Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun yeni seçim kanununu gerekçe göstererek yaptığı “Şartlar değişti, üçüncü ittifak olabilir” açıklaması Millet İttifakı’nda bir bölünme ya da masanın dağılması anlamına gelmiyor.
Tam tersine, iktidarın küçük partileri zora sokan hamlesine karşı muhalefet de bir hamle yapıyor.
Altılı masada ‘Üçüncü ittifak’ önerisini ilk gündeme getiren Ahmet Davutoğlu. Açıldıkça içinden başka bir bebek çıkan Matruşka bebekler gibi ittifak içinde ittifak istiyor Davutoğlu. Bütün hesap DEVA-Gelecek ve SP’nin yüzde 7 barajını aşması üzerine kurulu. Böylece Babacan ve Davutoğlu siyasi kariyerlerini ‘CHP Milletvekili’ sıfatıyla sonlandırmış olmayacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı bileşenleriyle beraber Erdoğan’ın karşısındaki adayı destekleyecekler.
Daha önce Babacan-Davutoğlu ikilisini AK Parti’den yeterli oy koparamamakla suçlayan Karamollaoğlu bu ittifaka dünden razı. Seçim sonrasında
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun büyük emek vererek kurduğu 6’lı masadan gelen son haberler muhalefet açısından pek parlak görünmüyor. Masanın sakinlerinin birbirlerine düşmeden bir Cumhurbaşkanı adayı belirleme ihtimali giderek azalıyor. Ve ibre yeniden İmamoğlu-Yavaş ikilisine kayıyor. Muhalefetteki son durumu isimler üzerinden analiz edelim.
Ekrem İmamoğlu: Bir hafta önce ‘Kılıçdaroğlu’na destek’ olarak yorumlanan “Her CHP’linin adayı kendi genel başkanıdır” açıklamasının mürekkebi kurumadan yeniden adaylık sinyali verdi. Kendisine “Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?” diye soran gençlere “Değişim bir kişinin seçilmesiyle olmaz. Zihinsel değişim şart. En doğru kişi tercih edilir ve seçilir. Ama sizlerin aktif olması, bu büyük dönüşüme katkı sunması şart” cevabı kulisleri hareketlendirdi. İmamoğlu ve yakın ekibi 6’lı masanın bir süre sonra dağılacağını düşünüyor. Bütün hazırlıklarını da buna göre yapıyor. İmamoğlu adaylıktan vazgeçmiş değil. Masa
İyi Parti’de siyasi kimliğini “Türk Milliyetçisi” olarak tanımlayan isimlerin parti yönetiminden tasfiyesi sadece bu partinin iç meselesi değil. 6’lı masanın ruhuna uygun dizayn çalışmasının ilk yansımaları.
Devamı gelecek. Gelmek zorunda. 6’lı masayı kuranlar, ekmek gibi, su gibi muhtaç oldukları 7’nci ortağı küstürmeden ilerlemek için daha çok mıntıka temizliği yapacaklar. HDP’nin son günlerdeki anlamlı sessizliği işlerin istediği gibi gitmesinden.
Dikkat edin... 6 partinin 28 Şubat’ta açıkladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninde” 1921 Anayasası’na ‘kapsayıcılık’ övgüsü yaptığı günden beri HDP’de adeta yaprak kımıldamıyor.
Bunun sebebi metindeki “1921 Anayasası’nın nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonraki anayasalarda daha dar kalıplara girmiştir” cümlesi. 1921 Anayasası, anayasa hukuku literatüründe “etnik vurgu yapılmayan ve yerel özerkliğe yer veren tek metin” olarak
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu
6’lı muhalefet masası haberlerini okurken niyeyse aklıma hep Edip Cansever’in bu şiiri geliyor.
Nasıl gelmesin ki... Bizim muhalefetin masası da Cansever’in masası gibi sallanıyor. Alttan gelen baskıyla üzerindeki yük giderek artıyor.
İyi Parti’de ülkücü kökenli Yavuz Ağıralioğlu ve Koray Aydın’ın tasfiyesiyle sonuçlanan değişimi 6’lı masaya yoranlar çok. Rivayet o ki Akşener partisine 6’lı masaya göre yeni bir yön çiziyor.
O yönde ne olduğunu İyi Partili Nuri Okutan açıklıyor: Bu değişikliklerle beraber MHP ile yarışan bir İyi Parti yerine merkeze sağlam adımlarla yerleşen bir İyi Parti göreceğiz!
Uğur Mumcu’nun “Bu memlekette banka soyarken kar maskesi, darbe yaparken Atatürk maskesi taktılar” sözü meşhurdur.
Teşbihte hata olmaz. 28 Şubat’ta “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” için imzaladıkları mutabakat metnine “Atatürk” ve “Türk Milleti” yazamayan altı partinin ikinci buluşmada verdiği resmi görünce aklıma ilk gelen bu söz oldu.
Kendisini Atatürkçü, Kemalist, ulusalcı olarak tanımlayan seçmenden gelen tepki işe yaramıştı. Toplantıya ev sahipliği yapan Deva Partisi genel merkez binasını ve liderlerin oturduğu salonun duvarını Atatürk portreleri süslüyordu!
Atatürkçüler ve Kemalistler kızmasınlar ama fena halde kandırılıyorlar. Yerel seçimlerde oy verdikleri bazı isimler iktidar karşıtı tarikatlarla kol kola yürüyor. Genel siyasette ise Atatürk’ün adını anmaktan çekinen, ‘Türk Milleti’ diyemeyenler tarafından çantada keklik görülüyorlar.
Duvara astıkları Atatürk portresinin arkasına
Pandemi, savaş, gıda ve enerji krizleri, sonu gelmeyen göç dalgaları…
Dünyanın büyük bir değişimin arifesinde olduğunu gösteren somut işaretler bunlar.
ABD Başkanı Biden “Bu gidişat nereye?" diye meraklanan insanlık için meselenin adını 48 saat önce koydu: “Dünya ekonomisinde ve dünya medeniyetinde bir dönüm noktasındayız. Her 3-4 nesilde olan bir şey. Yeni bir dünya düzeni kurulacak, bizim buna liderlik etmemiz lazım.”
Biden aslında şunu söylüyor: En az 10 yıl sürecek fırtınalı bir dönem başladı. Dünyanın 100 yıllık yol haritası bu 10 yılda çizilecek. Sınırlar ve ticaret yolları değişecek. Yeni dönemde de dünyaya hakim olmak için -savaş da dahil- ne gerekiyorsa yapacağız.
Küresel güçlerin yeni dünya düzeni için gözünü nasıl kararttığını Ukrayna’da gördük. Bugün Ukrayna topraklarında yaşanan bilek güreşinin başka coğrafyalara taşınması an meselesi.
Güçlü bir liderliğe, siyasi-ekonomik istikrara ve güçlü bir orduya sahip olmayan
CHP’deki Selahattin Demirtaş sevgisi Tuncay Özkan’la başlamadı.
Daha önce... Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekaroğlu, Eren Erdem, İlhan Cihaner, Fikri Sağlar, Veli Ağbaba, Orhan Sarıbal, Mehmet Tüm, Utku Çakırözer, Ali Şeker ve daha bir sürü CHP’li Demirtaş’ı hapishanede ziyaret etti. Hemen hepsi ziyaretten çıkar çıkmaz “Bir an önce serbest kalmalı” çağrısı yaptı.
CHP galiba hepimize Demirtaş’ın terörden değil de ‘Kanarya Sevenler Derneği’ üyesi olduğu için hapse atıldığı ve haksızlığa uğradığı fikrini kabul ettirmek istiyor.
Kendileri öyle düşünebilir ama sokaktaki algı başka. Üstelik CHP ne yaparsa yapsın HDP’yi de memnun edemiyor. Gelelim Tuncay Özkan’ın durup dururken bu konuşmayı niye yaptığı sorusuna.
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinden sonra HDP’li Meral Danış Beştaş’tan gelen açıklamanın satır aralarında gizli bu sorunun cevabı.
HDP, Kemal Bey’i cesur bulmuyor. Çok ürkek, genel ve soyut ifadeler kullanmakla suçluyor. Beştaş, “Sorunlara
AK Parti ve MHP’nin üzerinde anlaştığı Seçim Kanunu teklifine muhalefet tepkili. Oysa teklif edilen yeni sistem Türkiye’de 1995’teki 20. Dönem seçimlerinden 1 Kasım 2015’te yapılan 26. Dönem seçimlerine kadar tam yedi dönem uygulandı. Şimdi yapılan, tüm partiler için daha adil bir dağılım getiren eski hesaplama yöntemine dönülmesinden ibaret. Partiler her ilde dâhil oldukları ittifakın toplam oyuna göre değil, kendi aldıkları oya göre vekil çıkaracak.
Peki, bu sistem bir önceki seçimde uygulansaydı ne olurdu? AK Parti Bilecik Milletvekili Selim Yağcı, partilerin 2018’de aldıkları oylar üzerinden bu senaryoyu il il çalışmış. Yağcı’nın hesabına göre, 2018’de toplamda 20 ilde 20 milletvekili ittifakların ‘artık oy’ hesabı üzerinden “Aşkın Temsil” sayesinde parlamentoya girmiş. 20 milletvekili adayı ise daha fazla oy toplamalarına rağmen “Eksik Temsil” kurbanı olmuş. Sistemin kazananları ve kaybedenleriyle devam edelim...
ADIYAMAN: CHP’nin 39 bin 720 oyuyla Meclis’e