Songül Hatısaru

Nebahat Çehre, TİMS’in yapımcılığını üstlendiği yeni bir diziye başlıyor. Çehre, ‘41’ adlı dizide günümüzde yaşayan ve özel yetileri olan kahramanlardan birine hayat verecek

Bundan yaklaşık 2.5 yıl önceydi. Demet Sabancı Çetindoğan bir grup arkadaşını evinde kahvaltıya davet etmişti. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın Valide Sultan’ı Nebahat Çehre’nin de içinde olduğu grup çok güzel bir gün geçirmiştik. Daha ‘Muhteşem Yüzyıl’ ve beraberinde getirdiği gündem yoktu. Demet Sabancı Çetindoğan’ın sarayları andıran tarihi yalısında diziden ve Çehre’nin rolünden haberdar olmuştuk.
Geçen gün de Türkiye’ye gelen yabancıları ve sanat yapıtlarını taşıyan Asya Nakliyat’ın sahibi Ebru Demirel’in evinde bir davet vardı. Nebahat Hanım da davetliler arasında olunca yoğun güne karşın soluğu Emirgan’da aldım. Balık, salata, humus ve kabak tatlısından oluşan yemeğimiz koyu bir sohbet eşliğinde geçti. Nebahat Çehre geçen yılın sonuna doğru ayrıldığı diziden sonra epeyce dinlenmiş, daha da güzelleşmiş göründü gözüme.
Topluca sorduk: “Yeni proje var mı?”
Çehre boş durabilir mi? Kısacık arada birçok teklif gelmiş. Nebahat Hanım TİMS’in çekimleri ocak ayında başlayacak projesine “Evet” demiş. “Çok sevdim.

Etiler’deki Nusr-et için Londra’da yer baktıklarını söyleyen Nusret Gökçe’nin gönlünde Arts Club yatıyor. Doğuş grubunun sinerjisi, Nusret Gökçe’nin hayalini gerçek yapabilir

Soldan sağa: Çiğdem Erkman, Kağan Ceran, Şerif Kaynar, Sibel Erkman, Nusret Gökçe

Rezervasyon yapsanız da iş ve cemiyet hayatından isimlerle kapısında mutlaka beklediğiniz Nusr-et, hedef büyüttü. Doğuş Grubu’nun satın almasının ardından popülerliği daha da artan mekân, Londra yolunda. Geçen gün CEO avcısı Şerif Kaynar, sekiz milyar dolarlık Denham Capital adına Türkiye’de enerji şirketleriyle görüşmeler yürüten Çiğdem Erkman, Londra’nın ünlü avukatlarından Sibel Erkman ve yabancı birkaç koleksiyonlerle mekâna teşrif ettik.
Aramızda bulunan yabancı arkadaşlar etlere bayılıp parmaklarını yalayınca restoranın kurucusu Nusret Gökçe’ye, “Neden Londra’ya gelmiyorsunuz?” diye sordu. Nusret konuşurken kulak kesildim, “Yer bakıyoruz. Ben Arts Club’ı da çok beğeniyorum” dedi. Biliyorsunuz Londra’daki Sanat Kulübü’ne sadece üyeler girebiliyor.

Uğrak noktası

Hollywood starları Kapalıçarşı’da, Mercan Yokuşu’nda, Sultanahmet Meydanı’nda cirit atıyor! İstanbul, özellikle de tarihi yarımada, son dönemde birbiri ardına uluslararası yapımlara ev sahipliği yapıyor

Çekimlerinin bir bölümü Kapalıçarşı’da yapılan ‘Skyfall’ filmi hâlâ gösterimde. Kim ne derse desin, film İstanbul’un tanıtımına büyük katkıda bulunuyor. Çekimleri büyük bir gizlilik içinde yapılan ‘Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi’nin Aragorn’u Viggo Mortensen’in başrolünde oynadığı ‘Two Faces of January’ (Ocak Ayının İki Yüzü) filminin çekimleri de geçen hafta Balat’ta gerçekleştirildi.
Geçen gün Ender Mermerci yakınıyordu: “Neden hep Kapalıçarşı gibi tarihi ama çok bilinen mekânlar? Niye şöyle şahane Boğaz’ımızda da bir iki sahne çekmezler. O zaman Monako’dan daha güzel ve büyüleyici olduğu görülür ve zengin turistler gelir İstanbul’a.”
Bir filmde o da olur Ender Hanım!
Ama işte dünyada güzellik, deniz, sahil ararsanız gidip film çekeceğiniz bir dolu ülke var.
550 yıllık tarihiyle Kapalıçarşı, Balat gibi semtlerinse benzeri yok. İşte gidip ayılıp bayılıp döndüğümüz Paris, 300 yıllık bir şehir.
Fatih’te bulunan kamyonların park ettiği, değerini bilmediğimiz Bizans

Bu haftayı Jennifer Lopez’le açtık Çağdaş Sanat Fuarı’yla kapıyoruz. Göz bebeğimiz İstanbul’un yıldızı her geçen daha çok parlıyor. Hatta yakında yeni bir sanat fuarımız daha oluyor

Sanat Fuarı bugün ve yarın devam ediyor. Bu sene fuar gerçekten çok güzel eserlerle dolu mutlaka bir yarım gününüzü ayırın. Çıta iki kat yükselmiş sanki. 70 binden fazla kişinin ziyaret etmesi beklenen fuarda yabancı galerileri de mutlaka görün. Fuarda dolaşırken kulağıma gelen fısıltılara göre İstanbul yeni bir fuara daha kavuşabilirmiş. Yine Ali Güreli’nin organize edeceği fuarda bu kez çağdaş eserler değil klasikler sergilenecekmiş. İnşallah Ali-Rabia Güreli çifti biraz daha yorulmayı göze alıp bu projesini hayata geçirir. Böylece kendini çağdaş sanata yakın hissetmeyenler, bu fuar sayesinde klasik sanat eserlerini aynen çağdaş sanatta olduğu gibi toplu halde görme imkanına kavuşurlar.
İstanbul’da geçen hafta sanat fuarından önce bir de Jennifer Lopez rüzgarı esti. Bulgaristan’a konsere giden Jennifer Lopez, Çalık Holding İnşaat Grubu Başkanı Ahmet Taçyıldız’ın adına verdiği partiye katılmak için İstanbul’a geri döndü.

Derin Mermerci
gazeteci oldu

Kırmızı tabanlı ayakkabılarıyla bilinen Louboutin, Nişantaşı’ndan sonra İstinye Park’ta da butik açtı. Markanın iş ortağı Beymen, talebe yetişmekte zorlanıyor

Çocukluğunda ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ masalını dinleyerek kurtlardan nasıl korunacağını bilinçaltına kazıyan bugünün kadınları, postmodern dünyada şekil değiştiren ‘kurtlar sofrasında’ kırmızı kalkanları çektikçe kendisine alan açabileceğinin pekâla farkında. Kırmızıyla “Ben buradayım, varlığımı hissedin” diyorlar cesurca.
Alamet-i farikası kırmızı tabanları olan Christian Louboutin marka ayakkabılara ilginin en önemli nedenlerinden biri bu işte. Türkiye’ye Beymen’le giren markaya ilgi öylesine büyük ki önce Nişantaşı’nda, sonra da İstinye Park’ta sadece Christian Louboutin ayakkabıların satıldığı birer mağaza açıldı. Beymen Genel Müdürü Elif Çapçı, “Ürün, geldikten 15 gün içinde tükeniyor” diyor.
Bu arada Louboutin’in İstinye Park mağazası için mimar Eric Clough’la çalışılmış. Clough, mağazanın dekorasyonunda tasarımcı Louboutin’in kabare tutkusuyla geleneksel Osmanlı motiflerini birleştirmiş. Louboutin’in her biri sanat eseri olan ayakkabılarının yanı sıra dekorasyon için de mağaza görülmeye değer.

18

Bu kadar güçlü ve teknolojik altyapıya sahip ABD, doğaya teslim oldu. Sandy Kasırgası, insanoğluna ne kadar aciz olduğunu hatırlattı

Sandy’nin hemen ardından New York’tayım. Şehir hızla kendini toparlıyor elbette ama insanlardaki, “Demek ki küresel ısınma buymuş” şaşkınlığı bu gidişe bir dur denilebileceğine ilişkin umut ışığı yakıyor. Ne kadar güçlü, teknolojisi ne kadar mükemmel olursa olsun Amerika da doğa karşısında her zaman çaresiz aslında. New York’ta Vodafone Türkiye’nin aldığı ödüle eşlik ediyoruz. Vodafone’un başarılı yöneticilerinden Vodafone Türkiye Pazarlama İletişimi ve Kurumsal Çeşitlilik Direktörü Gizem Keçeci, Vodafone’un Stevie İş Kadınlari Ödülleri’nde “Yılın Kadın Yöneticisi” kategorisinde finale kaldı. Bu vesileyle Sandy kasırgasının yaralarını sarmaya çalışan New York’un durumunu da gördük. Bugün itibarıyla metro, belli noktalar dışında hala çalışmıyor. 34’üncü sokakla Harlem arası seferler başladı. Brooklyn tarafına seferlerse yarından sonra başlayacak.
Chelsea’de önümüzdeki hafta sergi açmaya hazırlanan Ardan Özmenoğlu’yla buluştum. Chelsea bölgesinde giriş katlarında yer alan galerilerin çoğunu su basmış. Sergi açılışları da iptal olmuş tabii

İçki içerken “Aman karıştırma, çarpar!” derler ya siz onlara aldırmayın. Mey İçki, Yeni Rakı’yı ‘karıştırıp’ dünyaya sevdirmenin yolunu bulmuş

“Rakınızı nasıl alırsınız?” diye sorulduğunda “Sek”, “Sadece su” ya da “Su ve buzla” yanıtlarından birini verirsiniz değil mi? Çünkü milli içkimiz rakıya su ve buzun dışında ki onların bile oranları kanun gibi bellidir, ‘bir şey’ karıştırmak zinhar yasaktır!
Yıllar önce vişne mevsiminde kurduğumuz çilingir sofrasında bir arkadaşım iki vişneyi iki parmağının arasında hafif ezip rakı kadehine bırakıvermişti. Masanın diğer ucundan “Eyvah!” nidası yükselince de gülümsemiş, “Böyle tadı, rayihası bir başka güzel. Hatta sonbaharda da böğürtlenle deneyin” demişti. Her alanda olduğu gibi damak tadında da ‘öncüler’ oluyor elbet.

Ödüllü barmenden yeni tatlar
Yeni Rakı’yı dünyaya sevdirmek isteyen Mey İçki’nin yöneticilerinin bu ‘öncü’ arkadaşımı tanıdığını sanmıyorum. Ama aklın yolu bir! Dünyaca ünlü barmenimiz Tolga Germiyanoğlu’nun rakıyla hazırladığı kokteyller, Avrupa metropollerinde Mey İçki’nin düzenlediği ya da içki sponsorluğunu üstlendiği organizasyonlarda beğeniye sunuluyor. Ağırlıklı olarak kavun, elma ve sakız aromalarını

İlhamını Selçuklu ve Osmanlı motiflerinden alan ev dekorasyon markası Anatoli, Ankara’ya adım attı. Markanın kurucusu Beyhan Bağış, Beymen’le işbirliğine gittiklerini, artık ürünlerinin daha fazla noktada tüketiciyle buluşacağını söyledi

“Dede Korkut masallarında yazılı sır çözüldü. Kitabelerde çizili giz dirildi. Doğunun gizemli tarihine dair figürler aydınlandı. Uyanan atalarımız, mavi kubbeli çadırlardan çıktı. ‘Mirasımızın üzerine doğacak güneş için döndük’ dediler. Ufukta bir kızıllık belirdi. Ay veda etti, güneş kalplere serildi.’”
Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan Anadolu sanatını ev dekorasyon objeleriyle buluşturan Anatoli’yi, kurucuları böyle tanımlıyor. Anatoli koleksiyonlarında fermanlık, mühür seti, ibrik de var, semaver, karaf, fincan da... Tümünün ortak özelliği, Türk kültürünün eşsiz motiflerini çağdaş estetik anlayışıyla birleştirerek deyim yerindeyse bir sanat eseri inceliğinde tasarlanmaları. Bugüne kadar İstanbul’daki iki mağazasıyla hizmet veren Anatoli, artık başkentlilere de uzandı ve kendi koleksiyonlarının yanı sıra Beymen’e özel tasarladığı seçkin ürünlerle, Beymen Kavaklıdere ve Akmerkez mağazalarında satışa sunuldu. İşbirliği, markanın