Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Terörle mücadelede ön sırada bulunması gereken BM’nin bir terör örgütüyle anlaşma yapması hiçbir şartta kabul edilebilir değil. Bu durum aynı zamanda BM’nin terörizmle ilgili aldığı kararların bizzat kendisi tarafından açık bir ihlali anlamına da geliyor. Çünkü BM’nin Terörle Mücadele Eylem Planı’nın ilk satırında “BM için, terörizm, dünyamızı tehdit eden ve mutlaka mücadele edilmesi gereken küresel bir sorundur” deniliyor. Dahası, BM Genel Sekreteri Guterres’in sıkça yinelediği “Toplumların ve devletlerin terörist ideolojileri reddetmek ve onları benimseyenlere meydan okumak gibi ortak bir amaç için bir araya gelmesi gerekiyor” şeklinde vurguları da var. Dolayısıyla da aynı Guterres’in özel temsilcisinin hangi gerekçeyle olursa olsun terör örgütüyle, teröristle masaya oturması, anlaşma yapması tam anlamıyla ikiyüzlülük. Hele de bir harf değişikliğiyle SDG’yi PKK’dan farklıymış gibisinden yutturma pervasızlığı dikkate alındığında. O nedenle de buna BM de Trump’laştı denilebilir. Hem PKK eşittir PYD/YPG eşittir SDG gerçeğini bilip de bilmezden gelme hem de ilke kural tanımama açısından... Dün BM’nin bu görüntüsünü emekli Büyükelçi Onur Öymen’e sordum. Yanıtı şuydu:
“Bunlar olacak şeyler değil. Uluslararası ilişkilerde maalesef bütün kurallar göz ardı ediliyor. Trump bir moda yarattı, önce ABD diye ne anlaşmaları tanıyor, ne ilkeleri tanıyor, ne BM yasasını tanıyor, şimdi öyle anlaşılıyor ki BM Genel Sekreteri de bu havaya girdi. Hem PKK konusunda hem de Hafter ile temas etmişler ya da konuşmuşlar, neyse. Yani uluslararası ilişkiler biraz rayından çıktı gibi geliyor... Evet, uluslararası ilişkilerde menfaatler öncelikli tamam da eğer bütün ilkeleri de bir tarafa bırakırsanız uluslararası ilişkilerden söz edilemez. Yani uluslararası alanda güvenilir ilişkilerden, hukuktan hiç bahsedilemez. Böyle bir durumda da uluslararası toplum bundan çok şey kaybeder. Bütün ülkeler teröre karşı kararlı mücadelede birleşmezse en sonunda herkes kaybeder.”
BM’nin yaptığı skandal yani?
“Gayet tabii. Kabul edilebilecek bir şey değil. Ama onlar da işte ABD’den falan güç alıyorlar, belli. BM Genel Sekreteri’nin geleneksel olarak ABD’nin biraz etkisinde olduğu bilinir.”
Peki, bu durumda BM’ye karşı yapılacak bir şey var mı? Öymen devam ediyor:
“Çıkıp açıkça ilan edeceksiniz BM’nin politikalarından duyduğunuz rahatsızlığı. Ama böyle kimseyi incitmeyecek bir üslup kullanırsanız mesajınız yerine varmaz. Biz de BM’nin Kıbrıs konusundaki yaklaşımlarını gözden geçirebiliriz diyeceksiniz mesela.”
Tanımıyoruz falan gibi mi?
“O kelimeler kullanılmaz diplomaside. Gözden geçireceğiz derseniz herkes anlayacağı mesajı alır. Türkiye’den beklentilerini yerine getirmeyeceksiniz. Hangi konuda size baskı yapıyorsa illa o konuda tepki göstermek şart değil, başka bir konuda sizden önemli bir beklentisini yerine getirmeyeceksiniz. Mesela Fransa Akkuyu Nükleer Santrali için teklif verdi, Türkiye reddetti. Niye? Çünkü Fransa Ermeni terörünü destekliyor diye. Sonra Fransa geri adım attı, böyle işler yapılır diplomaside. Yani çok istediği bir projeyi kabul etmeyeceksiniz ya da ülkenin istediği bir projeyi başkasına vereceksiniz. Yapılacak şey çok.”
Türkiye’nin kozları var ve her zaman kuvvetli anlamında mı?
“Var tabii... Türkiye’nin kozları her zaman kuvvetlidir...”