Acısıyla tatlısıyla bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna geldik ve çocuklar için yaz okulu arayışları çoktan başladı. Eğlenceli ve öğretici bir yaz tatili için kamp ve okul seçeneklerine yakından bakalım
Bir eğitim yılının daha sonuna geldik. 17 Haziran Cuma günü, üç aylık yaz tatili başlıyor. İki yıl salgın gölgesinde geçen yaz aylarının ardından, çocuklarımızın her zamankinden daha çok stres atmaya, oyuna, eğlenmeye ve harekete ihtiyaçları var. Yaz aylarında gidebilecek köyü, kasabası, yaylası, yazlığı olanlar şanslı. Hele ki aile büyükleriyle, anneanne babaannelerle birlikte olabilecekler daha da şanslı. Ancak günümüz şehir hayatında, çalışan ebeveynlerseniz ve gidilebilecek bir yazlık ya da köy yok ise anne babalar arayışa giriyor haliyle. Yaz boyunca evde kalmak çocukları ekrana mahkûm ediyor. Sokağa çıkamayan, akran bulamayan, oyun oynayamayan, spor yapamayan, sosyalleşemeyen çocuklar, ekranlardan kafasını kaldırmıyor ne yazık ki! Bu noktada da yaz okulları ebeveynler için kurtarıcı oluyor. Yaz
Müzik eğitimine erken yaşta başlamak, çocukların zihinsel ve duygusal gelişimi açısından çok önemli. Peki, size erken yaşta müzik eğitimini çok kolaylaştıran bir yöntemden söz etsem?
Erken yaşta müzik eğitiminin önemini biliyoruz, ancak söz konusu nota öğrenmek olunca çocuklar da aileler de çabuk pes ediyor. Müzisyen ve eğitimci Dr. Erman Türkili, “First Steps of a Little Artist” (Küçük Bir Sanatçının İlk Adımları) adlı kitabında, renkler, şekiller, çıkartmalar, semboller ve eğlenceli illüstrasyonlarla piyanoya yeni başlayan veya özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların kolaylıkla ve sıkılmadan piyano çalmayı öğrenmelerini hedefliyor. “Şu an patent sürecindeyiz” diyen Türkili bu yöntemi nasıl geliştirdiği anlattı.
Küçük yaştaki çocuklarda müzik öğreniminin kazançları nelerdir?
Özellikle 3-5 yaş aralığında başlayan öğrencilerin zihinsel çok önemli kazanımları oluyor. Bir enstrüman çalarken
Okul kayıtlarının hızlandığı şu günlerde, “Çocuğum için en doğru okul hangisi?” gibi pek çok soru zihnimizi meşgul eder. İlk kriter çocuğun ilkokula hazır olup olmadığı ikinci kriter de çocuğun ne tür bir okula uygun olduğudur
Kızımın yuvaya başladığı günler, ebeveynlik serüvenimin en zor zamanlarıydı. Saatlerce, günlerce okul kapısında beklememe rağmen, çok ağlıyor ve gitmek istemiyordu. Farkında ve anlayışlı eğitimciler ve terapi destek süreçleriyle o zorlu günleri geride bıraktık. Çocuğu okula başlama çağındaki her ailede zorlanmalar yaşanır. Okul seçimi kolay bir karar değil. “Çocuğum için en doğru okul hangisi?” gibi pek çok soru zihnimizi meşgul eder. Her ebeveynin beklentisi farklı. Her çocuk farklı! İki yıl uzaktan eğitime sebep olan salgın da okuldan ve eğitimden beklentilerimizi değiştirdi. Yeni eğitim döneminde çocuğu okul öncesi ya da ilkokul 1. sınıfa başlayacak anne babaların akıllarındaki soru işaretlerini gidermek için uzmanlarla konuştum.
Her çocuğun hızına uygun oryantasyon
Oku
Ebeveynler çocuklarının geleceği, eğitimi, arkadaşlıkları ve sorumlulukları konusunda bu kadar hassasken, çocuklar neden bu kadar duyarsız, sıkılgan ve dağınık! Sorun nerede başlıyor? Sinirbilim Uzmanı Dr. Kerem Dündar ile konuştuk
Dr. Kerem Dündar, problemi şöyle tanımlıyor: “Çocuğa büyürken eşlik etmek yerine çocuğu büyütmek derdine düşüyoruz. Bunun iki nedeni var: Ebeveynlerin kaygıları ve bu konuda oluşturulan endüstri.”
Tıp eğitiminin ardından beyin araştırmaları üzerine doktorasını yapan ve bütüncül nöro yaklaşım ile modern ve geleneksel tıp, güncel teknoloji, terapi sistemleri ve sinirbilim bilgisini birleştiren Dr. Kerem Dündar ile günümüz ebeveyn-çocuk ilişkisine dair çarpıcı tespitlerini konuştum.
“Çocuğun bugünkü ihtiyaçları değil, gelecekteki olası kaygılar ebeveynliğin temel aracı olmaya başladı. Bir tarafta kaygı dolu ebeveynler var. Bir tarafta ‘gel sana iyi anne baba olmayı öğreteyim’ diyen bir sektör. Bugün doğru anne babalığı anlatan çoğu
Lise ve üniversite sınavlarının yaklaştığı şu günlerde, sınav stresi gençlerde yeme bozukluklarına neden olabiliyor. Yeme bozuklukları nasıl fark edilir ve neler yapılmalı? Uzmanlarla konuştuk
Hem lise hem üniversite öğrencileri için sınav dönemi yaklaşıyor. 2 yıl süren pandemi ve uzaktan eğitimden çıkan çocuklar, belirsizlikler, rekabet ve üzerlerindeki gelecek baskısından dolayı stresli ve kaygılı. Sınav stresi çocuklarda hem fizyolojik hem psikolojik pek çok etkiye sebep oluyor. Bunlardan biri de yeme bozuklukları. Aşırı yeme ya da kusma, mide krampları gibi yemekle ilişkiyi bozan pek çok durum yaşanıyor.
Psikoterapist Yeme Bozuklukları Uzmanı Dr. Feyza Bayraktar, sınav stresine bağlı yeme bozukluklarının erken fark edilmesi ve ailelerin ne şekilde destek olabileceği konusunda bilgi verirken, Nefes Terapisti Elif Şandan Doygun, nefesi kullanarak stresin nasıl azaltılabileceğini anlattı.
Gençlerde strese bağlı yeme problemleri nasıl ortaya çıkıyor?
Genellikle sınav dönemlerinde içinde bulunulan sürecin yarattığı stresi yönetmekte zorlanmak, özellikle lise
Doğada öğrenme ve sınıf dışı eğitimle ilgili çalışmalar yapan Gaye Amus ile yeni çıkan kitabı “Çık Dışarıya Oynayalım”da anlattığı ‘orman anaokulu’nu konuştuk
Açık havada eğitim çocukların bedensel, duygusal, sosyal ve akademik gelişimleri için çok önemli. Ancak giderek azalan doğal alanlar, teknoloji ve üzerine pandemi derken çocuklar açık alanlardan koparılıyor. Oysaki gerçek hayat dışarıda ve deneyimlemeden, hareket etmeden öğrenme olmuyor. Sınıf dışı eğitim konusunda yıllardır çalışan, 14 yıldır Helsinki’de yaşayan ve erken çocuklukta doğa pedagojisi üzerine çalışmalar yapıp, Türkiye’de Doğada Öğreniyorum platformunu kuran çevre eğitmeni Gaye Amus ile doğada öğrenme ve sınıf dışı eğitim hakkında konuştuk.
Sınıf dışı eğitim ne demek?
Sınıf dışı eğitim, aslında çok eskilere dayanan bir yaklaşım. Çocukların dokunarak, doğrudan deneyimleyerek taşı, bitkiyi veya hayvanı tanımalarıdır. Düzenli olarak açık havada vakit geçirilir, bahçede keşifler yapılır, oyunlar
Alerjik çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Basit bir hapşırık ya da kaşıntıdan ibaret sanılsa da kimileri için hayati risk taşıyan alerji, çağımızın en yaygın çocukluk hastalıkları arasında.
İlkbaharın gelmesiyle neredeyse iki çocuktan birinde burun akıntısı, hapşırık, öksürük, kaşıntı görülmeye başladı. Mevsimsel alerjilerin yanı sıra besin alerjilerinde de ciddi bir artış gözleniyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Grubu Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmunoloji-Alerji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşen Bingöl önderliğinde Türkiye genelinde bin 248 çocuğun dâhil edildiği bir çalışmada, çocuklardaki besin alerjisi haritası çıkarıldı. İki yıl süren araştırma sonuçlarına göre, ülkemizde en çok inek sütü alerjisi görülüyor. Bunu sırasıyla yumurta, kabuklu kuruyemişler, buğday ve deniz ürünleri takip ediyor.
İnek sütü alerjisi yaygın
Prof. Dr. Bingöl, özellikle 0-2 yaş grubunda inek
Beslenme anne karnından itibaren bağışıklık açısından önemli. Mevsimine uygun doğal, katkısız gıdalarla sağlıklı bir beslenme bütün yaş grupları için bağışıklığı destekliyor
Virüsler, salgınlar, pandemi nedeniyle kapalı ve havasız ortamlarda kalmak, hareketin azalması, hormonlu beslenme, mevsim geçişleri derken çocuklarımız daha sık hastalanır oldu. Bağışıklığı güçlendirmek için önerilen takviye gıdalara ve vitaminlere talep de arttı. Çocuklarımızın sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olması için neler yapmalıyız? Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Melis Bayram Şirinoğlu ile konuştum.
“Çocukluk çağı aşıları olmazsa olmaz”
Virüsler, salgınlar, mevsim geçişleri derken çocuklar çok sık hastalanmaya başladı. Çocuklarda bağışıklık sistemini güçlendirmek için neler yapmalıyız?
Bağışıklığı güçlendirmenin en doğal ve güzel yolu herkes için sağlıklı ve dengeli beslenmek, vitamin ve benzeri takviyeleri doğal yollarla almak, yeterince uyumak ve stres, kaygı gibi