Ankara’yı bir haftadır sel götürüyor. 2022 Türkiye’sinde, başkentin göbeğinde gencecik insanlar sel sularına kapılarak hayatlarını kaybediyor! Esnaf, vatandaş, koca bir kent komple mağdur.
CHP’nin, İyi Partililerin, hatta tüm muhalefetin büyük ümitler beslediği Mansur Yavaş’ın ise sahadan fotoğrafı yok! Onun yerine ya Ankara Valiliği’nin uyarılarını RT ediyor ya da vatandaşlara kendi ölçülerinde tedbir almaları tavsiyesinde bulunuyor!
Ama trolleri her zamanki gibi aktif. Sosyal medyada selden şikâyetçi olan herkese “25 yıldır altyapısı olmayan Ankara’yı Mansur Yavaş üç yılda nasıl düzeltecek ki?” diye atarlanıyorlar. Oysa çok basit bir cevabı var bu sorunun. Sadece mazgalları temizlemesi yeterliydi Mansur Başkanın. Mesele altyapı eksikliği değil. Algı ve sosyal medya belediyeciliğinin sürekli yağmura, kara teslim olması.
Bu bir Mansur Yavaş eleştirisi değil, sadece durum tespiti. Hakkını teslim edelim, Yavaş’ın Türkiye genelinde olumlu bir imajı var. En azından bu son yağmurlara kadar vardı.
Ama Süleyman Soylu tek bir
CHP lideri Kılıçdaroğlu 2018 seçimleri öncesinde bir gece yarısı operasyonuyla 15 vekili Meral Akşener’e yollamasaydı ortada ne İyi Parti ne de bu partinin Halil İbrahim Oral diye bir milletvekili olmayacaktı.
Siyaset böyle bir şey deyip geçilecek bir mesele değil bu. Yapılan doğrudan insanlık suçu. İyi Parti, CHP liderinin Cumhurbaşkanı adayı olmasına bu kadar karşıysa çıksın açıkça “Aday olma“ desin. Üstelik Halil İbrahim Oral vakası ilk de değil… Muhtemelen son da olmayacak. İsmini açıklamadan “Bu millet Alevi adaya oy vermez” diyenler… Rüyasında CHP’ye oy verdiğini görenin gusül abdesti aldığını söyleyenler vs... Her fırsatta kutuplaşmadan, ayrımcılıktan, gerginlikten bahsedenlerin 1 haftalık performansı bu!
2022 Türkiye’sinde insanlar din, mezhep, inanç, etnik köken üzerinden tartışma konusu yapılıyor! Toplumsal barışımız dinamitlenirken altılı masanın sakinleri, o masanın sözcüsü gibi davranan gazeteciler, sözde aydınlar, sanatçılar da kuzuların sessizliğini oynuyor! Söz konusu
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hafta sonunda “altılı masa dağılmadı” deme ihtiyacı duyması muhalefet cephesinde yaşanan çetin pazarlıkların bir dışavurumu aslında.
An itibariyle 6’lı masanın 5 ortağı CHP lideriyle pazarlık halinde…
Kılıçdaroğlu’nu en çok zorlayan isim Meral Akşener…
İyi Parti adaylık için ısrarcı olan Kemal Bey’e “Bizim desteğimizi istiyorsan Başbakanlık sistemine geçiş için bir takvim belirle ve bunu kamuoyuna ilan et” diyor. Yani Kemal Bey’in İyi Parti’den onay alabilmek için Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yürütmeden kaynaklanan yetkilerini ne zaman Akşener’e devredeceğini kamuoyuna bugünden duyurması gerekiyor!
Garip, hatta çok tuhaf bir talep olduğunun farkındayım… Ama somut durum bu. Seçilmemiş bir Cumhurbaşkanından olmayan bir Başbakanlık sistemine geçiş takvimini bugünden belirlemesini ve yüzde 50+1 oya rağmen sembolik kalacağını seçmene ilan etmesini istiyorlar! O seçmen böyle bir adaya niye oy versin ki? Neyse… Eminim kendileri de bunu
Türkiye ile Yunanistan arasında kimilerine göre 2’nci bir Kardak krizi kapıda. Bu iki ülke arasında son dönemde Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’de yaşanan mevcut sorunlar düşünüldüğünde oldukça iyimser bir yorum gibi görünüyor. Çünkü mesele artık Kardak’ın çok ötesine geçen derin bir siyasi ve askeri krize dönüşmüş durumda.
Kardak demişken bizde iç siyaset malzemesi haline getirilen bir konuda düzeltme yaparak devam edelim. Birilerinin iddia ettiğinin tersine Türkiye 25 Aralık 1995 tarihindeki Kardak krizinden bu yana Ege’de tek bir ada, adacık ve kayalık üzerinde Yunanistan’ın en küçük bir devlet uygulaması yapmasına izin vermedi. Bu süreçte Yunanlıların Kardak benzeri bazı provokasyonlarına da anladıkları dilden yanıt verilerek müsaade edilmedi. Kardak öncesinde çıktıkları adacık ve kayalıklar içinse diplomatik yoldan verilen mücadele kararlılıkla sürdürülüyor.
Peki Yunan Başbakan Miçotakis’in son dönemde arkasına ABD ve
Türkiye’de son bir yılda… Üniversite sınavına saatler kala Katarlı öğrencilerin tıp fakültelerine sınavsız alınacağını iddia ettiler.
İngiltere Savunma Bakanı’nın ağzından Avrupa’daki bütün sığınmacıların Türkiye’de kurulacak kamplarda toplanacağını yazdılar.
İki sene önce İran-Afganistan sınırını geçmeye çalışan Afganların görüntüsünü sanki yeniymiş ve Türkiye’de çekilmiş gibi haberleştirdiler.
Üçü de yalan olan bu haberler yayımlandıktan kısa süre sonra bizzat haberi yazanlar tarafından “Pardon” denilerek geri çekildi! Maksat hâsıl olmuştu çünkü. Yalan haber organize bir şekilde siyaset kurumu tarafından sahiplenilmiş, sosyal medya marifetiyle geniş kesimlere ulaştırılmış ve toplumun sinir uçlarıyla oynanmıştı. Arkadan gelen mahcup pardonların bir önemi yoktu. Nasılsa doğru ayağa kalkana kadar yalan dünyayı dolaşıyordu.
Bu örnekleri niye hatırlattık? Malum, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kısa bir süre
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı yolundaki en büyük rakibi an itibarıyla Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş değil CHP medyası.
Köşe yazarları, youtuber’lar, sanatçılar... Hepsi Kemal Bey’in adaylığına sonuna kadar karşı.
Hatırı sayılır bir destek buldukları tezlerini tek cümleyle özetliyorlar: Kılıçdaroğlu ile seçim alınamaz.
İşi mezhep tartışmalarına kadar götüren insanlık düşmanları ve “Kemal Bey’i iktidar medyası istiyor, sırf bu sebeple aday olmamalı” diyen akıl fukaraları bile türedi.
En son muhalif bir gazeteci “Kılıçdaroğlu’nun adaylık ısrarı Erdoğan’ın en büyük avantajı. Tıpkı 94 İstanbul yerel seçimlerinde olduğu gibi doğru ve tek aday çıkartıldığında en az yüzde 10-15 farkla alınabilecek bir seçim ikinci turda yine Erdoğan’a hediye edilecek gibi gözüküyor” iddiasında bulundu.
1994 yerel seçimlerinde SHP’yi yüzde 35.95’ten yüzde 20’ye indiren ana etken solun tek adayla seçimlere girmemesi değildi. İstanbul’da patlayan
Fatih Mehmet Maçoğlu. Tunceli Belediye Başkanı.
Namıdiğer Komünist Başkan.
18 Mayıs günü yaptığı bir paylaşım dikkatimi çekti. Ölüm yıl dönümünde TKPML/TİKKO kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı anıyordu.
Kaypakkaya sıkı bir anti-Kemalistti. Ona göre Kemalizm demek faşizm demekti! Atatürk de kitle katliamcısı bir diktatör!
Maçoğlu’nu Kaypakkaya’yı andı diye eleştiriyor değilim. Adam gönül verdiği ideolojinin liderlerinden biri kabul ettiği Kaypakkaya’yı anmış. Bunda garipsenecek bir şey yok.
Ama bir gün sonra, yani 19 Mayıs’ta Atatürk’ü anma gereği duymamış? Ne derseniz deyin, kendi içinde tutarlı. (Bu Maçoğlu ilginç bir şekilde CHP’liler tarafından çok seviliyor!)
Sadece o değil, HDP’liler de bu konuda çizgisini hiç bozmuyor. Bugüne kadar 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım’lardan birine katılan, Atatürk için anma mesajı yayımlayan bir HDP yöneticisi, milletvekili, belediye başkanı gördünüz mü?
Göremezsiniz, çünkü anmazlar&
Kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın gerisinde kalıyor...
Onunla seçim alınamaz… Muhafazakâr seçmenden oy alamaz...
Altılı masadan destek bulamaz… vs. vs. vs…
Bu köşede 30 Nisan 2021’de “Kılıçdaroğlu nasipse aday” demiştik. CHP lideri bir yıl içinde Cumhurbaşkanı adaylığına parti içinden itiraz eden kim varsa hepsini yola getirdi. Yola gelmeyenleri yoldan çıkardı.
Kemal Bey an itibarıyla CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı. Karar partinin geçtiğimiz hafta toplanan MYK’sında alınmış. MYK üyelerinin tamamı tek tek söz alarak Kılıçdaroğlu’na “Adayımız siz olmalısınız” demiş. Hatta Veli Ağbaba aylar önce “Adayımız Kılıçdaroğlu” diyerek şimşekleri üzerine çeken Bülent Kuşoğlu’na “İyi ki bu konuyu dile getirdin” diye teşekkür etmiş. MYK’da İmamoğlu’na yakın olarak bilinen bazı isimler de aynı doğrultuda görüş belirtmiş!
Kılıçdaroğlu MYK üyelerinin konuşmalarını not alarak dinlemiş. “Hayır, ben aday olmam” dememiş.
Bu