Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı G-20 Ekonomi Zirvesi geçtiğimiz hafta sonu Toronto’da bir araya geldi. Zirve’nin bu seferki gündemi çok önemli ve acil ekonomik kararların alınma olasılığı gündemde.
Yaklaşık 1 ay önce bu sütunlarda yazdığım gibi, gelişmiş ve gelişmekte olan bir çok ülke bankası, “Basel III” kriterlerinin yumuşatılmasını istiyor. Çünkü, özellikle global krizden ciddi biçimde etkilenen ülkelerin bankaları, kriterleri yerine getirmeye kalkarlarsa, batma tehlikesi ile karşılaşabilecekler.
Bankaların gelebilecek olası bir ekonomik mali krize karşı tutmak zorunda olacakları likit fonlarla ilgili rasyonun yumuşatılması konusu, Zirve’nin gündemindeki acil tedbirlerin başında yer alıyor. Bankacılar, önerilen ‘net stable funding ratio’nun (fonlama rasyosu) fon maliyetlerini ve giderek kredi faizlerini yükselteceğini ve kendilerine sadece Euro Bölgesi’nde, yaklaşık 5 milyar euro ilave maliyet geleceğini söylüyorlar.
Öte yandan devletlerin alacağı tedbirlerle yükselecek olan vergi oranları da bankalara ağır darbeler vuracak.
Gerekli sermaye
Zirvenin en önemli gündem maddesi ise, “Basel III” komisyonunca zorunlu görülen, asgari sermaye ve toksik kredilere göre
İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, bir süre sonra borsada verilmiş emirlerin iptal edilebileceğini ve fiyat aralıklarının düşürülebileceğini söyledi. Halen İMKB’de, verilmiş emirler sadece gün sonunda iptal edilebiliyor ve % 1’lere ulaşan fiyat aralıkları var. Yani, her bir hisse senedi için verilen alım veya satım emri, mevcudun % 1 altında veya üstünde olabiliyor ve verilen emir, gün içinde ani ekonomik veya siyasi bir piyasa hareketlenmesi olsa bile iptal edilemiyor.
Bu iki teknik özellik, borsalar için çok önemli. Çünkü, bir piyasadan bahsedilebilmesi için, o mala arz ve talebin olması yeterli değil; “arzın ve talebin devamlılığı”nın da olması gerekli. İşte, fiyat aralıklarının büyüklüğü ve emir iptallerinin olup olmaması, bir borsada “arzın ve talebin devamlılığı”nın nasıl sağlanacağı sorusunun cevabını veriyor. Kısacası, emir iptallerine kayıtsız şartsız izin verilmesi, arz veya talebin bir anda yok olması sonucunu, giderek de “arzın ve talebin devamlılığı” prensibini yok edebilir.
Fiyat aralıklarının düşürülmesi veya yükseltilmesi ise, ülkedeki ekonomik durum, enflasyon ve ülke parasının değerinin diğer paralar karşısındaki durumuna bağlı.
Fiyat aralıkları düşürülüyor
Fiyat
Her yıl 4 Temmuz’da, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Bağımsızlık Günü kutlanır. Şimdiye kadar onlarca defa bu kutlamalara bazen Türkiye’de bazen de Amerika’da katıldım. Amerikalı dostlarım, 4 Temmuz’da büyük kutlama şölenleri yaparlar. Amerika’da ise genellikle, Martin’in, Long Island New York’un kuzey sahilindeki evine gideriz. Ahşaptan o gün için imal edilmiş içi tahta dolu kulübeler, evin önündeki sahilde ateşe verilir. Amaç, hangi komşunun yaptığı kutlamanın ne kadar uzaktan görülebildiği konusundaki çekişmede kazanmaktır. Gökyüzüne çıkan ve Connecticut’dan bile görülebilen alevler sahil kumu üzerinde olduğundan hiç bir yere zarar vermez. Zaten, etkinlikler polis nezaretinde yapılır.
ABD,
* Özgürlükler ülkesidir.
* Fırsatlar ülkesidir.
* Haklının hakkını aldığı ve korunduğu ülkedir.
* Kişinin beyanının doğru sayıldığı ülkedir.
* Demokrasi ve insan haklarının koruyucusu olan ülkedir.
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği Türk borsa ve piyasalarının 2009 sonu itibariyle dünyadaki yeri konusunu inceleyen bir rapor hazırladı. Buna göre:
- En yüksek piyasa değerine sahip borsalar arasında 1. sırada New York Borsası bulunuyor. Onu Tokyo Borsası ve Nazdaq (ABD) takip etmektedir. Bu sıralamada İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 25. durumda.
- 2009 sonu itibariyle, dünya borsalarındaki toplam piyasa değerinin % 72’si ilk 10 borsada toplanmış. İMKB 239 milyar dolar piyasa değeri ile 25. sırada.
- Borsaya kote olan toplam şirket sayısında Bombay Borsası 4.955 şirketle başı çekmektedir. Bu sıralamada İMKB 315 şirketle 31. sıradadır. İMKB’nin toplam şirket sayısındaki payı % 0.7’dir.
- Dünyadaki hisse senedi işlem hacminin % 58’i ABD’nin iki borsası (Nazdaq ve New York Borsası) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu 2 borsa, kendisinden sonra gelen 48 borsadan fazla işlem hacmi üretmiştir. Bu sıralamada İMKB 316 milyar dolarlık işlem hacmiyle 21. sıradadır. İMKB’nin hisse senedi hacmi içindeki payı % 0.4’tür.
- ABD, dünyadaki Sabit Getirili Menkul Kıymetler (SGMK) stokunun % 39’una sahiptir. ABD’nin SGMK stoku toplamı 25 trilyon dolardır. Bu
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği, “Sermaye Piyasamız” hakkında bir rapor yayımladı. Buna göre:
- Toplam yurtiçi tasarruflar gittikçe artıyor. 2009 yılında bile önceki yıla göre % 18 artış göstererek 723 milyar TL oldu.
- Toplam tasarruflar içinde yurtiçi yerleşiklerin payı % 84’e ulaşarak 605 milyar TL olarak gerçekleşti.
- Yurtiçi yerleşikler, tasarruflarının yaklaşık dörtte birini sermaye piyasasında değerlendiriyorlar.
- 2009 yılında fiyat artışları da dahil, hisse senedi yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı yurt dışı yerleşikler dahil % 9’dan % 15’e yükseldi.
- Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi portföyleri 2009 yılında, önceki yıla göre 2 kat artarak 71 milyar TL oldu. Bu miktar krizden önce 81 milyar TL idi.
- 2009 sonu itibariyle hisse senedine yatırım yapan yabancı fon sayısı 2.389’a, yabancı şirket hesap sayısı da 937’ye ulaştı. Bu rakamlar 1 yılda yaklaşık % 15 artışı ifade ediyor.
Mali sistemin yol haritasını yeniden çizen yeni yasa taslağı kanunlaşırsa, borsalar ve takas kuruluşları gelirlerinin % 10’unu Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) verecek. Halen, İMKB borsa alım satımından elde ettiği kazancın % 5’ini SPK’ya veriyor. Yeni düzenleme ile İMKB, sadece borsa işlemlerinden değil, tahvil piyasası dahil tüm kazançlarının % 10’unu SPK’ya devredecek. Yalnızca İMKB değil, Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun kazançlarının da % 10’u SPK’nın olacak.
Bir zamanlar Özal, hükümetlerin genel bütçe dışında istediği gibi para harcayabilmesi için, “fon” sistemini icat etmişti. Kontrolsüz gelir ve harcama yapılmasını sağlayan bu sistemi kaldırabilmek için çok uğraşıldı. Sonunda, IMF’nin baskısıyla yıllar süren çalışmalarla “fon” sistemi kaldırıldı. Şimdi SPK, “fon” sistemini yeniden gündeme getirmek istemese bile, yapılan aynı kapıya çıkıyor. Bu çeşit bütçe dışı gelir elde etme operasyonları, “bütçe disiplini”ni yok eder; sorgusuz sualsiz gelir ve harcama yapılmasının yolunu açar.
Öte yandan tasarı, yabancı para ile yapılan piyasa işlemlerinin denetimini de SPK’ya veriyor. Bu denetim gerekli idi. Yapılanın doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu yasa hazırlanırken,
Ne büyükmüşüm deme; birinin saadeti, ötekinin felaketi sayesindedir (Türk). Ustanı unutma; genellikle, duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur (Çin).
Birliktelik söylemleri versen de, lidersin ve partiyi tek başına yöneteceksin; on yoksul bir kilime sığar ama bir ülke iki padişaha yetmez (İran).
Çalışma arkadaşlarını taviz vermeden seç; iki bilgiç arasında kalan çiftçi, iki kedi arasında kalan balığa benzer (Alman).
Ekibin en az kendin kadar kıymetli olmalıdır; büyük zekâlar birlikte düşünürler (Fransız).
Yaşlıların tecrübelerinden yararlan ama dikkatli ol; kurtlarla arkadaş olacaksan, elinden baltayı bırakma (Rus).
Yine de mümkün olduğunca gençlerle çalış; yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin (İngiliz).
Alt seviyedekileri de dinle; ön sırada gölgede kalan, ikinci sırada parlayabilir (Voltaire).
Siyaset yine ekonominin önüne geçiyor. İsrail’in yardım gemisine saldırması, İMKB endekslerinin düşmesine neden olabilecek.
- Türk bankaları dahil bütün dünya bankalarının uymaları gereken “Basel III” kriterlerinin askıya alınması olasılığı var. Çünkü, Avrupa Birliği(AB)’ndeki büyüyen ekonomik kriz, AB bankalarının sermaye arttırmalarına olanak vermiyor. Bankalar sermaye arttıramazlarsa, bilançolarını küçültmek zorunda kalacaklar.
- AB’deki kriz bölgedeki bankaların “kredi verme kapasiteleri”ni de azalttı. Bu durum, krizin atlatılmasını ve büyümenin yeniden başlamasını engelliyor. Tek çare, Avrupa Merkez Bankası(ECB)’nın para basması.
- AB’de alınan tedbirler, piyasa tarafından yeterli görülmedi. Bu durumda, yabancı bankaların AB’deki sıkıntılı ülkelere kredi verilmesi de zorlaştı.
- Türk bankalarının sıkıntılı AB ülkelerinden olan alacakları, neredeyse dış ticaret işlemlerimizle kısıtlı. Riskler düşük. Bu durum, bizim bankalarımızı daha da güçlü kılıyor.
- Türk bankalarına büyük ve nispeten ucuz kredi sağlanması gündemde. Akbank, Garanti, Yapı Kredi ve İş Bankası en az birer milyar dolarlık kredi paketleri için piyasada. Halen, Türkiye’nin faiz primi(spread),