Gençler mutsuz, kaygılı... Ergenlikte antidepresan kullanımı rekor seviyede. Genç kızlar için sosyal medya, güzellik algısı, mükemmellik baskısı çok zorlayıcı. Klinik Psikolog Dr. Tara Porter’ın “Anlamıyorsun İşte” adlı kitabı, bu zorlu süreci genç kızların bakışından ele alıyor
Ergenlik yılları fazlasıyla zorlayıcı ve çalkantılı. Günümüzde gençlerin göğüslemek zorunda olduğu roller, rekabet ve mükemmellik baskısı çok fazla. Peki, genç kızlar hayatın bu dönemiyle nasıl baş etmeli? Ebeveynler neler yapmalı? Klinik Psikolog Dr. Tara Porter’ın “Anlamıyorsun İşte” adlı kitabı, bu zorlu süreci genç kızların bakışından ele alan ve ailelere de bu bakış açısıyla yol gösteren bir rehber. Porter ile genç kızlara aileden arkadaşlığa, sınavlardan aşka, diyetten sosyal medyaya pek çok kritik konuda yol gösterici olan kitabı hakkında konuştuk.
Kitabınızda değindiğiniz gibi kızlarımız daha özgür, seçim şansları daha fazla ama daha mutsuzlar. Neden?
Neredeyse çeyrek yüzyıldır ergen
Prof. Dr. Selçuk Şirin’in danışmanlığındaki “Zorbalığı Kafandan At” projesinde Olimpiyat Şampiyonu Mete Gazoz ve gaming yayıncısı Büşra Pelin Baynazoğlu zorbalıklara rağmen güçlenerek yola nasıl devam ettiklerini anlatacak.
Zorbalık çağımızın vebası ve ne yazık ki çocuklar arasında da giderek yaygınlaşıyor. Araştırmalara göre her 2 gençten 1’i zorbalığa maruz kalıyor. Kimi zaman fiziksel görünüşleri yüzünden, kimi zaman aşağılama, dalga geçme, küçümseme şeklinde sözlü olarak; kimi zaman ise siber zorbalık şeklinde karşımıza çıkıyor. Özgüveni düşük, bu konuda bilgi sahibi olmayan, çalacak güvenli bir kapısı bulunmayan gençler için zorbalığın etkileri ağır oluyor. Head&Shoulders; Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Prof. Dr. Selçuk Şirin ve Migros ile başlattığı “#zorbalığıkafandanat” adlı sosyal sorumluluk projesiyle akran zorbalığına “Dur!” demeyi amaçlıyor. Proje kapsamında hayata geçirilen
“Hayat Yolunu Bulur”da serebral palsili genç bir kadının aşkını anlatan Tuğba E. Gültekin ile Türkiye’de engelli olma psikolojisini konuştuk.
Her yıl 6 binden fazla bebeğin tanı aldığı Türkiye’de serebral palsili bireylerin yolculuğu uzun, zorlu ve yorucu. 38 yaşındaki Tuğba Erbilen Gültekin ilk kez 4 buçuk yaşında yürüyebilmiş. Ailesinden aldığı güçle hayata karışarak kendi hedeflerine yürümenin yolunu bulmuş. Burslu olarak girdiği psikoloji bölümününden mezun olan Gültekin serebral palsili bir genç kadının aşk hikâyesini anlattığı “Hayat Yolunu Bulur” kitabıyla engelli olma psikolojisini, engelliliğe bakış açısındaki yanlışları hikâyeleştirerek anlatıyor. Kitaptan elde edilen gelir, serebral palsili çocukların tedavisi için kullanılacak. 6 Ekim Dünya Serebral Palsi Farkındalık Günü’ydü. Bu vesileyle Gültekin’den ilham dolu hikâyesini dinledik.
*Çıktığınız bu yolculukta kimlerden destek ve ilham aldınız?
En büyük destekçim ailemdi. Şimdi biraz değişse
Ebeveyn çocuk ilişkisinde çoğu zaman çocuklarımızın hoşumuza gitmeyen davranışlarına odaklanıyor, ceza ya da ödülle davranışı sonlandırmaya çalışıyoruz. Oysa sorunun kaynağını bulup, ihtiyacı gidermeden davranışlar değişmiyor. Pozitif Disiplin Temelli Pozitif Ebeveynlik eğitimleri, ebeveynlere bu gözle başka bir pencere açıyor.
Ebeveynlik konusunda pek çok yaklaşım ve eğitim var. Çocuk yetiştirme ve iyi bir ebeveyn olmayla ilgili çoğu zaman kafamız karışıyor ve bilgi kirliliği içinde kayboluyoruz. Oysa çocukla sağlıklı iletişim kurabilmek, her sorunun ılımlı bir şekilde çözülmesinin anahtarı. Sağlıklı iletişimde en etkili yollardan biri de pozitif ebeveynlik yaklaşımı. Bireysel Psikoloji kuramını geliştiren Alfred Adler’in prensiplerini temel alan yaklaşımda davranışa değil, altındaki yanlış inançlara odaklanılarak sorun temelinden giderilmeye çalışılıyor.
New York Adler Enstitüsü’nün hibesiyle ve İBB Vakfı ortaklığıyla İstanbul’un farklı bölgelerinde gerçekleştirilen ücretsiz eğitimlerde, pozitif sınır koyma,
Son günlerde yolunuz Nişantaşı’na düştüyse, birbirinden canlı renkleri ile Bostan Sokak’ı aydınlatan Yumoş ayılarını görmüşsünüzdür. Sokak lambalarına sarılmış sevimli ayıcıklar, renklerin hayatımızdaki önemini hatırlatıyor.
Çamaşır deterjanı markası Yumoş’un sevimli ayılarını bilmeyenimiz yoktur herhalde. Yıllardır sevimli gülümsemesi ve yumuşacık tüyleri ile hemen her eve misafir olan, çocuklarımızın oyun arkadaşı Yumoş’un hayatımızdaki yeri bir çamaşır deterjanından çok daha öte. Yumoş denilince akla temas, şefkat, temizlik ve sıcaklık geliyor.
Türkiye’nin sevilen giysi bakım markası Yumoş, son günlerde yeni başlattığı kampanya ile adından söz ettiriyor. Şayet yolunuz Nişantaşı Bostan Sokak’a düştüyse ne demek istediğimi anlayacaksınız. Yapılan araştırmalarda renk korumada en iyisi olduğu kanıtlanan Yumoş Deterjan’ın yenilenen portföyü ve renk korumadaki performansı renkli ve sıra dışı bir uygulama ile anlatılıyor. Yumuş ayıları sadece giysilerin renklerini değil, sokakları da canlandırıyor.
Bostan Sokak, Yumoş
Pandeminin etkisiyle online eğitimin ön plana çıkması, ulaşım, kısıtlı zaman gibi faktörler, yabancı dil öğreniminde velileri online platformlara yönlendiriyor. Peki, sayısız seçenek arasında, çocuğumuz için en doğru platformu nasıl seçeceğiz?
Çocuklarımızı yabancı dille mümkün olan en erken zamanda tanıştırmanın, bol bol pratik yapmalarını teşvik ederek eğitim sisteminde daha etkin bir şekilde dil öğrenimini sağlamanın önemini hepimiz biliyoruz. Ekonomik nedenlerden dolayı okullarımızda anadili İngilizce olan eğitmenlerin sayısı giderek azalıyor ve bu durum velileri anadili İngilizce olan eğitmenlerle online eğitim veren platformlara yönlendiriyor. Peki, çocukların öğrenme sürecinde online eğitim platformları ne kadar başarılı? Sayısı giderek artan online platformları seçerken nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Online Kids Academy kurucusu İdris Atlı ile konuştuk.
Dil öğrenme sürecinde online eğitim platformlarının rolü nedir?
Kendi deneyimimizden yola çıkarak söyleyebilirim ki; iyi geliştirilmiş, çocuklara özel olarak hazırlanmış ve
Kadınlar önce kariyere odaklanmak, hayatını düzene koymak gibi farklı nedenlerle anneliği erteleyebiliyor. Hayatlarının ikinci baharında normal yollarla ya da tedavi ile anne olanlar bakalım neler anlatıyor?
40’lı yaşlarda anne olmak olağanlaşmışken, 50’li yaşlarının başında anne olan isimleri duymaya başladık. Kadınlar, önce kariyere odaklanmak, hayatını düzene koymak, maddi nedenler, boşanmaların artması gibi farklı nedenlerle anneliği erteleyebiliyor. Kadın hastalıkları ve üreme konusunda tıbbın ilerlemesi, alternatif tedavi yöntemlerinin çeşitlenmesi de annelik macerasına geç de olsa atılmayı cesaretlendiriyor. 40’lı yaşlarından sonra anne olan dünyaca ünlü isimler de var: Oyuncu Hilary Swank, bu yıl 48 yaşında ikizlerini kucağına aldı. Birkaç yıl önce Cameron Diaz, 47 yaşında anne oldu. Eva Longoria doğum yaptığında 43, Janet Jackson ise 50 yaşındaydı. Türkiye’de de Aylin Aslım, Didem Uzel, Seray Sever 40 yaş üstü doğum yapan annelerden. Ayrıca müzisyen İpek Açar da 47 yaşında anne olmaya hazırlanıyor. Peki, hayatlarının ikinci baharında normal yollarla ya
Birinci sınıflar için okula oryantasyon haftası başlıyor. Akademik başarının temeli bu süreçte atılıyor, sportif, sosyal, kültürel, duygusal tüm gelişim alanları bu dönemde şekilleniyor. Uyum sürecinin önemli noktalarına bakalım
Oyunla dolu geçen ilk çocukluk yıllarından sonra, okul sıralarına oturmak, sınıf kurallarına uyum sağlamak, farklı karakterde akranlarla iletişim kurmayı öğrenmek, ders dinlemek, yazı yazmak, ödev yapmak gibi görev ve sorumluluklar, hayatın başındaki belki de en önemli değişikliklerden. Bazı çocuklar bu sürece daha kolay uyum sağlarken, bazıları zorlanabiliyor. Okula başlangıç süreci ne kadar bilinçli ve sağlıklı geçirilirse gerek akademik gerek duygusal açıdan o kadar başarılı bir gelecek inşa ediliyor. Doğru bir başlangıcı, Doğa Koleji Okul Öncesi ve İlkokul Rehberlik Bölüm Başkanı Büşra Aparan Akın ile konuştuk.
Bir ömür sürecek eğitim ve okul başarısının temeli bu süreçte atılıyor. 1. sınıfa yönelik nasıl bir sistem uyguluyorsunuz?
1. sınıfa başlamak yepyeni bir dünyanın