New York’un en trendi bölgesinde bir anda karşınıza Türk yoğurt çorbası, mercimek çorbası, sütlaç çıkar mı? Ve siz Soho’da New Yorkluları yoğurt çorbasına, sütlacına kaşık sallarken görebilir misiniz? Görürsünüz! Soho’nun güzelim sokaklarında apple store’a giderken, beklenmedik bir anda karşıma çıkan Chobani’ye giriyorum. Greek yoğurt olarak Kuzey Amerika’da ciddi bir pazar payına sahip Chobani markasının yaratıcısı Hamdi Ulukaya’nın dükkanı... Cafe restoranda yolun karşısından dahi görülen dev bantlarda simit-peynir görselleri dikkatimi çekiyor. Markanın alamet-i farikası meyveli yoğurtlardan birisini almak için kasaya yöneliyorum. Ancak menüde ‘Turkish Yogurt’ seçeneğini görünce vazgeçip oturuyorum. Zira Hamdi Ulukaya, yoğurdu Yunan yoğurdu markası altında sattığı için çokça eleştirilerilen bir girişimci. Eleştirilere karşılık, Amerika’da Yunan yoğurdunun ciddi bir pazar payı ve tanınırlığı olduğu için bu stratejiyi uyguladığını açıklamıştı. Ulukaya, yoğurda değilse bile çorbasına Türk adını koymuş! Türk yoğurduna çorbadan girmiş. Menü’deki bildiğimiz yoğurt çorbası. Chobani, Yunan yoğurtlu, Türk yoğurt çorbası yapmış! Çorba, sade Chobani yoğurdu ile orza denen bir tür
Çalık, ABD’de göçmenlerin ilk adımlarını attığı Ellis Adası’nda madalya alırken ‘cesur girişimci’ diye tanıtıldı
NEW YORK
Çalık Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ‘Ellis Adası Şeref Madalyası’na layık görüldü. Uluslararası Etnik Örgütler Koalisyonu’nun (NECO - National Ethnic Coalition of Organizations) ödül töreni ABD’nin New York kentinde, Amerikan Özgürlük Heykeli’nin bulunduğu adaya yakın konumdaki Ellis Adası’nda yapıldı.
Ahmet Çalık’ın davetiyle, 12 milyon göçmenin ABD’de ayak bastığı ilk yer olan Ellis Adası’ndaki töreni izledik.
Uluslararası kategoride aldı
Ellis Adası Şeref Madalyası’nın 2014 listesinin uluslararası kategorisinde Ahmet Çalık’ın yanı sıra İngiliz televizyoncu Nigel Lythgoe ödül aldı. Ödül her yıl uluslararası alanda sadece 2 isme veriliyor.
Amerikalı asker ve bando takımlarının da katıldığı oldukça renkli geçen ödül töreninde, aralarında sporcular, subay, doktor, üst düzey yönetici, akademisyen, işadamı, insan hakları savunucuları bulunan 100 Amerikan vatandaşı onur madalyası sahibi oldu.
Türkiye şu ana kadar, grizu patlaması, göçükler sonucunda maden ocaklarında binlerce insanını kaybetti. Ancak kitlesel ölümlerin yaşandığı Soma bunların hepsini gölgede bıraktı. Dile kolay resmi rakamlara göre 301 kişi karbon monoksitten zehirlenerek öldü. Dünyada benzeri yok. Soma’daki kazadan sonra gözlerin çevrildiği madencilik sektörünün önde gelenleri kazaların işin özünde olduğunu kabul ederken önlemlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Amasra, Gömü ve Kazpınar’da eksi 710 metrede kömür madenleri işleten işadamı Mehmet Hattat şu ana dek 300 milyon dolar yatırdığı madenler içinde güvenliğe harcanan paranın çok önemsiz kaldığını söylüyor. Hattat, “Tanesi 200 bin dolardan, 16 tane yaşam odası sipariş ettik” diyor. amasra’da Türkiye’nin en büyük taş kömürü tesislerini yapan Mehmet Hattat sorularımızı yanıtladı.
Madenciliğin makine ile yapılmasının maliyeti çok mu yüksek?
Yüksek. Öte yandan her maden yatağında full mekanizasyonla çalışmak da mümkün değil. El gücüyle çıkarma mecburiyetindesiniz. Soma’da bir kısım mekanizasyon varmış. Mekanizasyonla yapmanın bir maliyeti var tabii.
Mimar Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, şehri şehir yapan değerlerin peşinde. Bir zamanlar “Lüküs Hayat”a bile konu olan Halaskargazi’de devam eden projesini ise bu değerleri canlandıracak “kentsel akupunktur” olarak tanımlıyor...
Mimar Melkan Gürsel Tabanlıoğlu dünyada mesleğe katkıda bulunmuş 100 önemli isim arasında gösteriliyor. 2008 yılında Avrupa’nın 40 yaş altı en iyi 40 mimarından biri seçildi.
Eski Cumhurbaşkanlarımızdandan Cemal Gürsel’in torunu. AKM binasını yapan ünlü mimarlarımızdan Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Tabanlıoğlu evli.
Kanyon, Levent Loft, İstanbul Modern gibi önemli yapılarda imzası var. Tabanlıoğlu Mimarlık, Murat Tabanlıoğlu tarafından Atatürk Kültür Merkezi, Yeşilköy havalimanı ve Galleria gibi ilklerin mimarı olan Hayati Tabanlıoğlu ile birlikte 1990’da kuruldu.
Melkan Gürsel Tabanlıoğlu 1995’te firmaya ortak olarak katıldı. Ankara, Dubai ve Doha ofisleriyle, merkezi İstanbul’da olan Tabanlıoğlu Mimarlık 160 çalışanıyla projelerini Türkiye’de ve dünyada sürdürüyor.
Tabanlıoğlu Mimarlık’ın son dönemde İstanbul’da gerçekleştirdiği bazı projeler arasında kamuya açık seyir terasıyla Türkiye’nin en yüksek binası İstanbul Sapphire, Zorlu Levent,
Yakında İtalyan basınında bir Türk şirketinin İtalya’da gelip, 385 milyon euro’luk (535 milyon dolar) bir satın almaya imza attığını okuyabiliriz. Çünkü, İshak Alaton ve çocuklarının kurduğu tıbbi cihazlar şirketi Alvimedica şu sıralar İtalya’da üs kurdu adeta.
Tıbbi cihazlar alanında dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan İtalyan Sorin’le görüşmeler başlatan Türk son dönemdeki hızlı atılımlarıyla dikkat çekiyor. Geçtiğimiz aralıkta Sorin’in çatısı altındaki iştiraklerden biri olan Carbostent&Implantable Devices’ı (CID) alan Alvimedica şimdi ana çatıya göz dikti. Yani Sorin’e... Sorin dediğimiz dev yapı İtalyan borsasında 1.1 milyar euro (1.53 milyar dolar) gibi bir değerle işlem görüyor.
Peki Alvimedica bu satın almayı neden istiyor? Sorin, özellikle kalp cerrahisi ürünlerinde dünyada lider konumunda. Kalp kapağı demek belki daha doğru. Çünkü Sorin özellikle, hayvanlardan elde edilip insanlara takılan doğal kalp kapakçığı alanında dünyada en iyi teknolojiye sahip iki şirketten biri konumunda. Dünyada bu işi yapabilen diğer şirket ise bir Amerikan firması. Öğrendiğime göre Alvimedica’nın bu pahalı satın alma operasyonundaki asıl motivasyonu işte bu teknolojiye sahip
Moda, tasarım, teknolojinin güçlü temsilcileri yanı sıra 50’yi aşkın İngiliz şirket İstanbul’a geliyor. Yaratıcılık festivalinde, Boğaz’a nazır ortamda işbirliği olanakları araştırılacak
LONDRA
2.94 trilyon dolar GSMH’ya sahip İngiltere kendini anlatıyor... İngiltere dünyanın 6’ncı, AB’nin 3’üncü en büyük ekonomisi. 2012’de aralarında Amerika, Almanya, Fransa, Türkiye, Brezilya’nın olduğu 13 ülkede büyük bir ekonomik tanıtım ve yatırım atağı başlatan İngiltere ilk durak olarak Türkiye’yi seçti.
Kampanyanın en önemli ayağı ‘GREAT Yaratıcılık’ festivali. İngilizler, festival için ilk durak olarak İstanbul’u seçtiler. Festival, 20-22 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor. 2 gün sürecek festival, yaratıcılığın ön planda olduğu moda, tekstil, tasarım, mimarlık, lüks, teknoloji-inovasyon, yiyecek-içecek, eğitim ve sağlık gibi sektörlerde Birleşik Krallık’ın en girişimci, etkileyici projelerini buluşturacak. Türkiye’den işadamı ve sektör temsilcileriyle, Boğaz’a nazır İstanbul The Seed’de işbirliği olanaklarını konuşacaklar.
Hedef 20 milyar dolar
İstanbul Müzik Festivali, Sait Faik’in ölümünün 60. yılında Fazıl Say’a eser siparişi verdi. Klasik müzik ile Türk sanat müziğinin yakınlaştığı eserde tiyatro oyuncuları anlatıcı rolünde
Çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türkiye edebiyatında bir dönüm noktası sayılan Sait Faik Abasıyanık ölümünün 60. yılında anıtsal bir proje ile anılıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Başkanı Bülent Eczacıbaşı’ndan aldım haberi... İstanbul Müzik Festivali Fazıl Say’a ikinci senfoni siparişini vermiş.
Festival, 40. yılında gerçekleştirilen Mezopotamya Senfonisi’nin ardından, Say’la tekrar bir araya gelerek özel bir projeye imza atmış. Fazıl Say, Türkiye edebiyatında bir dönüm noktası sayılan Sait Faik’i notalarda ölümsüzleştirdiği bir eser hazırlamış. Say’ın klasik müzik ile Türk sanat müziğini yakınlaştırdığı eserinde tanınmış tiyatro oyuncuları sahneye çıkacak. Özen Yula’nın yazdığı ve sahnelediği, bir edebiyat-müzik buluşması olan eserde tiyatro oyuncuları Demet Evgar, Songül Öden ve Esra Bezen Bilgin anlatıcı rolünü üstleniyor.
Say: Benim için ilktir
Birsen Tezer, Serenad Bağcan’ın yanı sıra Borusan Quartet, kanunda Hakan Güngör, kemençede Derya Türkan ve vurmalı
Zaza Yurtsever ilk okulu Türkiye’de bitirdikten sonra ailesiyle Almanya’ya yerleşmiş, kendi deyimiyle ‘ikinci jenerasyon bir Almancı’. Marburg Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisans yaptıktan sonra yıllarca Berlin’de psikolog ve psikoterapist olarak çalışmış. Son 10 yıldır hem İstanbul hem Berlin’deki terapileri yanı sıra üst düzey yöneticilere yöneticilere koçluk yapıyor. İki şehir arasında mekik dokuyor.
Bundan iki yıl önce ‘Korkma Ye!’ kitabıyla kamuoyunun dikkatini çekmişti. Uzmanların insanlara devamlı yiyecek ve içecek listeleri verdiği günümüzde, sorunun kilo değil, insanların yemekle olan ilişkisinin bozulması olduğunu söylüyordu. Ve insanlara ‘Artık normal yemek yiyin’ önerisinde bulunuyordu.
Zaza Yurtsever şimdi ikinci kitabı ‘Egoist Beyin ve Kilo’yu çıkardı. Belli ki bu kitabında da yine ezberleri bozmaya niyet etmiş. Zira kitap kiloyla ilgili bugüne kadar bildiklerimizi alt üst edecek bilgiler taşıyor.
Kiloya yol açan temel olgunun kronik stres olduğunu ifade eden Yurtsever, günümüzde iş hayatının stres oluşumunda önemli bir yer teşkil ettiğini ve ciddi bir şişmanlama faktörü olduğunu söylüyor. Can alıcı soruyla başlıyorum:
Gerçekten de iş