede akademik anlamda daha başarılı olduklarına dair pek çok araştırma var. AÇEV’in araştırmasına göre, ülkemizde 0-5 yaşlarındaki çocukların yüzde 71’inin evinde 3’ten az çocuk kitabı bulunuyor
Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez. Bebeklikten, hatta anne karnından itibaren kitap okunan ve kitaplarla haşır neşir büyüyen çocukların bilişsel gelişimleri daha ileride oluyor. Daha fazla kelime biliyorlar. Hayal güçleri gelişiyor. Kendilerini ifade etme, duygularının farkında olma, sorun çözme, muhakeme gibi pek çok beceriyi erken yaşta ediniyorlar.
Evdeki kitap sayısının, kullandığımız kelime sayısıyla doğrudan ilişkisi var. Nasıl mı? Ne kadar çok kitap okursak, kelime bilgimiz ve dil gelişimimiz o kadar artıyor. Aynı şey çocuklar için de geçerli. Bebeklikten itibaren, kitapların bol olduğu ve çok kitap okunan, bol sohbet edilen evlerde büyüyen çocukların bilişsel kapasiteleri de daha gelişkin oluyor.
Çok kitaplı evlerdeki çocukların uzun vadede akademik