ABD’nin Türkiye’den vazgeçme lüksü yok

22 Temmuz 2019

Trump’ın S-400, F-35’ler konusunda önce olumlu, sonra kafa karıştıran farklı açıklamaları ve Pentagon ile Dışişlerinden gelen çıkışlar nedeniyle yine hangi Trump ya da hangi ABD tartışmasına odaklandık. Aynen Suriye’den çekilme, Menbiç konusunda uzlaşma veya bir telefon görüşmesinde artık YPG’ye silah verilmeyeceğine dönük sözlerde olduğu gibi.. Yani yine tipik bir Amerikan klasiği durumu söz konusu. Dolayısıyla buna bazılarının dediği üzere çelişki nitelendirmesi yapmanın ya da hangi ABD’ye güvenelim veya muhatap alalım gibisinden boş işlere kafa yormanın anlamı yok. Her ne kadar Trump son dönemde küstah tavrını olumlu yönde değiştirse de.. Çünkü sonuçta ABD’nin niyeti ve attığı adımlar ortada. Bu açıdan bakıldığında da evet ABD’nin içinde farklı güçler, sorunlara farklı bakanların varlığı doğru ama tek bir ABD olduğu da çok net. O da doğrudan ABD’nin çıkarları. O nedenle de hiçbir ABD, Türkiye için güvenilir değil... Ki bu da Türkiye-ABD ilişkileri

Yazının Devamı

Kandil nasıl sönecek?

20 Temmuz 2019

Erbil’deki alçak saldırının ardından Kandil’e yapılan son dönemdeki en geniş çaplı hava harekâtlarıyla terör örgütüne ağır bir darbe indirildi. Pençe Harekâtı kapsamında da Irak’ın kuzeyindeki terörist temizliği ve sığınak imhaları devam ediyor. Yani TSK havadan, karadan teröristlere göz açtırmıyor. Hedef Kandil’i bir daha alevlenmemek üzere söndürmek. Dolayısıyla da art arda gelen “Pençe”leri sadece askeri bir hamle olarak görmek eksik kalır. Çünkü bu jeopolitik önemi de çok büyük olan kapsamlı bir harekât. Şöyle ki; Silahlı Kuvvetler son 35 yılda Kuzey Irak’a 20’ye yakın küçük, orta veya büyük çaplı sınır ötesi operasyon yaptı. Ama hepsinde de belirli bir süre sonra arama tarama, temizlik faaliyeti bitirilip geri dönülüyor, sonrasında da teröristler o bölgeyi tekrar işgal ediyordu. Şimdilerde ise tek tek inlerine girip yapılan terörist temizliğiyle birlikte kontrol altına alınan yerlerde üs

Yazının Devamı

FETÖ’cüler kaçıyor MİT kovalıyor

18 Temmuz 2019

Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturmalar ve açılan davalar sebebiyle yurt dışına kaçan ve haklarında yakalama kararı olan çok sayıda kişi var. Ve bunların hepsi de kendilerine kucak açan ülkelerin hamiliğinde Türkiye aleyhine faaliyetlere devam ediyorlar. Üstelik de Türkiye tarafın-dan ısrarla yinelenen iade edilme taleplerine rağmen. Dolayısıyla da FETÖ temizliğinde yurt içinde TSK başta olmak üzere devletin tüm kadrolarına sızan kriptoları bulmak kadar yurt dışına tüyen bu hainleri getirip adalete teslim etmek boyutu da önemli. Hem yapanın yanına kâr kalmaması hem de bu niyetteki kişilere “İhanet ettiğimiz zaman benden bunun acısını çıkartırlar” korkusunun sinmesi açısından. Nitekim bu bağlamda da geride bıraktığımız üç yılda MİT nefes kesen operasyonlar yaptı ve 18 ülkeden 100 civarında FETÖ’cüyü paketleyip Türkiye’ye getirdi... Diğerlerinin de yerleri, yurtları belli ve her an paketlenmek üzere MİT’in nefesi hepsinin enselerinde...

Yazının Devamı

FETÖ’nün beyin takımı hâlâ sır

15 Temmuz 2019

15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana geçen üç yılda Fetullahçı Terör Örgütü’yle yapılan mücadelede önemli mesafeler kat edildi ama tehdit bitti demek mümkün değil. Hem kripto FETÖ’cüler hem de örgütün beyin takımına dönük fluluklar nedeniyle. Evet, yakalanan, aranan ve yurt dışına tüyen kimlikleri saptanmış çok sayıda “İmam”, “Abi”, “Abla” var ama bu tam anlamıyla örgütün beyni deşifre edildi anlamına gelmiyor. Özellikle de yapılan temizliğin boyutu dikkate alındığında. Çünkü en fazla FETÖ’cü tespitinin yapıldığı TSK’da dahi oranın henüz üçte birlerde olduğu söyleniyor. Yani daha orduya sızmış ama kendini saklayan binlerce Fetullahçı var. Aynı durum, emniyet, yargı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları için de geçerli ki orada tespit edilen FETÖ’cü sayısı da TSK’ya göre devede kulak. Dolayısıyla da FETÖ’nün şifreleri çözüldü hele de beyin takımı tamamıyla deşifre edildi demek zor.

Niyesini Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok anlatıyor:

“Biz sanki tutuklananların hepsini kripto, beyin takımı olduğunu falan düşünüyoruz ama tutuklanmayan, yakalanmayanlar içerisinde bunlardan olmadığını bilmiyoruz ki. Belki de TSK içerisinde yakalanmayan örgütün

Yazının Devamı

Misilleme Fırat’ın doğusuna operasyon

13 Temmuz 2019

Rusya’dan satın alınan hava savunma sistemi S-400’lerin 1. grup malzemeleri Ankara’ya geldi, şimdi dikkatler konuşlanacağı yer ve sistemin aktif durumuma getirilip getirilmeyeceği noktasında. Bu arada da Suriye’de Fırat’ın doğusuna denk gelen sınır hattındaki askeri hareketlilik yine ivme kazanmış durumda. Aslında buna Fırat’ın doğusuna yönelik güçlü harekât emareleri demek daha doğru. Çünkü ABD-İsrail ikilisinin terör kuşağındaki varlığına ek olarak İngiltere, Fransa ve diğer bazı AB ülkeleri de bölgeye asker gönderme ya da var olan asker sayısını artırma niyetinde. Bu da doğrudan Türkiye’nin müdahalesini önlemek için terör örgütü YPG/PKK’ya kalkan olmaya dönük son derece kirli bir kumpas anlamına geliyor... Dahası, G-20 zirvesinde herkesin anlayabileceği bir dille S-400’ler konusunda Türkiye’nin haklı olduğunu bütün dünya kamuoyuna açıklayan, hatta olası yaptırımlar konusunda oldukça yumuşak mesajlar veren Trump’tan şimdilerde sözlerinden çark etme gibi bildik sinyaller de söz konusu. Yani S-400’lerin konuşlanması hele de aktif duruma getirilmesiyle birlikte Trump’ın gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkabilir. Dolayısıyla, tüm bunlar da Fırat’ın doğusuna dönük operasyon

Yazının Devamı

Sıradaki Bayık mı Karayılan mı?

11 Temmuz 2019

PKK’nın en tepe isim-lerinden sözde başkanlık ve yürütme konseyi üyesi Diyar Garip Muhammed’in etkisiz hale getirilmesi Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığının yanı sıra imkân ve kabiliyetini bir kez daha çok net ortaya koydu. Çünkü Diyar Garip Muhammed de birkaç gün öncesine kadar yeri bulunamaz, hele de kendileri açısından karargâh olarak gördükleri Kandil’de ona kimse erişemez diye gizemli havaya sokulan lider kadrosundaki teröristlerdendi. Ama ne oldu? İninden kafasını çıkardığı anda onu adım adım takip eden MİT daha önce “Mam Zeki Şengali” kod adlı KCK yürütme konseyi üyesi İsmail Özden ve Cemil Bayık’ın en yakın adamlarından Rıza Altun’da olduğu gibi, bulunduğu yeri noktaladı, TSK da anında işini bitirdi... Hem de o bölgede cirit atan ve artık alenen PKK’yı koruyup, kollayan CIA, MOSSAD’a rağmen... Yani MİT ve TSK öyle gizli, öyle seri hareket etti ki bölgedeki ABD ve İsrail ajanlarının dahi haberi olmadı, olmuyor... Dolayısıyla da akla gelen soru da şu:

Sıradaki isim Murat Karayılan mı Cemil Bayık mı ya da Duran Kalkan mı?.. Soruya terör ve güvenlik uzmanı, eski bordo bereli Abdullah Ağar yanıt veriyor:

“Onlar hep sıradalar zaten. Yaşıyorlarsa hâlâ çok iyi

Yazının Devamı

S-400 kimden koruyacak bizi?

8 Temmuz 2019

ABD ile NATO’nun tehditlerine rağmen bağımsız ve ciddi bir devlet olarak S-400 kararından vazgeçmeyen Türkiye artık teslimat için gün sayıyor. Bu arada da S-400’lerin konuşlandırılacağı yer ve radarının aktif olup olmayacağına dönük tartışmalar yapılıyor. Dahası bu füzelerin stratejik değil, taktik ve operatif bir silah olduğunu savunanlar da oluyor. O nedenle de S-400’lerin Türkiye açısından önemini ve ne anlama geldiğini bir kez daha irdelemekte yarar var. Çünkü tüm bu tartışmalar da aslında S-400’lerin ne kadar kritik ve stratejik bir silah olduğunu gösteriyor. Özellikle de S-400’lerin aynı zamanda askeri açıdan istihbari faaliyetleri de dikkate alındığında… Yani bu sistem olası uçak ve füze taarruzlarını önlemenin yanı sıra hassas radarlarıyla bölgedeki tüm hareketlilikleri izleyerek sürpriz ya da baskın saldırı riskini de ortadan kaldırıyor. Nitekim ABD’nin bu kadar çok ses çıkarma nedenlerinden biri de bu… Dolayısıyla bu noktada en çok tartışılan bir başka konu da şu:

S-400’ler bizi kim ya da kimlere karşı, nasıl koruyacak? Soruya Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, yanıt veriyor:

“Yunanistan’ın muhtemel hava taarruzu olabilir. İsrail

Yazının Devamı

BM de Trump’laştı

6 Temmuz 2019

Terörle mücadelede ön sırada bulunması gereken BM’nin bir terör örgütüyle anlaşma yapması hiçbir şartta kabul edilebilir değil. Bu durum aynı zamanda BM’nin terörizmle ilgili aldığı kararların bizzat kendisi tarafından açık bir ihlali anlamına da geliyor. Çünkü BM’nin Terörle Mücadele Eylem Planı’nın ilk satırında “BM için, terörizm, dünyamızı tehdit eden ve mutlaka mücadele edilmesi gereken küresel bir sorundur” deniliyor. Dahası, BM Genel Sekreteri Guterres’in sıkça yinelediği “Toplumların ve devletlerin terörist ideolojileri reddetmek ve onları benimseyenlere meydan okumak gibi ortak bir amaç için bir araya gelmesi gerekiyor” şeklinde vurguları da var. Dolayısıyla da aynı Guterres’in özel temsilcisinin hangi gerekçeyle olursa olsun terör örgütüyle, teröristle masaya oturması, anlaşma yapması tam anlamıyla ikiyüzlülük. Hele de bir harf değişikliğiyle SDG’yi PKK’dan farklıymış gibisinden yutturma pervasızlığı dikkate alındığında. O nedenle de buna BM de Trump’laştı denilebilir. Hem PKK eşittir PYD/YPG eşittir SDG gerçeğini bilip de bilmezden gelme hem de ilke kural tanımama açısından... Dün BM’nin bu görüntüsünü emekli Büyükelçi Onur Öymen’e sordum. Yanıtı şuydu:
“Bunlar

Yazının Devamı