İngiltere’nin çıkışı ve çöküşü

8 Ağustos 2016

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış kararı, gelişmiş ülke hisse senetlerinin değerini düşürdü. Sterlinin dolar karşısındaki değeri, son otuz bir yılın en düşük seviyesine indi. Tarihi düşük seviyeleri gören tahvil getirileri ise, ilk şokun ardından, toparlanmaya çalışıyor.

Avrupa Birliği’nde yapılan anketler, insanların en çok mülteci krizinden korktuklarını, bunun arkasından terörizm ve Avrupa Birliği’ndeki ekonomik krizin geldiğini gösteriyor. Şimdi, bu sıkıntılara, İngiltere’nin Birlik’ten çıkacak olması da eklendi.

İngiltere’nin çıkış süreci, bu yıl sonuna kadar başlamayacak. Çıkış sürecini başlatıncaya kadar, İngiltere’nin, önce parasal genişlemeye gideceği; sonra da, bölgesel genişlemenin yolunu açacak ve verimliliği artıracak politikalara odaklanacağı anlaşılıyor.

Öte yandan, İskoçya ve Kuzey İrlanda’nın, Birleşik Krallık’tan kopma olasılığı var. Londra hariç tutulursa, Avrupa’nın en fakir on şehir ve bölgesinin İngiltere’de olması, bu olasılığı gündemde tutuyor. Zaten, Avrupa Birliği’nden çıkış için, Londra halkının değil, İngiltere’nin fakir kesimlerinin oyu, ağırlıklı oldu. Avrupa’nın en fakir bölgelerinin İngiltere’de bulunmasına rağmen, en zengin bölgesinin Londra

Yazının Devamı

Not kuruluşları neye bakacak?

2 Ağustos 2016

"Standard and Poor’s”un söyleminin aksine, ülkede birlik ve beraberlik arttı; siyasi partilerin tümü ortak hareket etti. Ülkede yatırım ortamı zaten zayıftı; ama yatırım ortamını iyileştirici tedbirler alınıyor. Türkiye’nin dış borçlarını döndürme kabiliyeti, iddia edildiği gibi zayıf değil. Ekonomik reformlardan uzaklaşma riskine karşı ise hükümetin verdiği sözler var ve yol haritası belli.

Merkez Bankası ve Akbank kaynaklı aşağıdaki tablolar, derecelendirme kuruluşlarının bakacağı göstergelerden ikisini gösteriyor.

Hazine’nin borçlarını geri ödeyememe olasılığı yok. Özel sektörün borçlarının önemli bölümü ise ticari bankaların borçlarından kaynaklanıyor. Ticari bankaların borçlarının yaklaşık yarısı ise döviz mevduatları nedeniyle oluşan ve otomatik ertelenen borçlar. Bu tablo, özel sektörün de borç sıkıntısının olmadığını gösteriyor.

1 yıl vadeli toplam özel sektör borcu 168 milyar dolarken, toplam yıllık cari açık, halen 35 milyar dolar seviyesinde. İkisi toplansa bile, 1 yıl için toplam 203 milyar dolar civarında bir borçluluk görünüyor. Milli gelirin % 28’ini ifade eden bu rakamlar, borcun döndürülebilirliğinin göstergesi.

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi, cari açığın

Yazının Devamı

Olumsuz ayrışma sonrası toparlanma

1 Ağustos 2016

Darbe girişimi sonrası olumsuz ayrışmaya başlayan yurtiçi aktifler, olumlu ekonomi politikaları sonrasında, toparlanmaya başladı. Sonuç olarak, Türk Lirası’nın değer kaybının azaldığını, Türkiye’ye güvenin bir göstergesi olan CDS’lerin ve Hazine tahvil getirilerinin düşmeye, İstanbul Borsa Endeksi’nin ise yükselmeye başladığını görüyoruz.

Bloomberg ve Akbank ekonomistlerinin hazırladığı aşağıdaki tablolar, ayrışma sonrası toparlanma eğilimini açıkça ortaya koyuyor. İlk grafikte, 5 yıllık CDS’lerin darbe girişimi sırasında Brezilya seviyesine ulaştığını, girişim sonrası ise süratle düştüğünü izliyoruz.

Borsa yükseliyor

Aşağıdaki grafikler, BIST-100 İstanbul Borsası Endeksi’nin, Brezilya ve Güney Afrika Borsa endeksleri karşısındaki durumunu gösteriyor. BIST endekslerinin daha da yükselmesi ve Hazine tahvil getirilerinin düşmeye devam etmesi, kısa sürede denge seviyelerinin sağlanması bekleniyor.

ABD Doları/ Türk Lirası kuru ise, 3.07’yi gördükten sonra, toparlanma ve dengeleme hareketi sonrası, 3.00 seviyesine inme eğiliminde.

Yazının Devamı

Taraflı bir sıfırcı

26 Temmuz 2016

Değerlendirme (rating) şirketlerinden Standart and Poor’s (S&P), uzun yıllardan beri, ülkemize karşı nekes davranmıştır. Not vermek için Hazine’mizden para aldığı dönemlerde bile, art niyetli kişileri ülkemize göndermiş; ekonomi bürokratlarıyla yeterince görüşmemiş, görüşmeleri kısa ziyaretlerle geçiştirmiş ve dışarıda önceden karar verilmiş olan değerleme ve notları açıklamıştır. Verdiği notlar nedeniyle, ülkemiz pahalıya borçlanmış; böylece bu şirketi besleyen ve bizim gibi ülkelere borç veren banka ve kurumlar mükâfatlandırılmıştır.

S&P verdiği yanlış ve taraflı not seviyeleri nedeniyle 2008’den beri eleştiriliyor. Hatta çıkar karşılığı not verdiği iddiaları ayyuka çıkan bu şirketin durumu kitap ve filmlere konu oldu.

Not indirme nedenleri

S&P’nin not indirimi için öne sürdüğü sebepler arasında, esas olarak, Türkiye’nin dış borçlarını döndürme kabiliyetinin zayıflaması ve ekonomik reformlara olan taahhütlerden uzaklaşılması riskleri var.

Türkiye’nin bu risklerle karşılaşması ihtimali yok. Türkiye, şimdiye kadar dış borçlarını hep zamanında ödedi. Kaldı ki döviz fiyatlarının piyasada belirleniyor olması ve bütçe dengesinin korunması bu ihtimali tamamen ortadan kaldırıyor.

Ekonomik

Yazının Devamı

Yeşili bulmak

25 Temmuz 2016

Türkler bir kez daha emperyalist güçlerin heveslerini kursaklarında bıraktı. Ancak, bu güçler bir gün yenilgilerinin rövanşını almaya kalkışacaklar. Bundan sonraki dönemde, Türk ekonomisinin gittikçe sıkıştırılacağı anlaşılıyor. Demokrasinin askıya alınmasını önleyen Türk Halkı, bu defa ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya bırakılabilecek. Bu badireyi atlatabilmek için siyasi ve ekonomik bir dizi tedbir alınması gerekiyor.

Siyasi tedbirler alınırken, demokrasiden ve insan haklarından taviz verilmemeli. Türkiye’nin demokrasiye ve insan haklarına saygılı bir ülke olduğu tüm uygulamalarda öne çıkarılmalı. Ağırlaştırılmış müebbet hapsin gereklilikleri yerine getirilmeli ama geriye işleyen idam cezası uygulamasına gidilmemeli. FETÖ’ye ait basın organları kapatılmalı ancak bir taraftan da basın özgürlüğü arttırılarak sağlanmalı. Basın patronlarına ve çalışanlarına yönelik kavgalara son verilmeli. Olağanüstü hal, gereği kalmadığı anda tümüyle kaldırılmalı.

Bu aşamada kadroların boşaltılarak temizlik yapılması zaruret halini aldı. Ancak devletin işlevini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için bu kadroların ehil kişilerle doldurulması zorunlu. Bunu sağlamak üzere iktidar partisinin,

Yazının Devamı

Teröre karşı

19 Temmuz 2016

Dünkü yazımda, gelişmekte olan ülkeleri hedef alan terör saldırılarının, artık gelişmiş ülkelere de yayıldığından, terör olaylarının birçoğunu, gelişmiş ülkelerin kendi vatandaşlarının gerçekleştirdiği konusundan bahsetmiş; buna, gelişmiş ülkelerin teröre yanlış yaklaşımları ve hatalı göçmen politikalarının neden olduğunu anlatmıştım.
Gelişmiş ülkeler, kendi vatandaşlarını mümkün olduğunca rahat yaşatmak için gelişmekte olan ülkelerden kendi vatandaşlarının yapamayacağı işleri yapacak göçmen almak ve onlara asgari şartları sağlamak peşinde oldular. Gelişmiş ülke vatandaşları, ülkelerine kabul ettikleri göçmenleri her biçimde kullanabileceklerini, aşağılayabileceklerini, gerektiğinde göçmenlerin dinleriyle, kültürsüzlükleriyle alay edebileceklerini; ne de olsa, paranın, zenginliğin ve kültürün kendilerinde olduğunu düşünüyorlar.
Yanlışlıklar
Avrupa Birliği’nde (AB) yaşanan bir ekonomik krizde, ilk işsiz kalanlar göçmenler oluyor. Yine göçmenler, yeterli eğitim alamadıkları, beslenip korunamadıklarından, kendi ülkelerindeki birinci sınıf ülke vatandaşlarına yetişemiyorlar. Belki de gelişmiş ülke yönetimi ve halkları bu durumu “yeni sömürü biçimi” olarak görüyor. Gelişmekte

Yazının Devamı

Terörün nedeni

18 Temmuz 2016

Fransa’da 18 ay içinde üçüncü büyük terör saldırısı gerçekleşti. Önceleri gelişmekte olan ülkeleri hedef alan terör saldırıları artık gelişmiş ülkelere de yayılmış bulunuyor. Öyle ki, terör olaylarının birçoğu gelişmiş ülkelerin kendi vatandaşları tarafından gerçekleştiriliyor. Bu gelişmeye, gelişmiş ülkelerin terör konusundaki yanlış yaklaşımları ve hatalı göçmen politikaları neden oluyor.
Gelişmiş ülkeler kendi vatandaşlarını mümkün olduğunca rahat yaşatmak için gelişmekte olan ülkelerden kendi vatandaşlarının yapamayacağı işleri yapacak göçmen almak ve bu göçmenlere asgari yaşam şartları sağlamak peşinde oldular. Gelişmiş ülke vatandaşları ülkelerine kabul ettikleri göçmenleri her biçimde kullanabileceklerini, aşağılayabileceklerini, gerektiğinde göçmenlerin dinleriyle, kültürsüzlükleriyle alay edebileceklerini ne de olsa paranın, zenginliğin ve kültürün kendilerinde olduğunu düşünüyorlar. Batı medeniyeti bu konuda bir türlü kendisini sorgulayamıyor.
Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde bir ekonomik krizle karşılaşıldığında ilk işsiz kalanlar göçmenler oluyor. Yine göçmenler yeterli eğitim alamadıkları, yeterince beslenip korunamadıkları için bir türlü kendi ülkelerindeki

Yazının Devamı

Bocalayan borsa

12 Temmuz 2016

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) kuruluşundan neredeyse 30 yıl geçti. Özellikle son 15 yılda Borsamızı bir türlü büyütemedik; Borsa’ya yatırım alışkanlığı yaratamadık. Bina yapmakla, İstanbul’u “finans merkezi” yapacağımızı zannettik; olmadı. Adını değiştirmekle; özelleştirerek, bir bölümünü yabancılara satmakla, Borsamızı ve piyasalaşmayı büyüteceğiz zannettik, olmadı. Bu tedbirlerin işe yaramayacağı belliydi.

Borsa’yı bağımsız kılalım derken, hükümetin ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun boyunduruğuna iyice soktuk. Taraflı tayinler yaptık. Ne Borsa’yı büyütebildik ne de piyasalaşmayı geliştirebildik. Yaptığımız şey, tüm borsaları bir çatı altında toplamak ve en riskli yatırım biçimi olan Foreks’i geliştirerek, güçlü para birimi olan ülkelerin ekmeğine yağ sürmek oldu.

Dünyada küçülüyoruz

Dünya borsalarının piyasa değeri toplamı 2015 sonu itibarıyla 67 trilyon dolar, bunun 25 trilyon doları zaten ABD borsalarına ait. Bizim Borsa İstanbul’un (eski İMKB) piyasa değeri sadece 189 milyar dolar. Dünyadaki payımız ise sadece “binde 4”.

Kayıtlı şirket sayısı bakımından dünyanın “binde 9”u durumundayız. 393 Borsa’ya kayıtlı şirketimiz var. İşlem hacminde ise, sadece dünyanın “binde

Yazının Devamı