Etiler’deki Nusr-et için Londra’da yer baktıklarını söyleyen Nusret Gökçe’nin gönlünde Arts Club yatıyor. Doğuş grubunun sinerjisi, Nusret Gökçe’nin hayalini gerçek yapabilir
Soldan sağa: Çiğdem Erkman, Kağan Ceran, Şerif Kaynar, Sibel Erkman, Nusret Gökçe
Rezervasyon yapsanız da iş ve cemiyet hayatından isimlerle kapısında mutlaka beklediğiniz Nusr-et, hedef büyüttü. Doğuş Grubu’nun satın almasının ardından popülerliği daha da artan mekân, Londra yolunda. Geçen gün CEO avcısı Şerif Kaynar, sekiz milyar dolarlık Denham Capital adına Türkiye’de enerji şirketleriyle görüşmeler yürüten Çiğdem Erkman, Londra’nın ünlü avukatlarından Sibel Erkman ve yabancı birkaç koleksiyonlerle mekâna teşrif ettik.
Aramızda bulunan yabancı arkadaşlar etlere bayılıp parmaklarını yalayınca restoranın kurucusu Nusret Gökçe’ye, “Neden Londra’ya gelmiyorsunuz?” diye sordu. Nusret konuşurken kulak kesildim, “Yer bakıyoruz. Ben Arts Club’ı da çok beğeniyorum” dedi. Biliyorsunuz Londra’daki Sanat Kulübü’ne sadece üyeler girebiliyor.
Uğrak noktası
1863 yılında sanat, edebiyat ve bilim meraklısı bir yatırımcı tarafından yaratılan Arts Club, Londra’da sanata meraklı insanların buluşma noktası olarak kuruldu. Charles Dickens, Wilkie Collins ve Thomas Hughes gibi yazarlar Tosti, Charles Halle ve Liszt gibi müzisyenler, Leighton, Sickert, Millais, Rodin gibi sanatçıların hem yemeklerini yedikleri hem de sanatı tartıştıkları bir mekân haline gelen kulüp, 2011’de tam anlamıyla bir renovasyondan geçti. Ve starların, Londra’ya yolu düşen Holly- wood ünlülerinin de uğrak yeri oldu. Dünya starları Lady Gaga, Jay-Z, Rihanna’nın partiler verdiği kulüp, halen yaratıcı insanların buluştuğu Londra’nın modern, kültürel mekânlarından biri olarak biliniyor. Kulübün ciddi bir sanat koleksiyonu da var. Kulübün küratörlüğünü Amelie von Wedel yapıyor. Bakalım Doğuş Grubu’nun geçenlerde satın aldığı Nusr-et, lezzet alanında yarattığı ‘sanatı’ Arts Club’a taşıma hedefini gerçekleştirebilecek mi?
SAÇLARDA YENi TREND DOĞAL GÜZELLiK
Son dönemde cemiyetten bazı kadınlar gözüme daha farklı, daha doğal ve güzel görünmeye başladı. Biraz dikkat edince bu durumun saçlarından kaynaklığını anladım. Saç, bir kadının en önemli aksesuarı... Saçımıza hava, form vermek için aynanın karşısında kimi zaman saatler geçiririz. Fönler, kremler, spreyler...
İşte sözünü ettiğim farklılığın sırrı tam da buradaymış, öğrendim! Saçı güzelleştirmek için kullandığımız tüm bu unsurların bir o kadar da zarar verdiğini anlayanlar doğala yönelmiş. Cemiyetimizde fönden uzak durmak ana akım haline geliyor gibi. Yeni trend, el değmemiş görünümlü saç modelleri. Ve marifet fön ve tarak kullanmadan saça şekil vermek. El yordamı ve biraz da sanatçı ruhuyla yapılan saçlar...
Size bugünlerde özellikle Fransa’da trend olan bir durumdan bahsedeyim. Bizde satılıyor mu bilmiyorum ama Klorane marka kuru şampuanlar kullanılıp saçlar doğal kurumaya bırakılıyormuş. Tabii bir de saçı gün aşırı değil de haftada sadece iki kere yıkamak, saçın kendi doğal dengesini korumasında yardımcı en büyük etken... Cemiyetin her türlü düğün, parti organizasyonun arkasındaki gizli isim Aslı Küseyrioğlu havalı saçlarıyla ünlü. Ona sordum... Yıllardır saçlarını haftada sadece iki kez yıkıyormuş. Saçlarına asla fön tutmuyor, şekil vermek için kuru pudra şampuan kullanıyormuş. Kimi zaman yıllarca aradığımız formüllerin bu kadar basit olduğunu görebiliyoruz.
NiŞANTAŞI’NDA ARMAĞAN SAFARiSi
Yaklaşan yılbaşı sevdiklerimizi küçük armağanlarla mutlu etmek için bir fırsat... Ama aynı zamanda “Ne alsam?” düşüncesini de beraberinde getiriyor. Tavsiyem, Nişantaşı’nda armağan turuna çıkmanız. Birbirinden ilginç alternatiflerle karşılaşacaksınız. Bunlardan biri de Teşvikiye Camii’nin arkasındaki Haaz. Burada hem hediyelik eşyaları hem de yılbaşı partisinde kullanacağınız objeleri bulabilirsiniz. Üstelik aralık ayına özel başlattıkları indirim, alışveriş zevkini artırıyor.