Yavuz Kocaömer

Geçtiğimiz haftalarda Almanya’nın Marburg kentinde görme engelliler eğitim kurumunun 100. yılı kutlandı. Yani Almanlar bu kurumu 1916 senesinde kurmuşlar. Bu bakımdan Marburg kenti görme engellilerin yüksek seviyede eğitimi için bir merkez olarak gelişmiş.
Almanya’dan ve Avrupa’dan 3500 görme engelli insanın katıldığı bu hafta içinde 76 ayrı etkinlik yapılmış. Bu etkinliklerde tüm engelliler için kültür çalışmaları, görme engellilere uygun spor branşları, görme engellilerin önündeki engeller konusunda açıklamalar yapılmış. Ancak, programın ana amacı engelli ve engelsiz insanların bir araya gelmesi. Nitekim organizatörler, ‘Bu hafta sonunda bizleri en çok sevindiren buraya katılan binlerce insanın nasıl bir enerji ile evlerine döndüklerini görmemiz’ demiş.
Tabii ki Almanya ile ülkemizi mukayese etmiyoruz. Onlar 100 sene evvel bu kurumu kurmuşlar. Engelliler Spor Federasyonu’nu 1948 senesinde kurmuşlar, biz 1990’da kurmuşuz. Ama engelli-engelsiz Türk gençlerinin içindeki o azim, yetenek bugün bir takım engelliler sporunda Almanları takım ve bireysel olarak önlerine geçerek, geride bıraktığımız bir gerçektir. Göz ardı etmememiz gereken bir nokta, klasifikasyon, tekerlekli sandalye

Geçtiğimiz hafta Türkiye Spor Yazarları Derneği’nden bir davetiye aldık.
“Spor Yazarları Yarışması 2016 ödül töreninde, sizleri aramızda görmekten onur duyarız.”
Tarih 18 Temmuz Pazartesi
Tören: Saat 20:30
Verilen saatte Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin İstanbul Levent’teki merkezine gittik: “Kapı duvar. Hiçkimse yok. Sorduk: Bu akşam tören yok mu?
Yok efendim. İptal edildi. Olaylar dolayısıyla. İçerde Başkanımız Oğuz Tongsir var. Bir görüşseniz.
Cevap: Ne görüşeceğim kardeşim senin başkanınla. Bu yaptığınız saygısızlık.

26 Haziran 1999’da, yani 17 sene önce kurulan Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) bu süreçte; başta engelli sporları olmak üzere, engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını belli bir sıra içinde, ortez, protez, ameliyatlar, işitme cihazları, Braille alfabeli (körler alfabesi) ve konuşmalı bilgisayarlar gibi konularında elinden gelen desteği göstermeye çalıştı. Şu anda da 550 lise ve üniversite öğrencisi engelli kardeşlerimize eğitim bursu veriyor.

Sporla ilgili malzemelerinin pahalılığı ve engelli vatandaşlarımızın daha çok ilgi duyacakları düşüncesiyle, baştan beri, Türkiye’de kurulan neredeyse tüm kulüplere malzemelerini verdi. Bu milyonlarca lira demek.

TESYEV’in hesapları herkese açıktır. Belli kurallar içinde çalışan bir kurumdur. Arkasında devlet yoktur, büyük holdingler yoktur. Ve bu vakfın en büyük kişisel sponsoru, bu satırların yazarıdır. Bu onun için bir yaşam biçimidir. Hırsları, akıllarının önüne çıkmış olanlar bunu anlayamazlar. Onların işi, ona, buna yalakalık yapıp, avanta peşinde koşmaktır. Klavye delikanlısı, kişiliksiz sahtekarlar, korkularından adlarını bile veremezler.

Geçen hafta da belirttiğimiz gibi, Bedensel Engelliler Sporunda artık TESYEV

Bedensel Engelliler Spor Federasyonu “International Tournaments İstanbul” adı altında geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası düzenledi. Turnuvaya, İran ve Hollanda’nın yanında Milli Takımımız da katıldı. Turnuvanın yapılacağını başlama tarihinden 3 gün evvel gelen bir davetiyeden ögrendik. Malesef izleme imkanımız olamadı. Size turnuvanın sonucunu da yazmayı isterdik ama, gerek federasyonun web sitesinde, gerekse medyada bu konuda en ufak bir bilgi yoktu. Bu da lafa gelince konuşan bu federasyonumuzun, böyle bir turnuvaya ne kadar önem verdiğinin bir başka göstergesiydi.

Bu arada yakın çevremizden duyduğumuza göre, yaklaşan federasyon seçimleri dolayısıyla, aday olacaklardan bazılarının benimle görüştüklerini, randevu istediklerini duyduk. Tekrar belirtelim ki bu satırların yazarının Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanlığı görevinin gerektirdikleri dışında, Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ile gerek başkanı olduğu Türkiye Engelliler Spor Yardım Ve Eğitim Vakfı (TESYEV), gerekse şahıs olarak herhangi bir ilişkisi yoktur ve yapılacak olan seçimlerde de herhangi bir adayı desteklemesi söz konusu değildir.

Diğer bir turnuva da, Haziran ayı

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ile Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC), 2032 yılına kadar yapılacak sözleşmenin ilkelerinde anlaştılar.

14 Haziran Salı günü imzalanan bir mutabakatla, özellikle aşağıdaki konularda birlikte çalışılıp geliştirilmesine karar verildi.

- Paralimpik Oyunları’nın görünürlüğünü arttırmak ve Paralimpik markasını daha da iyileştirmek.

- 2020 Olimpiyat gündemi ile olimpiyat hareketinin geleceğine yönelik yol haritasının uygulanması konusundaki mevcut iş birliğinin güçlendirilmesi, IPC, Paralimpik Oyunlar ve Paralimpik hareketinin finansal istikrarının güvence altına alınması.

Haziran 2001 tarihinde ilk kez bir sözleşme imzalanarak, Paralimpik Oyunlar Organizasyonu koruma altına alınmış. “Tek adaylık, tek şehir” uygulaması başlatılmıştı. Böylece olimpiyat yapılan bir kentte, aynı kentin Paralimpik Oyunları’na da zorunlu olarak ev sahibi olması karar altına alınmıştı.

Bu anlaşmaların sonucu olarak, IPC bir dizi ICO komisyon ve komitesinde bugün temsil edilmektedir. Bunlar arasında IOC Atletler Komisyonu, Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları Değerlendirme ve Koordinasyon Kurulları, Tıbbı Ve Bilimsel Kurul, Spor Ve Kadın Komisyonu, İletişim Ve Olimpik Kanal

Geçtiğimiz hafta Cemal Ersen kardeşimiz konuyu çok geniş bir şekilde gazetemizde inceledi. Biz de Paralimpik sporları ile ilgili görüşlerimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edelim. Yaptığı konuşmada federasyonlarımızı eleştiren Cumhurbaşkanımız, 2 önemli sporcumuzu danışman olarak yanına aldığını ve kollektiv sporlarda bir adım atmamız gerektiğini açıkça dile getirdi. Ve ilave etti, “Bu konularda aslında bütün federasyonlarımızın çok daha ciddi bir şekilde işe eğilmesi lazım.”

Sayın Cumhurbaşkanım, spora gönül vermiş bir insan olarak sizinle aynı fikirde olmamamız mümkün değil. Ancak, bir küçük eksikliği dile getirmemize de izin veriniz. Engelsiz sporlarında bahsettiğiniz neredeyse başı bozukluk, birçok federasyonun düzgün çalışmayışı, Engelliler Spor Federasyonları’nda da aynı şekilde devam ediyor.

Özellikle de Bedensel ve Görme Engelliler Spor Federasyonu’nda. İçlerinde sadece Özel Sporcular Spor Federasyonu son senelerde büyük bir ivme kazandı. O da, başındaki başkanın ciddi ve bu spora gönül vermiş bir insan olmasından dolayı.

Size arz ediyoruz ki, Paralimpik oyunları bittikten sonra, Gençlik ve Spor Bakanlığı vasıtasıyla, özellikle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan,

Geçen hafta Zika Virüsü’nü anlatmış, alınması gereken önlemler konusunda o güne kadar ne Türkiye Milli Olimpiyat Komitemiz’den ne de Türkiye Milli Paralimpik Komitemiz’den, Sağlık Kurulları vasıtasıyla bir bilgi aldığımızı belirtmiştik.

Başkanlığını Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevin Ergun’un yaptığı Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Sağlık Kurulu’ndan, başta başkanları olmak üzere diğer 8 üyeden de bugüne kadar bir bilgi alamadık.

Şimdi isterseniz yakından tanıdığımız Almanya Olimpiyat ve Paralimpik Komiteleri’nin neler yaptığını kısaca özetleyelim:

5 Şubat 2016 tarihinde, Alman Milli Olimpiyat Komitesi Sağlık Kurulu Başkanı Prof. Dr. Med. Bernd Wolfarth ve Prof. Dr. Med. Barbara Gärtner tarafından gönderilen bir mailde, neler yapılması gerektiği anlatılıyor ve özellikle de hamile kadınların Brezilya, Kolombiya, Meksika, Panama, Paraguay, Porto Rico, Venezuela gibi Orta ve Güney Amerika ülkelerine seyahatleri tavsiye edilmiyor. Daha sonra gidecek sporcuların hangi tip koruyucu ilaçları kullanması anlatılıyor vs.

Yine aynı tarihde, Alman Paralimpik Komitesi Sağlık Kurulu Başkanı Dr. Jürgen Kosel tarafından benzeri tavsiyeler yapılan bir bilgi notu gönderiliyor. Yalnız Zika

Yaklaşık 1 senedir Ağustos ve Eylül aylarında Brezilya’da yapılacak Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları ile ilgili çeşitli kaynaklardan birçok yorum ve haber geliyor. Zika Virüsü çok tehlikelidir, dikkatli olunması lazım diye. Bu konuda biz hem Olimpiyat hem de Paralimpik Komitelerimizin sağlık kurullarından şu ana kadar herhangi bir uyarı almadık.

Aslında Zika Virüsü 1947 yılında Afrika’da ortaya çıkmış, 2006 senesinden itibaren özellikle Afrika ve Güneydoğu Asya’da artmaya başlamış. 2015 yılından itibaren de Orta ve Güney Amerika’da seri bir şekilde yayılıyor. En önemli tehlikesi ise sivrisinek sokmalarından sonra insandan insana geçiyor. Bu insanlar arası yayılma ise cinsel ilişki ve kan nakilleri sonunda ortaya çıkıyor.

Virüsü kaptıktan 2 ile 7 gün sonra ilk belirtiler ortaya çıkıyor. Belirtiler arasında 38 derece ateş, eklem ağrıları, gözlerde iltihaplanma ve deri üzerinde lekeler. Normal şartlarda bir hafta sonra geçiyor ve tendeki lekeler 10 gün daha devam ediyor. Şuana kadar bu virüsün bir aşısı mevcut değil, iyileşmesi konusunda da herhangi bir kesin ilaç yok. Özellikle batılı ülkelerin Olimpiyat Komiteleri uzun kollu gömlek veya t-shirtler, formalar ve uzun pantolonlar