Fransa’da 18 ay içinde üçüncü büyük terör saldırısı gerçekleşti. Önceleri gelişmekte olan ülkeleri hedef alan terör saldırıları artık gelişmiş ülkelere de yayılmış bulunuyor. Öyle ki, terör olaylarının birçoğu gelişmiş ülkelerin kendi vatandaşları tarafından gerçekleştiriliyor. Bu gelişmeye, gelişmiş ülkelerin terör konusundaki yanlış yaklaşımları ve hatalı göçmen politikaları neden oluyor.
Gelişmiş ülkeler kendi vatandaşlarını mümkün olduğunca rahat yaşatmak için gelişmekte olan ülkelerden kendi vatandaşlarının yapamayacağı işleri yapacak göçmen almak ve bu göçmenlere asgari yaşam şartları sağlamak peşinde oldular. Gelişmiş ülke vatandaşları ülkelerine kabul ettikleri göçmenleri her biçimde kullanabileceklerini, aşağılayabileceklerini, gerektiğinde göçmenlerin dinleriyle, kültürsüzlükleriyle alay edebileceklerini ne de olsa paranın, zenginliğin ve kültürün kendilerinde olduğunu düşünüyorlar. Batı medeniyeti bu konuda bir türlü kendisini sorgulayamıyor.
Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde bir ekonomik krizle karşılaşıldığında ilk işsiz kalanlar göçmenler oluyor. Yine göçmenler yeterli eğitim alamadıkları, yeterince beslenip korunamadıkları için bir türlü kendi ülkelerindeki birinci sınıf ülke vatandaşlarına yetişemiyorlar. Belki de gelişmiş ülke yönetimi ve halkları bu durumu ‘yeni sömürü biçimi’ olarak görüyor.
Hatalı teşhisler
Amerika Birleşik Devletleri Cumhuriyetçi Başkan Adayı Trump, “Ben gelirsem Müslümanların şeriata inanıp inanamadıkları sorgulanacak, şeriat kurallarına inanan Müslümanlar, ülkeye kabul edilmeyecek, edilenler ise sınır dışı edilecek” dedi.
Turistik İngiltere vizesi aldım, 2.500 TL’ye yakın vize ücreti ödedim. Fransa Cumhurbaşkanı, Nice saldırısı sonrası, Müslümanlara ama özellikle Işid’e karşı savaşa devam etmek istediklerini söyledi. Sırf Türkleri barbar göstermek için Avrupa Parlamentolarında 1915’te Ermeni vatandaşlarımızın katledildiği konusunda araştırma bile yapmaya gerek görmeden karar alınıyor. Belçika’da artık bütün dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği PKK, sergi açabiliyor, büro kurabiliyor. Gelişmekte olan ülkelerin dini ve siyasi liderlerine pervasızca saldırılar yapılıp bunun adına ‘ülkemizdeki özgürlük ortamı’ deniliyor.
Son zamanlarda gittikçe artan gelişmiş ülkelerdeki bunlara benzer olaylar, zaten ekonomik sıkıntı içinde olan eğitimsiz, horlanan ve ümitsiz kitleleri terör saldırılarına sürüklüyor. Oy kullanmıyor olsalar bile Fransa ve Belçika’daki çoğu Müslüman olan göçmen sayısı, birkaç yıl içinde nüfusun yüzde 50’sini aşacak. Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de benzer sorun var. Gelişmiş ülke yöneticileri, göçmenlerin çoğu Müslüman olduğu için kolay yolu seçip tüm terör olaylarını Müslümanlara yüklemek eğilimindeler. Oysa, temel sorun bu ülkelerin göçmen politikalarında. Bu konuya yarın devam edeceğim.