Gençlerin yaşamdan memnuniyet duyma seviyeleri her geçen gün azalıyor. Kaygıyla, belirsizlikle mücadele etmek motivasyonlarını kırıyor; ekonomik zorluklar hayallerine ulaşmalarını zorlaştırıyor beklentilerini, hedeflerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Üniversiteden mezun olunca kendilerini sudan çıkmış balık gibi hissediyorlar. 20-30 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin artık dünyanın farklı sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını; umutsuzluk, mutsuzluk, kaygı gibi duyguların yoğunlaştığını biliyoruz. Peki, bu durumun sonuçları ne olabilir? Ne yapmalıyız? Psikiyatrist Arzu Erkan, bu konuda yapılan araştırmalara dayanarak gençlerin geleceğe yönelik umutlarının azaldığını, yaşamına/eğitimine başkaa bir ülkede devam etmek isteyen gençlerin oranının yüzde 29-43 oranında arttığını söylüyor: “Analitik düşünme, sorun çözme teknikleri, girişimcilik, mesleki beceriler gibi nitelikler kazanma, yaşamlarına anlam katacak değerlerini keşfetme konularında olanak ve rehberlikten mahrum olan gençler, mezun olduğunda sudan çıkmış balığa dönüyor.”
Çocukların keyifli bir yaz tatili geçirmesi, eğlenirken öğrenmesi, yeni arkadaşlıklar kurarak sosyalleşmesi, takım çalışması için yaz kampları bir fırsat.
Hayatımın asla unutamayacağım, en büyük deneyimi, ailemden ayrı olarak gittiğim ilk üniversite kampıydı. Kızım da bu yaz bizden ayrı ilk kampına hazırlanıyor. Çocukların keyifli bir yaz tatil geçirmesi, eğlenirken öğrenmesi, yeni arkadaşlıklar kurarak sosyalleşmesi, ekranlardan uzak kalması, sorumluluk bilinci geliştirmesi, takım çalışması içinde bulunabilmesi en önemli getirisi. Son yıllarda ebeveynli ya da ebeveynsiz, farklı ilgi alanları ve yaş aralıklarına göre kamp seçenekleri yer alıyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığı Yaz Kampları:
Gençlik ve Spor Bakanlığı Yaz Kampları’ndan 12-22 yaş aralığındakiler ücretsiz yararlanabiliyor. Türkiye genelindeki toplam 43 gençlik kampında badminton, aqua park, sokak oyunları, gezi ve aktiviteler, tiyatro, müzik, voleybol, basketbol, futbol, kitap okuma, halk oyunları, el sanatları, tırmanma duvarı, yüksek ip parkuru, flyfox, macera parkuru,
Oysa biliyoruz ki, özellikle erken çocuklukta beyin gelişimi hiç olmadığı kadar hızlı ve çocuklara ne kadar çok çeşitlilik sunarsak, öğrenme kapasitelerini de o kadar arttırıyoruz. Doğalarında olan merak ve yaratıcılığı, serbest zamanlar, etkileşimli oyunlar ve ebeveynleriyle geçireceği sağlıklı ilişki ile canlı tutabiliriz.
Bu yaz hem çocuklarınızla birlikte hem de onların kendileri ya da akranları ile keyif alarak zaman geçirecekleri bir platformönerim var sizlere; HP Baskı Dünyası.
Bu platformda 3 ile 11 yaş arasındaki çocukların faydalanabileceği çalışma sayfaları, okuma ve yazma çalışmaları, alfabe, bulmacalar, boyama setleri, stres giderici aktiviteler, doğum günü ve tebrik kartları hazırlama, dünya ve doğa hakkında farkındalık çalışmaları gibi geniş bir içerik var. 3-6 yaş arasındaki çocuklar için Maşa ve Koca Ayı oyunları, 5 Farkı Bulun, Resmi Tamamlayın, Yapbozu Rakamlara Göre Düzenleyin eğlenceli aktivitelerden bazıları. 7-10 yaş içinTatlı Su
Gençlerin yaşamındaki zorlu dönemeci YKS sonuçları açıklandı. Her yerde başarı hikâyeleri konuşulsa da binlerce genç hayal kırıklığı, üzüntü, kaygı ve çaresizlik duygularıyla mücadele ediyor. Bu süreçte onları nasıl desteklemeliyiz?
Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları açıklandı. Her yıl başarı hikâyelerini dinliyoruz. Peki, başarısızlık durumunda, beklentiler karşılanmadığında neler oluyor? Gençler hayal kırıklıklarını nasıl yönetebilir? Çocukları nasıl anlamalı, desteklemeliyiz? Ebeveyn olarak rolümüz ne? Uzman Psikolog Oya Çanak ile konuştuk.
Sınavdan istediği sonucu alamayan gençlerin duygularını yönetebilmeleri için neler önerirsiniz?
Beklentiler karşılanamadığında hissedilen duygu hayal kırıklığıdır. Buna nasıl tepki verdiğiniz, bebeklikten itibaren hayal kırıklığı yaşadığınızda ne yapmaya yönlendirildiğiniz ve hayal kırıklığınızla barışık olup olmamanızla ilgili. Ebeveynleriniz tarafından nasıl rehberlik edildiniz? Duygularınızı iyi anlar mısınız? Bu sizin için de, ebeveynleriniz
Pandemide okulların ve işlerimin uzaktan olmasını fırsat bilip, kızımla Bodrum’a taşındık. Fakat 1 yılı aşkın Bodrum macerasının ardından yeniden İstanbul’dayız. Hayal kırıklığı ya da pişmanlık yok, harika geçirilmiş ve çok şey öğrenilmiş koca bir yıl var
“Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine” misali Bodrum’dan İstanbul’a göç ettik. Uzun yıllar hemen her tatilimi Bodrum’da geçirdim. Kızım doğduktan sonra her yaz Bodrum’daydık. Ülkemizde cennet gibi çok güzel başka yerler de var ama ben bir Bodrum sevdalısıyım. Bir gün yaşamımı burada sürdürebilir miyim diye hayal kurardım. Geçen yıl, ani bir kararla pandeminin uzakları yakınlaştırmasını fırsat bilerek, kızımla Bodrum’a taşındım. Dört mevsimi burada geçirmek çok farklı. Biz bir yılın sonunda kürkçü dükkânına döndük. Taşınma hayali olan çok fazla ebeveyn olduğunu bildiğim için, acısıyla tatlısıyla çocuklu Bodrum deneyimimi yazmak istedim.
Biraz mavi, biraz yeşil, bolca huzur
Mavi beyaz eski Bodrum evleri,
Prof. Dr. Bilge Uzun, ebeveynlerin en büyük endişesine dönüşen internet bağımlılığında, yalnızlık, benlik saygısı ve yerine bir şey koyamama gibi faktörlere işaret ediyor.
Kabul etmek istemesek de pandeminin de katkısıyla çoğumuzun ve çocuklarımızın sanal aleme düşkünlüğü arttı. Prof. Dr. Bilge Uzun, çocuklarda internet bağımlılığının bu kadar yaygınlaşmasının nedenleri konusunda öncelikle bu bağımlılığı oluşturan risk faktörlerinin farkında olmamız gerektiğini söylüyor.
Türkiye’nin de dâhil olduğu, kendisinin de katıldığı uluslararası bir çalışmada, internet bağımlılığının nedenlerinin araştırıldığını anlatan Uzun, çalışmanın sonuçlarını şöyle paylaşıyor: “Çalışmaya Meksika, Hindistan, Filipinler ve İngiltere katıldı. Sonuçlar çok ilginçti. Çünkü Türkiye ‘yalnızlık’ düzeyinde en yüksek puanı aldı. Sanal âlemde yolculuk etmek için de en önemli faktörlerdendir. Yalnızlaşan insan kolaylıkla gerçeklikten sıyrılır ve kendini bulacağı yer sanal
Regl hâlâ tabu olarak görülüyor. Oysa bu doğal gelişim evresinde ailelerin bilinçlenmesi ve çocukların bilgilendirilmesi öneriliyor. Konuşmamız Gerek Derneği kurucularının yeni kitabı “Hadi Konuşalım” rehberlik edebilir.
Toplumsal kültürümüz, sünnet edilmeyi erkekliğe adım olarak görüyor ve düğün töreniyle kutluyor. Kız çocuklarının gelişimlerinin doğal bir parçası regl olmak ise birçok yerde halen yok sayılan, ayıplanan, hastalık olarak görülen ve konuşulmayan bir konu. Oysa bir kız çocuğunun regl olması onun sağlıklı gelişim gösterdiğinin bir işareti. Doğru bir yaklaşım sergilemek, genç kızlığa adım atan çocuklarımızın hem bedensel hem duygusal dünyaları için önemli. Üstelik sadece kadınları değil erkekleri de ilgilendiriyor. Ve cinsellik, üreme, mahremiyet konularında eğitim de önce ailede başlıyor.
BAHAR ALDANMAZ
Ergenliğe adım atan çocuklarımızla regl konusunda nasıl ve ne zaman konuşmalıyız? Doğru bilinen yanlışlar neler? İşte bu konuda konuşulması gerektiğine inanan ve
“Biyolojik olmasa da bir çocuğun babası olmak istedim” diye yola çıkan Serkan Özübek şimdi 5.5 yaşında olan oğlu için “Sanki doğduğundan beri beraberiz gibi hissediyorum. Her şey toz pembe değil tabii ki. Babalıkla değil de, tek ebeveynlikle ilgili zorlandığım kısımlar oluyor” diyor“Biyolojik olmasa da bir çocuğun babası olmak istedim” diye yola çıkan Serkan Özübek şimdi 5.5 yaşında olan oğlu için “Sanki doğduğundan beri beraberiz gibi hissediyorum. Her şey toz pembe değil tabii ki. Babalıkla değil de, tek ebeveynlikle ilgili zorlandığım kısımlar oluyor” diyor.
Serkan Özübek, Türkiye’de evlat edinen ilk bekâr erkek. Oğluyla 3 yıl önce başlayan hikâyelerini, sosyal medyada “kalptenbaba” adıyla yaptığı paylaşımlardan biliyoruz. Evlat edinme konusunda farkındalık yaratmak amacıyla tek ebeveynlik tecrübelerini ve edindiği bilgileri paylaşan Özübek, bu sayede pek çok kişiye ulaştığını ve 2 yıl içinde 30’a yakın kişinin oğlu ile hikâyesinden aldığı cesaretle evlat edinme veya