Çobanbey’in büyük Türkmen ailelerinden birine mensup.
Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen köylerinde yaşayan sivilleri Esad rejiminden, PKK-YPG’den, DAEŞ’ten korumak için kurulan Sultan Murat Tümeni’nin komutanı. Emrinde 27 bin kişilik bir kuvvet var.
Dedesi Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştiren 57. Alay’da vatan için savaşırken şehit düştü.
Suriye’nin mazlum Türkmen, Kürt, Arap halklarının tanıyıp, sevdiği bir isim.
Mehmetçik’in Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonlarda DAEŞ’e, PKK’ya karşı kahramanca savaştı.
Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde “Atam izindeyiz” diye yaptığı paylaşım çok dikkat çekti.
Fehim Ertuğrul İsa’yı niye anlattık?
Geçtiğimiz hafta açıklanan ama gündemin yoğunluğundan kimsenin üzerinde durmadığı bir ayrıntıya dikkat çekmek için. Malum… Ayrıntılar bütünü anlatır.
Sosyal medya üzerinden son günlerde yayılan görüntülere ve yalan haberlerle oluşturulmaya çalışılan ‘Türkiye’nin sınır güvenliği yok’ eleştirilerine tepki gösteren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ‘O görüntülerin kaynağı içeriden ve dışarıdan karışık. Sınırlarımız güvende’ mesajı verdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, son dönemde sosyal medya üzerinden yayılan görüntüler ve yalan haberlerle oluşturulmaya çalışılan “Türkiye’nin sınır güvenliği yok” eleştirilerine tepki gösterdi. Hatay’da sınırın sıfır noktasındaki Şehit Yüzbaşı İlker Acar Hudut Karakolu’nda Milliyet’in sorularını yanıtlayan Akar “Bilgi sahibi olmadan kanaat belirtmek doğru değil, entelektüel ahlaka da uygun olmuyor. O görüntülerin kaynağı içeriden ve dışarıdan karışık” dedi.
“Sınırlar kevgire döndü” diyenlerin canı pahasına görev yapan Mehmetçik’in emeğine saygısızlık ettiğini belirten Akar “Hudut güvenliği milli bir meseledir,
İki gündür Ekrem İmamoğlu’nun çok merak edilen Karadeniz gezisiyle ilgili yorum ve analizleri inceliyor, haber kaynaklarımla görüşüyorum. Sadece CHP Genel Merkezi’ne yakın kaynaklar değil İmamoğlucu diyebileceğimiz isimler de gezinin tam bir hayal kırıklığına dönüştüğü düşüncesinde.
Bunun çok basit bir sebebi var. Siyaset bir iddia işidir. Hele gönlünüzden Cumhurbaşkanı adaylığı geçiyorsa bu iddianızı göğsünüzü gere gere ortaya koymak zorundasınız. İmamoğlu bu cesareti gösteremiyor. Aday mısınız sorularına “Havet” demekle yetiniyor.
80’ine merdiven dayamış Murat Karayalçın bile bu konuda ondan daha kararlı ve cesur bir söyleme sahip. “Genel Başkanım aday olmazsa ben aday olurum” diyor. İmamoğlu bunu bile söyleyemiyor! Ve o çok istediği havayı bir türlü yakalayamıyor.
Partiye ve Kılıçdaroğlu’na rağmen Cumhurbaşkanı adayı olamayacağının farkında belki de. An itibarıyla CHP Genel Başkanlığı onun için daha makul bir hedef gibi görünüyor. Ama bu gidişle o hedefi de
Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında “Ya bana katılın ya yolumdan çekilin” diyerek çektiği restin muhataplarının kim olduğu hâlâ tartışılıyor. Kimi partideki sol kanada mensup vekilleri, kimi belediye başkanlarını işaret ediyor.
Bu boş bir tartışma… Çünkü Kemal Bey’i bu kadar kızdıran şey adaylık yolunda partisinden umduğu desteği alamaması değil. CHP’de mesele artık Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından daha çok parti içi iktidarın kimde kalacağı boyutuna taşınmış durumda. Kılıçdaroğlu sonrasında partiye hâkim olmak isteyen ekipler arasında kıyasıya bir genel başkanlık yarışı bugünden başladı.
Kılıçdaroğlu’nun bu kadar gergin olma sebebi de tam olarak bu. Bir taraftan muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmak için olağanüstü bir çaba gösterirken, diğer taraftan da partiyi elinde tutmaya çalışıyor. Ama hiç hesapta olmayan bazı gelişmeler onun de dengesini bozmuş gibi görünüyor.
Nedir o hesapta olmayan gelişmeler derseniz… En başa Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz turunu yazmak lazım.
Gezi olayları davası üzerinden yürütülen tartışmalar bize bir kez daha gösterdi ki 2023 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın rakibi Gezi’nin adayı olacak.
Neden bir kez daha diyoruz? Çünkü birbirlerine hiç benzemeyen ve birbirlerini aslında hiç sevmeyen 6 partinin söylem ve eylem birliğinin başlangıcı Gezi olayları. 6’lı masanın büyük ortakları CHP ve İyi Parti’nin liderleri ilk kez Gezi’de aynı dili kullanmaya başladı. Masanın küçük ortakları onları takip etti.
Filmi biraz geriye saralım... 2013 yılının haziran ayına gidelim. Gezi olayların başlamasının üzerinden sekiz gün geçmiş. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kadıköy mitinginde resmi bir ziyaret için Fas’ta bulunan seçilmiş Başbakan Erdoğan’ı diktatör ilan ediyor. Sonra da “Milletin yakasından düşme vaktin geldi. Eğer adam gibi adamsan istifa edersin” diyor!
Aynı gün uçakla Ankara’ya dönüyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşüyor. Çıkışta “Ne
Türkiye’de HDP’li Garo Paylan’dan tam 57 yıl önce bir etki ajanı Ermenilerin 1915’te soykırıma uğradığını iddia etti. Onu hepiniz yakından tanıyorsunuz.
Tarih 6 Mayıs 1965… FETÖ elebaşı “Kırklareli Vaizi” sıfatıyla dönemin Ermeni Patriği Şinork Kalutsyan’a bir mektup yazıyor! O mektuptaki şu ifadeye dikkat: 1915’te Ermenilere gerçekleştirilen büyük soykırımı lanetlemeden geçemeyeceğim. Hz. İsa’nın çocuklarının Müslüman geçinen cahiller tarafından katledilmesini esefle kınıyorum!
Tarih öğreticidir. Geçmişteki olaylar ve kişiler arasındaki bağlar doğru bir şekilde kurulursa bugünü anlamak çok daha kolay olur. Şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden yazar Aytunç Altındal’a göre FETÖ elebaşı kimliğini gizleyen, başka bir dine mensup bir ajandır. Hatta 1988’de Vatikan’da görüştüğü Papa 2. Jean Paul tarafından gizli kardinal olarak atanmıştır.
Bu iddia bir FETÖ iddianamesinde biraz daha detaylandırılır: Papa’nın 100 yıldır kullanmadığı “in picture”
Altılı masanın görünür ve öne çıkan adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması sizi yanıltmasın. Masanın Akşener dışındaki sakinleri Mansur Yavaş’ın ismi üzerinde uzlaştı.
Muhalefet cephesinde son bir ayda yaşanan ve “Masa dağılıyor mu?” dedirten tüm gelişmelerin sebebi kamuoyundan saklanan bu uzlaşma. Akşener’in Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu’nu tasfiyesi -Buraya döneceğiz- Gültekin Uysal’ın Babacan ve Davutoğlu’na istikamet çizen açıklaması… Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nu frenleme çabaları… Hepsi birbiriyle bağlantılı.
Nasıl mı? İyi Parti ile başlayarak anlatalım…
Meral Akşener’in Ağıralioğlu ve Koray Aydın’a çektiği operasyon ittifak ortaklarının kendisine kurduğu tuzağı bozmak için yaptığı ustaca bir hamle aslında. Akşener, masanın gizli adayı olan Mansur Yavaş’a karşı önlem aldı. Çünkü Yavaş’ın muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olması Akşener dışındaki masa sakinlerinin hiçbirinin siyasi geleceğini etkilemiyor. Ama bu senaryo Akşener için yolun sonu anlamına
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Batılı ülkelerin 2014’te Rusların Kırım’ı ilhak etmesine gerekli tepkiyi göstermemesinin Ukrayna’da bugün yaşanan olayların temelini oluşturduğunu söyledi. Bakan Akar ‘Batılı ülkelerin 2014’teki duyarsızlığı olayların bu şekilde gelişmesine fırsat verdi. Batı, 2014’te Kırım’a, Donbass olaylarına gerekli tepkiyi gösterebilseydi bugünlere gelinmeyebilirdi. Hatalarını anladılar’ dedi.
Kayseri’de 1926 yılında Tayyare ve Motor AŞ (TOMTAŞ) adıyla kurulan ve 1941 yılına kadar uçak üreten fabrikanın hikâyesinin anlatıldığı “Kayseri Uçak Fabrikası” adlı kitabın tanıtım etkinliğinde Milliyet’in sorularını cevaplayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamaları şöyle:
‘Batının duyarsızlığı...’
Biz başlangıçtan itibaren Ukrayna’nın egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu tekrar tekrar söyledik. Kırım’ın ilhakını tanımadığımızı başından beri hep ifade ettik. Batılı ülkelerin 2014’teki bu konudaki duyarsızlığı