"İnsan ayrılırken fırlatmalı şapkasını denize"

17 Temmuz 2011

Bir kentin veya yerleşim yerinin cinsiyeti olur mu? Yaşadığınız yeri cinsiyet açısından tanımlasanız, "dişi" ya da "erkek" hangisine benzetirdiniz? Mehmet Ali kılıçbay, "şehirler ve kentler" adlı kitabında "dişi" görünümlü olanları şehir, "erkek" görünümlü olanları "kent" olarak adlandırmış. Kılıçbay; dişi şehirlerin tasarımlarının, süslemelerinin kadının güzelleşme faaliyetlerinin benzeri olduğunu belirtmiş..

Yazının başlığı, İngeborg Bachmann' ın "Ada şarkıları' ndan" şiirinden. Ada' lar için ne söylenebilir acaba? Yerleşim yeri olmuş Ada' lar arasında benim gördüklerim "dişi" tanımına uyuyor daha çok. Siz de bir düşünün ada evlerini, sokaklarını gözünüzün önüne ne geliyor? En az yüz yıllık daracık arnavut kaldırımı sokakları, taş evleri, evlerin kapıları, kapı tokmaklarındaki kadın figürleri, çiçekleri ve değirmenleri ile "Cunda adası" da dişi payesini fazlasıyla hakediyor.

Cunda' ya Girit ve Midilli' den gelip yerleşenlerin

Yazının Devamı

Babaya aşık kızlar

3 Temmuz 2011

Birliktelik ve evlilikde, erkek ve kadın arasındaki yaş farkının, uçurum sayılacak kadar büyük olmasını; "Nasıl yani?" diyerek şaşkınlıkla karşılayanlara, bu işin psikodinamik doğasından bahsetmek istedim.

Sosyal medyada haberlerini okuduğumuz veya yaşadığımız çevrede tanık olduğumuz, yaşı oldukça büyük erkeklerin, yirmili yaşlardaki kızlarla niye evlendiklerini az çok tahmin edebilirsiniz, burada bu konuya çok değinmeyeceğim. Peki kız çocukları için durum ne?

Küçük kız çocuğunun cinsel gelişim süreci, erkeğinkinden çok farklıdır. Erkek çocuğunun penisinden gurur duyması ve eril cinselliğinin toplumsal olarak destek bulan "Aleni teşhiri" nin aksine, kız çocuğun dişil cinsel gelişme yolu, tek başına ve daha gizli geçilir. Dişil cinselliğin gelişim süreci bu nedenle, daha büyük bir cesaret ister.

Yani erkek çocuğun ilk erotik nesnesi anne, kız çocuğunki ise anneye rağmen hatta -babasına karşı rakip gördüğü anneye rağmen- anneyi bırakıp babaya yönelmesi durumundan bahsediyoruz.

İlk erotik

Yazının Devamı

Narsisistik aşk

27 Haziran 2011

Aşık olma kapasitesi, kadın ve erkek beraberliğinin olmazsa olmaz unsurudur. Bir kadın ve bir erkek aşkı sözkonusu olduğunda, ilişki derinleşemiyorsa taraflardan birinin veya her ikisinin narsisistik özelliklerinin ön planda olduğu düşünülmelidir.

Mitolojide, Narkisos(narcissus) su perilerinin gözdesi genç bir adamdır. Ona çok aşık olan su perisi Eko, bir gün ona yaklaşır ve Narkisos tarafından reddedilir. Buna çok üzülen Eko, geride yalnızca yankılanan sesini bırakarak yok olur gider. Diğer su perileri Narkisos' un cezalandırılmasını isterler ve tanrılar, Narkisos'un da karşılıksız bir aşk yaşayarak cezalandırılmasına karar verirler. Narkisos, bir gün dağdaki bir su birikintisinde kendi yansımasını görür ve buna aşık olur. Elini değdiğinde bir türlü ulaşamadığı gölgesine dalıp gider ve en sonunda suya düşerek boğulur.

Mitolojiden yola çıkarak psikiyatride "narsisizm" başliğı altında, çeşitli alt gruplarda da isimlendirerek bir tanı kategorisi oluşturulmuştur. Bizim konumuz ise "narsisistik aşktır". İlişki içinde kendisini yalnız ve

Yazının Devamı

Sevişen beyin

21 Haziran 2011

Kadın ve erkeğin, yani insanın varoluşunun en temel gerçeği ne? Üremenin gerisinde, biyolojinin açıkladığı dürtüsel yönelimin dışında neler olmaktadır?

İnsanın binlerce yıl süren biyolojik, antropolojik ve kültürel yolculuğunun karmaşık ve son derece ilgi uyandıran hikayesinin kökeninde ne yatmaktadır?

Geoffrey Miller' in "Sevişen Beyin" isimli kitabı NTV yayınları' ndan geçen yıl ingilizceden çevirilerek okuyucuya sunuldu. Boğaziçi Üniversitesi' nin çok değerli hocalarından; M. Asım Karaömerlioğlu tarafından, son derece temiz bir türkçe ile ve belli ki büyük emek harcanarak çevrilmiş.

Kadın erkek ilişkisinde, seksüel seçilim ve seksüel tercihlerin evrimsel süreçde nasıl oluştuğunu enine boyuna tüm detaylarıyla ele alan kitabın sayfaları arasında, dudağınızda gülümseme ve zihninizde şaşkınlıkla ilerlerken, sonunda; Niye yaşarken tüm motivasyonlarımızın kadın erkek ilişkisi üzerinden oluştuğuna dair geniş bir anlayış kazanarak kitabı bitiriyorsunuz.

Kitapta seksüel tercih; "Bazı seksüel

Yazının Devamı

Erkek severse

12 Haziran 2011
"Gittin, "Sana ihtiyacım var, " dediğini hiç işitmedim.
Ama hiç "Sana ihtiyacım yok, " da demedin. En çok seni sevmiştim diyorum sanma
Ölen her serçenin hesabını tutamam ki
..............." Şair ve şarkıcı, efsane isim Leonard Cohen' in; Chelsea Hotel#2 isimli şarkısından dizeler bunlar. Bülent Somay' ın "Şarkı Okuma Kitabı" isimli kitabındaki kendi çevirisinden alıntı. Cohen; bu şarkıda Janis Joplin ile Newyork' taki Chelsea Otel' inde tanışıp, yine orada yaşadıkları gizli aşkı anlatır. Bir erkeğin, üstelik insana dair olanı, hem şiiriyle hem sesiyle en iyi ifade edenlerden birinin, bir kadının arkasından yazdıkları bunlar. Şiirin devamı var... Bülent Somay kitabında, sevdiği şarkılarla kurduğu ilişkileri; kendisinin hayatla kurduğu ilişki üzerinden de giderek, çok güçlü analizler yaparak anlatmış. Mesela; Oscar Wilde' in şiirinden esinlenerek; _"Her insan öldürür sevdiğini" (Ballad Of Reading Goal)_, Erkek aşkı niçin sevileni nesneleştirmeyi ve en sonunda da öldürmeyi içeriyor ille de? sorusunu soruyor. Sonra kendi cevabını da veriyor; "Erkek canlı yaşayan bir sevgiliyi içermez, içine alamaz. Onu hem kendisi olarak bırakmayı, hem de kapsamayı beceremez. Erkek için sevilen bu yüzden hep dışında, hep her an kaybedilebilirdir. Onu elde etmenin tek yolu dondurmaktır. Sevgilinin kendi hayatiyetini ifade etmesi hep bir tehlike kaynağıdır. Bu ifadelere direnmek gerekir, yok saymak gerekir, izlerini bile silmek gerekir." diyor. Sonunda, yok sayılan, söylediği herşey duvara çarpan sevgilinin, biraz daha nesneleştiğini ve sevgilinin de "özne" olabileceği umudunu kaybettiğini söylüyor. "İşte o zaman sevilen ya terke zorlanır ve ipi kendi çeker, ya da özne olmamayı kabullenir, bir natürmort olarak ikinci yaşamını sürdürür. İki halde de erkek sevdiğini şeyleştirmiş, öldürmüştür, iki halde de sevilen ölmüştür." diyor. Bir erkeğin ağzından duyunca daha çok gerçeklik kazanıyor sanki. "Natürmort" hayatlar...İlişkilerde kendisini böyle hissedenler biz profesyonellere başvurduklarında; "mutsuzum", "Hayatın anlamı yok gibi.", "İçimden birşey yapmak gelmiyor." benzeri ifadeler kullanırlar. Benim gördüğüm ise "cansızlaşmış, adeta kurumuş benlikler" dir. Biraz ilişkinin dışına çıktıklarında, kendi bireysel alanlarını oluşturduklarında, birden canlanırlar, güzelleşirler, gözlerine ışık gelir tekrar... Psikanalist Otto F. Kernberg, "Aşık olunan kendisini hem girilebilir bir beden olarak hem de girilemez bir bilinç olarak sunar. Aşkın çelişkili bir doğası vardır. Bir yanda arzu, arzulanan nesneyi(kişiyi) yok ederek kendini gerçekleştirmek ister, öte yanda ise aşk bu kişinin yok edilemez ve ikame edilemez olduğunu keşfeder." diyor. Öyleyse, sözü yine Bülent Somay' ın kitabından Oscar Wilde' ın "Herkes Sevdiğini Öldürür" şiirinden bir bölümle bitirelim. Ne de olsa en iyi şiir anlatır bizi... "Her insan öldürür gene de sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından,
Kiminin ters bakışından gelir ölüm.
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden
Cesurun kılıcından
......
Gene de ölmez her insan" ŞİİR OLSUN... 
Yararlanılan kaynaklar: Somay, B.(2009). Şarkı Okuma Kitabı Ses ve sözle denemeler. Metis Yayınları, İstanbul.
Kernberg, O.F. (2003). Aşk İlişkileri Normallik ve Patoloji. çev. Yılmaz, A. Ayrıntı Yayınları, İstanbul.   
Yazının Devamı

Haydi oyuna bir iki...

4 Haziran 2011

Oyun, kuralları olan ama başlangıcı ve seyri kendiliğinden gelişen, dönüştürücü, eğlenceli, terapotik etkisi olan, keşif duygusunun eşlik ettiği, gerilimi ve kaygıyı azaltan, öğretici, dış dünyayı anlamaya ve uyum sağlamaya yardım eden, çocuk için travmatik olanın kendi kurgusuyla yeniden deneyimlendiği, yetişkin yaşama hazırlığı sağlayan, çocuğun düşlemlerini yaşayabildiği, eğlenceyi de içine alan deneyimler topluluğudur.

Çocuğun, rahatsız edilmekten tamamen kaçındığı, en özenli olduğu, bulunduğu zaman ve mekanın dışına çıktığı ve tamamen yaratıcı bir süreci yaşadığı anlardır oyun. Belirli yaş dilimlerinde oyunun biçimi ve ifade şekli değişse de, kanımca oyunun dışına çıkmak ancak ölümle olmaktadır.

"Hayat bir oyundur.", "Oyuna gelmek", "Bana oynama", "Beğenmedim oyununu", "Benimle oynar mısın?", "Oyun arkadaşı", "Çok oyuncu biri", "Oyuna katılmak", "Oyun kurmak", "Oyunu bozmak", "Oyunu kazanmak", "Oyunu kaybetmek", "Oyuna

Yazının Devamı

Bahar ve sen

29 Mayıs 2011

Bahar, bu sefer yanımızdan gözümüze baka baka, yan çizip, yüz vermeden çekip gitse de, Ömer Seyfettin' in öykü adı gibi "Bahar ve kelebek" yüklü bir yazı yazmak geliyor içimden. Bahar bizi coşturmadan, sıcakların kucağına atıverecek anlaşılan ama yine de içinizde gelmeyen bahara inat coşanlarınız varsa, ben de onlardanım.

Hava bulutlanıp bulutlanıp hevesimi kırmaya çalışsa da, azıcık güneşi gördüğümde yakalayıveriyorum onu.. Kapatırsa güneşi bulutlar, evimin hemen karşısındaki, bahçesi ve çitleri kırmızının en güzeline boyanmış gibi duran evi çevreleyen güllere bakıyorum. Evin sahibine binlerce şükran duygularımla...Ne güzel bakmış güllerine, ne keyifli bir bahçe yapmış kendine.

Benim penceredeki sardunyalarım, bu güllerin karşısında çok mütevazi kalsa da, her sabah onları seyretmeden evden çıkamıyorum.

Bahar bizi "Olsun ama nasılsa yaz gelecek." avuntusuna bırakmışken ve gelmeden de bugün itıbarıyla da (mayısın sonu) gitmiş sayılırken, ben niye taktım bahara?

Bir türlü

Yazının Devamı

Çok yaşa sen Sezen Aksu

19 Mayıs 2011

Geçen gün tesadüfen kanallar arasında gezinirken bir televizyon kanalının müzik ödüllerine rastladım. Farklı bir formatta sunumları vardı, kanalı geçemedim, takıldım kaldım. Derken, sahnede birden Sezen Aksu belirdi. 90'ların başıydı sanırım hit olmuş şarkısı "Hadi Bakalım Kolay Gelsin" şarkısıyla başladı, arkasından Levent Yüksel, Sertap Erener ve Aşkın Nur Yengi aynı döneme denk gelen şarkılarıyla eşlik ettiler Sezen'e.. Ve yine "Hadi Bakalım" ile bitirdiler.

Çocukları sayılır bu isimler Sezen'in. Onun şarkılarıyla tanıdık bu muhteşem sesleri de. Kısaydı sahnedeki programları fakat eminim, benim gibi birçok kişiyi sürükledi gitti biryerlere...

Sezen Aksu, Uzay Heparı hayatını kaybettiğinde bir ilan vermişti gazeteye; "Yanlışlıkla yeryüzüne düşmüş bir yıldızsın." diye. Hiç unutmadım bu sözü. Ben aynı şeyi, Sezen Aksu için de düşündüm onu çeşitli kereler dinlediğimde.

Allah uzun ömür versin, dünya seninle daha bir güzel Sezen Aksu. Kadın oluşun, ozan oluşun, filozof oluşun yani insan oluşun hep

Yazının Devamı